Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1273 E. 2022/68 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1273 Esas
KARAR NO: 2022/68
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/10/2018
KARAR TARİHİ: 01/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı işçinin müvekkili şirkette —-yılları arasında— olarak çalıştığını, davalının imzalamış olduğu iş akdinin —-işverene ve işyerine ait her türlü sırlarını saklamayı, işverene zarar verecek davanışlarda bulunmamayı——–isimli şirkette davalının çalıştığını, davalının dava dışı ——– kurduklarını, imzalanan —- tutmadığını, işten ayrıldıktan sonra — tarihinde dava dışı şirketi kurduklarını, bu olayların müvekkili şirketin maddi zararının yanı sıra —- ilişkilerini de etkilediğinden müvekkilinin maddi zararının yanı sıra manevi zarara da uğradığını iddia ederek; davanın kabulü ile davalının gizlilik taahhütnamesini ihlal etmesi nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik — maddi tazminatın ve — manevi tazminatın —- tarihinden itibaren işleyecek faizleriyle birlikte davalıdan tahsil edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından iddia edilen beyanların gerçek dışı olduğunu, davacı şirketin önceki sahibinin şimdiki ——– kardeşi olan dava dışı — olduğunu,—-nedeniyle şirketi devrettiğinin değerlendirildiğini, müvekkilinin adı geçen— olduğndan dolayı davacı ile görüş ayrılıkları yaşadığını ve — müvekkilini işten çıkardığını, gizlilik sözleşmesinin — tarihli olduğu ve müvekkilinin işten çıkarılma tarihinin ise —-olduğunu, davacının davalı çalışanı kendilerine mahkum etmek ve kendileri dışında başka bir yerde çalışmasını engellemek için önce sözleşme imzalattıklarını ve ardından işten çıkarttıklarını,— aleyhine soruşturma başlatılmış olduğundan dolayı davalı şirketin —- ortaklığı tek taraflı olarak sonlandırdığını, müvekkilinin sır saklama yükümlülüğünü ihlal etmediğini, müvekkilinin işten çıkarıldıktan sonra —– yapan —- olan—- çalıştığını, davacı şirketin ortaklığının tek taraflı fesh edilmesinden —sonra yeni şirket olan —–çalışmaya başladığını, davacı firma ile davalının çalışmakta olduğu yeni şirketin farklı eyaletlerde farklı alanlarda faaliyet gösterdiğini, iki şirketin de herhangi bir ihaleye rakip olarak girmediğini, müvekkilinin davacıya ait makineleri almadığını ve herhangi bir yerde kullanmadığını savunarak; davanın reddini, reddedilen maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, gizlilik taahhütnamesine aykırılık nedeniyle doğan maddi ve manevi zararın tazminine ilişkindir.
1-Dosyaya sunulu davalı yânın —üzerinde yapılan incelemede; Davalı yanın davacı şirkette —- dönemi arası —- çalıştığı anlaşılmaktadır.
2- Dosyaya Sunulu, ——–şeklinde hüküm yer aldığı anlaşılmaktadır.
3- Dosyaya sunulu, davacı yanın —- basılı, davalı yanın işçi olarak imzasının içeren —- çalışma sistemine,————— üçüncü kişilere açıklamamayı ve herhangi bir biçimde kullanmamayı taahhüt ederim.
—– tarafından yazı ile yetkilendirildiğim durumlar dışında,
a. hiçbir bilgiyi ifşa etmeyeceğimi, çoğaltmayacağımı veya kullanmayacağımı; veya
B. yayınlamayacağımı yada Herhangi bir kişi aracılığıyla hiçbir bilgiyi ifşa etmeyeceğimi, çoğaltmayacağımı veya kullânmayacağımı beyan ve taahhüt ederim,
Gizli Bilgi sayılmayan ve İşbu taahhütname ile tesis edilen gizlilik ilkesi kapsamı haricinde tutulan haller şunlardır;
a. İşbu taahhütün imzalanmdısından evvel taraflarca bilinen ve Tarafların birbirlerinden edinmedikleri veya öğrenmedikleri bilgiler,
b. Taraflardan birinin kusuru —– konusu olmaksızın, açıklandığı esnada kamuya mal olmuş bilgiler,
c Yürürlükte olan kanun, ilgili mevzuat, sair yasal düzenlemeler, mahkeme kararı ve/veya idari emir gereğince açıklanması gâreken bilgiler,
İşbu taahhütnameyi kabul etmekle, —- karşı sorumlu olduğumu, daha önce bu taahütnameyi yok sayan veya onunla çelişebilecek hiçbir ön taahhütte bulunmadığımı beyan ve taahhüt ederim.
Gizlilik yükümlülüğümü şirketten hayrıldığım tarihten itibaren— yıl süreyle tutmaya devam edeceğimi ve — geçerliliğini kabul ve taahhüt ederim.” şeklinde hüküm yer aldığı ve davalı yan tarafından —tarihinde imzalandığı görülmüştür.
4- Dosyaya sunulu,—- üzerinde yapılan incelemede;— taraflarının, davacı—– dava dışı —olduğu, — davacı yan ise —tarihinde imza edildiği, görülmüştür.
5- Davacı yan tarafından davadilekçesi ekinde dosyaya sunulu —- görüntüleri olduğu anlaşılan resimlerde, — ve dava dışı —– olarak gözüktüğü, Yine aynı sitede bir kısım büyük inşaat, şantiye ve ekipman resimlerinin mevcut olduğuç görülmüştür.
Taraf iddia ve itirazları üzerinde yapılan incelemede davaya konu uyuşmazlığın; davacı firma ile davalı firma arasında akdedilen rekabet yasağına dair GİZLİLİK TAANÜTNAMESİ’nin geçerli olup olmadığı, davalının — ihlal eder nitelikte olup olmadığı, davalının taahhütnameye aykırı davranıp davranmadığı, davalının çalıştığı — ile davacı firmanın ifşa edildiğini iddia ettiği sırlarına vakıf olma imkanının olup olmadığı, —- olduğu sırları ifşa edip davacı firmadan ayrıldıktan sonra çalışmaya başladığı firmada kullanma imkanı bulunup bulunmadığı, söz konusu sırlara erişmiş olması nedeniyle davalının davacı firmadan ayrıldıktan sonra işletmiş olduğu firmanın davacı açısından zarar doğuracak nitelikte işlemlerde bulunma imkanının olup olmadığı, bu kapsamda davacının herhangi bir zararının doğup doğmadığı, zararın doğmuş olması halinde zarar miktarının ne kadar olduğu noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Rekabet yasağı sözleşmesinde, işçinin belirli bir süre boyunca, belirli bir yerde ve belirli bir konuda genel olarak—- yasaklânmakta; işçinin anayasal çalışma bürriyeti —– izin verdiği ölçüde sınırlanmaktadır. Dava —- sözleşme hükmü ve gizlilik taahhüdünde ise davalının genel olarak rekabet teşkil eden bir davranışı yasaklanmamakta; aksine ve spesifik olarak davalının, davacının yanında iken öğrendiği sırları saklaması emredilmektedir. Zira davacı tarafça dosyaya sunulan —- tarihli beyan dilekçesinde de açıkça davanın rekabet yasağına çekildiği, oysa ihtilafın gizlilik taahhüdünün ihlalinden kaynaklandığı açıkça dile getirilmiştir.
Bilindiği üzere, iş ilişkisi devam ederken işçinin işveren ile rekabet etmesi yasak olup işçi işverenine karşı sadakat yükümlülüğü altırldadır. İşçi, iş gördüğü sırada öğrendiği, özellikle üretim ve iş sırları gibi bilgileri, hizmet ilişkisinin devamı süresince kendi yararına kullanamaz veya başkalarına açıklayamaz. İşverenin haklı menfaatinin korunması için gerekli olduğu ölçüde işçi, hizmet ilişkisinin sona erntesinden sonra da sır saklamakla yükümlüdür.
İş sözleşmesinin kurulması ile doğan sadakat borcu, işçi tdrafından işverenin çıkarlarını koruma ve gözetme borcudur. Rekabet etmeme borcu ise, iş sözleşmesinin sonuçlarından olan; işçinin işverene sadakat borcu içinde yer alan alt bir yükümlülüktür ———
Bu açıklamalar ışığında dikkate alındığında, dava konusu ihtilafın BK m. 444 vd hükümleri çerçevesinde bir —- değil, davalı işçinin iş sözleşmesinden ve gizlilik taahhüdünden doğan sır saklama ve sadakat borcunu sözleşme sonrasına da yayan özel bir sözleşme hükmüne dayandığı görülmektedir. Dolayısıyla, dava
Dava konusu ihtilaf, davalının iş sözleşmesinden ve gizlilik taahhüdünden doğan sır saklama yükümlülüğünü ihlal edip etmediği noktasında toplanmaktadır. Bu noktada ise davalının, davacının tam olarak hangi ticâri sırrını ne şekilde ifşa ettiğinin ya da başkasına kullandırdığının tespiti gerekir. Bunun için yasağa tabi olan kişinin, yasak süresi içinde yeniden aynı sektördeki rakip bir işletmede çalışmaya başlaması tek başına yeterli değildir. Bu durumu yasağın ihlal edildiğine yönelik yeterli birlemare olarak görmek, yasağa tabi işçinin anayasal çalışma hürriyetini hakkaniyete aykırı olarak kısıtlamak anlamına gelir. Dolayısıyla davalının, davacı ile rakip bir şirkette çalışması, ona ortak veya yönetici olması gizliliğin ihlal ecdildiğini kabul etmek için yeterli değildir. Öte davalının, salt davacı eski işveren —- rakip olacak şekilde çalışmaya başlaması, gizlilik taahhüdünün ihlali için tek başına yeterli görülmemelidir. Dava konusu ihtilaf incelendiğinde davalının, tam olarak davacının hangi ticâri sırrını, ne şekilde ilşa ettiği veya kullandırdığı soyut iddialar dışında ortaya konabilmiş değildir. Bu yöndeki iddialar, davalının davacı ile rekabet edecek şekilde —– yeni —-kurması ve ona yönetici olması noktasında toplanmış ise de davalının böyle bir şirkete orlak olması veya böyle bir şirkette çalışması gizliliğin ihlal edildiğinin kabulü için yeterli olmamalıdır. Aksi takdirde hemen her türlü işyeri değişikliği eski işverenin ticari sırlarının 3. kişilere bildirilmesi anlamına gelir ki bunun gerçekçi olmayacağı açıktır. Bu sebeple, aksi somut delillerle ortaya konamadığı sürece dava konusu ihtilafta davalının, davacının ticari sırlarını üçüncü kişilere bildirdiği, taşıdığı yahut gizlilik veya sır saklama yükümlülüğünü ihlal ettiği sonucuna varılamamaktadır.
Davalının, davacı şirketten ayrıldıktan sonra dava dışı şirkette çalışmaya başladığı açıktır. Ancak davalının davacı şirket dışında başka bir şirkette çalışmaya başlaması haksız rekabet teşkil etmeyeceği gibi sır saklama yükümlülüklerine aykırı davrandığını da göstermez. Aksinin kabulü halinde —– güvence altına alınan çalışma hürriyetinin ihlali anlamına gelmektedir. Davacı davalının dava dışı şirkette çalışmasını, ticari sırlarını ifşa ederek davacı şirket aleyhinde kullanıldığını iddia etmiş ise de bu iddiasını ispatlayacak herhangi bir delil sunmamıştır.
Bu kapsamda davalının davacı yanından ayrıldıktan sonra onunla rekabet edecek şekilde başka bir işletmede çalışmaya başlaması, ortak ve hatta yönetici olması davacının ticari sırlarının ihlal edildiğini kabul için yeterli olmayıp davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Peşin alınan 3.415,50 TL harçtan alınması gerekli 80,70 TL harcın mahsubu ile artan 3.334,80 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
4- Davalı taraf maddi tazminat davasında vekil ile temsil edildiğinden; 2022 yılı AAUT gereğince 13.450,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile eşit oranda vekil ile temsil olunan davalılara ÖDENMESİNE,
5-Davalı taraf manevi tazminat davasında vekil ile temsil edildiğinden;2022 yılı AAUT gereğince 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile eşit oranda vekil ile temsil olunan davalılara ÖDENMESİNE,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —–Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/02/2022