Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1332 E. 2018/1261 K. 19.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2018/1332 Esas
KARAR NO : 2018/1261
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 02/11/2018
KARAR TARİHİ : 19/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili mahkememizin—— Esas sayılı dosyasına tevzi edilen dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin yatak yüzü kumaşı ürettiğini, davalının “erimiş polimer baskı metodu ile üretilen yatak yüzü kumaşı” başlıklı patent konusu usulün müvekkili tarafından kullanıldığı iddiasıyla davacı aleyhine ihtiyati tedbir kararı talep ettiğini, talebinin kabul edilerek müvekkilinin Çok Amaçlı Kaplama ve ————- makinesinde söz konusu patent konusu usul kullanılarak üretildiği iddia edilen laminasyonlu yatak yüzü kumaşlarına ve Holmelt makinesine el konulmasına karar verildiğini, yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde ———makinesinde birden fazla laminasyon ve diğer usuller kullanılarak yatak yüzü kumaşı üretildiğinin tespit edildiğini, bunun üzerine ihtiyati tedbirin kaldırıldığını, davacının yatak yüzü kumaşı üretiminin sadece %l0’unun altında kalan kısmının, davalının patenti ile hiçbir şekilde benzer olmayan laminasyon usulü ile yapıldığını, müvekkilinin fabrikasında yapılan yatak yüzü kumaşı üretiminin %90 ve daha fazlasının tedbire konu olmayan başkaca usuller kullanılarak yapıldığını, davalının müvekkilinin müşterilerine noter kanalı ile gönderdiği ihtarnameler ile davacının tüm yatak kumaşı üretiminin patent haklarının ihlali suretiyle yapıldığı tespitinde bulunulduğunu iddia ettiğini, bu şekilde davacıyı müşterileri nezdinde küçük düşürdüğünü, davacının iş ve emtiaları hakkında kasıtlı olarak kötüleyici ve incitici beyanlarda bulunduğunu, davalının bu davranışlarının haksız rekabet teşkil ettiğini, davacıyı maddi ve manevi zarara uğrattığını ileri sürerek; davalının haksız rekabetinin tespitine ve davalının bu eylemlerinin men’ine, oluşan maddi durumun ortadan kaldırılarak davalının yanlış ve yanıltıcı beyanlarının düzeltilmesine,—— TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili mahkememizin ——- Esas sayılı dosyasında verdiği cevap dilekçesinde özetle; 6100 sayılı HMK’nııı 399 maddesine göre ihtiyati tedbirden kaynaklı tazminat davasının esas hakkındaki davanın karar bağlandığı mahkemede açılması gerektiğini, 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında KHK’nm 146 maddesine göre KHK’da öngörülen davalarda da görevli mahkemenin ihtisas mahkemesi olduğunu belirterek işbu davanın ——-FSHHM’nde görülmesi gerektiğini, bu nedenli mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi gerektiğini, Müvekkil ——– ev tekstil ürünleri, iç çamaşırlarda kullanılan ürünler gibi birçok alanda —— ve yurtdışında faaliyette bulunduğunu, müvekkil şirket yetkilisi olan —— şirketin faaliyet gösterdiği alanlardan biri olan lamı ne kumaş üretim yöntemi ile bir buluş gerçekleştirdiğini ve ——- yapılan başvuru sonucu müvekkil adına incelemeli patent yöntemi ile—- tarihinde —–numaralı patent verildiğini, Bu patentle korunan yöntemi kullanmak suretiyle üretim yaptığına ilişkin duyum almmasj ile davacının Çorlu’daki fabrikasında Çorlu 1. Asliye Mahkemesi nin —- D İş sayılı dosyası çerçevesinde bilirkişi marifetiyle yapılan tespitte, davacının patentle korunan yöntemle yatak yüzü kumaşı ürettiğinin ve fabrikada yatak yüzü kumaşı dışında yatak veya başka bir nihai ürün üretimi yapılmadığının açıkça belirtildiğini, bu bilirkişi raporuna istinaden yapılan başvuru üzerine Kartal FSHHM’nin ——- D.İş sayılı dosyasında ihtiyati tedbir karar verildiğini ve açılan esas ilişkin —— E. sayılı davada da verilen ihtiyati tedbirin devamına hükmedildiğini, Yargılama sırasında davacının ürettiği yatak yüzünü kullanan yatak üreticilerine patent hakkına dayanılarak ihtarname gönderildiğini, davacının manevi tazminat iddiasını TTK’nın 57. maddesinin 1 fıkrasında yer alan “başkalarım ve onların emtiasını, iş mahsullerini, faaliyetlerini yahut ticari işlerini, yanlış, yanıltıcı ve lüzumsuz yere incitici beyanlarla kötülemek” hükmüne dayandırdığını, oysa davacının esas amacının müvekkilin patentten doğan haklarını kullanmasını önlemek ve geciktirmek olduğunu, TTK’ya göre objektif iyiniyet kurallarına uygun olarak gerçekleştirilen eylemlerin haksız rekabet teşkil etmeyeceğini, müvekkilin yasal haklarını kullanmasının da bu anlamda objektif iyiniyet kurallarına uygun bir davranış olduğunu, müvekkilin üretilen kumaşı kullanan yatak üreticilerine karşı açılacak tazminat davaları için bu ihtarnamenin çekilmesinin bir dava şartı olduğunu, Çekilen ihtarnamede davacının ürünlerini kötüleyici hiçbir ifadenin bulunmadığını, ürünün müvekkil adına tescilli patent kapsamında üretilmesi dolayısıyla patent hakkının ihlal edildiğinin ise bir kötüleme olmayıp gerçeği yansıttığını, bu nedenle üretimin tümünün veya bir kısmının patenti ihlal ettiği ifadesinin bir öneminin bulunmadığını, Davacının Kartal FSHHM’nin teminat karşılığında tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin hatalı kararından dönebileceği endişesiyle mevcut konumunu korumaya çalıştığım, patentli usulü kullanmak suretiyle asıl haksız rekabeti kendisinin işlediğini, davacının ihtarname gönderilmesinin pratikte bir anlam ifade etmediğine yönelik iddiasının müvekkilin haklanm kullanması konusunda çekingen davranmasını veya mahkemenin psikolojik baskı altında hissetmesini sağlamaya yönelik olduğunu, Davacının dava dilekçesinde iddia ettiği gibi patent tescil işlemlerini yapan patent vekili ——-“üzerinde hak olduğu iddia edilen patente konu usul ile sadece Holmelt makinesi ile üretim yapıldığına” ilişkin bir beyanının bulunmadığını, davacı vekilince ihtiyati tedbir uygulaması için verilen sürenin bitecck olması nedeniyle 15.08.2011 tarihinde tekrar —–gidileceğinin bilindiğini, bu itibarla göstermelik olarak üretim şeklinin değiştirildiğini, ancak o gün dahi fabrikada 481 adet bahse konu patentle ilgili usul kullanılarak üretilen laminasyonlu dokuma kumaşının tespit edildiğinin zapta geçirildiğini, Dava dilekçesinde yer alan “kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmadığı” yönündeki iddianın, müvekkilin yatak üreticilerine karşı açmayı planladığı davada İhtiyacı olan yasal bir zorunluluk olmadığını, ihtarnamenin tazminat taleplerinde dava şartı olduğunun ve hem yatak yüzü üreticilerinin mağdur olmaması hem de patentin müvekkile tanıdığı hakların kullanılabilmesi için ürünü ondan alabileceklerinin belirtilmesinin hiçbir şekilde haksız rekabet oluşturmadığını, Hükümsüz kılınana kadar patentten doğan hakların kullanılmasının yasal olduğunu vc haksız rekabet oluşturmadığını belirterek davanın reddedilmesini talep etmiştir.
DAVANIN AŞAMALARI:
İLK KARAR: Mahkememizce 06/05/2015 tarih, —– Esas ——- Karar sayılı kararla; “Davacının haksız rekabet davasının kabulüne, davalı tarafından davacının müşterilerine gönderilen ihtarnamelerde yer alan davacının tüm yatak yüzü kumaş üretiminin davalının patent hakkının ihlali suretiyle yapıldığının tespit edildiği, bu sebeple müşterilerin davacıdan yatak yüzü kumaşı almaması gerektiği, aksi halde davalının yasal koruma yollarına başvuracağı, müşterilerin ihtiyacı olan yatak kumaşını kendisinden satın alabileceği ifadelerinin, davacının ürünlerini ve faaliyetlerini kötüler nitelikte yanlış yanıltıcı ve gereksiz yere incitici açıklamalar oluşturduğu ve böylece TTK 56 – 57/1 maddesine (yeni TTK 54-55/1) göre haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile bu rekabetin önlenmesine, kararın ilanına, davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulüne ve takdiren 15.500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline” karar verilmiştir.
YARGITAY BOZMA İLAMI: Yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20/09/2018 tarih, 2016/10410 esas, 2018/5526 karar sayılı ilamındaki “Dava, haksız rekabetin tespiti, men’i, sonuçlarının ortadan kaldırılması, manevi tazminat ve hükmün ilanı istemlerine ilişkindir. Davacı vekili, davalının davacının müşterilerine noter kanalıyla gönderdiği ihtarnameler ile davacının tüm yatak kumaşı üretiminin davalının patent haklarının ihlali suretiyle yapıldığını bildirerek, davacıdan yatak yüzü alınmamasını, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağını, ihtiyaç duyulan yatak yüzlerinin davalının kendisinden satın alınabileceğini ifade ettiğini, bu şekilde davacının tüm üretimi davalının patent hakkı kapsamında kalmadığı, taraflar arasında görülen patent hakkına tecavüzün tespiti, men’i ve tazminat talepli davada alınan bilirkişi raporları ve değiştirilen tedbir kararları ile bu husus belirlendiği halde çekilen bu ihtarlarla davalının davacıyı müşterileri nezdinde küçük düşürdüğünü, davacının iş ve emtiaları hakkında kasıtlı olarak kötüleyici ve incitici beyanlarda bulunduğunu, davalının bu davranışlarının haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürmüş; davalı vekili ise yatak üreticileri olan davalının müşterilerine gönderilen ihtarların 551 sayılı KHK hükümleri uyarınca yatak üreticisi olan müşterilere karşı dava açılabilmesi şartının yerine getirilmesi amacıyla gönderildiğini savunmuştur. Kısacası davacı vekilince davalının patent hakkının kullanımı sınırlarını aşarak davacının müşterilerine çekilen ihtarnameler nedeniyle haksız rekabette bulunduğu iddia edilmiş, davalı vekilince ise dava konusu edilen ihtarnamelerin davalının patentten doğan haklarının kullanımı kapsamında kaldığı bildirilmiştir.
5846 sayılı FSEK’in düzenlediği hukukî ilişkilerden doğan davalarda fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri görevli olduğu gibi, 551, 555, 554 ve 556 sayılı KHK’lardan doğan haklara ilişkin uyuşmazlıkları çözme görevi de ihtisas mahkemelerine bırakılmıştır. Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenmiş olup, görev kuralları, kamu düzenine ilişkindir ve temyiz dahil, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. İhtisas Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, görev ilişkisidir.
Bu durumda, dava dilekçesindeki açıklamalar, taraflar arasındaki patente dayalı davalar ve dava dosyası içerisindeki tarafların iddia ve savunmaları itibariyle, davalıya isnat edilen eylemlerin davalının patentten doğan hakların kapsamında kalıp kalmadığının tespiti açısından 551 sayılı KHK hükümlerinin değerlendirilmesi gerekmekte olup, uyuşmazlığın çözümünde fikri sınai haklar hukuk mahkemesinin görevli bulunduğu nazara alınarak mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenip yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu suretle, mahkeme ilamının belirtilen sebeplerle bozulması gerekirken, davanın haksız ihtiyati tedbir sebebiyle tazminat istemine ilişkin olduğu kabul edilerek yazılı gerekçeyle bozulması nedeniyle davacı vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteğinin kabulüne, Dairemizin 13/06/2016 gün ve 2015/8505 Esas 2016/6549 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılarak kararın bu değişik gerekçe ile bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçe ile mahkememiz kararı bozulmuş, bozma ilamına uyularak bozma ilamı doğrultusunda yargılamaya devam olunmuştur.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
Dava, haksız rekabetin tespiti, men’i, sonuçlarının ortadan kaldırılması, manevi tazminat ve hükmün ilanı istemlerine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının davacının müşterilerine noter kanalıyla gönderdiği ihtarnameler ile davacının tüm yatak kumaşı üretiminin davalının patent haklarının ihlali suretiyle yapıldığını bildirerek, davacıdan yatak yüzü alınmamasını, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağını, ihtiyaç duyulan yatak yüzlerinin davalının kendisinden satın alınabileceğini ifade ettiğini, bu şekilde davacının tüm üretimi davalının patent hakkı kapsamında kalmadığı, taraflar arasında görülen patent hakkına tecavüzün tespiti, men’i ve tazminat talepli davada alınan bilirkişi raporları ve değiştirilen tedbir kararları ile bu husus belirlendiği halde çekilen bu ihtarlarla davalının davacıyı müşterileri nezdinde küçük düşürdüğünü, davacının iş ve emtiaları hakkında kasıtlı olarak kötüleyici ve incitici beyanlarda bulunduğunu, davalının bu davranışlarının haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürmüş; davalı vekili ise yatak üreticileri olan davalının müşterilerine gönderilen ihtarların 551 sayılı KHK hükümleri uyarınca yatak üreticisi olan müşterilere karşı dava açılabilmesi şartının yerine getirilmesi amacıyla gönderildiğini savunmuştur. Kısacası davacı vekilince davalının patent hakkının kullanımı sınırlarını aşarak davacının müşterilerine çekilen ihtarnameler nedeniyle haksız rekabette bulunduğu iddia edilmiş, davalı vekilince ise dava konusu edilen ihtarnamelerin davalının patentten doğan haklarının kullanımı kapsamında kaldığı bildirilmiştir.
5846 sayılı FSEK’in düzenlediği hukukî ilişkilerden doğan davalarda fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri görevli olduğu gibi, 551, 555, 554 ve 556 sayılı KHK’lardan doğan haklara ilişkin uyuşmazlıkları çözme görevi de ihtisas mahkemelerine bırakılmıştır. Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenmiş olup, görev kuralları, kamu düzenine ilişkindir ve temyiz dahil, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. İhtisas Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, görev ilişkisidir.
Bu durumda, dava dilekçesindeki açıklamalar, taraflar arasındaki patente dayalı davalar ve dava dosyası içerisindeki tarafların iddia ve savunmaları itibariyle, davalıya isnat edilen eylemlerin davalının patentten doğan hakların kapsamında kalıp kalmadığının tespiti açısından 551 sayılı KHK hükümlerinin değerlendirilmesi gerekmekte olup, uyuşmazlığın çözümünde fikri sınai haklar hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
HMK 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır.
HMK.nun 115. maddesine göre Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır.
Tüm bu nedenlerle mahkememizin görevsizliğine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görev dava şartı noksanlığından DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nın 20. Maddesi uyarınca MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE, görevli Mahkemenin FİKRİ SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNA, HMK’nun 20. Maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK 20.maddesi uyarınca süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak karar kesinleşmişse kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflardan birinin Mahkememize başvurarak dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi aksi takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
4-HMK 323/1-a, ğ madde ve bentleri uyarınca yargılama giderinden olan karar ve ilam harcı, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra davaya devam edecek olan Mahkemece hükmedilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmez ise talep halinde yargılama giderleri hakkında Mahkememizce karar verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı HMK geçici 3/2. maddesi uyarınca Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı HUMK’un 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam edileceğinden HUMK 432/1. Maddesine göre kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal sürede Yargıtay temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/12/2018