Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1301 E. 2020/443 K. 22.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1301 Esas
KARAR NO : 2020/443
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/10/2018
KARAR TARİHİ : 22/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —- dosyası ile takibin dayanağı — tanzim tarihli —- vade tarihli —- bedelli bono olduğu, Davacıya bu bonodan kaynaklı temel ilişkide borcu olmadığı ve bu sebeple menfi tespit davası açıldığı, davacının bononun keşidecisi olan ———- tarihli — büyük hisse sahibi olduğu, —- süreyle şirket müdürlüğüne atandığı, kararın— yayınlandığı, —- — ile şirket hissesini devrettiği ve şirket müdürlüğü görevinin de son bulduğu, kararın —— yayınlandığı, Davalı Bankadan —– nolu kredi hesabı kullanımı için imzalanan Sözleşme sebebi ile söz konusu bononun imzalandığı, bononun asıl borçlusunun ——olduğu, bononun Sözleşme tarihinde doğan riskler için verildiği, Davacının ortaklıktan ayrıldıktan sonra söz konusu kredi hesabı Sözleşmesi’nin tüm taksitlerinin ödendiği, bu kredi ödendiğinden temel ilişkide bono sebebi ile borcun da kalmadığı, ———-sayılı dosyası alacak sebebinin Davacı tarafından bilinmesinin mümkün olmadığı, Davalı Banka tarafından takibe konulan bononun temel ilişkide Davacı yönünden sonradan hangi alacağa ilişkin takibe konulduğunun davacı tarafından bilinmediği, takibe konu bononun incelendiğinde, bono üzerinde vade tarihi — olarak ve keşide tarihinin —–olacak şekilde sonradan takip tarihine yakın bir tarihte doldurulduğunun da çıplak gözle anlaşıldığını, sonuç olarak temel ilişkide davacının davalı nankaya borcunun olmadığı iddia edilmiş olup —– dosyasına dayanak —- tanzim tarihli — vade tarihli bononun ——- kısmının talep edilmiş olan alacağın ferileri ile birlikte Davacının borçlu olmadığının tespitine, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, mümkünse teminatsız aksi halde teminat mukabilinde icranın durdurulmasına ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının, Davalı ———-borçlusu ——-müşterek borçlu ve müteselsil kefili olduğu, ——-sayılı dosyasından açılan takibin kredi sözleşmesine ve hesap kat ihtarına dayalı takip olmadığı, kambiyo senedine dayalıtakip olduğu, borçlu şirketin borcunu ödememesi üzerine borçları karşılığı vermiş bulunduğu bononun icraya konulduğu, takibe konulan senedin kambiyo hukukundan doğan bütün şekil şartlarını taşıdığı, Davacının dava konusu senedi müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığı, senet altındaki imzasını inkar etmediği, Davacının bononun ön yüzünü keşideci şirket ile birlikte imzaladığı, 6762 sayılı kanunun 613/3 (6102 sayılı kanunun 701/3 maddesi) muhatabın ve düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere poliçenin ön yüzüne atılan her imzanın aval şerhi sayılacağı hükmünü içerdiği, bu nedenle Davacının bonoda aval veren durumunda olduğu, ilgili yasa uyarınca aval veren kişinin teminat altına aldığı borcun, şekle ait noksandan başka bir sebeple dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdünün geçerli olacağı, aval verenin sadece senette şekle ait bir noksan bulunması halinde sorumluluktan kurtulabileceği, takip konusu bononun bütün şekil şartlarını taşıdığı, TTK 724/1 TTK 778 maddeleri uyarınca borçlu sıfatıyla sorumlu olacağı, kefaletin feri bir niteliği olmasına karşın avalin bağımsız ve asli bir nitelik taşıdığı, kambiyo senedi imzalamakla temel borç ilişkisinden soyut ve bağımsız bir kambiyo taahhüdü doğacağı, bu taahhüdün kayıtsız ve şartsız olacağı, Davacının borcun kaynağını ve hangi gerekçe ile bu kadar borçlu olduğunu sorgulamasının yersiz olduğu, kambiyo senedinin her türlü şekil şartına uygun olduğu, senette asıl olanın imza olduğu, Davacı yanın 169/a anlamında yazılı bir belgeyle senedin anlaşmaya aykırı olduğuna ilişkin ispatının bulunmadığı, taraflar arasında senedin ne şekilde doldurulduğuna ilişkin bir ispatının da bulunmadığı, buna ilişkin bir belge sunulmadığı, takibe konu senedin kredi ilişkisinin teminatı olmadığı, senedin ön veya arka yüzünde kredi ilişkisinin teminatı olduğuna ilişkin bir şerh bulunmadığı, Davacının iddia ettiği gibi ——bulunmadığı, kök kredi ilişkisinden soyut olduğu, krediden bağımsız olduğu, davacının davalı ile arasındaki borç ilişkisini kabul ettiği ancak kambiyo senedinden doğan borcu kabul etmediği, HMK gereği ispat yükünün davacıya geçtiği, davacının bedelsizlik iddiasını kendi öne sürdüğü bir vakıa olduğu için bunu ispat yükünün de davacıya ait olacağı, davacının iddia ettiğinin aksine temel ilişkide de davalı bankaya borçlu olduğu, davacının kefil olduğu —— müşterisi olduğu, Davacının kefili olduğu borçlu ile davalı bankanın —- imzalamak suretiyle bir kredi ilişkisi başlatıldığı, işbu krediye dayalı borçlu şirket tarafından —- taksitli kredi ve —- kredisi kullanıldığı, her iki kredinin de bu sözleşmeye dayalı olduğu, Davacının belirttiği ödemenin taksitli kredi ödemesi olduğu, şirketin —- kullandığı kredinin halihazırda ödenmediği, davacı hissesini devretmiş olsa da asıl sorumluluğunun —– tarihinde imzalamış bulunduğu kredi sözleşmesine dayalı kefalet borcundan doğduğu, kefil olan ortak ayrılsa bile kefaletini devam edeceği, kefaletin sona erme sebeplerinin TBK 598 ve devamı maddelerinde yer aldığı, bu düzenlemeler arasında ortağın ortaklıktan ayrılmasının bulunmadığı, 3. Bir kişinin bu tür bir krediye kefil olması durumunda, kefilin süresiz olarak bu dönen krediye kefil olmuş olacağı, yani sözleşme süresi içinde herhangi bir tarihte tüm geri ödemeler yapılmış olsa, bakiye sıfır vermiş olsa dahi kefilin sorumluluğunun devam edeceği, kredi alanın her an aynı limitle ve aynı sözleşmeye istinaden kredi tekrarlayabileceği, kefaletle desteklenen cari hesap şeklindeki kredilerde hesap katledilip borçluya yeni bir hesap açılmadığı sürece, kredi mukavelesinin bütünlüğü ve tesis edilen kefalet zedelenmeyeceği, davacının dava dışı borçlu ile davalı banka arasındaki süresiz kredi sözleşmesinde müteselsil kefil durumunda olduğu, ortada cari hesap şeklinde yürüyen bir borç ilişkisi bulunduğu, davalı bankanın davacıya yönelmesinin sebebinin davacının şirket ortağı olmasından değil —- tanzim ve — vade tarihli —— bedelli bonoyu müteselsil kefil/borçlu sıfatıyla imzalaması olduğu, kambiyo senedi takibi yapan alacaklı davalı bankanın yetkili hamil ve iyi niyetli olduğu, davacının bilerek borçlu zararına hareket edildiğini ispat etmesi gerektiği yönünde cevap verilmiş olup bu sebeplerle esastan reddine, davacı aleyhine %20 icra tazminatına, mahkeme masraf ve avukatlık ücretlerinin davacılara yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ
———-Sayılı Dosyası üzerinde yapılan İnceleme ve Tespitler;
——– tarihli Kararının incelenmesi neticesinde; söz konusu davanın davacısı —– lehine karar çıktığı, talep edenin alacağının muaccel hale geldiği ve İİK’nın 257/1.maddesinde yer alan şartların oluştuğu anlaşılmakla, alacak miktarının %15’i oranında —- yatırılması halinde talebinin kabulü ile —-aleyhine ihtiyati haciz kararı istenen borçluların —-tutarındaki borcuna karşılık borca yeter miktardaki taşınır, taşınmaz malları ile 3.şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczi yönünde karar verildiği görülmüştür.
—-tanzim, — vade tarihli ve —– bedelli, Huzurdaki davada dava dışı —–borçlu ve huzurdaki davada Davalı —– alacaklı, huzurdaki davanın Davacısı—- müşterek ve müteselsil kefil olduğu emre muharrer senet düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
Yukarıda açıklanan İHTİYATİ HACİZ kararına istinaden, —— Dosyası ile, —- tarihinde — tarafından, aralarında —da bulunduğu borçlulara karşı, işbu —-senet ile —–başlatıldığı ve ödeme emri düzenlendiği görülmüştür.
Söz konusu takip talebinde —- asıl alacak, — işlemiş faiz olmak üzere —- toplam alacak miktarı istenmiştir.
Takip talebine istinaden düzenlenen ödeme emrinde o gün itibariyle — takip toplamı —- masraflar olmak üzere toplam —- genel toplam hesaplandığı görülmüştür.
Dosyadaki tebliğ mazbatalarından İcra Dosyasının borçlu —– İİK uyarınca tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Kambiyo Senetlerine (çek, poliçe ve emre muharrer senet)Özgü Haciz Yolu ile Takibin kesinleştiği görülmüştür.
Takip Borçlularından Huzurdaki Dava’da Davacı—– takip dosyası borcunu icra veznesine yatırdığı İcra Dosyası kapsamındaki —— Mahkememize yazdığı —– tarihli müzekkereden anlaşılmaktadır.
Davacı vekilinin takibin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir talebi üzerine;
—– tarihli ara kararı ile; —– sayılı dosyası ile icra takibinin durdurulması isteminin İİK 72/2 gereğince ihtiyati tedbir talebinin reddine, takip konusu alacağın %15 nispetinde teminat mukabilinde icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmesinin durdurulmasına karar verilmiştir. Ancak davacı vekilinin teminatı yatırmaması nedeniyle mahkememizce verilen tedbir kararı uygulanamamıştır.
Dosya alacaklısı Banka Vekilinin İcra Müdürlüğü’ne —-tarihli paranın ödenmesi talebi üzerine, İcra Müdürlüğü tarafından tedbir kararına istinaden teminatın yatırılmadığı anlaşılmakla, paranın alacaklıya ödenmesi kararı alındığı görülmüştür.
Dolayısıyla paranın alacaklıya ödemesi ile dava istirdat davasına dönüşmüştür.
Davacı tarafın sunduğu belgelerin incelenmesi;
—- tarihli —– tarihli — büyük hisse sahibi olduğu, —- yıl süreyle şirket müdürlüğüne atandığı, kararın ——yayınlandığı görülmüştür.
— tarihli —–tarihli —- hissesini devrettiği ve şirket müdürlüğü görevinin de son bulduğu, kararın —–yayınlandığı görülmüştür.
Davacının dosyaya sunmuş olduğu –geri ödeme dekontları incelenmiş olup, ödenen tutarlar bilirkişi kök raporunun —-Sayfalarında gösterilmiştir.
Tablo halinde gösterilen dekontlardan da görüldüğü gibi dava dışı —- tarihinde kullandığı —— nolu kredisinin geri ödemelerini yaptığı anlaşılmaktadır.
Davalı tarafın sunduğu belgelerin incelenmesi;
Dosya Kapsamında Davalı Banka vekilinin genel kredi sözleşmesinin ilk — sayfası ile — sayfaları sunduğu görülmüş olup bunlar üzerinde yapılan incelemelerde; dava dışı — arasında imzalanmış olan —tarihli ve — limitli — mevcut olduğu ve işbu sözleşmede Davacı —–kefalet tutarına müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu görülmüştür.
İşbu kefalet sözleşmesinin 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 583.maddesi “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmü gereğince gerekli şekil şartlarını taşıdığı görülmüştür. Davacı —sorumlu olduğu azami miktarı —- kefalet tarihini —- ve müteselsil kefilim cümlesini kendi el yazısıyla yazdığı anlaşılmaktadır.
Dava dışı —– uyarınca —- imzalandığı ve Davalı’nın kefil olduğu — tarihinde —- dava dışı asıl borçlu şirketin hem ortağı hem de münferiden şirketi temsile yetkili olduğu anlaşılmıştır. Bu durum Davacı — dava dilekçesindeki beyanları ile de sabittir. İş bu sebeple kefalet sırasında eşin rızasının alınmasının gerekli olmadığı görülmektedir. Davalı vekilinin dosyaya sunmuş olduğu; Davalı —-tarafından keşide edilen davacı— da muhataplar arasında bulunduğu————-yevmiye nolu ihtarnamesi incelenmiş olup; aralarında düzenlenmiş olan genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredilerin — tarihinde kat edildiğinin, ——- ödeme tarihine kadar işleyecek —– komisyon ve tüm masraflarla birlikte olmak üzere — içerisinde ödenmesinin aksi takdirde muhatap lehine yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiği görülmüştür, ekteki tebliğ mazbatalarından bu ihtarnamenin Davacı —yurt dışında olması sebebi ile tebliğ edilemeyip — tarihinde merciye iade edildiği, dava dışı asıl borçlu —–muhatabın adreste tanınmaması sebebi ile tebliğ edilemeyip iade edildiği anlaşılmaktadır.
——- Yapılan İncelemede; kefiller ile Banka arasındaki Kefalet Sözleşmesi’nde limit dahilinde birden fazla kere kredi kullandırabileceği, kefaletin süresiz olduğu, ileride doğması muhtemel borçlan da kapsayacağı hususlarına yer verilmiştir.
Dava Dışı —– Kullandırılan Kredilere İlişkin İnceleme ve Tespitler;
— tarihli —- imzalanmasından ve – vade tarihli ve —- bedelli bononun — tanzim tarihinden sonra Dava dışı —-tarihinde —tutarında ———— nolu kredi hesabının açıldığı, bu kredi borcunun %1,05 oranı üzerinden faiziyle birlikte toplam —- tutarında geri ödeme planı bulunduğu tespit edilmiştir. Davalı——- dava dilekçesinde ödendiğini iddia ettiği, dosyaya sunmuş olduğu ve bilirkişiliğimizce tablo halinde raporda sunulan ödeme dekontlarının bu krediye ait olduğu tespit edilmiştir. İşbu kredi hesap özeti üzerinde yapılan incelemelerde taksitlerin düzenli ödenerek —- tarihinde işbu kredi borcunun kapatıldığı görülmüştür.
Kapatılmış olduğunun açıklandığı —- tutarında iken — tarihinde — tutarında ikinci bir —– nolu kredi hesabının açıldığı, bu kredi borcunun — oranı üzerinden faiziyle birlikte toplam —- tutarında geri ödeme planı bulunduğu tespit edilmiştir. Bu ikinci kredinin kullandırıldığı — tarihinde önceki kredi borcu bakiyesi ile birlikte toplam risk tutarının – — tutarına ulaştığı tespit edilmiştir.
—– tarihinde kullandırılan —-incelemeler neticesinde — tutarında -aylık taksiti bulunduğu, bu taksitlerin – adedinin düzenli ödendiği, — tarihinde ödenmesi gereken —- tarihinde -ay gecikmeli olarak ödendiği, — tarihinde ödenmesi gereken — taksitlerin ödenmemesi üzerine -tarihinde hesabın kat edilerek — borç bakiyesinin kanuni takip hesaplarına alındığı, — tarihinde icra takibi başlatıldığında — anapara, — işlemiş faiz, — tutarında businesscard borcu, — tutarında Kredili Mevduat Hesabı işlemiş faizi, —tutarında bir adet karşılıksız çeki için ödenmiş olan kanuni tutar olmak üzere —– tutarında temerrüt islenmemiş borç bakiyesi ve dava dışı borçlu şirkete verilmiş çek yapraklarının bulunduğu tespit edilmiştir.
GEREKÇE
Dava, kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit davası olarak açılmış ancak dosya alacaklısı—– tarihli paranın ödenmesi talebi üzerine, İcra Müdürlüğü tarafından tedbir kararına istinaden teminatın yatırılmadığı anlaşılmakla, paranın alacaklıya ödenmesi kararı alındığı görülmüştür.
Dolayısıyla paranın alacaklıya ödemesi ile dava istirdat davasına dönüşmüştür.
Davacı tarafından; —-dosyası ile takibin dayanağı —- tanzim tarihli —vade tarihli — bedelli bono olduğu, bu bonodan kaynaklı temel ilişkide borcu olmadığının iddia edilmiş olduğu ve Davalı Banka’dan —-tutarlı — taksitli —– kullanımı için imzalanan Sözleşme sebebi ile söz konusu bononun imzalandığı, bononun asıl borçlusunun ——- olduğu, bononun Sözleşme tarihinde doğan riskler için verildiği, Davacının ortaklıktan ayrıldıktan sonra söz konusu kredi hesabı Sözleşmesinin tüm taksitlerinin ödendiği, bu kredi ödendiğinden temel ilişkide bono sebebi ile borcun da kalmadığını ileri sürerek alacaklısı—–senet nedeni ile borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir.
Uyuşmazlık, borcun var olup olmadığı, ortaklıktan ayrıldıktan sonra kefaletin devam edip etmeyeceği ve takibe konu — tanzim tarihli — vade tarihli —- bedelli, alacaklısı —- senet nedeni ile davacının davalıya borçlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği bir sözleşmedir. Kefalet sözleşmesinin geçerli olması için yazılı şekilde yapılması ve kefil tarafından imzalanması lazımdır. Kefalet sözleşmesinde kefil, asıl borçlunun borcunu ödememesi halinde asıl borç ile birlikte onun yasal ve akdi faizlerinden de sorumlu olmayı taahhüt eder. Kefilin sorumluluğu, sözleşmeden ve kanundan kaynaklanır ve kefilin ödemeyi taahhüt ettiği azami miktar ile sınırlıdır. Kefil bu sözleşme ile asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememe tehlikesini kişisel olarak üstlenmekte, oluşan zarardan şahsen sorumlu olacağını taahhüt etmektedir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 581.maddesine göre “Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir.”Kanunda yer alan bu tanıma göre kefalet sözleşmesi, alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 582.maddesine göre “Kefalet sözleşmesi, mevcut ve geçerli bir borç için yapılabilir. Ancak, gelecekte doğacak veya koşula bağlı bir borç için de, bu borç doğduğunda veya koşul gerçekleştiğinde hüküm ifade etmek üzere kefalet sözleşmesi kurulabilir.”
Hangi sebeple olursa olsun, asıl borç sona erince, kefil de borcundan kurtulur. Borçlu ve kefil sıfatı aynı kişide birleşmiş olursa, alacaklı için kefaletten doğan özel yararlar saklı kalır. Bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefalet, buna ilişkin sözleşmenin kurulmasından başlayarak on yılın geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkar. Kefalet, on yıldan fazla bir süre için verilmiş olsa bile, uzatılmış veya yeni bir kefalet verilmiş olmadıkça kefil, ancak on yıllık süre doluncaya kadar takip edilebilir. Kefalet süresi, en erken kefaletin sona ermesinden bir yıl önce yapılmak kaydıyla, kefilin kefalet sözleşmesinin şekline uygun yazılı açıklamasıyla, azamî on yıllık yeni bir dönem için uzatılabilir. (TBK m. 598)
—– incelenmesi bölümünde ayrıntıları ile açıklandığı üzere; somut olaydaki Kefalet Sözleşmesı’nde limit dahilinde birden fazla kere kredi kullandırabileceği, kefaletin süresiz olduğu, ileride doğması muhtemel borçları da kapsayacağı hususlarında mutabık kalındığına ilişkin maddelere yer verilmiştir. Ve kefalet sözleşmesinin —– tarihinde yapıldığı göz önüne alındığında —- senelik sürenin bitmemiş olduğu görülmektedir.
Davalı dava dışı borçlu ile davacı banka arasındaki süresiz kredi sözleşmesinde müteselsil kefil durumundadır. Borçlu ile banka arasında cari hesap şeklinde yürüyen bir borç ilişkisi bulunduğundan, kredi borcunun bir tarihte tamamen ödenmiş olması, kredi sözleşmesini sona erdirmez. Aynı sözleşmeye dayalı olarak sonradan kullandırılan kredilere ilişkin kefalet sorumluluğu devam eder.
Kredi borcunun bir tarihte tamamen ödenmiş olması, kredi sözleşmesini sona erdirmez, ödemeden sonra borçluya yeni bir kredi kullandırılması, yeni bir borç ilişkisi niteliğinde değildir.
Aynı sözleşmeye dayalı olarak sonradan kullandınlan kredilere ilişkin kefalet sorumluluğu devam eder.Kefilin (davacının) şirket ortaklığından aynlmasının kefaleti sonlandırmayacağı, davacı şirket ortağı olarak değil müşterek müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladığından kefalet limiti dahilinde sorumluluğu devam eder.
Belirtmek gerekir ki, dava dışı kredi borçlusu işletmenin kefili sıfatı ile davacı yanın kambiyo senedi düzenleyerek borçluya vermesi ile taraflar arasında bir kambiyo ilişkisi meydana gelmiştir. Bu kambiyo senedinin bir teminat senedi olduğunu ispat edecek herhangi bir kayıt da mevcut değildir. Dosya Kapsamında Davalı Banka vekilinin —– nolu (imza sayfalan) sayfaları sunduğu görülmüş olup bunlar üzerinde yapılan ve yerinde incelemede —- bütünü üzerinde yapılan incelemelerde; dava dışı —-Davalı Banka arasında imzalanmış olan —- mevcut olduğu ve işbu Sözleşmede Davacı—– limitli kefalet tutarına müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu görülmüştür. —–düzenlenmiş olduğu tarih göz önüne alındığında 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun yürürlükte olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda düzenlenmiş olan kambiyo senedinin teminat senedi olduğunu ispata yarayacak bir kayıt mevcut değilse de kredi Sözleşmesi’nin —— bedelli olması, bu meblağın kambiyo senedi bedeli ile aynı rakama isabet etmesi ve söz konusu senedin Banka lehine olarak düzenlenmesini haklı kılacak başkaca bir alt ilişkinin söz konusu olmaması karşısında, söz konusu senedin kullandırılan kredilerin bir teminatı niteliğini haiz bulunduğunu ortaya koyar mahiyettedir.
Kullanılabilecek kredi limitinin, kullandırılmış olan krediden fazla bulunması, tek başına dava dışı işletmenin ya da davacının aradaki miktar kadar borçlu olduğu anlamına gelmeyecektir. Kredi ilişkilerindeki borç, fiilen kullanılan ve geri ödemesi yapılmayan miktara isabet eder. Bu halde, somut olay bakımından bakılması gereken kambiyo senetlerine mahsus takip yönünden borcun tamamının kapatılmış olup olmadığıdır.
Somut olayın incelenmesinden ve mali yönden yapılan açıklamalar ışığında, bilirkişi kök raporunda tablo halinde gösterilen dekontlardan da görüldüğü gibi dava dışı —— nolu kredisinin geri ödemelerini tamamen yaptığı anlaşılmaktadır.
Ancak, İşbu yukarıda kapatılmış olduğunun açıklandığı — nolu kredi hesabının borç bakiyesi — tutarında iken—tarihinde — tutannda ikinci bir —– nolu kredi hesabının açıldığı, bu kredi borcunun — üzerinden faiziyle birlikte toplam —-tutannda geri ödeme planı bulunduğu tespit edilmiştir. Bu ikinci kredinin kullandırıldığı —- tarihinde önceki kredi borcu bakiyesi ile birlikte toplam risk tutannın —- tutarına ulaştığı tespit edilmiştir. Dava dışı şirkete—–nolu, — tarihinde kullandırılan —-üzerinde yapılan incelemeler neticesinde — tutarında— adet aylık taksiti bulunduğu, bu taksitlerin —adedinin düzenli ödendiği, — tarihinde ödenmesi gereken —- tarihinde – ay gecikmeli olarak ödendiği, ———–tarihinde ödenmesi gereken — taksitlerin ödenmemesi üzerine — tarihinde hesabın kat edilerek —-borç bakiyesinin kanuni takip hesaplarına alındığı, — tarihinde icra takibi başlatıldığında — anapara, — işlemiş faiz, — tutarında businesscard borcu, — tutarında —— tutarında bir adet karşılıksız çeki için ödenmiş olan kanuni tutar olmak üzere ——- tutarında temerrüt islenmemiş borç bakiyesi ve dava dışı borçlu şirkete verilmiş çek yapraklarının bulunduğu tespit edilmiştir.
Dolayısıyla bu ikinci kredi ilişkisi yönünden davacı yanın sorumluluğu mevcut olmaya devam etmektedir. Kullandırılan kredinin —- olması da kredinin geri ödenmesi, kefilin veya avalın borçtan sorumluluğunu da herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı vekilinin, müvekkilinin takibe konu senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti talebi reddedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2- Alınması gerekli 55,40 TL harçtan 794,11 TL’si peşin olarak yatırılmış olduğundan bakiye 738,71‬ TL harcın davacıya istek halinde İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 6.845,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —–Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/09/2020