Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/113 E. 2020/613 K. 18.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2018/113 Esas
KARAR NO : 2020/613
DAVA : Tanıma Ve Tenfiz
DAVA TARİHİ : 24/01/2018
KARAR TARİHİ: 18/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tanıma Ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının davalı şirketin —– olduğunu, davalı şirketin diğer ortağı tarafından sahte imza ile davacının hisselerinin — düşürüldüğünü, bu hususta——- dosyasında ve aynı mahkemenin —- sayılı dosyalarında derdest olduğunu, davalı şirketin hissedarı olan davacı hakkında —– iflas kararı verildiğini, bu kararın belirtilen —– derdest davalarda ve bundan sonra açılacak sair dava ve takiplerde kesin delil olarak kabul edilebilmesi için tanınması ve tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; usule ilişkin olarak, Mahkememizin görevsiz olduğunu, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, davacının dava açarken teminat göstermesi gerektiğini, davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığını, çünkü işbu davayı açmasına neden olan davanın—— şahıs olduğunu, —– davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, aynı konuda ——- sayılı dosyasında dava ikame edildiğini, bu davanın —– ilamı ile karara bağlandığını, bu kararda da belirtildiği üzere talebe konu iflas kararının —– tarihinde hükümsüz hale geldiği, davacının aktif husumet ehliyetinin olup olmadığını, davalının pasif husumet ehliyeti olmadığını, kararın yabancı bir mahkeme tarafından verilip verilmediğinin henüz belli olmadığını, kararın tenfiz edilebilir ilam niteliğinde olmadığını, kararın kesinleşme şerhinin bulunmadığını, çünkü verilen iflas kararının kaldırıldığını, —— karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma olmadığını, iflas kararı veriliriken davalı şirketin yargılamaya çağrılmadığını, tüm bu nedenlerle davanın usulden, olmadığı taktirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın tespiti: Dava, yabancı mahkeme kararının tanıma ve tenfizine ilişkindir.
2-Hukuki açıklama: —– mahkeme tarafından verilmiş olan bir ilam, —- münhasıran —- verilecek bir tenfiz kararı ile icra edilebilme kuvvetine sahip olabilir.
——— verdikleri ve verildiği devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan mahkeme ilamlarının tenfizi hukukumuzda belirli koşullara bağlanmıştır.
Bu koşullar ——– düzenlenmiştir.
—– taraf olduğu çok taraflı veya ikili anlaşmalar aracılığıyla da yabancı mahkeme ilamlarının tenfizi konusunda bazı koşullar yürürlüğe konulmuş bulunmaktadır. Nitekim bu şekilde akdedilen milletlerarası anlaşmalar, —— almaktadır.
Şu halde, tenfiz davasına konu bir yabancı mahkeme kararı söz konusu olduğunda, tenfiz incelemesi için iki kaynak bulunmaktadır. Bunlar; ——- arasında yer verilmiş olan tenfize ilişkin hükümler ve ———-yapmış olduğu ikili anlaşmalarda veya katıldığı çok taraflı anlaşmalarda yer alan tenfize ilişkin hükümlerdir.
——— incelendiğinde, yabancı mahkemelerce hukuk davalarında verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların —- icra olunabilmesinin yetkili —- mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlandığı —- tenfiz davasında yetkili mahkemenin ancak aşağıdaki şartların mevcudiyeti halinde tenfiz kararı verebileceğinin —– müşahade edilmektedir:
a) —– verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşmanın yahut o devlette —- mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması;
b) İlâmın, —- münhasır yetkisine giren bir konuda verilmiş olmaması veya davalının itiraz etmesi şartıyla, davanın konusuyla ya da taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması;
c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması;
ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut o yer kanunlarına aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı ——mahkemesine itiraz etmemiş olmasıdır.
—–hukukunda icraî kararların tenfizi mümkündür. Hukuk sistemimizde tespit kararlarının ve yenilik doğurucu kararların nitelikleri gereği icra kabiliyeti yoktur. Bu tür yabancı kararlar tanıma davasına konu olur. İflas davası da mahkemeden istenen hukuki korumaya göre inşai yani yenilik doğuran bir dava olarak nitelendirilmelidir. İflas hükmü ile borçlunun müflis statüsüne girmesi, iflas hükümlerine tabi olması gibi durumlar iflas davasının inşai dava olduğunu ortaya koymaktadır. İflas kararının ilan edilerek tüm iflas alacaklıları ve müllis için iflasın hukuki sonuçlarının yürürlüğe girmesi de iflasın inşai niteliğe sahip olduğunu ortaya koymaktadır. ——- içtihatları iflas hükmünün inşaî nitelikte olduğu yönündedir:
—– bir karardır. Açılmış olan iflas, herkese karşı etkili olup, iflas davasını yürüten alacaklı, bu nedenle bu konudaki tasarruf ye ikisi ve kuvvetini kaybeder… “
İflas hükmü inşaî nitelikte olduğu için icra kabiliyeti yoktur. Dolayısıyla tenfiz davasına değil tanıma davasına konu olmalıdır. ———- da bu yöndedir:
“İstemci vekili, müvekkilinin —- yaşadığını ve hakkında ———- günü kesinleştiğini ileri sürerek, iflas kararının tanınmasına ve tenfızine karar verilmesini istemiştir.
İstem tarihinde yürürlükte bulunan ve somut olay bakımından uygulanması gereken ————
HMK’nin 33. maddesi uyarınca, “hâkim, ——hukukunu resen uygular.” İflas kararı icraî nitelikte bir karar değildir ve sadece tanınmasına karar verilmesi inşaî nitelikteki——– için yeterlidir.
Yani, müsnet dava açısından, yabancı iflas kararının tenfizi mümkün değil ise de, davacının talebi iflas kararının tanınması olarak anlaşılıp yabancı iflas kararının —– tanınması için aranan koşulları sağlayıp sağlamadığı incelenebilir.
—– delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır.
——– ilâmına dayanılarak —- idarî bir işlemin yapılmasında da aynı usul uygulanır.”
——- ilişkin usul kuralları tanıma taleplerinde de uygulanmaktadır.
———— belgeler eklenir:
a) ——- ilâmının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi”
Bu madde uyarınca —— tanınabilmesi için tanıma talebine —- kararının aslı veya ilamı veren yargı organı tarafın onanmış örneğinin eklenmesi gerekir.
—— usulen onanmış kabul edilebilmesi için HMK.m.224 uyarınca ilgili ———–onaylanması gerekmektedir.
—— taşımayan —– kararının tanınması ve tenfizi talebini kabul etmemektedir. Bu eksiklik giderildikten sonra işin esası incelenmelidir:
——— olduğu; bizzat belge veya buna ekli kağıt üzerinde —– mevcutsa kabul edilir. —– bulunmaması, sunulan belgenin güvenilirliğini ortadan kaldırır. Bu bakımdan, tanınması istenilen —- kararında ——- bulunması zorunludur. O halde, davacıdan —————- istenilmesi, bu yönde davacıya uygun süre verilmesi veya dosyaya sunulmuş olan yabancı kararın ——- aracılığıyla kararın verildiği devlete gönderilerek, bu devletin yetkili makamlarından ———– konulmasının istenilmesi, eksikliğin bu şekilde tamamlanmasından sonra işin esasının incelenmesi gerekir.”
Öte yandan,———- de tanıma/tenfiz talepli dosyaya eklenmelidir.
Bir yabancı mahkeme kararının, tanıma ve tenfiz kararına konu olabilmesi için taşıması gereken nitelikler —– öngörülmüştür. Bu maddedeki şartları bir nevi ön koşut niteliğindedir. Ön koşullan sağlayan yabancı kararlar tenfiz için ——- yönünden denetlenir.
—– şekilde düzenlenmiştir: “MADDE 50 – (I) Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların —- icra olunabilmesi yeikili —– tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.” Bu madde uyarınca bir kararın tenfiz davasına konu olabilmesi için yabancı mahkemeden alınmış olması, hukuk davalarına ilişkin olması, —– göre kesinleşmiş bir ilam niteliğinde olması gerekir.
—— tanımanın şartları şu şekildedir:
• —–münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olmalı;
• Davalının itiraz etmesi şartıyla, ilâm, dava konusuyla veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir —— verilmiş olmamalı;
• —- aykırı olmamalı;
• Kararı veren yer kanunları uyarınca kendisine karşı tanıma istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş olduğunda bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tanıma istemine karşı —– mahkemesine itiraz etmemiş olması.
—– birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz.” Dolayısıyla tanıma kararının verilmesinde karşılıklılık şartı aranmaz. Bununla birlikte, karşılıklılık koşulunun gerçekleşmesi gerektiği kanaatine varılırsa yabancı ilamın —- tenfiz edilebilmesi için ilamın alındığı devletle —– arasında ya ilamların tenfizine dair bir anlaşma veya o devlette —– tenfızine imkân veren kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması gerekir. İşbu dava açısından değerlendirmek gerekirse, dava dosyasına giren —- göre —-arasında mütekabiliyet anlaşması ve fiili karşılıklılık bulunmamaktadır. Ancak —– arasında hukuki karşılıklılık var olabilir. Buna göre şayet tenfize konu kararın verildiği ülke hukukuna göre, benzer nitelikteki —- kararlarının—–eşit ve yakın şartlarla hukuken tenfizi mümkünse hukuki mütekabiliyetin gerçekleşmiş olmasından bahsedilebilir. Bu noktada, adı geçen —- dayanağı olan —- gönderilen ——- mahkeme kararlarının tenfizi için hukuki karşılıklılığın gerçekleştiği düşünülebilir.
———- münhasır yetkisine giren konularda verilen —- tanınmaz ve tenfiz edilemez. ——- mahkemelerinin münhasır yetkisi bulunmamaktadır ve yabancı bir ülkede yerleşim yeri bulunan şahıslar hakkında—- kararları—- tanınabilir.
——- tanımlanmıştır. Buna göre, ——ifadesinden,—- kararının esasına uygulanan hukukun —- incelenemeyeceği, sadece hükmün tenfızi neticesinde ortaya çıkan hukuki sonuçların kamu düzenine aykırı olması halinde yabancı mahkeme kararının tenfızinin reddedileceği sonucuna varılmalıdır.
Esasa uygulanan hukukun — olması ya da ——- emredici kurallarına aykırı olması gibi nedenlerle yabancı kararın tenfizi reddedilemez. Burada esas alınması gereken kıstas, —— birden çok kanun hükümlerine aykırı bulunmasından çok, —– değerlerine, — ahlak anlayışına —- dayandığı temel adalet anlayışına ve hukuk siyasetine,—- yer alan temel hak ve özgürlüklere milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş hukuk prensiplerine, ikili anlaşmalara, gelişmiş toplumların ortak benimsedikleri ahlak ve adalet anlayışına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik rejimine bakmak olmalıdır.”
Ayrıca —- verilen ve kesinleşmiş bir kararla çelişen kararlar kamu düzenine açıkça aykırı sayılabilir. Bu aykırılık gözetilmediği takdirde yargılamanın iadesinin söz konusu olacağı kabul edilmektedir.
——- yılında verdiği bir kurarında —– tacir sayılan kişiler dışındakiler hakkında verilen —- kararlarının tanınmasının —–kamu düzenine aykırı olduğuna karar vermiştir.
“(…) tanınması istenen kararın —– aykırı olamayacağı hususu net biçimde gösterilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun —- maddesine göre ancak —- Kanunu’na göre tacir sayılan ya da tacirler hakkındaki hükümlere tabi olanlar ile tacir olmadıkları halde, özel yasalara göre iflasa tabi tutulan kimselerin iflasına karar verilebilir, bu husus —- ilgilidir, istemci tacir olmayıp, —- verilen iflas kararının tanınması talebinin reddine karar verilmek gerekirken (…)”
———– yukarıda belirtilen kararından farklı yönde görüş bildirmiştir.——hakkında iflas kararı verilen kişiler, —- ile yeterli ilgileri bulunmuyorsa haklarındaki iflas kararı tanınabilmelidir.
İşbu dosya açısından değerlendirildiğinde, davacı taraf, ————- tacir sayılan kişilerden olup olmadığına ilişkin bir delil sunmamış, bu husus ——- kararı uyarınca kendisine ihtar edilmiş, davacı vekili, ———– beyan etmiştir.
Diğer hususlar aşağıda, davalının pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığına ilişkin olarak incelenecektir.
3-Görevli mahkemenin tespiti: Davalı vekilinin mahkememizin görevli olmadığını, asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu savunmuştur.
Talebe konu Mahkeme kararına konu olayın ticari bir dava olduğu ve uyuşmazlığın 6102 sayılı ———-Ticaret Kanunu kapsamında kaldığı, çözümü sırasında ülkemizin maddi hukuk kuralları ile kamu düzenine ilişkin tenfiz şartlarının da değerlendirilmesi gerekeceği, buna göre,—– kapsamında kalan —– kararına ilişkin uyuşmazlığın tenfizinde görevli mahkemenin ——mahkemesi olduğu, ———— ilamlarından da bu yönde olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin görev itirazının reddine karar verilmiş, ön incelemenin yapıldığı —- tarihli duruşmada açıklanmıştır.
4-Aynı davanın daha önce açılmış ve halen görülmekte olup olmadığı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davalı vekili,———- sayılı ilamı ile işbu davaya konu uyuşmazlığın hükme bağlandığını iddia etmiştir.
——— incelenmesinde; davacı —– davalı ———-dava dosyasında kesin delil olarak kabul edilebilmesi ve söz konusu kararın kesin hüküm kuvvetinin kabulü amacı ile tanınmasına karar verilmesi talepli olarak —– tarihinde dava açıldığı,
Davalı —– cevap dilekçesinde, davacının talebe konu —– kararının tarafı olmadığını, mahkeme kararının ilam mahiyetinde olmadığını, kararın —– mahkemeye usulüne uygun çağrılmadan karar verildiğini, bu nedenle tenfizin şartlarının oluşmadığını, —- taraf oldukları ve imzaladıkları—- olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği,
Mahkemenin ——– ve tenfizini talep ettiği kararda taraf olmadığı ve verilen kararın —- tarihinde dava tarihinden önce kaldırıldığı” gerekçesiyle reddine karar verildiğinin anlaşılmıştır.
Hukukumuzda maddi anlamda kesin hükmü düzenleyen kurallara, HMK’nin 303’üncü maddesinde yer verilmiştir. Maddi anlamda kesin hüküm ya da maddi anlamda kesinlik, yargısal kararlara kanun tarafından tanınan gerçeklik niteliğidir. Bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için her iki davanın taraflarının, her iki davanın dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
İşbu davada kesin hüküm iddiasına konu kapatılan ———- ilâmında, dava aktif dava ehliyeti yokluğundan reddedildiği ve bu nedenle işbu dava için kesin hüküm olmayacağından davalı vekilinin kesin hüküm itirazının reddine karar verilmiş, ön incelemenin yapıldığı —— tarihli duruşmada açıklanmıştır.
5-Uyuşmazlık konularının tespiti: Taraflar arasındaki uyuşmazlık;
A-Davacının aktif husumet ehliyetinin olup olmadığı,
B-Davalının pasif husumet ehliyetine sahip olmadığı, bu bağlamda tanıma ve tenfizi istenen kararın davalısı bulunup bulunmadığı, —— hukukuna göre iflasın tenfizi davasında iflas edenin hasım olup olamayacağı, işbu davanın davalısının tenfiz davasında pasif husumet ehliyetinin bulunmama ihtimali olduğuna göre bu tür iflas davasının davalısı olmadan görülüp görülemeyeceği,
C—— açtığı, o davada alacaklıların hasım olup olmadığı,
Ç-Davanın görülebilmesi halinde, ——- Mahkememizin yetkili olup olmadığı,
D-Mahkememiz yetkili ise, davacının tacir olup olmadığı, buna bağlı olarak yabancı mahkemenin iflas kararının —- karar olup olmadığı,
E-Talebe konu—- ilamının ——— tarihinde hükümsüz hale gelip gelmediği,
F-Talebe konu —– — — tarafından verilip verilmediği,
G-Talebe konu ——— kararının ilam niteliğinde olup olmadığı, yani hukuki ihtilafın nihai bir hükme bağlanıp bağlanmadığı,
Ğ——karşılıklılık esasının bulunup bulunmadığı,
H-Kararın tenfizine karar verilemez ise, tanımasına karar vermek gerekip gerekmediği noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
6-Davalının pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda inceleme, değerlendirme ve gerekçe: İşbu dava, davacının —- verilen iflas kararının, —– derdest davalarda ve bundan sonra açılacak sair dava ve takiplerde kesin delil olarak kabul edilebilmesi için tanınması ve tenfizine karar verilmesi talebiyle açılmış ve dava, davacının hissedarı olduğu —–yöneltilmiştir.
Davalı taraf da, tanıma ve tenfizi istenen yabancı Mahkeme kararı verilirken savunma haklarına riayet edilerek verilmediğini iddia etmiştir.
Bilindiği üzere, taraf sıfatı, dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Bir hakkı dava etme yetkisi —– kural olarak o hakkın sahibine aittir. Davayı açabilmek için gerekli sıfat, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye aittir. Aynı şekilde bir hakkın kendisinden istenebilecek o hakka uymak yükümlülüğü olan kişi olup bu da davalı olma pasif husumet ehliyetidir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir.
Davamıza konu —– Mahkemesinde görülen davada işbu davanın davalısı olan—-değildir. —– kararından anlaşılabiIdiği kadarıyla, —-iflasını talep eden ——- davada bir avukat marifetiyle temsil edilmiştir. İflası istenen kişi ——, fakat o davada davalı olarak gösterilmemiştir. Buradan hareketle iflas kararının çekişmesiz yargılama sonucunda verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizdeki davada tanıma/tenfiz talep eden ise —– Davalı ise iflas davasına dahli olmayan —- kendisinin —- yapılan yargılamaya katılmadığı ve savunma haklarını kullanmadığını iddia etmektedir.
Tanıma ve tenfizi istenen iflas kararının —- başka bir alacaklısının talebi üzerine —- hukukuna göre yapılan bir çekişmesiz yargılama sonucunda verilmiştir. Bu nedenle davalı —- şirketi bu yargılamaya katılmamıştır.
Bu bakımdan, işbu tanıma ve tenfiz davasındaki davalı—– katılmadığı bir davada verilen hakka uymak yükümlülüğü olmadığından davamız açısından davalının pasif husumet ehliyetinin olmadığı tartışmasızdır. Yani her halukârda, Mahkememizdeki davada, davanın davalı yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi zorunludur.
7-Davacının aktif husumet ehliyetinin olup olmadığı ve işbu davanın, hasımsız olarak açılmış kabul edilerek sonuçlandırılmasının mümkün olup olmadığı hususunda inceleme:—- tanınabilir ve tanınması usulü de çekişmeli kararların tanınmasıyla aynı usule tabidir. Dolayısıyla, iflas kararının çekişmesiz bir yargılama sonucunda verilmemesi kararın tanınmasına engel değildir.
—– verilen iflas kararı anlaşıldığı kadarıyla çekişmesiz yargılama sonucunda verilmiştir. Kararın çekişmesiz yargılama sonucunda verilip verilemeyeceği yargılamanın yapıldığı yer hukukuna tâbidir.
Mesele, karar ülkesinde çekişmesiz yargılamayla verilen kararın Türkiye’de tanınması için bir hasım tesisinin gerekip gerekmediğidir.
İflas eden — —- bu davada davacı ya da davalı sıfatıyla taraf değildir. Bu davada, davacının —- davalı ise müflis —- olduğu—-
———- davalarında ve bundan sonra açılacak sair dava ve takiplerde kesin delil olarak kabul edilebilmesi için tanınması ve tenfizi talep zarureti doğmuştur’ diyerek iflas kararının tanınmasını istemenin gerekçesini açıklamıştır. Davacının bu ifadelerinden,—- kararının kesin delil etkisinden yararlanmak için iflas kararının tanınmasını talep ettiği anlaşılmaktadır.
—- uyarınca, dava takip yetkisi daha çok dava hakkının özel bir kullanım şekli ve görünümüdür. Dava takip yetkisinin kapsamına dahil olan dava hakkı da esasen esas hakka bağlıdır ve hak sahibi veya yükümlüsü tarafından kullanılır. Ancak dava takip yetkisi bazı istisnai hallerde hak sahibi dışında üçüncü bir kişi tarafından da kullanılabilir Örneğin, iflas masasına giren malvarlığı ile ilgili davalarda iflas idaresi dava takip yetkisine sahiptir.
İflas kararının tanınmasına bu davada itiraz eden ——- sayılı dosyasına sunduğu —— iflas kararı verilen kimselerin dava hakları bazı istinaslar dışında iflas memuruna intikal etmektedir. Bu istisnalar bu tanıma davasıyla alakalı değildir. Dolayısıyla iflas kararının tanınmasını talep hakkının müflis —- ait olduğu kabul edildiğinde ——-sonucuna varılabilir.
Diğer taraftan —- uyarınca hukuki yararı bulunan herkes tenfiz/ tanıma isteminde bulunabilir. ——-davasını ——- sıfatıyla sahip olduğu davayı takip yetkisine dayanarak açtığına göre, —— tanınması hukuki yaran olduğu ve iflas kararının tanınmasını talep edebileceği düşünülebilir.
Bu durumda yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere iflas kararı hasımsız çekişmesiz bir yargılama sonucunda verilmiş olduğundan ——– yargı kararlarının tanınması mümkündür. Hasımsız çekişmesiz yargı kararlarının tanınması için taraf teşkiline, diğer bir ifadeyle tanıma talebinin bir kişiye yöneltilmesine gerek yoktur. ——— yargılama sonucunda verilen iflas kararının tanınması için taraf teşkiline gerek yoktur ve dava hasımsız olarak görülebilir.
8-Davanın hasımsız olarak görülmesi durumunda Mahkememizin yetkili olup olmadığı hususunda inceleme: Yukarıdaki —– numaralı bentte davanın hasımsız olarak görülebileceği değerlendirilmiş olup, bu durumda Mahkememizin davaya devam edip edemeyeceğinin saptanması gerekecek olup, —–GÖREV VE YETKİ” başlıklı 51. Maddesi; ” (1) Tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir.
(2) Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin —— yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesinden, —- yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse —– mahkemelerinden birinden istenebilir.” hükmünü haizdir.
Maddenin —— numaralı bendinden anlaşılacağı üzere davanın Mahkememizde görülmeye devam edilebilmesi için—– azından sakin olması gerekmektedir.
—— sakin olmadığından ve —— sayılamayacağından, davanın hasımsız olarak görülebilmesi durumunda mahkememiz yetkisizdir.
9-Sonuç: Sonuç olarak, yukarıda —- numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2.maddesi uyarınca 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı şirketin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ——- istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/11/2020