Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1147 E. 2022/899 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1147 Esas
KARAR NO: 2022/899
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/05/2018
KARAR TARİHİ: 01/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkillerine toplam —- ayrı ayrı ödeme protestosu gönderdiğini, müvekkillerinin söz konusu senetlerin varlığından tebliğ alınan ödeme protestoları ile haberdar olduklarını, ancak protesto ekinde senet örnekleri olmadığından, borcun kaynağının anlaşılamadığını, müvekkillerinin bu güne kadar iradi olarak kendilerini borç altına sokacak herhangi bir senet imzalamadıklarını, bu nedenle söz konusu senetlerdeki imzaların müvekkillerine ait olmadığının ve bu senetlerden dolayı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kıymetli Evrak Hukukunun en temel özelliğinin mücerretlik ilkesi olup, temel borç ilişkisinden kaynaklanan def’i ve itirazların bu ilişkinin tarafı olmayan iyi niyetli hamil konumundaki üçüncü kişilere karşı ileri sürülmesinin hukuken mümkün olmadığını, bir kambiyo senedi olan bononun düzenlenmesi; temel borç ilişkisinden tamamen ayrı, bağımsız, mücerret, kayıtsız ve şartsız bir borç ilişkisi doğuracağını, kambiyo senetlerinin —–bir gereği ve sonucu olarak; temel borç ilişkisine dayalı def’i ve itirazların temel borç ilişkisinin tarafı olmayan üçüncü kişilere karşı ileri sürülmesinin hukuken mümkün olmadığını, bir başka anlatımla, temel borç ilişkisinden kaynaklanan itiraz, def’i ve sakatlıklar, ancak ve sadece temel borç ilişkisinin tarafları arasında ileri sürülebileceğini, somut olayda dava konusu senetlerin borçlarının bir kısmının ödenmesi amacıyla müvekkili bankaya verildiğini, temel borç ilişkisi ile ilgili hiçbir iddianın 3.kişi kişi konumundaki iyi niyetli hamil olan müvekkili bankaya sürülemeyeceğini, dava konusu senetlerin hepsinin de müvekkili bankanın kayıtlarında bulunmakta olduğunu, müvekkili banka müşterilerinden dava dışı ——- asaleten ve kefaleten doğmuş ve doğacak bilcümle borçlarının ödenmesinin temini amacıyla müvekkili bankaya tevdi edildiğini, bu şekilde devredilen senet ile birlikte içerdiği hak da kayıtsız ve şartsız yeni ve haklı hamil olan müvekkili bankaya geçmiş ve söz konusu senetlerin üzerinde gerek davacının gerekse de dava dışı —– bir hakkının kalmadığını, bu haliyle müvekkili bankanın hak sahibi olduğu senetler ile ilgili olarak müvekkili bankanın tamamen yabancısı olduğu temel borç ilişkisinden kaynaklandığı iddia edilen (ve var olup olmadığı veya var ise de ——– ilgilendirmemesi hususları bir yana) bir kısım iddiaların müvekkili bankaya karşı ileri sürülmesinin hukuken mümkün olmadığını, iyiniyetli üçüncü kişi konumundaki bankaya karşı temel borç ilişkisinden kaynaklandığı iddia edilen bir kısım beyanların ileri sürülmesi, kıymetli evrak hukukunun temel özelliklerinin——- geldiğini, zira güvenli bir şekilde tedavül etme özelliği bulunan bir kambiyo senedi olan bonoların, temel borç ilişkisinin tarafları arasında var olduğu iddia edilen bir kısım iddia/lar ileri sürülmek sureti ile tahsilinin durdurulması, bonoya olan güveni tamamen ortadan kaldırıcı özellikte olduğunu, bu haliyle bundan sonra kötüniyetli her keşideci ve hatta her ciranta, bonoyu devrettiği haklı hamile karşı bonodan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmemek adına bizzat veya bono keşidecisine dava açtırarak bono ile ilgili haksız, hukuka aykırı tedbir kararı aldırtabileceğini, bunun ise bonoya olan güveni ve bononun (kambiyo senedinin) tedavül etme özelliğini tamamen ortadan kaldıracağının açık olduğunu belirterek, müvekkili bankaya husumet yöneltilemeyeceğinden davanın müvekkili banka açısından husumetten reddine, haksız açılan davanın tüm talepler yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Davanın, kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, senetlerin altındaki imzanın davacılara ait olup olmadığı, bu senetlerden dolayı davacıların davalıya karşı sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, senetlerden dolayı davacıların davalıya borçlu olup olmadığı hususlarının araştırılması gerektiği anlaşıldı.
Davada taraf teşkili sağlanmıştır.
Davacı vekilince davalının, müvekkillerine toplam ——-için ayrı ayrı ödeme protestosu gönderdiğini, müvekkillerinin söz konusu senetlerin varlığından tebliğ alınan ödeme protestoları ile haberdar olduklarını, ancak protesto ekinde senet örnekleri olmadığından, borcun kaynağının anlaşılamadığını, müvekkillerinin bu güne kadar iradi olarak kendilerini borç altına sokacak herhangi bir senet imzalamadıklarını, bu nedenle söz konusu senetlerdeki imzaların müvekkillerine ait olmadığı iddiasında bulunduğundan davacılar hakkında imza incelemesi yapılmıştır
—–Raporları;
——
——— bakımından yapılan incelemede; İnceleme konusu senetlerde atılı basit tersimli imzalar —-mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği,

—-temin edilebilen mevcutlar ile tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından yapılan incelemede; inceleme konusu senetlerde —— —– basit tersimli imzalar ile —– mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği
Dava konusu edilen —– senetteki imzaların davacılara ait olmadığının tespit edildiği
—- hükme ve denetime elverişli olduğu tekrar rapor alınmasını gerektirir bir durum olmadığı görülmüştür.
Dava imza inkarına dayanılarak açılmış menfi tespit istemine ilişkindir. İmza inkarı kıymetli evrağın sahte olarak düzenlendiği iddiası olup mutlak def’i niteliğindedir. Senet üzerindeki herkese karşı ileri sürülebilir. Mahkememizce alınan——- raporunda raporunda dava konusu senetteki imzaların davacıların eli ürünü olmadığı, imzanın davacılara ait olmadığı anlaşılmış olup davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile,
A-Davacı—– tanzim tarihli
1——- bedelli,
2—— bedelli,
3—— bedelli,
4——-bedelli senetlerden,
B-Davacı——- tanzim tarihli,
1—— bedelli,
2—— bedelli,
3—— bedelli,
4—— bedelli,
5——bedelli senetlerden BORÇLU OLMADIKLARININ TESPİTİNE,
C-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 732,28 TL harcın davalı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
D-Davacı tarafından yapılan 637,05 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
E-2022 yılı AAÜT göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan tahsili ile davacılara ödenmesine,
F-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde ——- Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
01/12/2022