Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1297 E. 2021/659 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1297 Esas
KARAR NO: 2021/659
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 09/10/2014
KARAR TARİHİ: 28/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA
Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının aralarında ticari işleri dolayısı ile ilişkiler mevcut olduğunu, müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunu, bu alacağı talep etmelerine rağmen davalının ödemediğinden davalı aleyhine —– ile takibe geçtiklerini davalının haksız ve yersiz olarak takibe itiraz edip takibin durmasını sağladığından müvekkilinin alacağı faturalarla ve ticari defterlerle sabit olduğundan itirazın iptali ile takibin devamına davalı borçlunun kötü niyetli oluğundan —- icra inkar tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; ilgili icra dosyasında belirtilen müvekkilinin borcunun davacıya bulunmadığını, aralarında ticari ilişki olduğunu fakat borçların ödendiğini dolayısı ile davanın haksız ve yersiz açıldığından reddi ile haksız takipte bulunan davacı aleyhine %40 icra inkar tazminatının davacıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPARLANAN DELİLLER;
1—-
2- —-,
3—-
4—-
5—
6-Taraflar arasında akdedilen protokoller,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava açık hesap ilişkisine dayalı olarak girişilen icra takibinde itirazın iptaline ilişkindir.
Açık hesap ilişkisi; önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen, taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde, taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK.’ndaki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Davalı tarafından ibraz edilen borca itiraz dilekçesi irdelendiğinde davalının borcu bulunmadığından bahisle itiraz edildiği anlaşılmıştır.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel hüküm ihdas edilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
Doktrinde fatura; satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir. Nitekim “bir akdin icra safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir. Kaldı ki icabı reddetmemek kabul niteliğinde de değildir. —-
Yine fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. —-
Davacının iddiaları ve davalının savunmaları bu esaslarda incelendiğinde takibe konu açık hesabın konusu teşkil eden faturalardaki isteminin haklılığını davacının davalıdan sadır irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle veya tarafların ticari defter ve kayıtları gibi kesin deliller ile ispat yükünü yerine getirmesi gerektiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18. Maddesi —- Kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmakla da yükümlüdür.”
TTK’nun “Defter tutma yükümlülüğü” başlıklı 64/1 maddesi gereğince de;
a)Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır.
b)Ticari defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulmalıdır.
c)İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi ticari defterlerden izlenebilmelidir.”
Yasal düzenlemeleri ile bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişi yani tacir ticari işletmesinin gerektirdiği ticari defterleri 6102 Sayılı TTK’nun 65 ve devamı maddelerine göre tutmak zorundadır.
6102 sayılı TTK 83. Maddesine göre “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
6100 sayılı HMK 222. maddesinin birinci fıkrasında “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.” düzenlemeleri ile hem TTK hem de HMK düzenlemelere göre ticari davalarda uyuşmazlığın çözümü için tarafların talebi ile yada mahkemenin kendiliğinden ticari defterlerin incelenmesi amacı ile mahkemeye ibrazına karar verebileceği düzenlenmiştir.
Yine Hukuk Muhakemeleri Kanunun —-maddesi “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Şeklindedir.
Bu yasal düzenlemeler dahilinde somut olayda —- tarihinde — takibine girişmiş olduğu davalıya —- tarihinde davalının takibe karşı itirazlarını sunduğu ve itirazın davacıya tebliğ edilmediği davacı tarafından mezkur davanın —- tarihinde ikame edildiği anlaşılmıştır.
Bu şekilde itirazın iptali davasında genel dava şartlarının yanında —- bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacının —- satmakta olan ticari şirket olduğu, davalının——— yapmakta olduğu tarafların arasında —-tarihli protokol gereğince davalının su artıma kimyasalları üreteceği bu kimyasalların çeşitli alanlarda kullanılacağı ve tek yetkili — davacının çalışacağı beninmsenmiştir.
Dava da tarafların iddia ve savunmaları kapsamında çekişmeli vakıaların ispatına yönelik delillerin celp ve incelenmesi sonucu dosya tarafların defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması için bilir kişiye tevdi edilmiş ve bilir kişi tarafından ibraz edilen kök raporda ;
Davali şirketin kayıtlarına göre —,davacının karşılıksız kalan senet alacağının —–olduğu neticeten rapor edilmiş bunun yanı sıra davalı tarafından davacı adına tanzim olunan faturaların davacı şirket kayıtlarında yer aldığı yine davacı tarafından davalı adına tanzim olunan tüm faturaların davalı şirket kayıtlarında yer aldığı,taraf kayıtlarının tamamen mutabık olduğu belirtilmiş ve taraflar arasındaki defter kayıtlarındaki ihtilafın ödeme işlemlerinden kaynaklandığı rapor edilmiştir.
Bu kapsamda davacı şirket kayıtlarında yer alan ve davalıya karşılıksız çıktığı için borç olarak kaydedilen —tutarlı senetlerden — kısmın davalı kayıt ve defterlerinde de yer aldığı ancak bunun ödeme olarak belirtildiği bilir kişi raporunun sıkı denetimi ile anlaşılmıştır.
Davalı defterlerinde yer alan bu ödeme kaydının ise davalı tarafından davacıya ödendiğine dair dosya kapsamına ibraz edilmiş her hangi bir — bulunmamakta olduğu gibi davacı ile davalı şirket arasında akdedilmiş olan — tarihli protokolde davalı şirket temsilcisi —– dayalı olarak davacı şirkete — borçlu olduğunu kabul etmiş yine aynı protokol ieriğinde davalı şirket tarafından —– teslim edilmeyen mal borcu bulunduğunun davalı şirketce kabul ve ikrar edilmiştir.
Davalı şirketin —- —- ödeme olarak bulunması ve davalının davacının davaya dayanak takibe alacağı mükerrer tahsil gayesi ile giriştiği yönündeki savunmaları nedeni ile taraflar arasında bulunan icra dosyalarının celp ve incelenmesine geçilmiş bu kapsamda ;
—– takip dosyasının celbine karar verilmiş ve takip dosyasının tetkiki ile davacı defterlerinde kayıtlı bulunan bonolara dayalı davalının da içersinde bulunduğu kişiler aleyhine icra takibine giriştiği ancak bu takip dosyasında her hangi bir tahsilatın bulunmadığı takip dosyasının iptali için davalı tarafından —– sayılı dava ikame edilmiş olduğu ve bu dava da davalının imzaya itirazı nedeni ile takibin durmasına karar verildiği ve verilen kararın taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yine davacı tarafından —— takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibine giriştiği ve bu icra takibine konu borcun davacı tarafından tahsil edildiği ve icra dosyasının infazen işlemden kalktığı anlaşılmıştır.
Davacının mezkur protokole dayalı itirazları ve yine davalının davacının mükkerer tahsilat yapma gayreti içinde bulunduğu savunmaları bilir kişi raporunun eksik ve hatalı olduğu yönündeki itirazları doğrultusunda dosya ek rapor için bilir kişiye tevdi edilmiş bilir kişi tarafından da rapor edildiği üzere davacı tarafın —dosyasında ticari defterlere kayıtlı bulunan bonolardan —–eden kısmın ödendiği bu şekilde ödenmeyen tutarın — edilmiş yine davacının — tarihli protokol gereğince ödenmeyen mal bedeli alacağı olan— davacının alacaklı bulunduğu bunun yanı sıra — —- davalı şirket kayıtlarında görünen —birlikte davacının —– alacaklı bulunduğu raporun denetimi ile anlaşılmıştır.
Davalı vekili tarafından davacının —– satışa ilişkin faturalar toplamı için mahsup yapılması gerekir iken bu mahsubun yapılmamış olması nedeni ile bilir kişi raporunun yanılgılı olduğu savunulmuş ise de bilir kişi tarafından ibraz edilen ek ve kök raporda bu faturaların irdelendiği ve davacı alacağından mahsup edildiği ve bu mahsup sonrası davacı alacağının belirlendiği açıkça rapor edilmiş bulunduğundan davalı vekilinin ödeme ve mükererliğe ilişkin defi ve itirazları yönünden mahkememizce tahkikat yapılarak taraflar arasındaki açı hesaba dayalı alacak tutarı belirlenmiş olduğundan yeniden rapor alınması talebinin esasa katkı sağlamayacağı anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm itihaz edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
—- takip sayılı icra dosyasındaki takibin kısmen iptali ile — asıl alacak üzerinden işleyen avans faizi ile DEVAMINA,
2-Asıl alacak miktarı — üzerinden %40 icra inkar tazminatının—- davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Davalı vekilinin reddedilen miktar üzerinden talep ettiği kötü niyet tazminatı talebi yasal ve yerinde olmadığından REDDİNE,
4-Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,
5-Karar tarihinde alınması gerekli 3.376,76 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 769,95 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.606,81 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KALDINA,
6-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 769,95.TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ÖDENMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan kabul ve red oranına göre hesaplanan —– yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan ve kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya İADESİNE,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslarına göre belirlenen 7.226,39 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden red edilen yönden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslarına göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekillerinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde —- nezdinde Temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 28/09/2021