Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/134 E. 2021/530 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO: 2018/134 Esas
KARAR NO: 2021/530
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/02/2018
KARAR TARİHİ : 30/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali(Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında —- tarihinde ön ödemeli —– yapıldığını, sözleşme ile davalının —- satışını davacıya vaat ettiğini, bedelin davalıya ödendiğini, ancak dairelerin davacıya teslim edilmediğini, bu nedenle davalıya yapılan ödemelerin faizleriyle birlikte tahsili için —– dosyası üzerinden icra takibine başlandığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının sözleşme kapsamında kararlaştırılan ödemelerin tamamını yapmadığını, davalının temerrüde düşmediğini, bu nedenle sözleşmenin ifasının imkansız hale gelmediğini, davacının ödemelerinin bir kısmını —–çeki ile yaptığı halde nakden talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, işlemiş faizin hatalı hesaplandığını, davacının işlemiş faiz alacağı bulunmadığını savunarak, davanın reddine, kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HAKİMİN REDDİ TALEBİYLE İLGİLİ İNCELEME VE GEREKÇE: Davalı vekili, tahkikatın bittiği duruşmadan sonra sözlü yargılama duruşmasının yapılacağı — tarihinde duruşma saatinden —-sunduğu dilekçe ile, —— artık çok uzadı, karara çıkması gerekiyor. İşinizi artık istinafta çözersiniz.” diyerek tarafsızlığını kaybettiğini, bu ifadelerle davalı şirket aleyhine görüşünü belli ettiğini, bu nedenlerle hakimi reddettiklerini belirterek yeni bir hakim görevlendirilmesini talep etmişlerdir.
6100 sayılı HMK’nin —— başlıklı 38. maddesi uyarınca Hâkimin reddi sebebini bilen tarafın, ret talebini en geç ilk duruşmada ileri sürmesi gerekir. Taraf, ret sebebini davaya bakıldığı sırada öğrenmiş ise en geç öğrenmeden sonraki ilk duruşmada, yeni bir işlem yapılmadan önce bu talebini hemen bildirmek zorundadır. Belirtilen sürede yapılmayan ret talebi dinlenmez. hâkimin reddi, dilekçeyle talep edilir. Bu dilekçede, ret talebinin dayandığı sebepler ile delil veya emarelerin açıkça gösterilmesi ve varsa belgelerin eklenmesi gerekir. Hâkimin reddi dilekçesi, reddi istenen hâkimin mensup olduğu mahkemeye verilir. Ret talebi geri alınamaz. Hâkimi reddeden taraf, dilekçesini karşı tarafa tebliğ ettirir. Karşı taraf bir hafta içinde cevap verebilir. Bu süre geçtikten sonra yazı işleri müdürü tarafından ret dilekçesi, varsa karşı tarafın cevabı ve ekleri, dosya ile birlikte reddi istenen hâkime verilir. Hâkim bir hafta içinde dosyayı inceler ve ret sebeplerinin kanuna uygun olup olmadığı hakkındaki düşüncesini yazı ile bildirerek, dosyayı hemen merciine gönderilmek üzere yazı işleri müdürüne verir. Hâkimi çekilmeye davet, hâkimin reddi hükmündedir.
HMK’nun 41. Maddesi ise;
“(1) Hâkimin reddi talebi, aşağıdaki hâllerde kabul edilmeyerek geri çevrilir:
a) Ret talebi süresinde yapılmamışsa.
b) Ret sebebi ve bu sebebe ilişkin inandırıcı delil veya emare gösterilmemişse.
c) Ret talebinin davayı uzatmak amacıyla yapıldığı açıkça anlaşılıyorsa.
(2) Bu hâllerde ret talebi, toplu mahkemelerde reddedilen hâkimin müzakereye katılmasıyla; tek hâkimli mahkemelerde ise reddedilen hâkimin kendisi tarafından geri çevrilir.
(3) İlk derece mahkemesinin bu kararlarına karşı istinaf yoluna,——— kararlarına karşı da temyiz yoluna ancak hükümle birlikte başvurulabilir.
Müsnet davada, davalı vekili ret talebini ——– tarihli duruşmada reddedilen hakim tarafından söylendiği iddia olunan sözlere dayandırmakta olup, her ne kadar sonraki duruşma —- tarihine bırakılmış ve davalı vekili bu tarihten önce hakimin reddi talebinde bulunmadığından, dilekçenin HMK’nin 41/1-a maddesi uyarınca süresinde olmadığı düşünülür ise de, belirlenen —– tarihindeki tüm duruşmalar salgın hastalık nedeniyle ertelendiğinden duruşma yapılamamış olup, tutanakla belirlenen yeni duruşma tarihinde, duruşma saatinden dakikalar önce davalı vekilinin Mahkememize sunduğu dilekçe ile iletmiş olduğundan ret talebinin süresinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacının ret talebinde ileri sürdüğü hususlarla ilgili olarak yapılan incelemede; öncelikle davalı vekilinin ret nedeni olarak gösterdiği sözler, reddedilen hakim olan mahkeme —- —-söylenmemiştir. Uyuşmazlığın çözümü için tüm delilleri toplayarak karar vermek ilk derece mahkemesinin görevi olduğunun bilincinde olan—- bir dava için “İşinizi artık istinafta çözersiniz.” şeklinde bir ifade kullanmamıştır. Bu söz, reddilen hakimin davranış tarzına aykırıdır. Bu bakımdan davalı vekili—— reddi talepli dilekçesindeki bu ifade doğru değildir.
İkinci olarak, her ne kadar reddedilen hakim tarafından söylenmemiş ise de, hakimin —— belirterek “verilecek kararın yanlış olması halinde istinaf mahkemesinde çözüleceğini” söylemesi tarafsızlığının yitirilmesi anlamına gelmeyeceği açıktır.
Üçüncü olarak, yukarıda belirtildiği üzere; davalı vekili, hakimin reddi talepli dilekçesini, duruşma saatinden dakikalar önce sunmuş olup, Mahkeme heyeti, dilekçe gönderildiği sırada başka davaların duruşmalarını yapmakta olduğundan ve bu dilekçeler—— hakim ekranına değil de, zabıt katiplerinin ekranına düştüğünden, Mahkeme heyeti talepten duruşmada haberdar olmuştur. Bu bakımdan da, davalı vekilinin amacının, Mahkeme heyetinin daha önce dilekçeyi okuyarak, talebi duruşmadan önce değerlendirmesini engelleyerek, HMK’nin 41. Maddesini uygulamayıp 38. Madde uyarınca işlem yapmasını ve bu suretle davayı uzatmaya çalıştığı kanaatine varılmıştır.
Tüm bu nedenlerle, davalı vekilinin hakimin reddi talebiyle ilgili olarak —– tarihli duruşmada; “Davalı vekilinin reddi hakim talebine ilişkin sözlerin mahkeme başkanı tarafından söylenmediği, davalı vekilinin dilekçeyi söylendiğini iddia ettiği sözlerin beyan edildiği — duruşmadan çok sonra bugün duruşmaya girmeden önce ——– sunduğu, buna göre davalı vekilinin amacının davayı uzatmak olduğunun açıkça anlaşıldığı kanaatine varıldığından HMK 41/1-b, c -2.maddesi uyarınca hakimin reddi talebinin geri çevrilmesine” şeklindeki ara kararla, davalı vekilinin hakimin reddi talebinin geri çevrilmesine karar verilmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık noktalarının tespiti: Dava, konut satış sözleşmesinin ifasının imkansız hale gelmesi nedeniyle ödenen bedel ve faizinin tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava konusu uyuşmazlıkta, davacı, davalı ile noterde akdettiği—- kararlaştırılan—-sözleşme bedelinin davalıya verilen çekler ve yapılan nakit ödemelerle ifa edildiğini, sözleşmede teslim süresinin —– belirlendiğini, teslimatın gerçekleşememesi üzerine noterden keşide edilen ihtarname ile ——– davalıya bildirildiğini, davalının noterden keşide ettiği karşı ihtarname ile taşınmazların maliki sıfatını koruyarak, taşınmazları devre hazır olduklarını ancak satış bedellerinin tamamının ödenmediğinden bahisle devrin gerçekleşmediğini ileri sürdüğünü, bu ihtarnamede yer alan mesnetsiz iddialara karşı bu kez ödeme ayrıntılarını gösterir bir ihtarname gönderildiği ve taşınmazların tesliminin bir kez daha sulh yoluyla talep edildiğini, davalı şirket tarafından ısrarla önceki ile aynı ifadeleri içerir bir ihtarname daha gönderildiğini, son olarak ——- ihtarnamesi gönderilerek “taşınmazların tesliminin kati ve nihai olarak talep edildiği, aksi halde yasal yollara başvurulacağının bildirildiğini”, kendilerine teslim için verilen süre içerisinde hiçbir faaliyete girişmemeleri nedeniyle davacı şirket tarafından yapılan ödemelerin davalıdan tahsili amacıyla —— takibinin başlatıldığı belirterek, davalının itirazı üzerine duran takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının borcunu tam olarak ödemediğini, davalının temerrüde düşmediğini, ifanın imkansız hale gelmediğini savunmaktadır.
Ön inceleme duruşmasında, taraflar arasında “dava dilekçesinde belirtilen konut satış sözleşmesinin imzalandığı, davacının ödemelerinin bir kısmını —–çeki ile ödediği” hususlarında uyuşmazlık bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-Taraflar arasındaki sözleşmenin ifasının imkansız hale gelip gelmediği,
b-Davacının ödediği bedeli isteme hakkının doğup doğmadığı,
c-Davacının —— çeki ile ödediği miktarı nakit olarak geri isteme hakkı olup olmadığı,
ç-Davacının işlemiş faiz isteyip isteyemeyeceği, isteyebilecekse davalıyı temerrüde düşürüp düşürmediği, düşürmüşse hangi tarihte temerrüde düşürdüğü, işlemiş faiz miktarının ne kadar olması gerektiği,
d-Davanın tam veya kısmen kabulü halinde alacağın likid olup olmadığı, yani davacının icra inkar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı,
e-Davanın tam veya kısmen reddi halinde davacının icra takibi yapmakta kötü niyetli olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Yukarıda belirlenen uyuşmazlık noktaları kapsamında, tarafların delilleri toplandıktan sonra Mahkememizce oluşturulan bilirkişi heyetinden kök ve—- ek rapor alınmak suretiyle uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
2-a)İcra dosyası: Davaya konu— — sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının davalı borçlu ve dava dışı borçlu —-tarihli İlamsız Takipte Ödeme emri ile,—- alacağa işleyecek yıllık—- avans faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği, ödeme emrinin borçlu —– tarihinde, borçlu —- tarihinde tebliğ olunduğu, borçlular vekilinin — dilekçe ile takibe itirazı üzerine —- tarihli karar tensip tutanağı ile takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
2-b)Mali değerlendirme:——– tarafından davacı şirkete ve davalı şirkete ait ——- defteri kebir defterlerinin e-defter açılış berat onayları ve envanter defterinin açılış tasdiki ile dönem sonunda yaptırılması gereken—— kapanış onaylarının yasal süresinde olduğu, ticari defterlerinin TTK hükümlerine göre usulüne uygun tutulmuş ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip oldukları kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafından davalıya;
—-
—-
—-

—-
—-

—-

—-
—-

—-
—-
– bedelli çeklerin verildiği,
Davacı tarafından davalı adına verilen —- tutarındaki çeklerin davacı ve davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı tarafından davalıya —– tutarında yapılan nakit ödemenin de her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı ile davalının cari hesaplarının birbiriyle uyumlu olduğu, davacının, davalıya yaptığı toplam —- ödemenin her iki yana ait cari hesaplarında kayıtlı olduğu tespit edilmiştir.
2-c)Dava konusu taşınmazların tapu kaydı, ipotek ve imar durumu: Davaya konu taşınmazlar — taşınmazda;
2-c-1)—yevmiye numarasıyla satıştan —- adına,
2-c-2) — numarasıyla kat irtifakı tesisiyle —-adına,
2-c-3) — yevmiye numarasıyla kat irtifakı tesisiyle —-adına,
2-c-4) ——– numarasıyla kat irtifakı tesisiyle —– adına,
2-c-5) — yevmiye numarasıyla kat irtifakı tesisiyle —– adına,
2-c-6) —- yevmiye numarasıyla kat irtifakı tesisiyle —- üzere tümünün dava dışı üçüncü kişiler adına kayıtlı olduğu dosya içerisinde mevcut —– ekindeki tapu kaydından tespit edilmiştir.
2-c-7)——
—————- tespit edilmiştir.
2-c-8) —-: Davaya konu taşınmazların imar durumu ile ilgili olarak dosya içerisinde mevcut ——— Alanında olduğu bildirilmiştir.
2-c-9) —— Dava konusu taşınmazın tespit dosyasında;——- örneği incelenmesinde hududunun aynen parsel hududuna uyduğu anlaşılmıştır.
2-d)———– arasında düzenlendiği anlaşılan , söz konusu sözleşmenin her sahifesinde imza suretlerinin mevcut olduğu, sözleşmenin ilgili bölümlerinin;
“MADDE.2———- Satışa konu bağımsız bölümün SATICI tarafından hazırlanan ve ilgili kurumlarca tasdik edilmiş,projelerine ,ekteki Teknik Şartnameye ve işbu Sözleşmeye uygun,tam ve eksiksiz olarak tamamlanıp,Yapı Kullanma izin belgesi alınması için başvurulmaya hazır hale getirilen bağımsız bölümün kullanım amacına uygun olarak ALICI’ya teslimidir.
*Proje——üzerinde SATICI tarafından inşa edilecek——- isimli konutlardan oluşan inşaattır.
*Teknik Şartname: Sözleşmeye konu Bağımsız Bölümün ve Bağımsız Bölümün bulunduğu blok ve projenin özelliklerini belirten Sözleşmenin ekli Şartnamesidir.
MADDE.3-Sözleşmenin Konusu: SATICI tarafından yapımı üstlenilen Proje ile ilgili olarak ————– olarak inşa edilecek yada inşaa ettirilecek—— ilişkin ödeme şartlarını ,mülkiyet devrine ilişkin koşullarını,bağımsız bölümün Anahtar Teslimi’ne ilişkin şartlarını ve tarafların hak ve yükümlülüklerinin düzenlemesidir.
MADDE.4-BAĞIMSIZ BÖLÜMÜN SATIŞ VAADİ BEDELİ:
4.1-Sözleşme konusu —– satış bedeli— Bedelinin —şekilde ödeneceği de belirtilen ——- almaktadır—– vadelerde herhangibir ihbara gerek olmaksızın,ödeme yapmayı Kabul ve taahhüt eder.— planında belirtilen bedeller yine belirtilen sürelerde ödenmediği takdirde yıllık—– uygulanacaktır.
MADDE.5-SATICI’NIN BEYAN, TEKEFFÜL VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ:
5.1-SATICI, projede yer alan ve —- ——- mukabilinde iş bu Sözleşmede yazılı koşullarla satmayı vaat ,Kabul ve taahhüt etmiştir.
5.2-Satıcı bağımsız bölümü mücbir nedenler ve mevsime bağlı gecikmeler dışında ana taşınmazdaki konut bloklarını ——
5.3- MADDESİ:Sözleşmede belirtilen süre içinde — ödenir.
MADDE.6—– — yükümlülüğü olan satış bedelininin —- şekli ve planına uygun olarak ,eksiksiz ödemesi ,kaydı ve iş bu Sözleşme ile Yüklendiği diğer yükümlülüklerini de süresinde ve eksiksiz ifa etmesi koşulu ile teslim tarihini takip eden —- gerçekleştirecektir ——– tarafından ödemeler tam ve eksiksiz olarak tamamlanmadığı sürece —– yapmakla yükümlü değildir.
MADDE.7-ALICININ BEYAN, TEKEFFÜL VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ:
7.8-ALICI, sözleşme bedelini,süresinde ödemek zorundadır.ALICI herhangibir taksit tutarını süresinde ödemediği takdirde —– uyarısında bulunur.Bu süre içerisinde ödemelerini yapmaması durumunda geri kalan taksitler muaccel hale gelir.SATICI bu durumda Sözleşme’nin haklı sebeple feshini talep edebilir.
MADDE.13-ÖZEL HÜKÜMLER:
İşbu Düzenleme şeklinde Ön ödemeli Konut Satış Sözleşmesi ,söz konusu arsada kat irtifakının kurulması kayıt ve şartıyla TARAFLARIN BİRLİKTE MÜRACAATI İLE Bağımsız Bölümün ALICI’ya teslimini müteakip,masrafı ALICI’ya ait olmak üzere ilgili —- şerh edilebilecektir.” şeklinde olduğu görülmüştür.
2-e)Yerinde inceleme:— duruşmanın — numaralı ara kararı ile gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmiş olup, bilirkişi tarafından taşınmazların bulunduğu —– projesi kapsamında kalan yerin yapılan incelemesi neticesinde; taşınmazın kat irtifaklı, ——– konusu taşınmazın bulunduğu konut amaçlı binanın bulunduğu alanın inşasında o günün şartlarında —- edilebilecek mimari, malzeme ve işçilik kullanılarak inşa edilen yapı takriben ———- etrafını çevreleyen yüksek duvarların ve üzerinde korkulukların bulunduğu,—– konusu taşınmazların davalı vekili ile birlikte— incelenmesinde,——- dava dışı üçüncü kişi malikler veya kiracıları tarafından fiilen mesken olarak kullanılmakta olduğu tespit edilmiştir.
2-f)Asıl alacakla ilgili delillerin tartışılması, değerlendirilmesi ve hukuki değerlendirme: Dava konusu uyuşmazlıkta, davacı, davalı ile akdettiği ——- sözleşme bedelinin davalıya verilen çekler ve yapılan nakit ödemeler ile ifa edildiğini, sözleşmede teslim süresinin — tarihi olarak belirlendiğini; teslimatın gerçekleşememesi üzerine —– yevmiye no.lu ihtarnamesi keşide edilerek——– tesliminde temerrüde düştüğünün davalıya bildirildiğini; ancak davalının ——- koruyarak, taşınmazları devre hazır olduklarını ancak satış bedellerinin tamamının ödenmediğinden bahisle devrin gerçekleşmediğini ileri sürdüğü, bu ihtarnamede yer alan mesnetsiz iddialara karşı bu kez ödeme ayrıntılarını gösterir bir ihtarname gönderildiği ve taşınmazların tesliminin bir kez daha sulh yoluyla talep edildiği, davalı şirket tarafından ısrarla önceki ile aynı ifadeleri içerir bir ihtarname daha gönderildiğini; son olarak—— yevmiye no.lu ihtarnamesi gönderilerek, taşınmazların tesliminin kati ve nihai olarak talep edildiği, aksi halde yasal yollara başvurulacağının bildirildiği, kendilerine teslim için verilen süre içerisinde hiçbir faaliyete girişmemeleri nedeniyle davacı şirket tarafından yapılan ödemelerin davalıdan tahsili amacıyla ——- takibinin başlatıldığı belirterek, davalının itirazı üzerine duran takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Anılan sözleşme konusu—– bölümün özellikleri ve satış bedelleri dava dilekçesi ekinde yer alan satış sözleşmesinin eki olarak dosya kapsamında yer almaktadır. Sözleşmede teslim tarihi —- belirlenmiştir.
Davalı, sözleşme kapsamında kararlaştırılan ödemelerin tamamının ödendiği iddia edilse de bu iddianın haksız olduğunu, ödeme planına göre davacının ———- taşımayan evrak ile ödemeyi taahhüt ettiğini, sözleşmede ——- gerçekleşmesi için gereken şartların belirlendiğini, davacı — tarafından nakit bedel ile—çeklerin ödendiğini ve —- —– mümkün olmadığı, dolayısıyla davacının— kadar borcunu ödenmediğini, ———- için mailler gönderilmiş ise de, ilgili mal ve hizmetlerin alınmasının mümkün olmadığı, alacağın tahsil edilemediğini bu sebeple de davacıya teslimatın yapılamadığını belirtmiştir.
İlk olarak, her ne kadar davalı tarafça ifanın imkansız hale gelmediği ileri sürülmüş ise de, davacı yanın TBK m. 123 vd. hükümlere uygun olarak davalıdan borcunu —- etmesini talep ettiği, anılan maddede belirtilen seçimlik haklarını kullanmadığı, ancak, dosyaya sunulu—— dava konusu taşınmazlara ait tapu kayıtları incelendiğinde, taşınmazların dava dışı 3. kişiler adına kayıtlı olduğu anlaşıldığından, her ne kadar davacı yan anılan ihtarnamede teslim talebinde bulunmuş olsa da, dava tarihi itibariyle taşınmazların üçüncü kişiler adına kayıtlı olması sebebiyle tesliminin mümkün olmadığı yani ifanın imkansız hale geldiği kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle davacının alacak talebinin yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu hususta taraflar arasında — tarihinde yapılan ——- ödeme her iki tarafın cari hesaplarında kayıtlı olup, bu nakit ödemenin yapıldığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Bu bakımdan, Mahkememizce çözülmesi gereken husus “davalının —–çekinin tahsil edilemediği yönündeki” iddiasıdır. Zira davalı yan satış bedelinin bir kısmını teşkil eden bu tutar karşılığı mal alamadığını, bu sebeple de davacının bu çeki kendisine vermiş olmasının tek başına ödeme anlamına gelemeyeceğini iddia etmekte bir başka deyişle TBK m. 97’de yer alan “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” ödemezlik defini ileri sürmektedir.
Terim olarak —– hizmetlerin bedelini, ürettiği veya ticaretini yaptığı ürünleri — satarak öder.—- firma, bedelini——- hizmetler listesinden dilediğini satın alarak tahsil eder.——- para elde bulundurma ve kullanma gereği bir yana bırakılmış; paranın olmadığı dönemde alış verişin vazgeçilmez sözleşmesi olan —- olduğu gibi iki kişi arasında değil, sayı ne kadar çok olursa o kadar iyi işleyecek oluşum esasıyla gerçekleştirilen bir kapalı sistemde, olabildiğince kişi arasında ihtiyaçların karşılanması sağlayan —–ilişkisi yaşama geçirilmiştir.
Hukuk sistemimizde, —-uygulamasına ilişkin olarak ayrı bir hukuki düzenleme mevcut değildir. —— uygulaması ile ilgili işlemlerde, Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu’nun genel düzenlemelerinden yararlanılmaktadır. ——- arasında ve üyelerin kendi aralarında yaptığı ——–işlemlerinin esası Borçlar Kanunu uyarınca düzenlenen sözleşmelerdir. —– ihtiyaçlarına kavuşmak isteyen kişilerin öncelikle ——-sistemine üye olmaları, bunun için de—– konuda bir sözleşme yapmaları gerekmektedir.——- sözleşmeler atipik sözleşmelerden olup, karma niteliklidirler.
—– iki üye firma arasında gerçekleşen alım satım işlemlerinde bir ödeme ve tahsilât aracı olarak kullanılan, üzerinde yapılan işlemin tutarının yazılı olduğu, mal veya hizmeti alan tarafından imzalanıp kaşelenen, — kıymetli evrakıdır. —- üye, önce sisteme mal veya hizmetini satmış ise sattığı miktar kadar —— olmaktadır. Üye, öncelikle ihtiyaç duyduğu mal veya hizmeti satın almak isterse sisteme, alım bedeli kadar teminat vermek durumundadır. Üyenin yeterli kredisinin olduğu durumda ve ihtiyaç duyduğu bir ürünü satın alacağı zaman diğer bir—– yapar. Ödemesinde ——-çekini kullanır. Alıcının kredisinin müsait olması durumunda işlem —- —— tarafından gerçekleştirilir ve tarafların cari hesaplarına alacak veya borç bakiyeleri kaydedilir.
Davalı yan cevap layihasında öğretide konuya ilişkin eserlere atıf yapmak suretiyle özetle, ——çekinin hukuki niteliği itibariyle bir havale olduğunu; havale verilmesinin “ifa amacıyla (uğruna) edim” olduğunu; ifa yerine edim olarak nitelendirilemeyeceğini belirtmiştir.
Kural olarak, borçlu ancak borcun konusu olan edimi ifa etmekle borcundan kurtulur. Ancak tarafların anlaşması halinde ifa yerine edimle veya ifa uğruna edimle de borç ifa edilebilir. İfa yerine edimle borç sona erer; ancak, ifa uğruna edim halinde söz konusu edim paraya çevrilir ve alacaklı tatmin edildiği oranda sona erer. Tarafların ifa uğruna edim hususunda mı, yoksa ifa yerine edim hususunda mı anlaştıkları açıkça anlaşılamıyorsa doktrinde ifa uğruna edimin varlığı kabul edilmektedir.
——– çeki ile ödemenin ifa uğruna edim mi, yoksa ifa yerine edim mi olduğu hususunda, yüksek ———–Dosya kapsamından davacı ve davalının acentesi dava dışı —- içinde yer aldığı, davacının prim borcunun bir kısmını davalı sigortacı hesabına nakit olarak yatırdığı, bir kısmını da acenteye ——çeki vermek suretiyle ödediği, ——-çekinin acente tarafından kabul edilip prim alacağından düşüldüğü anlaşılmaktadır. —- ödemeler ifa yerine geçen ödeme mahiyetindedir. Bu itibarla, mahkemece davacının prim bedelinin bir kısmının ——-çeki ile ödendiği nazara alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.” şeklinde,—— ile davalı —- içinde yer almakta ve acentenin prim borçlarının bir kısmı ——– ödenmektedir. —- ödemeler ifa yerine geçen ödemelerdir. Ayrıca ——sistemindeki üyeler ve sistemden çıkan üyeler ——- çekini iade ile nakit ödeme talebinde bulunamazlar. Bu nedenle öncelikle, davalının kabul ettiği ve elinde bulunan ——çeklerini iade ederek karşılığında, sistemden ve acenteden nakit para isteme olanağı yoktur. Bu nedenle davalının elinde bulunan ——- çeklerinin davacı acentenin borcundan indirilmesi gerekir.” şeklinde görüş bildirilmiş olup, her ne kadar —–çeki ile yapılan ödemeler ifa yerine geçen ödeme olarak kabul edilmiş ise de, —— sayılı ilâmda da belirtildiği üzere sistemden çıkan üyeler —–çekini iade ile nakit ödeme talebinde bulunamayacaklarından davalının elinde —-çeki varsa iade etmesi durumunda davacıya olan borcundan düşülmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Bu bakımdan, davalının, davacıdan aldığı —-çeklerinin ödenip ödenmediği araştırılmış olup, dava dışı — üzerinden sunulan— cevabi dilekçe ile “davacının — sözleşme ile —–üyesi oldukları, gerek davacının, gerekse davalının —– tarihleri arasında ——ortak pazarında işlem yaptığı, davacının üye olduktan sonra—– arasında —— ortak pazarında mal veya hizmet alım ya da satış işlemleri yaptığı, ekte sundukları —–hesap dökümüne göre davacının, —-ortak pazarından bugüne kadar —— veya hizmet aldığının, bu durumda davacının halen —–ortak pazarından — mal veya hizmet alma hakkı bulunduğunun, sunulu —-hesap dökümüne göre davacı,——– ortak pazarından toplam — mal veya hizmet satmış ve —- hizmet aldığından davalının halen——— pazarından —- mal veya hizmet alma hakkı bulunduğu saptanmıştır. Bu duruma göre, davacının ——–bedellerini — tarihi itibariyle ödediği, davalının da ——sisteminden — itibariyle alacaklı olduğu, bu nedenle davacının, davalıya verdiği —–ifa yerine edim olduğu ve — tarihi itibariyle de davacının, davalıya olan borcunun sona erdiği ve sözleşme konusu taşınmazların teslim tarihi olan — tarihi itibariyle davalının, davacının ödediği—– alacağı geri istemeye hak kazandığı kanaatine varılmış ve asıl alacak yönünden davanın tam kabulüne karar vermek gerekmiştir.
2-g)İşlemiş faiz yönünden inceleme ve değerlendirme: Davacı, icra takibi ile —- işlemiş faiz talebinde bulunmuştur.
Bu nedenle, TBK m. 117 vd. düzenlenen “Temerrüt” şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti gereklidir. TBK m. 117’ye göre, muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.
TBK’nin 136. Maddesi uyarınca imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü dür.
Taraflar arasındaki sözleşmede muacceliyet şartı yoksa temerrüt için ihtar şartı gereklidir. Alacaklı ihtar çektiyse bu husus muacceliyeti kaldırır ve alacaklının tandığı süre sonundan itibaren faiz isteme hakkı doğar.
Dosya kapsamında yer alan söz konusu sözleşmede — adet dairenin teslimi için kararlaştırılan tarih — olup, bu tarihte teslimin gerçekleşmemesi sebebiyle, davacı tarafından, —- yevmiye no.lu ihtarnamesi ile gecikmeden kaynaklanan tazminat talebini saklı tutarak tebliğden itibaren — gün içinde bağımsız bölümlerin tapuda tescili ve tamamlanmış, eksiksiz halde anahtarları ile teslimini istemiştir.
Davacının, davalıya gönderdiği ——- yevmiye numaralı ihtarnamesinin; belirtilen adreste daimi çalışanı—isim ve imzası karşılığı — tebliğ edildiği tebligat parçasından anlaşılmaktadır.
— tarihli ihtarname tarihinden önce davalı adına —- ödendiği kabul edildiğinden, ihtarnamenin— tarihinden sonraki — günlük mehil süresinin bitiminden sonraki gün olan— tarihi temerrüt tarihi olacaktır. Buna göre, mahkememizin talebi üzerine bilirkişi — düzenlenen— bilirkişi raporunun — gösterildiği üzere takip tarihine kadar işlemiş faiz tutarı — olarak hesaplanmıştır.
Bilirkişi tarafından işlemiş faizle ilgili yapılan hesaplama dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmakla hükme esas alınmasına karar verilmiş ve davacı alacaklının — işlemiş faiz talebinin kabulüne, fazlaya ilişkin —- işlemiş faiz isteminin reddine karar verilmiştir.
2-ğ)İşleyecek faiz yönünden inceleme ve gerekçe: Kural olarak TBK 117. Maddesi uyarınca “muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse bugünün geçmesiyle…” temerrüdün başlayacağı kabul edilir.
Davacı vekili icra takibinde asıl alacağa yıllık —- bulunmuştur.
5335 sayılı Yasa ile değişik 3095 sayılı Yasa hükümlerinde,—– tarihinden itibaren yasal faizin ——— reeskont oranına göre belirlenmesi düzenlemesinden vazgeçilip, reeskont oranı tabiri madde metninden çıkartılmış, bunun yerine artırılma-indirilme yetkisi — oranı ifade etmekte olan— uygulamasına geçilmiş, diğer bir deyişle — tarihinden önceki dönemde ticari işlerde, —– tarihleri arasında ise ticari olmayan işlerde temerrüt faizine esas olarak uygulanan reeskont oranına yasa metninde yer verilmemiştir.
Buna göre, tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, tarafların tacir olmaları nedeniyle takip sonrasında davacının 3095 s.k m.2/2 kapsamında iskonto avans faize hak kazandığı anlaşılmıştır.
Ancak, davacı işleyecek faiz istemine yıllık — ile sınırladığından, taleple bağlı kalınarak —– asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek ———— geçmeyecek şekilde devam eden dönemlerde değişen oranlarda avans esasına göre hesaplanan temerrüt faizi işletilmek suretiyle takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
2-h)İcra-inkar tazminatı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı şirket, davalı şirketten icra-inkar tazminatı istemiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2. Fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, davacının alacaklı olduğu miktar her iki tarafın ticari defter kayıtlarına göre likid olduğundan, sözleşmeye konu taşınmazlarla ilgili ifa imkansızlığı da davalı tarafça icra takibinden önce bilindiğinden, ancak daha fazla takdir edilmesine ilişkin neden bulunmadığından likit ve muayyen nitelikte bulunan asıl alacağın % 20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalı borçlunun —- dosyası üzerinden yapılan itirazın kısmen iptali ile, takibin, –asıl alacak ve — işlemiş faiz olmak üzere toplam — alacak ile işleyecek faiz yönünden —– asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasanın 2/2. Maddesine göre “taleple bağlı kalınarak” ilk dönem için —- geçmeyecek şekilde devam eden dönemlerde değişen oranlarda avans esasına göre hesaplanan temerrüt faizi işletilmek suretiyle DEVAMINA,
2-Davacının fazlaya ilişkin —- işlemiş faiz isteminin reddine,
3-Likit ve muayyen nitelikte bulunan asıl alacağın % 20’si oranındaki — icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 626.937,48 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 99.271,30 TL peşin harç, 21.886,40 TL ve icra dosyasına yatırılan 50.158,42 TL harç olmak üzere toplam 171.316,12 TL harçtan mahsubu ile bakiye 455.621,36 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 99.271,30 TL peşin harç, 21.886,40 TL ve icra dosyasına yatırılan 50.158,42 TL harç olmak üzere toplam 171.316,12 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarf edilen toplam 4.013,90 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 3.672,25 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan 341,65 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 180.403,29 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddolunan işlemiş faiz talebiyle ilgili karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 59.742,75 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ——— Mahkemesi’nin ilgili ——- istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30/06/2021