Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/118 E. 2020/305 K. 08.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO: 2018/118 Esas
KARAR NO: 2020/305
DAVA : Maddi Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 29/01/2018
KARAR TARİHİ: 08/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan Maddi tazminat (ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacıların eşi ve babaları olan ———dava dışı ———arasında imzalanan —– tarihli—— uyarınca ———-işyerinde karayolu yol yapım inşaatında çalışdığı esnada sıtma hastalığına yakalanması sonucu getirildiği ——- tarihinde öldüğü, davacılar tarafından davalı işveren aleyhine ——- İş Mahkemesinin ——-esas sayılı dosyasındaki davanın ———– karar sayılı ilam ile iş kazası olduğunun tespit edildiğini, bu kararın —- onanarak kesinleştiğini, davalı sigorta şirketine —- tarihinde yapılan başvuruya cevap verilmediğini, davacılar tarafından ——–başvurulduğunu, sigorta tahkim komisyonunca başvurunun kabulüne karar verildiği, —— Asliye Ticaret Mahkemesinin ——- sayılı hakem kararının saklanması kararının temyiz edilmesi üzerine ———— tarihli kararı ile “iş mahkemesinin kararının kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulduğu, bunun üzerine —- itiraz hakem heyetinin —- aylık karar verme süresi içinde ———— İş Mahkemesinin kararının kesinleşmesi mümkün görülmediğinden dosyadan el çekilmesine” karar verildiği, bu kararın davacılar tarafından istinaf edildiği, ancak sonrasında iş mahkemesi kararı sonuçlandığından bu istinaf başvurusundan feragat edildiği, bu nedenle derdestlik hususunun söz konusu olmadığını, tüm bu nedenlerle ———- tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile payları oranında davacılara ödenmesine,—– dosyası giderleri olan —— ve diğer ————– yargılama masraflarının ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde, ferdi kaza sigortası genel şartlarının 20. Maddesindeki iki yıllık zamanaşımının dolduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini, davacıların murisinin hastalık ortaya çıktıktan sonra poliçeye eklendiğini, bu nedenle hasarın teminat dışı olduğunu, ölümün iş kazasından meydana gelmediğini, tahkim komisyonuna yapılan başvurular için harcanmış giderlerden davalının sorumlu olmadığını, olsa dahi işbu talebin zamanaşımına uğradığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, ferdi kaza sigorta poliçesi nedeniyle maddi tazminat ve ————– başvuru için yapılan harcamaların tahsili istemlerine ilişkindir.
Ön inceleme duruşmasında, taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-Gerek maddi tazminat, gerekse ———- yapılan başvuru yönünden dava zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı,
b-Davacıların ölümünün iş kazası sonucu meydana gelip gelmediği, bu konuda —— onanan İş Mahkemesi kararının kesin delil veya kuvvetli delil mahiyetinde olup olmadığı,
c-Davacıların murisinin poliçe kapsamında olup olmadığı, murisin hastalık başladıktan sonra poliçeye eklenip eklenmediği, bu hususunun davaya etkisi olup olmadığı, sonuç olarak davalının pasif husumet ehliyetine sahip olup olmadığı,
ç——— yapılan başvurular için harcanmış giderlerin davalıdan istenip istenemeyeceği,
d-Her iki istem yönünden işlemiş faizin cinsi ve başlangıç tarihlerinin ne zaman olduğu noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-İş Mahkemesi Dosyası: —— İş Mahkemesinin —— Esas sayılı dosyası celp edilmiş olup, incelenmesinde, ilgili dosyanın davacılarının; ————-dava konusunun; iş kazasının niteliğinin belirlenmesi olduğu, Mahkemece —— tarihinde; “Davacıların murusi —– davalı —- çalışırken sıtma hastalığına yakalanarak —-tarihinde vefat ettiği, bunun da iş kazası olduğunun tespitine” karar verildiği, verilen kararın yüksek ——— sayılı ilamıyla onanarak —– tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
3—– Raporu: ———- ölümünün “haşerat sokması neticesinde husule gelen zehirlenme” veya “ısırılma neticesinde meydana gelen kuduzdan mütevellit ölüm” hali olup olmadığı hususunda bilirkişi raporu düzenlenmek üzere dosya —————- gönderilmiş olup, ——— tarafından düzenlenen ———— Sayılı raporla; “Kişinin ölümünün sıtma hastalığı ve gelişen komplikasyonları sonucu meydana gelmiş olduğu,
Kişinin çalışmakta olduğu, —- rahatsızlanması üzerine —– gönderildiği, “sıtma hastalığı” tanısı konulduğu ve tedaviye rağmen ölüm gerçekleşmiş olduğu cihetle ölümün sorulduğu üzere iş kazasına bağlı olup olmadığı hususunun Kurumumuzun çalışma alanına girmediğinden bu hususta değerlendirme yapılamadığı,
Sıtma (malarya) anofel cinsi sivrisinek ısırması ile bulaşan bir parazittir. Bu mikroorganizmanın adı plazmodyumdur. 4 tipi dünyada sıktır. Plasmodium falciparum, ———- insanları sıkça enfekte eden 4 türdür. Bu türler arasında en tehlikeli olanı —–. —- ülkelerinde ———-bu tür ön plandadır. Sıtma etkeni kişiye bulaştıktan sonra kan yolu ile bulaştıktan sonra ortalama —– gün kadar karaciğerde olgunlaşır ve çoğalır. Sonrasında tekrar kana geçer ve eritrositleri (oksijen taşıyan kırmızı hücreler, alyuvarlar) enfekte eder. Aminoasit ve enerji kaynağı olarak kullanmak üzere konak hücre hemoglobinini aktif olarak sindirirler. Daha sonra izleyen dönemlerde sıtma ——- hastalığı ortaya çıkar. ——bulguları; ————– olan bir hastada başka nedene bağlanamayan koma hali,————— sıkıntısı ve metabolik —————– sıkıntısı sendromu ————- olduğu…” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
4-Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Yukarıda belirlenen uyuşmazlık konularına göre önce davalının zamanaşımı definin karara bağlanması gerekir.
Ancak, dosya istinaf edildiği taktirde ———– gidecek olup, kararımız kaldırıldığı taktirde yargılamaya orada devam edilmesi gerektiğinden, Mahkememizce esasa ilişkin deliller de toplanılarak dosyanın tekemmül ettirimesi yoluna gidilmiş ve nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişi tarafından davanın kabulü halinde davacı başına düşen tazminat miktarı hesaplattırılmıştır.
Dosya kapsamına göre, davalı sigorta şirketi ile dava dışı işveren şirket arasında düzenlenen———- başlangıç tarihli ferdi kaza sigorta poliçesi ile davalı sigorta şirketinin, poliçede belirtilen teminatlar, özel şartlar ve Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları çerçevesinde, dava dışı işveren şirketin, yurtdışı işyerinde çalıştırdığı işçilerinin, ferdi kaza sonucu ölüm ve sürekli sakatlık halleri ile tedavi giderlerinin, poliçede yazılı meblağlara kadar teminat altına alındığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu poliçe, mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu yürürlükte iken tanzim edilmiş ve davacılar tarafından, poliçe kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülen riziko da bu kanun yürürlükte iken gerçekleşmiştir. Bu nedenle dava konusu uyuşmazlığa mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanması gerekmektedir. Bu kanunun 1334. maddesinde ferdi kaza sigortası; “Kazaya karşı sigorta; sigorta ettirenin maruz kalacağı her hangi bir kaza, hastalık, maddi menfaatlerini haleldar edecek her hangi bir olay, iş kazaları yahut nevi ve mahiyeti muayyen başka bir kaza sebebiyle ölümü veyahut muvakkat veya daimi surette çalışma kudretinden veya imkanından mahrumiyet halinde gerek sigorta ettirene, gerek mirasçılarına veya yerine geçmiş olanlara ve gerek muayyen veya müteaddit hak sahiplerine muayyen sermaye tediyesini veyahut irat tahsisini bir prim karşılığında sigortacıya yükleyen mukaveledir.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında; “Kaza sigortası bizzat sigorta ettiren kimse tarafından yapılacağı gibi bir veya müteaddit şahıslar lehine olarak diğer kimse tarafından dahi yapılabilir. Bu kabil kazalarda sigortacı zararın bedelden az olduğunu iddia edemez. Kazaya karşı sigorta poliçesi ferden bir veya müteaddit muayyen şahıslar üzerine olabileceği gibi bir heyet, bir cemiyet, bir grup üzerine dahi yapılabilir. Bu takdirde kazaya karşı sigorta olunan kimselerin adlarını göstermeye lüzum yoktur. Meslek veya memuriyetinin zikri kafidir.” şeklindeki düzenlemeye yer verilmiştir.
Somut olayda dava dışı işveren şirketin, yurtdışı işyerinde çalıştırdığı işçiler lehine kaza sigortası yaptığı açıktır. Bu durumda yukarıda aktarılan yasa hükmü uyarınca işyerinde çalışan işçilerin isimlerinin tek tek poliçede gösterilmesi zorunlu olmamakla birlikte düzenlenen poliçede; poliçe listesinde değişiklik olması halinde ilgili sigorta acentesi tarafından her ay sonu bildirimde bulunulacağı ve gerekli hesaplaşma eki tanzim edileceği belirtilmiş ve poliçedeki kişi sayısının ——— olduğu yazılmıştır. Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde, davacılar murisinin, hastalık ortaya çıktıktan sonra poliçeye dahil edildiği, bu nedenle davalı sigorta şirketinin tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı savunulmuştur. Ancak poliçenin düzenlendiği ———- tarihli poliçe listesi dosyaya sunulmadığı gibi sonraki tarihlerde meydana gelen değişikliklere göre zaman içerisinde güncellenmiş listeler de dosyada mevcut değildir. Sadece——— tarihinde güncellenmiş liste dosyaya sunulmuş olup bu listede davacılar murisi ile birlikte —– adı yazılıdır. Fakat bu işlerin hangi tarihte listeye dahil edildiğini gösteren bir kayıt bulunmamaktadır. Dosyada mevcut yurtdışı iş sözleşmesi ve sigortalı işe giriş bildirgelerine göre davacılar murisinin ——-tarihinden itibaren poliçe kapsamındaki işyerinde çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır. Bu tarihten sonra poliçe listesinin her ay güncellendiği görülmekte ise de, her aya ait güncellenmiş listeler dosyada mevcut değildir. Bu şartlar altında davalı vekilinin savunmasına dayanak gösterdiği hususun açıkça ortaya koyulabildiğini söylemek olanaklı değildir.
———-Şartlarında kaza kavramı; “Kaza tabirinden maksat ani ve harici bir hadisenin tesiri ile sigortalının iradesi dışında ölmesi veya cismani bir arızaya maruz kalmasıdır.” şeklinde açıklanmıştır. Ayrıca birdenbire ve beklenilmeyen bir şekilde intişar eden gazların teneffüsünden, yanıklardan ve ani bir hareket neticesinde adale ve sinirlerin incinmesi, burkulması ve kopmasından, yılan veya haşerat sokması neticesinde husule gelen zehirlenmelerden, ısırılma neticesinde meydana gelen kuduzdan mütevellit vefat hali veya cismani arızaların, kaza sayılacağı düzenlemiştir. Öte yandan her nevi hastalıklarla bunların neticelerinin ve marazi bir halin, sigortanın şümulüne giren bir kaza neticesinde vukua gelmediği takdirde, sühunetin, donma, güneş çarpması ve konjestion gibi tesirlerinin, herhangi akıl ve ruh haleti ile olursa olsun, intiharın veya intihara teşebbüsün, aşikar sarhoşluğun, sigortanın şümulüne giren bir kazanın icap ettirmediği ahvalde uyuşturucu madde kullanmanın, ilaç ve zararlı madde almanın, sigortanın şümulüne giren bir kazanın icap ettirmediği cerrahi; müdahalenin ——– ve her türlü şua tatbikinin, tevlit ettiği vefat hali veya cismani arızaların, kaza sayılmayacağı düzenlenmiştir.
İş kazası kavramı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesinde; sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, yasanın 4.a maddesi kapsamında çalışan emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda ve sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay olarak tanımlanmıştır. Görüldüğü üzere Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartlarında tanımı yapılan kaza kavramı ile 5510 sayılı yasadaki iş kazası tanımı birçok yönden birbirinden ayrılmaktadır. Sigortalının, genel şartlarda tanımlanan anlamda bir kaza sonucu vefatı ya da sürekli engelli hale gelmesi durumunda, olay iş kazası sayılmasa dahi riziko gerçekleşmiş olacağından, sigortalıya ya da hak sahiplerine, poliçede yazılı teminatın ödenmesi gerekecektir. Buna karşın örneğin; sigortalının kalp krizi ya da benzeri bir sağlık sorunu nedeniyle vefatı halinde sigorta şirketinin herhangi bir tazminat yükümlülüğü doğmayacaktır. Fakat işçi, işyerinde, işin görüldüğü sırada kalp krizi geçirmiş ise bu iş kazası sayılmaktadır. Dava konusu poliçede iş kazalarının da teminat altına alındığına dair koşul bulunmadığından, iş kazasının aynı zamanda sigorta genel şartlarında tanımlanan anlamda bir kaza sayılması halinde poliçe kapsamında değerlendirilmesi mümkündür. Davacılar murisi, işyerinde yakalandığı bir hastalık sonucu vefat etmiş olup bu olayın bir iş kazası olduğu kanaatine varılmıştır. Bununla birlikte, itirazların karşılanması bakımından, yani muris —— ölümünün “haşerat sokması neticesinde husule gelen zehirlenme” veya “ısırılma neticesinde meydana gelen kuduzdan mütevellit ölüm” hali olup olmadığının tespiti için dosya —- gönderilmiş, ———– tarafından düzenlenen —– raporda, sorumuza tam yanıt verilememiş olup, sadece “kişinin ölümünün sıtma hastalığı ve gelişen komplikasyonları sonucu meydana gelmiş olduğu” yönünde görüş bildirilmiştir.
Ancak bu husus, zamanaşımı defi yönünden önemli değildir. Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1268. maddesinde; sigorta sözleşmelerinden doğan bütün taleplerin— yıllık zamanaşımına tabi olduğu düzenlenmiştir. Davacılar murisinin ——- vefat ettiği, davacıların – yıllık süre geçtikten sonra — tarihinde davalı sigorta şirketine, —- tarihinde—— başvurdukları ve bu davayı ———- tarihinde açtıkları sabittir. Davacı vekili tarafından sunulan cevaba cevap dilekçesinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1420 ve 1482 maddelerinde yer alan düzenlemelere dayanılarak, dava konusu talep yönünden 10 yıllık zamanaşımı süresinin bulunduğu ileri sürülmüştür. 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 6. maddesinde; “Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tabidir.” düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda zamanaşımı süresinin, TTK’nın 1332. maddesi uyarınca, davacılar murisinin vefat tarihinden 5 gün sonra başladığının kabul edilmesi halinde 6103 sayılı yasanın 6. maddesi gereğince, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1268. maddesine göre değerlendirme yapılması gerekecektir.
Dava dilekçesi, davalı sigorta şirketine —— tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı vekili tarafından ———– üzerinden gönderilen cevap dilekçesi ile süresi içerisinde zamanaşımı defi ileri sürülmüştür.
Yukarıda aktarıldığı üzere 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1268. maddesinde; 2 yıllık zamanaşımı öngörülmüşse de, sürenin ne zaman işlemeye başlayacağı, uzamış ceza zamanaşımının uygulanıp uygulanmayacağına dair ayrık bir düzenleme getirilmemiştir. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 128. maddesinde; “Müruru zaman alacağın muaccel olduğu zamandan başlar, alacağın muacceliyeti bir ihbar vukuuna tabi ise müruru zaman bu haberin verilebileceği günden itibaren cereyan eder.” düzenlemesi bulunmakta idi. TTK’nin 1332. maddesinde; “Sigortalı veya sigortadan faydalanan kimse, rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren beş gün içinde durumu sigortacıya bildirmeye mecburdur. Sigorta bedeli, bu beş günlük müddetin geçtiği tarihte muaccel olur. İhbar mükellefiyetinin yerine getirilmemesi halinde mal sigortalarına ait hükümler kıyas yolu ile tatbik olunur.” hükmü bulunmakta idi. Buna göre ferdi kaza sigortası kapsamındaki talepler yönünden rizikonun gerçekleştiği tarihten 5 gün sonra poliçede yazılı teminat miktarı talep edilebileceğinden zamanaşımının da bu tarihten başlatılması gerekmektedir. Somut olayda iş kazaları için poliçede özel bir koşul bulunmadığından rizikoyu oluşturan olayın iş kazası olduğunun tespitine ihtiyaç yoktur. Rizikonun genel şartlarda tanımlanan bir kaza sonucu gerçekleşmesi, teminat miktarının talep edilebilmesi için yeterlidir. Eğer poliçede iş kazaları ayrıca teminat altına alınmış olsa ve olayın iş kazası olup olmadığının tespiti gerekse idi bu durumda, poliçe kapsamındaki alacak, ancak olayın iş kazası olduğunun tespitinden sonra istenebilecek olduğundan, zamanaşımı süresinin de bu tarihten başlayacağı kabul edilebilirdi.
Bunun dışında ferdi kaza sigortalarında, sorumluluk sigortalarında olduğu gibi uzamış ceza zamanaşımının uygulanması da söz konusu değildir.———- karar sayılı ilâmı, yine aynı ———– sayılı ilâmı da bu yöndedir.
Her ne kadar, davacı vekili tarafından sunulan ——- tarihli dilekçede, emsal olarak gösterilen —- kararlarına konu olan sigorta poliçeleri, bir sorumluluk sigortası türü olan ——— Sigortasına yöneliktir. Bu sigorta türüne ait genel şartlarda; “sigorta sözleşmesinden doğan her türlü tazminat davası, hak sahibinin zararı ve tazminat yükümlülerini öğrendiği tarihten itibaren —- yıl ve her halde olaydan itibaren —– yıl sonra zamanaşımına uğrar. Olay cezayı gerektirir ise ceza zamanaşımı süresi dikkate alınır” şeklindeki düzenlemeye yer verilmiştir. ——— maddesinde ise 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1268. maddesindeki düzenleme tekrar edilmiş ve uzamış ceza zamanaşımından bahsedilmemiştir. —————sayılı kararında; —– ferdi kaza sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davacılar vekilinin ——— tarihli ıslah dilekçesine karşı, davalı vekili TTK’nın 1268. maddesi uyarınca zamanaşımı süresinin —- yıl olduğunu belirtip, dava konusu alacağın ıslahla arttırılan kısmının zamanaşımına uğradığını savunarak, ıslahla arttırılan kısım yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın ıslah edilmiş şekli ile kabulüne karar verilmiştir. TTK’nın 1332. maddesinin son fıkrasına göre, “Sigortalı veya sigortadan faydalanan kimse, rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren beş gün içinde durumu sigortacıya bildirmeye mecburdur. Sigorta bedeli, bu beş günlük müddetin geçtiği tarihte muaccel olur.” 1268. maddesine göre de sigorta ——- doğan bütün talepler, iki yılda müruruzamana uğrar. Somut olayda, davacıların murisi —- tarihinde silahla vurulmak suretiyle hayatını kaybetmiştir. Davacılar —– tarihinde açtıkları dava ile iki yıllık zamanaşımı süresi içerisinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ———-talep etmişlerdir. — tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini ———– çıkarmışlardır. Davalı vekili ise ıslahla arttırılan kısmın zamanaşımına uğradığını savunmuştur. Dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin hak saklı tutulmuş olsa dahi saklı tutulan bu hak da asıl davanın tabi olduğu zamanaşımı süresine tabi olup, açılan ilk dava ile istenmeyen sigorta bedeline ilişkin işleyen zamanaşımı süresi kesintiye uğramayıp, devam etmektedir. O halde, yukarıda anılan ilkeler doğrultusunda davacıların saklı tuttukları hak için ıslah tarihinde TTK’nın 1268. maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi gerçekleşmiş olup, ceza zamanaşımı süresinin uygulanması da mümkün bulunmadığından ıslah edilen kısım için davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın ıslah edilmiş hali ile kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…” denilerek bu husus açıklanmıştır.
Tüm bu nedenlerle, eldeki davada ceza zamanaşımı uygulanamayacağına göre, 2 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar yasasına göre alınması gerekli 54,40 TL harcın, davacılar tarafından yatırılan 1.294,48 TL harçtan mahsubu ile 1.240,08 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacılar tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4.maddesi uyarınca hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ———— Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/07/2020