Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/107 E. 2019/552 K. 15.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/107 Esas
KARAR NO : 2019/552
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/01/2018
KARAR TARİHİ: 15/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin tümüyle——– devrine karar verildiğini, müvekkili şirketin —– tarih,—-numaralı fatura karşılığı,——— numaralı taşınmazların satış bedelinden kaynaklı alacağı olduğunu, bu alacak ile alakalı icra takibi başlatıldığını, davalının borca, faize ve tüm ferilerine itirazda bulunduğunu, davalının borca, ferilerine, takibe itirazı haksız ve kötüniyetli olduğunu, davalı tarafın bütün malvarlığına İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliğinin ——-D.iş sayılı kararı ile tedbir konulduğunu, davalı taraf hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının ———– soruşturma sayılı dosyası üzerinden Fetö/Pdy silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan şüpheli konumunda olduğunu, itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVANIN VE GÖREVLİ MAHKEMENİN TESPİTİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
Dava, konut satış sözleşmesi bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki ——Noterliği’nin ——– yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi ve temliknamenin incelenmesinde, davacı-temlik edenlerin, temlik borçlusundan satın aldığı ——-numaralı bağımsız bölümü ———numaralı bağımsız bölümü —– TL bedelle davalıya sattıkları, davalının satış bedelinin 14/08/2015 tarihinden itibaren iki yıl sonuna kadar ödenmesini taahhüt ettiği anlaşılmaktadır. Davacı şirket bu konutların satışına ilişkin davalıya 14.08.2015 tarihinde fatura düzenlemiştir.
Davacı-alacaklı işbu davada bu iki konutun satış bedelinin davalı tarafından ödenmemesi nedeniyle başlattıkları icra takibine davalının itirazının iptalini talep etmektedir.
Uyuşmazlığa konu dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra açılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için, uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6335 Sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkindir. Bu bakımdan işbu davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olup olmadığının incelenmesi gereklidir.
Dosyaya intikal eden belgelerden anlaşıldığı üzere, davalı serbest avukat olup, tacir değildir. Bu nedenle uyuşmazlık konusu iş tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmadığından Mahkememizin görevli olmadığı açıktır.
Bu durumda görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi mi, yoksa tüketici mahkemesi mi olup olmadığının tartışılması gereklidir.
Olayımızda davacı şirket, davalıya para karşılığı daire satmıştır. Bu nedenle görevli mahkeme davalının tüketici olup olmamasına göre belirlenecektir. Davalı, davacı şirketten iki adet konut niteliğinde bağımsız bölüm satın almıştır. Buna göre, davacı davalının iki adet daireyi ihtiyacı için aldığını iddia etmediğinden, ayrıca davalı avukat olup, bu aşamada, taşınmazı şahsi ihtiyacı için aldığı anlaşılmadığından, davalının bu bağımsız bölümleri yatırım amaçlı aldığı kanaatine varılmış olup, olayımızda tüketici mahkemesinin değil, genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu değerlendirilmiştir.
Yüksek Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 19/04/2016 tarih, 2016/2071 esas, 2016/4724 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
HMK 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır.
HMK.nun 115. maddesine göre Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır.
Tüm bu nedenlerle mahkememizin görevsizliğine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görev dava şartı noksanlığından DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nın 20. Maddesi uyarınca MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE, görevli Mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNA, HMK’nun 20. Maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK 20.maddesi uyarınca süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak karar kesinleşmişse kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflardan birinin Mahkememize başvurarak dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi aksi takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
4-HMK 323/1-a, ğ madde ve bentleri uyarınca yargılama giderinden olan karar ve ilam harcı, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra davaya devam edecek olan İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmez ise talep halinde yargılama giderleri hakkında Mahkememizce karar verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar okundu, ana hatlarıyla anlatıldı.15/05/2019