Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/119 E. 2019/130 K. 08.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO: 2017/625 Esas
KARAR NO: 2019/129
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ: 29/05/2017
KARAR TARİHİ: 08/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili yetkisiz İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine sunduğu———- tarihli dava dilekçesinde özetle, davalı şirkete karşı Susurluk Sulh Hukuk Mahkemesinin ————- esas sayılı dosyasında kira şerhinin terkini davası açtıklarını, bu nedenle davalı şirketin ihya edilmesi gerektiğini belirterek davalı şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı … Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin Türk Ticaret Kanunu 32.maddesi hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, dava konusu olayda ——— Müdürlüğü, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7.maddesi ile “Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş anonim ve limited şirketleri ile kooperatiflerin tasfiyelerine ve —– kayıtlarının silinmesine ilişkin tebliği” hükümleri çerçevesinde işlemin gerçekleştiğini, davaya konu şirketin aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarını yapmaması ve adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle yapılan tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 9.10.2014 tarihinde sicil kaydının resen terkin edildiğini, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin diğer tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesi davalı .———- 35. Maddesi uyarınca usulünce tebliğ edilmiş, ancak davalı davaya cevap vermemiştir.
DAVANIN AŞAMALARI: Davanın açıldığı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi —– esas sayılı dosyası üzerinden —tarih ve —– karar sayılı ilamı ile yetkisizlik kararı vermiş, dosya mahkememize tevzi olunmuştur.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, ——- TTK’nin geçici 7. Maddesine göre terkin edilerek tüzel kişiliği ortadan kalkmış bulunan limited şirketin ihyası istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-Davaya konu şirketin davalı … Müdürlüğünce ———— yasalara aykırı şekilde terkin edilip edilmediği,
b———— Müdürlüğü’nün TTK’nin geçici 7. Maddesinin 4/a ve 4/b bentleri uyarınca davalı şirkete ve yetkilisine usulüne uygun şekilde bildirim ve ihtar yapıp yapmadığı,
c-Davacının açtığı dava nedeniyle davalı şirketin ihyasının gerekip gerekmediği,
d-Davalı olarak gösterilen ihyası istenen şirketin pasif husumet ehliyetinin olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Hukuki açıklama: TTK’nİn geçici 7. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde ————tarafından şirketin sicil kaydı terkin edilir. Terkin edilmeden önce, TTK’nın geçici 7/4-a maddesi uyarınca, kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin —— kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere ———— Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. TTK’nın geçici 7/2. maddesine göre, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz. TTK’nın geçici 7. maddesine göre açılan şirket ihyası davalarında husumet sadece —— memurluğuna yöneltilir. Tasfiye memurları veya yöneticilerine husumet yöneltilmez, davaya dahil edilmeleri gerekmez. Eğer, şirket ihyası davasını ihyası istenen şirket ortak veya yöneticileri açmış ise, bu davanın bir nevi iptal davası gibi düşünülüp, terkin iptal edildiğine ve şirket tekrar faaliyetlerine devam edeceğine göre TTK’nın 547/2. maddesine göre ek tasfiye memuru atanmasına gerek yoktur. Ancak, şirket alacaklıları ihya davası açmış ise alacaklıların işbu davaya açmaktaki amaçları, alacak davasında husumet yöneltilecek bir hasım bulunması olup, alacak davası sonuçlandıktan sonra şirketin sicilde kaydının bulunmasında veya faaliyetine devam etmesinde, gerek alacaklı gerekse şirket için herhangi bir yarar bulunmadığından bu tip davalarda TTK’nın 547/2. maddesine göre ek tasfiye memuru atanması gerekir. Yapılan yargılama sonucunda ——- ——TTK’nın geçici 7. maddesine aykırı olarak bir şirketi terkin ettirmiş ise bu durumda yasal hasım olmadığından, kendi hatalı eylemi ile şirket terkin edildiğinden oluşacak yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumludur. Fakat, şirketin TTK hükümleri uyarınca genel kurulunun tasfiye kararı alması, atanan tasfiye memurları tarafından yapılan işlemler sonucu tasfiye sonu bilançosu açıklanarak sicilden şirketin terkin edilmesine yönelik davalarda ise, husumet ——–ile son tasfiye memurlarına yöneltilir. Bu tip davalarda ——– —–yasal hasım olup, aleyhine yargılama giderine hükmedilemez. Her halükarda TTK’nın 547/2. maddesine göre şirketin ihyasına karar verilirse ek tasfiye memuru atanır.
3-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: İşbu davada, davacı, davalı ———- karşı açtığı Susurluk Sulh Hukuk Mahkemesinin———– esas sayılı dosyasında taraf teşkilinin sağlanması için davalı şirketin ihyasını talep etmektedir.
TTK’nin geçici 7.maddesinin 15.fıkrasının son cümlesi uyarınca, ———-kaydı silinen şirketin alacaklıları veya hukuki menfaati bulunanlar, haklı sebeplere dayanarak, silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir. Davaya konu şirketin sicil kaydı 09.10.2014 tarihinde resen terkin edildiğinden, dava bu kapsamda süresi içinde açılmıştır.
İşbu davanın açılmasına neden olan Susurluk Sulh Hukuk Mahkemesinin——— esas sayılı dosyasının ilgili evraklarının birer örneği—— üzerinden dosyamıza gelmiş olup, incelenmesinde; davacı …’nın davalı .———-tarihinde “kira sözleşmesinin iptali” talebiyle dava açtığı, Mahkemenin———tarihli duruşmasında davacı vekiline davalı şirketin ihyası için dava açmak üzere süre ve yetki verildiği anlaşılmıştır.
İhyası istenilen şirketle ilgili yapılan işlem dosyası ——- celp edilmiştir. Celp edilen belgelere göre, şirketin TTK geçici 7.maddesi kapsamında kaldığının belirlenmesi üzerine 2 aylık süre içinde münfesih olması sebebinin ortadan kaldırılmasının, ihtaren bildirildiği ve ihtarın ——— Gazetesinde yayınlandığı anlaşılmıştır.
Buna göre, davalı … Müdürlüğünün Yasaya ve yukarıda anılan tebliğ hükümlerine uygun işlem yaptığı, ihyası istenen şirketin sicilden terkin edildiği tarihte, davacı şirketin ihya istemine konu Susurluk Sulh Mahkemesindeki davanın henüz açılmamış olduğu, davacının terkin işleminden sonra haklı bir neden ileri sürerek işbu şirketin ihyasını talep ettiği anlaşılmakla ——— Sicil Müdürlüğünün ——– sicil numarasında kayıtlı iken TTK’nin geçici 7.maddesi uyarınca sicilden terkin edilmiş olan ——– Susurluk Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ——esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere ihyasına karar vermek gerekmiştir.
Şirket ihyası davasını ihyası istenen şirket ortak veya yöneticileri açmış ise, bu davanın bir nevi iptal davası gibi düşünülüp, terkin iptal edildiğine ve şirket tekrar faaliyetlerine devam edeceğine göre TTK’nın 547/2. maddesine göre ek tasfiye memuru atanmasına gerek yoktur. Ancak, şirket alacaklıları ihya davası açmış ise, alacaklıların işbu davaya açmaktaki amaçları, alacak davasında husumet yöneltilecek bir hasım bulunması olup, alacak davası sonuçlandıktan sonra şirketin sicilde kaydının bulunmasında veya faaliyetine devam etmesinde, gerek alacaklı gerekse şirket için herhangi bir yarar bulunmadığından bu tip davalarda TTK’nın 547/2. maddesine göre ek tasfiye memuru atanması gerekir. ——– Bu nedenle TTK’nin 547/2. maddesine göre şirketin ortağı ve yetkilisi olan …’ün ek tasfiye memuru olarak atanmasına karar vermek gerekmiştir.
Dava her ne kadar ihyası istenen şirkete yöneltilmiş ise de, TTK’nın geçici 7. maddesine göre açılan şirket ihyası davalarında husumetin sadece terkine karar veren ————Memurluğuna yöneltilmesi gerektiği, şirket ortaklarına, şirkete veya tasfiye memurlarına husumet yöneltilemeyeceği——- anlaşılmakla, şirketin tasfiye memurlarına karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu kapsamda emsal alınan Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin —— tarih ve —- esas, —- karar sayılı ilamındaki gibi şirket yetkilisi hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu değil de, HMK’nin 114/1-d maddesindeki husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi düşünülebilir ise de, Mahkememizce bu görüşe katılmak mümkün değildir.
Şöyle ki; dava şartları HMK m. 114’te düzenlenmiştir. Buna göre tarafların dava ve taraf ehliyetinin bulunması HMK’nin 114/1-d maddesinde dava şartı olarak düzenlendiği halde, taraf sıfatının bulunması dava şartı olarak düzenlenmemiştir.
HMK. m. 50 uyarınca, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine sahiptir. Buna göre, taraf ehliyeti, bir davada taraf olarak bulunabilme ehliyeti olup, maddi hukuktaki hak ehliyeti kavramının medeni usul hukukundaki yansımasıdır. Bu nedenle, yaşayan her insanın (gerçek kişinin) taraf ehliyeti vardır ———— Tüm gerçek kişiler hak ehliyetine sahip olduğuna göre, davacı gerçek kişinin taraf ehliyetine sahip olduğu açıktır.
HMK. m. 51’de dava ehliyeti düzenlenmiştir. Buna göre, dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. Yani dava ehliyeti, bir davada davacı veya davalı olarak işlem yapabilme ehliyeti olup, maddi hukuktaki fiil ehliyetinin medeni usul hukukundaki yansımasıdır. TMK. m. 10 uyarınca, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti ve bunun sonucu olarak dava ehliyeti vardır ———- Somut olayda davalının ergin, mümeyyiz ve kısıtlanmamış bir gerçek kişi olmasına göre, dava ehliyetine sahip olduğu açıktır.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin—– tarih ve —— esas,——- karar sayılı ilamında davalı tasfiye memurlarının davalı sıfatının bulunmadığı, bunun dava şartı olduğu belirtilmiş ise de, taraf sıfatının bulunması dava şartı değildir. Taraf sıfatı husumetle ilgili bur konudur. Yüksek Yargıtay’ın kararlarında davacı sıfatı yerine “aktif husumet ehliyeti”, davalı sıfatı yerine “pasif husumet ehliyeti” kavramlarının kullanılması nedeniyle uygulamada istisnai de olsa, bu kavramlar, dava şartı niteliğindeki dava ve taraf ehliyeti kavramlarıyla karıştırılmaktadır. Bu kavramların birbirinden nasıl ayrılacağı konusunda Kuru, şu tanımlamayı yapmıştır:
“Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir… . Yukarıdaki kısa açıklamanın gösterdiği gibi, bir sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada davacı ve davalı sıfatlarının kime ait olduğu) tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Bu nedenle, bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur” ——-
Bu hukuki açıklama ışığında; Mahkememizce davanın esası hakkında emsal alınan Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin ——– tarih ve——esas, —– karar sayılı ilamındaki dava şartı kavramının yanlış değerlendirildiği ve davalı şirkete karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davalı … ———- aleyhine yargılama masrafı ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekip gerekmediği hususuyla ilgili yapılan inceleme de, ——— Müdürlüğünün yasaya ve yukarıda anılan tebliğ hükümlerine uygun işlem yaptığı, sicilden terkin işleminin davacının Sulh Mahkemesindeki davayı açmadan önce yapıldığı, her ne kadar şirket temsilcilerine ihtar gönderilmemiş ise de, şirkete tebligat yapılmaya çalışıldığı, bu durumda mahkeme masrafları ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin mümkün olmadığı, Yargıtay uygulamasına göre de davalı … Memurluğunun yasal hasım konumunda olduğu anlaşıldığından davalı … Müdürlüğü harç, yargılama giderleri ve karşı yan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-TTK geçici 7.maddesinin 15.fıkrası uyarınca davanın KABULÜ ile,
a)———- Müdürlüğünün ——– sicil numarasında kayıtlı iken TTK’nin geçici 7.maddesi uyarınca sicilden terkin edilmiş olan ——— Susurluk Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ——– esas sayılı dosyasının görülmesi ve kararın infazı işlemleriyle sınırlı olmak üzere İHYASINA,
b)TTK’nın 547/2. maddesine göre .—– ek tasfiye memuru olarak atanmasına,
c)Kararın ———– tescil ve ilanına,
2-Davalı .——— karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
3-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 44,40 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 15,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı …—— yasal hasım olduğundan ve yukarıda belirtilen diğer sebepler gözönüne alınarak davacı lehine vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davalı——- vekilinin yüzüne karşı, davacı vekili ve diğer davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 08/02/2019