Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1337 E. 2018/1066 K. 08.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1337
KARAR NO : 2018/1066

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 06/11/2018
KARAR TARİHİ : 08/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkilin … plakalı aracın ruhsat sahibi olan … arasında, araç değer kaybı ve kazanç kaybı hususunda temlik sözleşmesi imzalanmıştır. Temliğe konu …. plakalı araç 29.06.2017 tarihinde … plakalı aracın şoförünün % 100 kusurlu olması sebebiyle oluşan kazada hasar görmüştür.Dilekçemiz ekinde bulunan maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında görüleceği üzere trafik kazası tespit tutanağı sürücü beyanları incelendiğinde, davalı sürücü yazılı ve imzalı beyanıyla kazaya tam kusuruyla sebebiyet verdiğini açıkca ikrar etmiştir. Söz konusu durum kaza yeri tetkiki ve sürücülerin beyanları kaza tespit tutanağı ile tespit edilmiştir. İşbu kaza sebebi ile temliğe konu araçta maddi hasar meydana gelmiş olup, ortaya çıkan hasar sebebi ile temliğe konu araç 8 gün onarımda kalmıştır.Bu süre içerisinde ticari işlevini yerine getiremediğinden kazanç kaybına neden olduğu, davalı tarafından icra takibine itiraz ettiğinden İstanbul Anadolu ….. İcra Müdürlüğü’nün 2018/26759 Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe karşı yapılan haksız itirazların iptali ile takibin devamına ve alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu araçta oluşan hasarla ilgili maddi tazminatın, dava dışı araç sahibi firma ile “Alacağın Temliki Sözleşmesi” uyarınca, temlik alan sıfatı ile davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır.
Somut olayda taraflar arasındaki ilişki, haksız fiilden kaynaklanmakta olup, yukarıda bahsi geçen birinci ve üçüncü grup içerisinde belirtilen hallere girmemektedir. Temlik eden tacir olsa bile, davalı gerçek kişi, kazaya karışan aracının niteliği ise “hususi”dir. Bu durumda, uyuşmazlığın ticaret mahkemesinin görev alanında bulunmadığı, asliye hukuk mahkemeleri tarafından görülüp, sonuçlandırılması gerektiği anlaşıldığından davanın görev yönünden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın GÖREV NEDENİYLE dava şartı yokluğundan HMK 114/1-c, 115/2 ye göre usulden REDDİNE,
2-HMK 20 md.ye göre kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haflatık süre içinde başvuru halinde dava dosyasının görevli ve yetkili İSTANBUL ANADOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde itiraz yolu açık olmak üzere tarafları yokluğunda tensiben karar verildi..
.