Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1120 E. 2019/669 K. 27.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/1287 Esas
KARAR NO : 2019/570

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/11/2017
KARAR TARİHİ : 21/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu—- ile müvekkili Banka arasında Genel Kredi Sözleşmesi düzenlendiğini, diğer davalıların da müteselsil kefil olarak kefalet sözleşmesini imzalayarak borçlunun müvekkili banka nezdinde doğmuş ve doğacak olan tüm borçlarına müteselsil kefil olduğunu, mezkur — kapsamında borçlu lehine çek karnesi düzenlenerek verildiğini, ancak—-No’lu çekin karşılıksız çıktığını, davalı borçluların çekin yasal sorumluluk bedelini süresinde ödemedikleri, bunun üzerine hesap kat ihtarnamesi keşide edildiğini, buna rağmen borçlarını ödemeyen davalı borçlular hakkında icra takibi yapıldığını, davalıların haksız ve dayanaksız itirazı üzerine takibin durduğunu, açıklanan nedenlerle, borçlular tarafından yapılan tüm itirazların iptali ile takibin devamına, davalıların % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle: Çek talep formundan anlaşılacağı üzere müvekkilleri —– çek karnesine ilişkin olarak herhangi bir taahhüt ve beyanının söz konusu olmadığını, müvekkillerinin 18.12.2009 tarihli Genel kredi sözleşmesine kefil olarak katıldıklarını, 27.05.2015 tarihli Ek cari hesap sözleşmesine ne onayları nede icazetlerinin söz konusu olmadığını, müvekkillerinin sorumluluğunun sadece — ile sınırlı olduğunu, kefil sıfatıyla dosyaya dahil edilmiş müvekkillerin sorumluluğunun bu şekilde altında imzalarının olmadığı bir ek sözleşmeyi de kapsayacak şekilde genişletilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Davacı Bankanın ibraz edilen çekte imza incelmesi yapmadığını, çeki bankaya ibraz eden—- şirketinin imzaları arasındaki farkın gözle görülebilir nitelikte olduğunu, ilgili şahsın vekaleten bu tahsilatı yaptığını belirtilmişse de, bunun hukuki dayanağına ilişkin herhangi bir belge ibraz edilmediğini, bankanın kendi kusuruyla yaptığı ödemeyi taraflarından tahsili yoluna gitmesinin hukuka aykırı olduğunu beyan etmiştir.
Davalı——————— Cevap Dilekçesinde Özetle; —- ile davalılardan —arasında 27.05.2015 ve 18.12.2009 tarihlerinde imzalanmış iki ayrı kredi sözleşmesi bulunduğunu,
“Cari Hesap Kredisi Sözleşmesi” ile davaya konu edilen çek sorumluluk bedelinin doğumuna sebep “Çek Karnesi Talebi” 27.05.2015 tarihli Sözleşme ekinde yer alan, Sözleşmenin salt —- tarafından imza altına alındğını, Anılan Sözleşme’de müvekkilim şirketin kefilliği/imzası bulunmamadığını,
Müvekkili şirket tarafından imzalanan Sözleşme ise 18.12.2009 tarihli ve sadece —- tarafından kullanılacak “500.000-TL bedelli krediye” ilişkin olduğu, bu Sözleşme ekinde cari hesap açılacağına ya da davalı —- anılan krediden başka taleplerinin bulunduğuna dair herhangi bir belge de bulunmamadığını,
Anılan Sözleşme ile ilişiği bulunmayan ve 6 yıl sonra tanzim olunan 2015 tarihli diğer Sözleşme, müvekkilinin bilgi ve sorumluluğunda olmadığını, iki sözleşmenin içeriği de birbirinden farklı olduğunu,
Hukuk düzeninin, kefilin haklarını korumak adına, kefalete konu edilen tutarın belirli olması şartını getirmiş olduğunu, bu hususun bir geçerlilik şartı olduğunu, kefilin, imza altına aldığı Sözleşmenin kurulduğu anda var olan asıl borcun miktarı kadar sorumlu olduğunu, bu sorumluluk miktarının, her ne suretle olursa olsun kefilin bilgisi, rızası, onayı olmaksızın sonradan genişletilmesi mümkün olmadığını, aksi yönde yapılan her türlü iş ve işlemin hukuken geçersiz olduğunu,
Yargıtay —- HD.nin 1991/7229 E sayılı “asıl borcun sözleşmede yeteri kadar tanımlanmış veya belli edilebilir olması gereklidir. Herhangi bir borç için verilmiş soyut bir kefalet geçerli olmaz” yolundaki ifadeleri haiz kararı ile Federal Mahkemenin(—-) “asıl boçlunun, sebebi ne olursa olsun tüm borçlarına kefalet geçersizdir.” ifadelerini haiz kararında kefaletin belirlilik ilkesine dikkat çekildiği ve aksi yönde düzenlemeler bulunsa dahi bunların hukuka uygun bulunmamakla geçersiz olacakları net bir şekilde ortaya konulduğunu,
Dolayısı ile müvekkilinin sorumluluğu 18.12.2009 tarihli Sözleşme’de belirtilen içerikle sınırlı olup, huzurdaki davaya konu edilen kalemlerden müvekkilinin sorumluluğu bulunmamakla işbu davanın reddedilmesi gerektiğini,
Ayrıca davaya konu edilen çeke dayalı ödemelerin yapılması için bu çekin geçerli şekilde ibraz edilmesi gerektiği, bu anlamda bankanın, çeke ilişkin gerekli incelemeleri yapması, üzerindeki imzaları kontrol etmesi ve çeki ibraz edenin bedelin ödenmesini talebe yetkili hamil sıfatını taşıyıp taşımadığını incelemesi gerektiği,
Ancak çekin ibrazı esnasında bankaca imzalara ilişkin herhangi bir inceleme yapılmadığını, çek üzerinde aynı şirkete ait iki farklı imza bulunduğunu, bankanın böyle bir durumda haksız ödemeden sorumlu tutulmaması için imza incelemesi yapması ve bu hususta bir tespitte bulunarak konuyu açıklığa kavuşturmasının asıl olduğu, zira inceleme yapmaksızın kendi kusuru ile ödeme yapıp, haksız şekilde tahsilat sağlamaya yönelik işlemler yapması açıkça hukuka aykırılık teşkil ettiği,
Arz olunan nedenlerle, müvekkilinin şirketin huzurdaki davaya konu edildiği gibi bir borcu bulunmadığından, davanın reddi ile kötü niyetli ve hukuka aykırı taleplerin varlığı nedeniyle reddedilen miktarın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İddia, savunma ve tüm dosya hepbirlikte ele alınıp incelenmiştir.
Mahkememizde açılan dava, Kredi alacağı için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce celbedilen İstanbul ANADOLU —-. İcra müdürlüğü’nün 2016/16057 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı davalılara karşı genel kredi sözleşmisine istinaden 1.290,00 TL asıl alacak, 1.88 TL kat öncesi işlemiş faiz, 0,09 TL kat öncesi işlemiş gecikme faizinin %5 gider vergisi, 5,64 TL işlemiş temerrüt faizi, 0,28 TL temerrüt faizinin %5 gider vergisi olmak üzere toplam 1.297,90 TL’lik icra takibi başlattığı, davalıların itirazı üzerine, takibin durduğu ve davacının 1 yıllık hak düşürücü sürede dava açtığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce HMK’nun 266.maddesi gereğince hukuk dışında özel ve teknik bilgi gerektiren konulara ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bankacı bilirkişi tarafından teknik ve özel bilgi gerektiren hususlara ilişkin tanzim edilen hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık olan bilirkişi raporu mahkememizce hükme esas alınmıştır.
Buna göre;
Davalı borçlu—–ile davacı banka arasında — tarihinde—-tarihli limitli genel kredi sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmenin tüm sayfalarında ——————————————————————- müteselsil kefil olarak, kefalet imzalarının bulunduğu, 27.05.2015 tarihli sözleşmede diğer davalıların kefalet imzası ile kredi limitinin bulunmadığı, 27.05.2015 tarihli sözleşmenin eki mahiyetinde olan ve — tarafından imzalanan ” CARİ HESAP KREDİ SÖZLEŞMESİ” başlıklı belgede kredi limitinin 150.000 TL olarak belirlendiği, çek karnesi talep formu ve 04.06.2015 tarihli beyanname ile davalı asıl borçluya 25 yapraklı çek koçanı verildiği,
—————————– müteselsil kefil olarak olarak imzalarının bulunmaması nedeniyle, sözleşmeler kapsamında verilen çek karnesinden doğan borçtan sorumlu tutulamayacağı,
Davalı asıl borçluya verilen çek karnelerinden ——-No’lu 40.000 TL tutarındaki çekin karşılıksız kalması nedeniyle, davacı bankaca 1.290,00 TL çek sorumluluk bedelinin, 29.07.2016 tarihinde yasal hamiline ödendiği, davacı bankanın Çek yasasından kaynaklanan 1.290,00 TL tutarındaki çek sorumluluk bedeline ödediği tarihten itibaren yıllık %52,5 oranında gecikme faizi talep edebileceği,
Davacı bankanın Asıl borçludan olan alacağı ; 1.290,00 TL asıl alacak, 11.29 TL işlemiş gecikme faizi, 0,56 TL işlemiş faizin %5 BSMV’si olmak üzere 1.301,85 TL hesaplanmakla birlikte taleple bağlılık ilkesi gereği, davacı talebi gibi 1.290,00 TL asıl alacak, 7,52 TL işlemiş gecikme faizi, 0,37 TL faizin %5 BSMV’si olmak üzere toplam 1.297,89 TL olduğu,
Asıl alacağın davalı —— açısından belirlenebil olması nedeniyle davacı lehine asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği anlaşılmakla davanın —— yönünden kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın ——yönünden kabulü ile, davalı ——– İstanbul Anadolu—cra müdürlüğü 2016/16057 esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %52,5 oranında yasal faiz uygulanmasına
2-Davalı —- aleyhine asıl alacağın (1.290,00 TL) %20 si oranında ( 258,00 TL) icra inkar tazminatına hükmedilmesine,
3-Diğer davalılar yönünden davanın reddine,
4-Alınması gerekli 88,12 TL harcın peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 56,72 TL’nin davalılardan —- tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafça sarf edilmiş harçlar toplamı ve yargılama gideri (Bilirkişi ücreti dahil) olmak üzere toplam 1.008,40 TL’nin davalılardan —- alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden — uyarınca 1.297,00 TL vekalet ücretinin davalılardan —–en alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
7- Davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirdiği ve ret nedeni aynı olması sebebiyle —– uyarınca 1.297,90 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak — haricindeki davalılara verilmesine
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair karar davacı vekili ve Davalılar—–Vekilinin yüzüne kesin olarak verildi.