Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/823 E. 2018/385 K. 24.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL ANADOLU
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/823
KARAR NO : 2018/385

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 19/07/2017
KARAR TARİHİ : 24/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı 19.07.2017 tarihli dava dilekçesinde özet olarak; müvekkil şirketin, davalı şirketle ticari ilişkisi olduğunu, bu kapsamda davalıya kozmetik malzemesi satıp teslim ettiğini, ancak 18.01.2016 tarih 9.027.89 TL, 25.02.2016 tarih 2.655.00 TL, 07.03.2016 tarih 1.847.88 TL ve 01.04.2016 tarih 2.650.75 TL lik fatura bedellerinin ödenmediğini, alacağın tahsili için Anadolu—- İcra müdürlüğünün —- E sayılı dosyası üzerinden takibe geçilmiş ise de itiraz üzerine takibin durduğunu öne sürerek, itirazın iptaline ve % 20 tazminata mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Bilirkişi— 21/02/2018 tarihli raporunda; “Davacının ticari defterlerinde; Davacının 2015 yılından bakiye kalan 1.179.42 TL alacağın 2016 yılına devrettiği, -Davacının, 2016 yılında davalıya 20.838.92 TL tutarlı (10) adet satış faturası kestiği ve toplam alacağın (devir bakiyesi + 3.155 TL iade çekle birlikte) toplam 25.173.34 TL olduğu, -Davacının, davalıdan 8.990.00 TL tahsil ettiği, Davacının davalıdan (25.173.34 – 8.990.00) = 16.183.34 TL bakiye alacağın bulunduğu tespit edilmiştir.
Davalı ticari defterleri: Davalı taraf ticari defterlerini ibraz etmediğinden inceleme yapılamamış olup, bu husus yüce mahkemenin takdirinde bulunmaktadır. Bu durumda davacının, 16.183.34 TL tutarlı alacak bakiyesini meydana getiren; -2015 yılından->2016 yılına devreden 1.179.42 TL alacağını, 2016 yılında davalıya kestiği 20.838.92 TL tutarlı 10 adet fatura ve içeriği malları davalıya Sevk İrsaliyeleri ile teslim ettiğini, kanıtlaması gerekecektir.
Davacı delil dilekçesinde; icra dosyası, ticari defterler, cari hesap ekstresi ve faturaları, delil olarak göstermiştir. Faturalar hariç, diğer deliller, yukarıda incelenmiş olup, tek başına alacağın varlığına delil teşkil etmeyeceği, fatura ve içeriği malların da davalıya Sevk İrsaliyeli ile teslim edildiğinin kanıtlanması gerekeceği yüce mahkemenin takdirindedir.
Davacı, fatura asıllarını, mahkeme kasasına sunmuş olup, “İrsaliyeli Fatura” olduğu, ¡rsaliyeli fatura düzenlenmesi durumunda, ayrıca sevk irsaliyelerinin aranılmasına gerek olmayacağı, bilenin bir husustur.
İzleneceği gibi fatura içeriği malların (kozmetik ürünlerin),—- adlı kişilere teslim edildiği görülmektedir. Teslimlerin geçerli olabilmesi için, adı geçen bu kişilerin, davalı şirket yetkilisi veya çalışanı olması gerektiği, yüce mahkemenin takdirindedir.
Dosyaya sunulan belgeler içerisine bakıldığında, ismi geçen bu kişilerin; davalı çalışanı veya yetkilisi olduğuna ilişkin bir kayda rastlanılmamaktadır. Ancak cari hesap seyrine ve fatura miktarıyla örtüşen ödemelere bakıldığında; Davacının kestiği 10.06.2016 tarih 270.00 TL 10.06.2016 tarih 2,760.00 TL tutarlı fatura bedellerinin karşılıklarının ödenmiş olduğu, fatura içeriği malları alan kişinin —-olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda —-, davalı tarafından da malları teslim alan kişi olduğu hususunun benimsendiğinin kabulü gerekmektedir. Bu durumda —-‘ün teslim aldığı faturalı mallar tekrar sıralandığında; toplam 15.430.61 TL fatura ve içeriği malları, davalı çalışanı —-‘ün teslim aldığının kabulü gerekmektedir.
Davalının, cari hesabında yaptığı ödeme tutarı 5.835.00 TL olup, davacının, takip tarihi itibariyle davalı şirketten, (15.430.61 – 5.835.00) = 9.595.61 TL olduğu, sonuç ve kanısına varılmıştır.” demiştir.
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Davacı, davalıdan olan alacağının tahsili için İstanbul Anadolu—- İcra Müdürlüğü’nün— Esas sayılı dosyasında davalı aleyhinde icra takibi başlatmış olup, davalının itirazı ile icra takibi durmuştur. Davacı taraf süresinde açmış olduğu bu dava ile itirazın iptalini ve takibin devamını talep etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Somut olayda davacı, icra takibine konu alacağını cari hesap ilişkisine dayandırmış, davalı ise akdi ilişkiyi ve borcu inkâr etmiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığını ispat yükü davacı taraftadır.
Öte yandan ticari defterlerle ispat ise 6100 sayılı HMK.nun 222. maddesinde düzenlenmiştir. Bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, anılan kanun hükmünün 5. Fıkrası uyarınca, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlıdır. Aynı husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/10/2016 Tarihli. 2014/11-1159 E. 2016/967 K. S.lı kararında da vurgulanmış olup, HMK.nun “Tarafların belgeyi ibraz etmesi” başlıklı 220. Maddesinin ticari defter ve belgelerin ibrazında da uygulanması görüşü benimsenmemiştir.
Davacı, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmış değildir; defterler dışında da deliller bildirmiş ve bunları mahkeme huzuruna getirmiştir. Davacı dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından, davalının ticari defterlerini hazır etmemesinin aleyhine sonuç doğurması yukarıda bahsedilen içtihat uyarınca mümkün değildir.
Bu durumda davacı iddiasını fatura ve içeriği malların davalıya sevk irsaliyeleri ile teslim edildiğini kanıtlaması gerekmektedir. Davacının ibraz ettiği irsaliyeli faturaların incelenmesinde, teslim alan kısmının imzalı olduğu, SGK.dan gelen müzekkere cevabına göre sevk irsaliyesinde teslim alan olarak imzası bulunan kişilerin davalının çalışanları olduğu, bu durumda davacının 20838,92 TL malı teslim ettiğinin ispatlandığı, davacının kayıtlarında 5835,00 TL ödeme göründüğü, bu durumda davacının davalıdan takip tarihi itibariyle (20838,91-5835,00=) 15003,92 TL alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile İst. And. —- İcra Müd. —- Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının KISMEN İPTALİ ile takibin 15.003,92 TL asıl alacak bakımından DEVAMINA,
-Asıl alacak 15.003,92 TLye takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi UYGULANMASINA,
-Asıl alacak 15.003,92 TLnin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alınması gerekli 1024,92 TL harçtan peşin alınan 195,46 TL sinin mahsubu ile bakiye 829,46 TL’nin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 195,46 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
3-Davacı tarafça sarf edilmiş, 31,40 TL, 4,60 TL vekalet pulu, 600,00 TL bilirkişi ücreti, 109,50 TL posta gideri olmak üzere toplam: 745,50 TL den kabul edilen kısma isabet eden 691,17 TL sinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT uyarınca 2180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
5-Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,

Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin huzurunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 24/04/2018