Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1192 E. 2019/612 K. 11.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/84 Esas
KARAR NO : 2019/559
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 19/01/2018
KARAR TARİHİ: 21/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının İstanbul Anadolu l0.İcra Müdürlüğü’nün———– sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı ile davacı arasında yıllardır süregelen bir ticari ilişki bulunduğu,taraflar arasındaki ticarette davacı firmanın davalıya evrak ve bilgisayar çantası, telefon kapı ve sırt çantası gibi aksesuar üretimi yapmakta olduğunu,davacı firmanın davalıyla konsinye usulü çalışmakta olduğu, yani davacı şirketin mallarını irsaliyeli fatura ile davalı Bimeks’e göndermekte olduğunu akabinde ——ürünleri satarak üzerinden komisyonunu alarak davacıya fatura etmekte olduğunu , bu faturalara istinaden davalı şirketin davacıya ödeme yaptığı ,davacı şirketin davalı tarafın işlerinin iyiye gitmediğini medyadan ve kendisine yapılan ödemelerin sürekli sekteye uğramasından anladığını yinede davalıya toleranslı davrandığını, taraflar arasında ticari ilişkinin sabit olduğunu davacı şirketin davalı şirkete çeşitli tarihlerde sevk irsaliyesi ile ürünlerini gönderdiğini, iş bu sevk irsaliyelerine binaen faturaların düzenlenerek davalı şirkete gönderildiği, söz konusu faturalara 8 günlük süre içerisinde davalı şirketçe herhangi bir itirazda bulunulmadığını, mevcut icra takibinin bu faturalara dayanılarak yapıldığını ve iş bu faturaların 4 adet e fatura ve davacı tarafından farklı tarihlerde kesilmiş olan 42.556 TL tutarındaki irsaliye faturaları olduğu, ticari ilişkide binaen yapılan ödemelerin aksaması ve son zamanlarda davalı ile irtibat kurmanın zorlaşması sonucu davacımn gönderdiği malları geri istediği, davalı tarafın davacıya sürekli ticaretlerinin devan edeceğine ilişkin vaatler verdiği, akabinde haklı olarak yapılan takibe haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz ettiği , işbu sebeplerle davalı borçlunun itirazının haksız ve kötü niyetli olduğu belirtilip, itirazın mahkemenizce iptali ve davalı borçlu aleyhine takibe konu alacağın %40’ından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça davalı şirket aleyhine İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü’nün ————– sayılı dosyası ile dayanaksız ve kötü niyetli icra takibi başlattığını, dava dilekçesi ve delil listesinin HMK’nın emredici hükümleri gereğince usulüne uygun olmadığını, yasaların emredici hükmü gereği davacı dava dilekçesindeki iddia ve beyanlarını ispat ile mükellef olduğunu, delillerini sunması gerektiği halde, dava dilekçesi içinde, davaya konu somut olayı ve taleplerini ispatlayan yeterli belge ve evraklar sunulmadığını, esasa ilişkin olarak, davalı şirket ile davacı şirket arasında takip konusu borcu doğuracak nitelikte ticari bir ilişki bulunmadığı,davalı şirkete herhangi bir fatura tebliği yapılmadığı, davacının ticari ilişki bulunduğu yönündeki beyanlarının asılsız ve afaki iddia ve beyanlar olduğu, nitekim davacının bu durumu hiçbir şekilde ispatlayamadığı, davalı ile davacı arasında hukuki bir ilişkinin mevcut olmadığı, nitekim davacı taraf da ticari ilişkiye dair belgelerini dosyaya ibraz edememekte, bu sebeple iddiasını ispatlayamamış olduğu, davacı tarafça düzenlenen faturaların, sevk irsaliyelerinin içeriğinden davalı şirketin haberdar olmadığı, davacının cari hesap içerisinde takip konusu gösterdiği faturaların davalı şirkete tebliğ edilmediğini, ticari defterlerinde yer almadığını, davacının ticari ilişkinin içeriğinden bahsetmediği salt alacaklı gözüküyor bahsiyle itirazın iptali davasını dayanaksız ve kötü niyetli olarak ikame ettiğini, hiçbir surette davayı kabul etmemek kayıt ve şartı ile muayyen belirlenebilir likit bir alacağın olayda söz konusu olmadığı belirtilerek davanın reddine, haksız ve kötü niyetli davacının aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişiye tevdi edilmiş, teknik bilirkişi ayrıntılı raporunu ibraz etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava faturaya dayalı girişilen icra takibinde davalının vaki itirazının iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce davanın niteliği gereği öncelikli olarak dava şartlarının incelenmesine geçilmiş ve HMK 114/1 de sayılı bulunan dava şartlarının bulunduğu anlaşılmış ve dava da bunun yanı sıra İİK 67 ve HMK 114/2 gereğince özel dava şartlarının bulunması gerektiği anlaşılarak icra dosyası celp edilerek incelenmiş ve icra dosyasının tetkik ve incelenmesi ile davacı tarafından davalı aleyhine 26/10/2017 tarihinde icra takibine girişildiği ve davalıya çıkartılan örnek no 7 ödeme emrinin 30/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı borçlunun 03/11/2017 tarihinde takibe karşı itirazlarını sunmuş bulunduğu görülmüş ve bu nedenle dava da İİK 67 gereğince özel dava şartlarının bulunduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında uyuşmazlık öninceleme celsesinde belirlenmiş ve çekişmeli hususun takibe konu faturalara dayalı davacının davalıdan alacaklı bulunup bulunmadığı noktasında toparlandığı anlaşılmıştır.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Hâkimin kendisine ispat yükü düştüğünü bildirdiği taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse davayı kaybeder. O taraf davacı ise davası reddedilir, davalı ise mahkûm edilir.
Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır.
Somut olayda davacı icra takibine konu faturalarda yazılı olan malların davalıya teslim edildiğini ileri sürmüş, davalı ise akdi ilişkiyi inkar ederek kendisine fatura konusu malların teslim edilmediğini ileri sürmüştür.
Mahkememizce tarafların tacir olması nedeni ile ticari defter ve kayıtların kesin delil teşkil etmesi nedeni ile taraf defter ve kayıtlarının incelenmesine karar verilmiş ve buna ilişkin oluşturulan ara karar taraf şirketlere ayrı ayrı tebliğ edilmiş ancak davalı şirket tarafından ticari kayıt ve defterlerin ibrazından sarfınazar edilmiştir.
Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması başlıklı 6100 sayılı HMK.’nın 222. maddesinde;
“(1)Mahkeme; ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır,” hükmü düzenlenmiştir.
Mezkur düzenlemeye göre davacının ticari defter ve kayıtlarının başlı başına sahibi lehine delil teşkil edemeyeceği anlaşılmış ve mahkememizce davalının ticari defter ve kayıtlarının uzantısı niteliğinde bulunan BA formlarının celbi cihetine gidilmiş, Ba formlarının tetkik ve incelenmesi ile davacı tarafından takibe konu edilen faturalardan 53.518,55 TL’ye isabet eden kısımın davalıya teslim edildiği, yine takibe konu irsaliye içeriğindeki malların 18.267,79 TL lik kısımın davalıya teslim edildiği diğer fatura içeriği malların ise davalıya teslim edildiğinin ispat edilememesi nedeni ile bu şekilde davalıya teslim edildiği anlaşılan 71.786,34 TL lik emtia yönünden davanın kabulüne karar verilmiş sair istemlerinin ise reddine karar verilmiştir.
Takibe konu alacak; davalıya teslim edilen faturadan kaynaklandığından alacağın varlığı davalı tarafından önceden belirlenebilir, likit nitelikteki alacak yönünden icra inkâr tazminatı şartlarının oluştuğu anlaşılmakla kabule konu asıl alacağın %20 si nispetinde icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Nihai olarak davacı tarafından davalı aleyhine girişilen icra takibi ile davalının temerrüte düşürülmüş bulunduğu,öncesinde davacı tarafından davalının temerrüte düşürüldüğü ispat edilmediğinden takip öncesi istenilen işlemiş faiz alacağının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm ittıhaz olunmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile ;
1-)Davalı Borçlunun İ.A.A. 10. İcra Müdürlüğünün ————— Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının İPTALİNE ve takibin 71.786,34 TL üzerinden DEVAMINA,
Takipte,uyuşmazlık konusu işin ticari iş bulunuşu nedeni ile takip tarihinden tahsil tarihine değin işlemek üzere 3095 sayılı yasa 2/2 maddesi gereğince avans faizi YÜRÜTÜLMESİNE,
Takip de asıl alacak likit nitelikte bulunduğundan 71.786,34 TL nin %20 si (14.357,27 TL )nispetinde icra inkar tazminatının İİK 67/2 gereğince davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
2-)Karar tarihinde alınması gerekli 4.903,72 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.175,06 TL (İcra Müd. Harcı 486,47) toplam 1.661,53 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.242,19 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-)Davacı tarafından yapılan tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.041,35 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre belirlenen 760,18 TL sini ve davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.175,06 TL harç gideri toplamı 1.935,24 TL nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-)Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 8.246,50 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-)Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve ret oranına göre belirlenen 3.060,84 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/05/2019