Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1046 E. 2020/500 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1046 Esas
KARAR NO: 2020/500
DAVA: Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
DAVA TARİHİ : 05/09/2018
KARAR TARİHİ: 14/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, davacılar ve davalı gerçek kişilerin murisi olan ve —– tarihinde vefat eden———- hisselerini muvazaalı olarak davalılara satış göstererek devrettiğini, murisin sahte imzalarının kullanılmış olabileceğini, bu nedenle muris ———- gerçek hisselerinin tespiti ile davalıların gerek murisin sağlığında, gerekse murisin ölümünden sonra kendi adlarına veya başkaları adına devir ettiği hisse devirlerinin iptali ile davacıların paylarına düşecek hisselerin davacılar adına tesciline, bu mümkün olmazsa hisse bedelleri için şimdilik —– devir tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, davalılar aleyhine————— sayılı dosyasında aynı hisselerin bedelinin tahsili talepli dava açıldığını, bu davanın derdest olduğunu, bu nedenle derdestlik itirazında bulunduklarını, bu davanın konusu itibariyle muris muvazaası nedeniyle ölüme bağlı tasarrufun iptali davası olduğunu, bu nedenle murisin ölümünden itibaren —– yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, ayrıca hak düşürücü sürenin de geçtiğini, bu nedenlerle davanın usulden reddine karar verilmesini, esasa ilişkin olarak da hisselerin hamiline yazılı hisse senetleri ile paylara bölünmüş olduğunu, hisse senetlerinin hamiline olması nedeniyle ancak zilyetlik hükümlerine göre mülkiyet tespiti yapılabileceğini, murisin hisse senet miktarlarının her yıl değiştiğini, yine toplantı nisabının tamamlanması için toplantıya gelemeyecek hissedarların şirket müdürü olan —— bırakılan hamiline yazılı hisse senetleri nedeniyle hisse senedi miktarlarının değiştiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DERDEST DAVA İTİRAZININ İNCELENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ: Davalı vekilinin cevap dilekçesi ile aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olduğunu ileri sürdüğü anlaşımıştır.
Derdest dava itirazına konu——ayılı dosyasının —- gönderilen örneğinin incelenmesinde; davacılar —-tarafından davalı —— intikal eden malların murisin iradesi sakatlanarak elinden alındığından davacıların payı oranında davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ettikleri, buna göre davalı yönünden işbu dava ile derdest dava itirazına konu olabileceği, ancak davacı vekilininin az önce ——-sayılı dosyasında hisselerin devrini veya bedelini istemediği, hisselerden doğan kazançları istediğini beyan ettiği, buna göre işbu dava murisin hisselerinin davacıya düşen payı kadarının davalılar adına olan kısmının davacıya verilmesi, olmadığı taktirde bedelinin tahsiline ilişkin olduğu, bu nedenle —— sayılı dosyasının işbu dava için derdest dava olmadığı anlaşılmakla davalılar vekilinin derdest dava şartı olduğu itirazının reddine karar verilmiş ve ön inceleme duruşmasında açıklanmıştır.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, muvazaa ve sahtecilik hukuksal nedenine dayalı şirket hisselerinin devrinin iptali, olmadığı taktirde bedelinin tespiti ve tahsili istemine ilişkindir.
Her ne kadar, dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak davalıların davalı şirketteki hisselerinin davacıların miras payı oranında iptali ile davacılar adına tescili, olmadığı takdirde bedelinin tespiti ve tahsili istemli olarak açılmış ise de, bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK’nin 33.(1086 sayılı HUMK 76.) maddesi hükmü uyarınca olayları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ve ona uygun yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek uygulamak mahkemeye aittir. Buna göre,—— sayılı emsal nitelikli ilâmında isabetle belirtildiği üzere, tapulu taşınmazlar dışında muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı dava açılamayacağından ve —— göre———– davayı TBK’nin 19. Maddesi kapsamında görmek gerektiğinden, ön inceleme duruşmasında; davanın, muvazaa ve sahtecilik hukuksal nedenine dayalı şirket hisselerinin devrinin iptali, olmadığı taktirde bedelinin tespiti ve tahsili istemine ilişkin olduğu, davanın dayanağının TBK’nin 19.maddesi olduğu, taraflar arasında—– mirasçıları oldukları, murisin davalı ——-ayından sonraki dönemde ——- hususlarında uyuşmazlık bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-Dava zamanaşımı süresinin veya hak düşürücü sürenin geçip geçmediği,
b-Murisin ölümünden önce davalı ——-hisselerini davacılardan mal kaçırmak maksadıyla muvazaalı olarak bedelsiz veya değerinin çok altındaki bedelle devredip devretmediği,
c-Murisin yerine sahte imza atılmak suretiyle hisselerin devredilip devredilmediği,
ç-Murisin hisselerinin devri yapılırken usul kurallarına uyulup uyulmadığı, uyulmamışsa sonuca etkili olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Zamanaşımı defi ve hak düşürücü süre itirazıyla ilgili inceleme ve gerekçe: Her ne kadar davalı vekili tarafından zamanaşımı defi ile hak düşürücü süre itirazında bulunulmuşsa da, muvazaalı işlem veya sahteciliğe konu işlem kesin hükümsüz olduğu için, bir işlemin kesin hükümsüz olduğunu ileri sürmek harhangi bir hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresine tabi olmadığından davalılar vekilinin hak düşürücü süre itirazının reddine karar verilmiş, verilen karar duruşmada açıklanmıştır.
3-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: ——– sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere, kişisel hakkın temliki niteliği taşıyan şirket paylarının devri işleminde ——- uygulanması olanaklı değildir. Bu nedenle davayı TBK’nin 19. Maddesi kapsamında görmek gerektiğinden ve bu durumda davalı şirketin pay defterinin de incelenmesi gerektiğinden, dosya konusunda uzman bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve bilirkişiler tarafından yukarıda belirlenen uyuşmazlık konuları üzerinde inceleme yapılarak kök rapor, eksikliklerle ilgili mahkememiz ara kararı uyarınca ek rapor hazırlanmak suretiyle uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
3-a)Davalı şirketle ve hisselerle ilgili genel bilgiler: Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden davalı Şirketin, —— sicil numarası kayıt edildiği, ana sözleşmesinin —- tarihinde tescil olduğu, sermayesinin —- değerinde olduğu tespit edilmiştir.
Davalı şirketin —– sermayesine tekabül eden —— hisseden teşekkül ettiği anlaşılmaktadır.
Bilirkişiler tarafından —- pay defteri üzerinde bilirkişilerce yapılan incelemede; — nolu safasında, beher hisse değerinin —- olduğu, yatırıldığı tarihin —- olduğu ve —— tarihinin de vefat olarak pay defterine işlendiği bunun dışında pay defterinde müteveffa —– sayfada yazılı başka husus bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davalı—ait payın yazılı olduğu sayfada ise —- tarihinde —— aktarıldığı tespit edilmiştir.
3-b)Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Somut olayda dosyaya sunulan davalı şirketin defterleri incelendiğinde, pay defterinde murisin —— tarihinde vefat ettiği ve bu tarih itibariyle —– adet paya sahip olduğu tespit edilmiştir. Davalı şirketin paylarının çıkarılan hamiline yazılı hisse senetleri ile paylaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Senedin metninden veya şeklinden hamili kim ise o kişinin hak sahibi olacağı anlaşılan pay senedi hamiline yazılı pay senedidir. TTK’nin pay senetleri ayrımını incelediğimizde; 484. maddenin 2. fıkrasında, hamiline yazılı pay senetlerinin, nama yazılı pay senetlerinin aksine bedelleri tamamen ödenmeden çıkarılamayacağı, buna aykırı olarak çıkartılan pay senetlerinin geçersiz olduğu ve iyiniyet sahiplerinin şartları oluştuğunda tazminat hakkına haiz olduğu düzenlemesi olduğu görülmektedir.
TTK’nin 487. maddesinin 1. fıkrasında ise, genel olarak pay senetlerinin, maddenin 2. Fıkrasında ise, salt nama yazılı pay senetlerinin taşıması zorunlu olan şekli unsurlar sayılmıştır. Bu fıkralar incelendiğinde, maddenin mefhumu muhalifinden hamiline yazılı pay senetlerinin nama yazılı pay senetleri gibi sahibinin adını, soyadını veya unvanını ihtiva etmeyeceği sonucuna ulaşılmaktadır.
6102 sayılıTTK’nin 484/2.(6762 s. eski TTK’nin 409/2.) maddesine göre; bedelleri tamamen ödenmemiş olan hamiline yazılı paylar için hamiline yazılı hisse senetleri çıkarılamaz. Buna göre; her iki Kanun bakımından da hamiline yazılı pay senedi çıkarılabilmesi için, pay bedellerinin tamamen ödenmiş olması koşulunun gerçekleşmesi gerekmektedir.
TTK’nin 486/2. maddesine göre; paylar hamiline yazılı ise yönetim kurulu, pay bedelinin tamamının ödenmesi tarihinden itibaren üç ay içinde pay senetlerini bastırıp pay sahiplerine dağıtır. Yönetim kurulunun hamiline yazılı pay senetlerinin bastırılmasına ilişkin kararı tescil ve ilân edilir, ayrıca anonim ortaklık internet sitesi açma yükümlülüğü bulunan bir şirket ise şirketin internet sitesine konulur.
Hamiline yazılı pay senetlerinin devrinin şirket ve üçüncü kişiler hakkında hüküm ifade edebilmesi TTK’nin 489. maddesine göre ancak zilyetliğin geçirilmesi ile mümkündür.
TTK’nin 647/1. maddesine göre, kıymetli evrakın devri için zilyetliğin mülkiyet kurulması amacıyla devredilmiş olması şarttır. Buna göre, devreden ve devralan arasında yapılan bütün devirlerde kural olarak mülkiyeti geçirmek amacının var olduğu kabul edilir. Bu hususun aksinin iddia eden tarafça ispat edilmesi gerekmektedir.
TTK m.489 hükmü uyarınca hamiline yazılı pay senetlerinin devri, şirket ve üçüncü kişiler hakkında, ancak zilyetliğin geçirilmesiyle hüküm ifade eder.
Hamiline yazılı hisse senetlerinin devrinin, yukarıda ortaya konan tespitler doğrultusunda, herhangi bir hukuki işleme gerek olmaksızın sadece zilyetliğin devri ile mümkün olması sebebiyle devri gösteren bir belge dosya kapsamında davalı şirket kayıtlarında bulunmamakta olup, davacı tarafça da bu şekilde bir belgenin varlığı ispat edilememiştir.
Murisin, genel kurul hazirun cetvelinde daha yüksek oranda paya sahip görünmesi, tek başına bu oranda paya sahip olduğu anlamına gelmemektedir. Şirket paylarının hamiline yazılı senetler ile temsil edilmesi bu düşüncenin oluşmasındaki en önemli unsurdur. Payların zilyetliğin geçirilmesi ile el değiştirdiği düşünüldüğünde, farklı sebeplerden dolayı pay oranlarında değişiklikler olabilecektir.
Bu sebeple, davacı tarafından geçerli olabilecek başka delil sunulmadığından, dava konusu olayda murisin davalı şirketteki pay oranının tespitinin bu aşamada ancak pay defteri ile yapılabileceği anlaşılmış, bilirkişi heyetince davalı şirketin pay defteri üzerinde inceleme yapılması istenmiş, bilirkişi heyetince yapılan inceleme de hukuka aykırı bir devrin bulunmadığı saptanmıştır.
Yukarıda belirtildiği üzere, pay devri imzalı senetle yapılmadığından ve davacı tarafça da geçerli olabilecek herhangi bir delil sunulmadığından, murisin paylarının sahte imza ile devredildiği kanıtlanamamıştır.
Tüm bu nedenlerle, davacı taraf iddiasını kanıtlayamadığından ve pay devrinde bir usulsüzlük bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın esastan REDDİNE,
2-Harçlar yasasına göre alınması gerekli 683,10 TL harcın, davacılar tarafından yatırılan 170,78 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 512,32 TL harcın davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından sarf edilen 34,25 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
6-Dosyada mevcut gider avansını karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacılar vekili ve davalılar vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde———- Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar okundu, ana hatlarıyla anlatıldı.14/10/2020