Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1318 E. 2019/1056 K. 12.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/484 Esas
KARAR NO : 2019/1059

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/04/2018
KARAR TARİHİ : 12/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirkete fatura konusu malları satıp teslim ettiğini, ancak borcun ödenmediğini, alacağın tahsili için İAA —-. İcra müd. —Esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçtiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu öne sürerek itirazın iptaline ve %20 inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi ve tensip zabtı 18/05/2018 tarihinde tebliğ edilmiş davalı tarafından davaya her hangi bir cevap verilmediği gibi basit yargılamaya tabi dava da ön inceleme duruşmasına davalı iştirak etmemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava,faturalara dayalı girişilen icra takibinde davalının itirazının iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce davanın niteliği gereği öncelikli olarak dava şartlarının incelenmesine geçilmiş, HMK 114/1 de sayılı bulunan dava şartlarının bulunduğu anlaşılmış, dava da bunun yanı sıra İİK 67 ve HMK 114/2 gereğince özel dava şartlarının bulunması gerektiği anlaşılarak icra dosyası celp edilerek incelenmiş, İcra dosyasının tetkik ve incelenmesi ile davacı tarafından davalı aleyhine icra takibine girişildiği, davalıya çıkartılan örnek no 7 ödeme emrinin tebliğ edildiği, davalı borçlunun itiraz süresi içersinde takibe karşı itirazlarını sunmuş bulunduğu görülmüş, bu nedenle dava da İİK 67 gereğince özel dava şartlarının bulunduğu anlaşılmıştır.
Davanın TTK 4/2 maddesi gereğince basit yargılama usulüne tabi bulunması nedeni ile cevap dilekçesi ibrazı için davalıya verilen sürenin hitamında dilekçeler aşaması tamamlanmış,taraflar arasında çekişmeli hususların davacı iddiası ve davalı borca itiraz dilekçesinin tetkik ve incelenmesi ile fatura konusu malların davalıya teslim edilip edilmediği edilmiş ise davalının takip öncesi faiz isteminin ve takipte uygulanacak faiz istemlerinin yerinde bulunup bulunmadığı noktasında toparlandığı anlaşılmıştır.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
Somut olayda davacı icra takibine konu faturalarda yazılı olan malları davalıya verildiğini bu nedenle faturalardan doğan alacağı bulunduğunu ispat yükü altındadır.
Davalı tarafından akdi ilişki inkar edilerek borcun bulunmadığı savunulduğundan ve davacı tarafından davalının ticari defter ve kayıtlarına delil olarak dayanılmış bulunulduğundan mahkememizce davalının ticari defter ve kayıtları ile defterlerinin uzantısı niteliğinde bulunan Bilanço alımlarının dosya arasına alınmasına karar verilmiştir.
Nitekim Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması başlıklı 6100 sayılı HMK.’nın 222. maddesinde;
“(1)Mahkeme; ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır,” hükmü düzenlenmiştir.
TTK.’nın 21/2. maddesi uyarınca da; tebliğe rağmen süresinde itiraz edilemeyerek faturayı ticari defterlerine borç kaydeden tacir faturanın münderecatını kabul etmiş, faturayı gönderen taraf faturaya dayalı alacağını TTK.’nın 84. ve 85. (HMK.’nın 222.) maddeleri uyarınca ispat etmiş sayılır.
Somut olayda bu kapsamda tarafların tacir bulunuşu nedeni ile ticari defter ve kayıtların HMK 222 kapsamında şartların oluşması halinde kesin delil teşkil edeceğinden tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi cihetine gidilmiş ve bu doğrultuda oluşturulan 29/11/2018 tarihli ara karar davacı vekiline tefhim davalıya 05/12/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Buna rağmen davalı tarafından ticari defter ve kayıtlar ibraz edilmemiş bu nedenle SMM bilirkişisi tarafından sadece davacının ticari defter ve kayıtları irdelenerek rapor tanzim edilmiş ve davacının fatura ve içeriği malları davalıya teslim ettiğini ispat etmesi gerektiği yönünde görüş ibraz ettiği anlaşılmış,bunun üzerine davalı ticari defter ve kayıtlarının uzantısı niteliğindeki Bilanço alımlarının dosya arasına alınmasına karar verilmiş ve alınan kayıtların mahkememizce tetkiki ile Davalı şirketin sadece davacının dosya kapsamına ibraz ettiği 29/12/2014 tarihli 7.608,64 TL bedelli faturanın bulunduğu diğer faturalar için bildirim olmadığı anlaşılmış ayrıca 281,43 TL lik fatura için 13/01/2016 tarihli sevk irsaliyesi düzenlenmiş olduğu ve bu fatura konusu malı alan——– çalışanı olduğu anlaşılarak davacı tarafından bu fatura konusu malları davalıya teslim ettiği diğer fatura konusu malları ise davalıya teslim ettiğini ispat edememesi nedeni ile davanın diğer faturalar yönünden reddine karar verilmiştir.
Diğer taraftan davanın, taraflar arasında mal alım sözleşmesi devamında tertip edilen faturalardan doğan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olması nedeni ile uygulanabileceği ancak icra takip tarihinden önceki dönem için TTK 1530 gereğince davacı için temerrüt faizine hükmedilmesi için TBK’nın 117.maddesi koşullarının ayrıca gerçekleşmesinin gerekmesine göre yani bir başka deyişle TTK 1530’un TBK 117 ile birlikte düşünülmesi zorunluluğuna göre taraflar arasında da yazılı bir sözleşme ile her hangi bir ödeme günü kararlaştırılmadığı anlaşıldığından ve takip öncesi davalının direnimi olgusunun davacı tarafından ispat edilememesine göre, davacı alacaklının icra tarihinden önceki dönem için temerrüt faizi talebinde bulunamayacağı anlaşılarak, mahkememizce davacının takip öncesi faiz talebinin reddine karar verilmiştir.Bunun ile birlikte davacının davalının temerrütü sonrası TTK 1530 gereğince mal ve hizmet tedarikinde geç ödemelerde uygulanacak değişen oranlarda faiz talep edebileceği anlaşılmakla bu faiz üzerinden takibin devamına karar verilmiştir.(Aynı Doğrultuda Yargıtay Yüksek —–. Hukuk Dairesi Esas No:—–
Nihai olarak kabule konu alacağın varlığı ve miktarı fatura konusu malların davalıya teslim edildiği, davacı tarafından HMK 222 gereğince lehe delil teşkil eden defter ve kayıtlar ile ve uzantısı niteliğindeki BA’lar ile ispat edildiğinden bu nedenlerle kabule konu alacağın davalı tarafından belirlenebilmesi nedeni alacağın likit nitelikteki alacak olduğu anlaşılmış icra inkâr tazminatı şartlarının oluştuğu anlaşılmakla kabule konu asıl alacağın %20 si nispetinde icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm ittihaz olunmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın Kısmen Kabulü ile
1a-Davalının İAA—–.İcra Müdürlüğünün —- Esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİ ile takibin 7.890,07 TL üzerinden DEVAMINA,
Davacının diğer asıl alacak ve takip öncesi faiz taleplerine yönelik isteminin REDDİNE,
1b-Kabule konu takip konusu alacağın likit olması nedeni ile İİK 67/2 gereğince %20’si(1.578,02) icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine ,
1c-Kabule konu 7.890,07 TL asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine değin Merkez bankası tarafından Mal ve Hizmet Tedarikinde geç Ödemelerde Uygulanacak (TTK Madde 1530 uyarınca belirlenen)değişen oranlarda Temerrüt Faizi YÜRÜTÜLMESİNE,
2-)Karar tarihinde alınması gerekli 538,97 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 195,83 TL (İcra Müd. Harcı 81,07) toplam 276,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 262,07 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-)Davacı tarafından yapılan tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 881,70 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre belirlenen 423,21 TL sini ve davacı tarafça peşin olarak yatırılan 195,83 TL harç gideri toplamı 1619,04 TL nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-)Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —- deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.