Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1174 E. 2018/996 K. 18.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/19
KARAR NO : 2018/959

DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 04/01/2018
KARAR TARİHİ : 12/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile ; Müvekkil şirket nezdinde konut sigorta poliçesi bulunan ……..”a ait …………bulunan evinde 24-25/12/2016 tarihinde hırsızlık meydana geldiğini, yetkili memurlar tarafından şikayet üzerine yapılan araştırma ve olay yeri incelemesi neticesinde hırsızlık eyleminin yapıldığı konutun oturma odası penceresinin açık camının kırık olduğunu pvs pencere doğraması üzerinde zorlama izlerinin olduğunu yatak odasının dağınık , bahçedeki tel örgülerde kesik olduğunu tespit edildiğini, hırsızlık olayının meydana geldiği tarih itibariyle site güvenliğinin davalı şirket tarafından sağlanmış olduğunu, davalı şirketin güvenlik zafiyetinin müvekkil şirket sigortalısının zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, hırsızlık sonrasında müvekkil şirket tarafından yaptırılan ekspertiz çalışması sonucunda hazırlanan raporlarda müvekkil şirket sigortalısının tüm zarar kalemleri tek tek belirlenmiş ve sigortalı ile zarar giderme konusunda mutabık kalındığını, bu hırsızlık sebebiyle müvekkil şirket sigortalısının işyerinde meydana gelen hasarına ilişkin olarak sigortalının talebi Sigorta poliçesi dikkate alınarak sigorta teminatının kapsamı çerçevesinde müvekkil şirket tarafından sigortalısına ödendiğini, fakat davalı tarafa gönderilen ihtar yazılarına rağmen davalı tarafın bu bedeli müvekkil şirkete ödemeye yanaşmadığını, müvekkil şirketin TTK 1301.madde ve Sigorta Genel Şartlan gereğince ödediği hasar tazminatı oranında sigortalının kanuni halefi olduğunu, sigortalının zarara sebebiyet verenler aleyhine her türlü hakları müvekkil şirkete intikal ettiğini, olaya ilişkin meydana gelen zararı davalılara yapılan tüm ihtarlara rağmen ödenmediğini, bu gerekçelerle davanın kabulüne, 6.274.00TL tazminat alacağının ödeme tarihinden itibaren hesap edilecek kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalı şirketten tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; “Dava ticaret mahkemesinde açılmış ise de talepler ve davanın mahiyeti gereği görevli mahkemenin İSTANBUL ANADOLU TÜKETİCİ MAHKEMELERİ olduğunu, 22.03.1944 Tarih, 37E. 9K. sayılı YİBK’da da belirtildiği gibi, sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp, bu dava aynen sigortalının sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, halefiyete dayandığından ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigorta şirketi, sigortalının sahip olduğu haktan fazlasına sahip değildir. Mahkemelerin görevi, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerekmektedir. Bu tür davalarda görevli mahkemenin sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre belirlenmesi gerekir. (24.03.1944 tarih, 1944-9 sayılı İBK) Sigortalı ile sözde zarar sorumlusu Müvekkil Şirket arasındaki ilişki; …… ile Müvekkil Şirket arasında imzalanan güvenlik sözleşmesi; yönetimce kat maliklerini temsilen imzalaması sebebiyle sözleşmesel bir ilişki olup, Sigortalı güvenlik hizmeti almaktadır. Bu sebeple görevli mahkeme İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemeleridir. Bu husus Yargıtayın yerleşik içtihatları ile de sabittir.” demiştir.
Somut olayda uyuşmazlık, 6102 Sayılı TTK’nun 1472(6762 Sayılı TTK’nun 1301.) maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın haksız fiile sebebiyet veren davalıdan rücuen tahsili isteminden ibarettir.
6100 sayılı HMK’nin 2. maddesine göre, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.
Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğu belirtilmiştir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/I maddesinde de, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarih ve 37 esas 9 karar RG 03.07.1944 sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Davacı sigorta şirketi olup, sigortalısı gerçek kişi, sigorta konusu ise konuttur. Davalı ise, davacının da temsil edildiği site yönetimi ile sitenin güvenliğinin sağlanması amacıyla yapılan sözleşmenin karşı tarafıdır. Bu durumda davacı hizmet alan konumunda olup uyuşmazlık tüketici işleminden kaynaklanmaktadır. Davacının sigortalı, sorumlu kişi aleyhinde açacağı davada tüketici mahkemesi görevli olduğundan, halefiyete dayalı olarak açılan bu davada tüketici mahkemeleri görevlidir.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. Dava, 6102 sayılı TTK’nun yürürlüğe girmesinden sonra açılmıştır. Uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu nedenle, davanın HMK 114 1-c maddesi gereğince görevsizlik nedeniyle HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın GÖREV NEDENİYLE dava şartı yokluğundan HMK 114/1-c, 115/2 ye göre usulden REDDİNE,
2-HMK 20 md.ye göre kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haflatık süre içinde başvuru halinde dava dosyasının görevli ve yetkili İSTANBUL ANADOLU TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde itiraz yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin huzurunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.