Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1293 E. 2019/661 K. 21.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
(KABUL)
ESAS NO : 2018/1293 Esas
KARAR NO : 2019/661

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 26/10/2018
KARAR TARİHİ : 21/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, ———-Şirketine karşı İstanbul Anadolu —-. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/500 esas sayılı dosyasında açtıkları davanın sürdüğünü, ancak davalı şirket ortaklarının yasa hükümlerine aykırı olarak 11.5.2017 tarihinde davalı şirketi tasfiye ettiklerini, bu nedenlerle ———- şirketinin ihyasına, son tasfiye memuru …’ın ek tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle, sorumluluğun tasfiye memurunda olduğunu,——— Müdürlüğünün iddia edilen eksik işlemleri bilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenlerle davalı …yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesi diğer davalılara tebliğ edilmiş, ancak davaya cevap vermemişlerdir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve çekişme konularının tespiti: Dava, ticaret sicilinden terkin edilerek tüzel kişiliği ortadan kalkmış bulunan davalı şirketin ihyası istemine ilişkindir.
Davalı tasfiye memurları davaya cevap vermediklerinden, bu davalılarla, davacının uyuştukları husus bulunmadığı, davacı ile davalı ———-Müdürlüğü arasında “——– tasfiye edildiği hususunda uyuşmazlık bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
a-İhyası istenen şirketin tasfiye memuru olmayan … ve …’ın pasif husumet ehliyetleri olup olmadığı,
b-Davalı şirketin davalı … Müdürlüğünce——— terkin edilmemesi gerektiği halde davalı tasfiye memuru … tarafından usule aykırı olarak terkin edilip edilmediği,
c-Davacının açtığı dava nedeniyle davalı şirketin ihyasının gerekip gerekmediği,
d-Davalı tasfiye memurlarının, yargılama giderlerinden sorumlu olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-İlgili Mevzuat: TTK’nin “Ek tasfiye” başlıklı 547.maddesi “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.
(2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmünü haizdir.
TTK’nin 529. Maddesi “(1) Anonim şirket;
a) Sürenin sona ermesine rağmen işlere fiilen devam etmek suretiyle belirsiz süreli hâle gelmemişse, esas sözleşmede öngörülen sürenin sona ermesiyle,
b) İşletme konusunun gerçekleşmesiyle veya gerçekleşmesinin imkânsız hâle gelmesiyle,
c) Esas sözleşmede öngörülmüş herhangi bir sona erme sebebinin gerçekleşmesiyle,
d) 421 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarına uygun olarak alınan genel kurul kararıyla,
e) İflasına karar verilmesiyle,
f) Kanunlarda öngörülen diğer hâllerde,
sona erer.” hükmünü haizdir.
TTK’nin 643. Maddesi uyarınca limited şirketlerin tasfiye usulü ile tasfiyede şirket organlarının yetkileri hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.
3-Hukuki açıklama: Bilindiği üzere şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Ancak tüzel kişiliğin sona erebilmesi için şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda hukuki bir işlemdir. Bu işlemin veya kararın hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün değildir. Eksik veya hatalı işlem sonucu şirketin sicilden tasfiye sonucu terkinine karar verilmiş ise, bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına sahiptir.
Şirket tüzel kişiliğinin ihyası davasının, ihyası istenilen şirketin tasfiyesini yürütmüş olan tasfiye kurulu üyeleri veya tasfiye memuru ile yasal hasım durumundaki terkin işlemini yapan ticaret sicil memurluğuna husumet yöneltilerek açılması gerekmekte ve bu hususun mahkemece re’sen nazara alınması icap etmektedir. Bu tür davalarda husumet tüzel kişiliği kalmayan şirkete veya şirket ortaklarına yöneltilemez.
4-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve gerekçe:
a)Şirketin ihyası gerekip gerekmediği ile ilgili inceleme ve gerekçe: Buna göre, davanın gerektirdiği şekilde,————-Memurluğu kayıtları ve İst. Anadolu—–. ATM’nin —- esas sayılı dosyası getirtilerek duruşmada incelenmiş olup, İst. Anadolu —-. ATM’nin —– esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı ———. Vekili tarafından — tarihinde davalı ——————karşı —— esas sayılı dosya üzerinden görülen muarazanın giderilmesi talepli dava açıldığı, bu dosyanın tevzi formunun davalı şirketin işçisi ——————— 21.11.2013 tarihinde tebliğ olunduğu, aynı şekilde delil dilekçesinin de davalının işçisi ——– tebliğ olunduğu, ara karar evrakının davalı vekilinin işçisi —– 26.12.2013 tarihinde tebliğ olunduğu, davalı vekilinin 6.1.2014 tarihinde davaya cevap verdiği, —– yine davalı vekilinin işçisi —- tebligat yapıldığı, 2.10.2014 tarihinde davanın reddine karar verildiği, bu kararın 3.12.2015 tarihinde Yargıtay’ca onandığı, ancak davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay —-. Hukuk Dairesi’nin — tarihli ilamı ile kararın bozulduğu, bozma ilamının davalı şirket vekiline —- tarihinde tebliğ edildiği, dosyada — tarihine kadar tüm tebligatların davalı vekiline yapıldığı, bozma sonrası dosyanın —- esas sayısını aldığı, davalı vekilinin — tarihinde vekillikten istifa ettiği, bundan sonra —– tarihli tebligatın davalı şirkete yapılamadığı, sonraki tebligatların da yapılamadığı, bu arada davalı şirketin —- tarihinde tasfiyeye girdiği, tasfiye kararının — tarihinde tescil edildiği, — tarihli genel kurul kararı ile tasfiye sonu beyanının tescil ve ilanına karar verildiği, bu ilanın — tarihli — sicili Gazetesinde ilan edildiği, Mahkemenin — tarihli duruşmada davalı şirketin ihyası için dava açmak üzere davacı vekiline süre verdiği anlaşılmıştır.
Yüksek Yargıtay —–HD———-sayılı —- tarihli kararında da belirtildiği üzere; “Tüzel kişilik, ticaret sicilindeki kaydın terkini ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona erdiğinin hukuk açısından kabul edilebilmesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanmış olması gerekir. Eğer tasfiye işlemleri gerçekten tamamlanmamış ve tasfiyede gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden terkin edilse bile, şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinden söz edilemez.”
Müsnet davada, davacı tarafından, davalı———– tasfiyesi kapatılmadan önceki dönemle ilgili olarak açılmış bir dava mevcuttur. Bu davanın görülebilmesi ve verilecek kararın infazı işlemlerinin yapılması TTK’nin 547. maddesi anlamında ek tasfiye işlemi niteliğindedir. Bu nedenle ———- yeniden —–siciline tescili gereklidir.
Bu nedenle tasfiye eksiksiz tamamlanmadığından ———- ticaret sicil kaydının, İstanbul Anadolu——— Asliye Ticaret Mahkemesinin —– esas sayılı dava dosyasının görülmesi ve mahkemece verilecek kararının infazı işlemleriyle sınırlı olarak ihyası ile şirketin bu konuyla sınırlı olmak üzere——– Siciline yeniden tesciline karar vermek gerekmiştir.
Ek tasfiye işlemlerinin de aynı tasfiye memuru tarafından yapılması uygun görülmüş ve yeni bir tasfiye memuru atanmamıştır.
b)İhyası istenen şirket ortaklarına husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği hususunda yapılan inceleme ve gerekçe: Yukarıda belirtildiği üzere, dava, limited şirketin ihyası istemine ilişkindir. Bu tür davalar, ihyası istenilen şirketin tasfiye kurulu üyeleri ile şirketin kayıtlı olduğu ticaret sicil memurluğu hasım gösterilmek suretiyle açılmalıdır. Ancak işbu davada, tasfiye memuru dışındaki şirket ortakları da davalı olarak gösterilmiştir. Oysa, şirket ortağı olan davalılara husumet düşmeyeceği açıktır.(Yargıtay —- Hukuk Dairesi esas no: 2008/11796 karar no: 2010/2297). Bu nedenle, davalılar … ve …’a karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
c)Yargılama giderleriyle ilgili inceleme ve gerekçe: Öncelikle davalı … Memurluğu, yasal hasım konumunda olup, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, bu davalı harç, yargılama giderleri ve karşı yan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamıştır.
Davalı tasfiye memurunun sorumluluğuyla ilgili olarak ise, tasfiye memurunun yargılama masraflarından sorumlu tutulabilmesi için, tasfiye memurunun, ilgili şirket hakkındaki davadan haberdar olduğu halde, bu hususu bildirmeden şirketi tasfiye etmesi gerekmektedir.
İşbu dosyada, yukarıda anlatıldığı gibi İst. Anadolu —-. Asliye Ticaret Mahkemesi davayı 02.10.2014 tarihinde davayı reddetmiş ve bu karar yüksek Yargıtayca onanmıştır. Davalı tasfiye memuru da tasfiye işlemlerini bu onama kararından sonra 11.05.2017 tarihinde tamamlamıştır. Ancak onanan karar, karar düzeltme aşamasında 14.03.2017 tarihli ilamla bozulmuş, bu bozma ilamı davalıya 23.05.2017 tarihinde, yani tasfiye tamamlandıktan sonra yapılmıştır. Bu durumda davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu olması için, tasfiye memurunun işbu davanın kararının tasfiye tamamlanmadan bozulduğundan haberdar olması gereklidir. Bu bakımdan davacı vekiline 29.05.2019 tarihli duruşmada delillerini sunması için süre verilmiş, ancak davacı vekili verilen süre içerisinde bu konudaki delillerini sunmamıştır. Her ne kadar, davacı vekili bu konuda tekrar süre talebinde bulunmuş ise de, basit yargılama usulüne tabi işbu davanın en fazla üç celsede tamamlanması gerektiğinden davacı vekilinin bu talebi reddedilmiş ve buna göre davacı tarafın “İst. Anadolu —. ATM’nin 2013/491 esas sayılı dosyasında, Yargıtay —–. Hukuk Dairesi’nin 14.3.2017 tarihli bozma ilamını tasfiye kararının——————— tarihli genel kurul kararını aldıkları tarihe kadar haber aldıklarını” kanıtlayamadığı kanaatine varılmış ve bu nedenle tasfiye memuru …’ın da ihya davası açmasına sebebiyet vermediği anlaşıldığından bu davalı da harç, yargılama giderleri ve karşı yan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamış ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar … ve …ne karşı açılan davanın TTK’nin 547. Maddesi uyarınca KABULÜ ile;
a)…nün ——– sicil numarasında kayıtlı iken tasfiyesi kapatılmış olan————‘nin ticaret sicil kaydının, İstanbul Anadolu———. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/500 esas sayılı dava dosyasının görülmesi ve mahkemece verilecek kararının infazı işlemleriyle sınırlı olarak ihyası ile şirketin bu konuyla sınırlı olmak üzere İstanbul Ticaret Siciline yeniden tesciline,
b)Ek tasfiye işlemlerinin daha önceki tasfiye memuru olan … tarafından yürütülmesine, ek tasfiye bitinceye kadar tasfiye memurunun görevinin devam etmesine,
c)Kararın İstanbul Ticaret Siciline tescil ve ilanına,
2-Davalılar … ve …’a karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
3-Alınması gereken 44,40 TL harç peşin alınan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın davalı …’dan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça dava açılırken yatırılan 35,90 TL harcın davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen yarılama giderinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı …yasal hasım olduğundan, davalı tasfiye memuru … da işbu davanın açılmasında kusuru bulunmadığından davalılar aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Hakkındaki dava pasif husumet yokluğu nedeniyle reddedilen davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—– 13/2.maddesi uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
8-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı