Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1118 E. 2021/206 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1118 Esas
KARAR NO: 2021/206
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/09/2018
KARAR TARİHİ : 18/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin,davacı şirkete ait şantiyede davacıya ait su ve elektriğe sayaç takmak sureti ile kullanmayı talep ettiğini ve bu konuda inşaat mühendisi tarafından taahhütname verdiklerini davacı şirketin bundan sonra ortalama aylık elektrik tüketiminde ciddi artış olduğunu, davalı şirketin aradaki tüketim farkının yansıtılmasını kabul ettiğini, ancak buna rağmen ödeme yapmaktan kaçındığını, davalı şirketin tertip edilen faturalara da bir itirazının olmadığını, herhangi bir itirazın da konu olmadığını bilahare davalı hakkında faturalara dayalı icra takibine girişildiğini ancak davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacı iddiası aksine herhangi bir borcunun bulunmadığını,davacı iddalarının asılsız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPARLANAN DELİLLER:
1—–
2—–
3—–
4—–
5—–
6—-
7-Bilirkişi raporu
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava,taraflar arasında elektrik ve su kullanıma dair akdedilen sözleşmeye dayalı kurulan açık hesap ilişkisinde muhtelif tarihli faturalar nedeni ile itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.Bu noktada icra takip dosyası irdelendiğinde davacı tarafından davalı aleyhine genel haciz yolu ile icra takibine girişildiği,davalı borçluya —— tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiği, 7 günlük itiraz süresi içersinde davalı borca itirazı üzerine takibin durmasına karar verilmesi nedeni ile davacı tarafından eldeki davanın mahkememize ikame edildiği anlaşılmıştır.
Açık hesap ilişkisi; önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen, taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde, taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK.’ndaki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Davalı tarafından ibraz edilen borca itiraz dilekçesi ve cevap dilekçesi irdelendiğinde faturalar konusu teşkil eden hizmetin ötürü davacıya borçlu olmadığının belirtildiği fatura konusu hizmetlerin teslim edildiği hususunun inkar edildiği anlaşılmıştır.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel hüküm ihdas edilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
Doktrinde fatura; satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir. Nitekim “bir akdin icra safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir. Kaldı ki icabı reddetmemek kabul niteliğinde de değildir. (BK.m3-5).
Yine fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. ——–
Davacının iddiaları ve davalının savunmaları bu esaslarda incelendiğinde takibe konu açık hesabın konusu teşkil eden faturalardaki isteminin haklılığını davacının davalıdan sadır irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle veya tarafların ticari defter ve kayıtları gibi kesin deliller ile ispat yükünü yerine getirmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Ticari defterlerin ve faturaların delil olmasına ilişkin düzenleme HMK’nın 222. maddesinde yer almaktadır. Yasal düzenlemeye göre;
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için,diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmış olması gerekir. Diğer tarafın 2.fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defter sahibi lehine delil olarak kullaılamaz. (HMK 222/3
Tarafların tacir olması nedeni ile ticari defter ve kayıtlar kesin delil teşkil ettiğinden taraf ticari defter ve kayıtlarının ve elektrik faturalarının tertibinin yerinde olup olmadığının belirlenmesi amacı ile mali müşavir ve elektrik mühendisi bilirkişiden hizmetin verilip verilmediği hususunun tespiti noktasında rapor tanzimi istenilmiştir.
Taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan mali inceleme ile taraf ticari defter ve kayıtlarının birbiri ile uyum içersinde bulunduğu; davalının, davacının aboneliğine bağlı olarak süzme sayaçla elektrik kullandığı,davalının davacıdan — tutarında elektrik hizmeti aldığı, davalı —- tarafından imzalanan —— tarihli taahhütnamede “kullanmış oldukları su ve elektrik bedellerini ve bu konuda davacıya resmî kurumlardan herhangi bir ceza gelme durumunda cezayı ödeyeceklerini taahhüt ettikleri” tarafların ticari defter kayıtlarına göre (fatura ve banka havalesi ile yapılan ödemeler) aralarında ticari bir lişkinin olduğu, Davalının —— beyanı ile defter kayıtları ile davacının tanzim ettiği faturaların örtüştüğü, davalının dava konusu faturaları beyan ederek, —— mahsubu yaptığı, davalının faturaları muhasebe kayıtlarına alarak giderleştirdiği, dolayısı ile dava konusu faturaların davalının kabulünde olduğu, Davacının tanzim ettiği faturaların davalıya tebliğ edilmiş olduğu, davalının TTK’ nun 21/2 maddesinde belirtilmiş olan sekiz gün içerisinde itiraz edildiğine dair bir delilin olmadığı, davalının dava konusu faturaların içeriğini kabul etmiş sayılacağı, dava konusu olan davacının hizmet verdiği ve ödenmediğini iddia ettiği faturalardan, davalının ticari defter kayıtlarındaki açıklamalar doğrultusunda ödenmeyen faturalardan — tutarlı faturanın su kullanımı ile ilgili, — tutarlı faturanın ise elektrik kullanımı ile ilgili olduğu, davacını tanzim ettiği toplam ——— su ve elektrik kullanımı ile ilgili üç adet faturanın davalı tarafça ödenmiş olduğu dolayısı ile bu üç fatura ile ilgili kullanımın davalı tarafın kabulünde olduğu, davacı ile davalının ticari defter kayıtlarının inceleme ve karşılaştırılması sonucunda, fatura ve ödemeler açısından uyumlu olduğu ve açık hesap bakiyesi olarak davacının davalıdan ——– alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Elektrik mühendisi bilirkişi tarafından ibraz edilen raporun denetimi ile de ;taraflar arasındaki uyuşmazlığın, süzme sayaçtaki tüketimlerin, davacının ana sayacındaki tüketimlerle uyumlu olup olmadığı noktasında toplandığı yani davalının, davacının aboneliği ve tesisatı üzerinden elektrik enerjisi kullanmadan önceki dönemde, davacının ana sayacı tarafından kaydedilen elektrik tüketimi ile davalının elektrik kullanmaya başladığı dönemde, davacının ana sayacı tarafından kaydedilen elektrik tüketimi arasında ortaya çıkan ciddi tüketim farkına ilişkin olduğu, davacı firma tarafından davalı adına düzenlenen elektrik faturaları, davalının süzme sayacı üzerindeki tüketimler dikkate alınarak hesaplama yapıldığı ve fatura edildiği, davalının fatura edilen tutarlar nispette elektrik kullanımları gereğince hizmet aldığı hususunun tespit edildiği rapor edildiğinden, davacının davalının fatura tanzim eylediği hizmeti davalıya verdiğini ispat eylediği mali kayıtlar yanı sıra ayrıca anlaşıldığından davacı tarafından ikame edilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Nihai olarak davacı tarafından davalıya hizmetin verildiği ve verilen hizmetin miktarı yürütülen tahkikat icrası neticesinde belirlendiğinden alacağın likit nitelikte kabulünün mümkün bulunmamasına göre davacının inkar tazminatının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-)Davalı borçlunun ——-esas sayılı icra takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasanın 2/2. maddesine göre değişen oranlarda hesaplanan avans faizi işletilmek suretiyle DEVAMINA,
2-)Alacağın mevcutiyeti ve miktarı yapılan yargılama sonucunda belirlendiğinden İcra inkâr tazminatı isteminin REDDİNE,
3-)Alınması gerekli 4.994,75 TL harçtan peşin alınan 880,26 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.114,49 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 880,26 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
4-)Davacı tarafça davada yargılama gideri olarak sarf edilen 3.528,05 TL’nin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
5-)Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 10.305,46 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
6)-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca ——— Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.18/03/2021