Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1117 E. 2020/17 K. 14.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1117
KARAR NO : 2020/17

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 21/02/2018
KARAR TARİHİ : 14/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin —– tarihli dilekçesinden özetle; Davacı ile davalı arasında 03.02.2017 tarihli gayrimenkul ——–sözleşmesi imzalandığı, —– tarihinin sözleşme tarihinden itibaren 6 ay olduğunu, sözleşme uyarınca davacının, davalının müliki olduğu yada satmaya yetkili olduğu taşınmazın satışını gerçekleştirmek için hizmet vereceğini ve daval nın bunun karşılığında %3 + KDV ödeyeceğini, sözleşmenin cezai şart içeren hükmünde ise sözleşmenin tarafl; ——— tarihten itibaren 6 ay İçerisinde müşteri yetki belgesini haklı ve mücbir bir sebebi olmaksızın feshettiği takdirde davacı taşınmazın satış bedeli olarak belirlenen meblağın %6+KDV sine denk gelen be deli cezai şart olarak ödemeyi taahhüt hükmü bulunduğunu, imzalan sözleşmeye göre satış bedelinin ——- olduğunu, davalının sözleşmeye aykırı işlemler yaparak sözleşme süresi devam ederken sözleşmeye aykırı davrandığını, bu aykırılıktan dolayı davalının %6+KDV ödemesi gerektiğini, bu sebeple davalı aleyhine Anadolu —— İcra müdürlüğünde icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı ile takibin durduğunu, haksı: ve mesnetsiz itirazın italine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı vekili ——- tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, müvekkilinin şirket temsilcisi taşınmazın —————–hakkında ———— sözleşmesi adına hareket ettiğini, ———- ——————– husus metinde ———– davacı tarafından ——– ibaresiyle doldurulduğunu, davanın davalıya değil temsil ettiği şirkete yöneltilmesi gerektiğini, müvekkilinin imzalanan sözleşme uyarınca hizmet verenin kurulmasına aracılık ettiği herhangi bir sözleşme bulunmadığını, simsarlık sözleşmesinin simsarın ——- bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanması veya kurulmasına aracılık etmeyi ——–sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazanacağını, bu sebeple icra takibine konu bir borcun bulunmadığını, sözleşmede davacıya hiçbir sorumluluk yüklenmezken davalıya ağır sorumluluklar yüklendiğini, davalıya boş evrak imzalatılıdğını, söz konusu gayrimenkulun sözleşmede yazılı bedel ——, rayiç bedel olan — üzerinden satışının yapıldığını, haksız başlatılan icra takibine itfraz edildiğini beyan olunmuştur.
Bilirkişi —————- Dava konusu taşınmazın —– hizmetlerinden yararlanma derecesi, ulaşım olanakları, yerleşim merkezleri ve sosyal donatılara yakınlığı,———- getirebileceği yıllık kira getirişi, günün —— geçerli alım ve satım koşulları, —-yıllık artış oranları, binanın yapım yılına bağlı olarak yıpranma payı oranları, binaların yapımında kullanılan malzeme, işçilik kalitesi vb. tüm objektif faktörler dikkate alınmış olup dava konusu taşınmazın; değerleme tarihi itibariyle değeri——-
Dava, tellallık sözleşmesinden doğan cezai şartın tahsili istemiyle başlatılan genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Davacının tüzel kişi tacir olduğu, davalının ise şirket yetkilisi olduğu, aralarındaki ilişkinin boyutu dikkate alınarak uyuşmazlık her iki tarafından ticari işletmesinden kaynaklandığından mahkememizin görevli olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı, sözleşmenin dava dışı —— imzalandığını, kendilerine pasif husumet düşmeyeceği ileri sürerek husumet itirazında bulunuş ise de, davalının imza inkarında bulunmadığı sözleşmenin davalının kendi adına imzalandığı, imza ile ilişkili olabilecek şekilde şirket unvan ya da bilgilerine yer verilmediği, bu durumda sözleşmenin davalıyı bağlayıcı nitelikte olduğu anlaşıldığından davalının husumet itirazı yerinde görülmemiştir. ( Yargıtay —–
—– sözleşmesi mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 404-409 maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 520-525 maddeleri arasında düzenlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 520/1. maddesinde simsarlık sözleşmesinin tanımı “…simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır. Bu hüküm, mehaza uygun olarak, “Simsarlık, simsarın bir ücret karşılığında, ya diğer tarafa bir sözleşmenin kurulması fırsatını göstermeyi ya da ona bir sözleşme görüşmesi için aracılık etmeyi borçlandığı bir sözleşmedir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Simsarlık sözleşmesinin unsurları şu şekildedir:
a) Simsarlık ilişkisinin tarafları simsar ile iş sahibidir ve simsar, iş sahibi için, konusu özel olarak belirlenmiş bir vekalet edimi üstlenmiştir. O (simsar), iş sahibi için yerine getireceği faaliyetin karşılığında ücret alacaktır.
b) Simsarlık faaliyetinin konusu, çeşitli işlere ilişkin sözleşmelerin kurulması hususunda aracılık etmektir. Bu aracılık faaliyeti, bir sözleşme kurma fırsatı vermek şeklinde olabileceği gibi bir sözleşme görüşmesi için aracılık etmek şeklinde de olabilir. Simsarın kural olarak iş sahibini temsil yetkisi yoktur; fakat sözleşme ile kendisine bu yetki verilebilir.
c) Simsarlık ilişkisi, simsar ile iş sahibi arasında yapılan bir sözleşme ile kurulur. Simsar ile iş sahibi arasında sürekli bir hukuki bağlantı yoktur. Simsarlık sözleşmesinin geçerliliği bir şekle bağlı değildir; ne var ki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 520/3. maddesi (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu m. 404/3) taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi için bir geçerlilik şekli kabul etmiştir. Buna göre, “taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz”. Simsarlık faaliyeti sonucu kurulacak sözleşme herhangi bir nitelikte sözleşme olabilir.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ——– altında sözleşme imzalandığı, sözleşme ile davacının sözleşmeye konu olan taşınmazın satım sözleşmesinin kurulması ve taşınmazı satış safhasına kadar getirmeyi, bu kapsamda taşınmazın tanıtımının yapılması edimini üstlendiği, davalının ise bu karşılığında hizmet bedelini ödemeyi üstlendiği,
Sözleşmenin 5.3. Maddesinde, davalının taşınmazla ilgili olarak üçüncü kişilerden kendisine gelen tüm başvuruları davacıya bildirmeyi, bu kişiler ile davacının onayı olmadan satış veya satış vaadi işlemi yapmamayı taahhüt ettiği, sözleşmenin 5.4 maddesinde ise sözleşmenin süresi boyunca gerek bizzat gerekse başka kişi ve kuruluşların aracılığıyla taşınmaza ilişkin satış ve satış vaadi işleminde bulunmamayı taahhüt ettiği, sözleşmenin imzalandığı 03/02/2017 tarihinden itibaren 6 ay süre ile geçerli olduğu, sözleşmenin 6.1. Maddesinde sözleşmenin haklı olmayan bir nedenle feshi halinde taşınmazın satış bedeli olarak belirlenen meblağın %6 +KDV’sinin cezai şart olarak ödenmesinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Tellallık sözleşmesine konu————– tarihinde satıldığı, böylelikle sözleşmenin 5.3 ve 5.4. Maddelerine aykırı hareket edilerek sözleşmenin feshedildiği, bu şekilde davacının cezai şarta hak kazandığı, taraflarca taşınmazın değerinin——–kararlaştırıldığı, bu durumda davacı sadece % 3+KDV olarak cezai şart talep edebileceği, sözleşmenin ekinde belirlenen 750000,00 TL satış bedelinin % 3 + KDV’sinin ise 26550,00 TL.sına tekabül ettiği, davalının sözleşmeyi yaparken şirket yetkilisi sıfatına sahip olduğu ve şirketin taşınmazı için sözleşmeyi yaptığı dikkate alınarak cezai şart bedelinden başkaca tenkis yapılamayacağı, alacağın likit olduğu, ihtarnamenin davalıya tebliğine dair delil bulunmadığı, bu nedenle temerrütün takipten önce gerçekleştiğinin ispat edilemediği anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğün —–esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının kısmen iptali ile takibin —– asıl alacak bakımından DEVAMINA,
2-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faiz UYGULANMASINA,
3- Asıl alacak —–%20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
-Fazlaya ilişkin TALEBİN REDDİNE,
4-Alınması gerekli —- harçtan peşin alınan —- harcın mahsubu ile bakiye 837,21 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 976,42 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
5-Davacı tarafça sarf edilmiş, 35,90 TL, 5,20 TL vekalet pulu, 1.055,50 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 1.933,81 TL’den kabul edilen kısma isabet eden 897,98 TLnin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ——— uyarınca 3.982,50 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
7-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden —- uyarınca — vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALI TARAFA VERİLMESİNE,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde 2 haftalık süre içerisinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.