Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/793 E. 2019/139 K. 12.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/793
KARAR NO: 2019/139
DAVA : MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ: 13/07/2017
KARAR TARİHİ: 12/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde; Müvekkil şirket adına ve ——– şubesinden keşideli olan —- nolu ve —— TL miktarlı çeke dayanılarak İhtiyati haciz karan alındığını ve bu kararın İstanbul 8. İcra Müdürlüğümün —–Esas sayılı dosyasından icraya konulduğunu, çekinboş olarak müvekkilinin elinden rızası dışında çıktığını, bu şekilde müvekkilinin 3 adet çekinin kaybolduğunu veya çalındığını, bununla ilgili C. Savcılığına müracaatta bulunduğunu, çekteki imza ve yazıların müvekkil şirket yetkilisine ait olmadığını, bu nedenle müvekkil şirketin borçtan sorumluluğu söz konusu olmayacağını, takibe konu çekteki imza ve yazıların müvekkile ait olmaması nedeniyle Anadolu 7.İcra Hukuk Mahkemesinin ——– Esas sayılı dosyası ile imza itirazında bulunduklarını, müvekkilin imza ve mukayese imzalarının bulunduğu belgeler üzerinde grafolog marifetiyle yaptırdığı incelemede, çek üzerindeki imzanın müvekkile ait olduğunun tespiti yapıldığını, taraflar arasinda ticari ilişki bulunmadığını, davalının çeki nasıl ve ne yolla elde ettiğini bilmediklerini, müvekkilin dava konusu çekle ilgili olarak kendisine bir fatura kesilmediğini, davalı taraf elinde bulundurduğu çek ile İcra takibine başladığını, haciz sırasında ihtiyati haciz miktarını ödeyerek takibi durdurdukları halde kararın kesinleşmesinden sonra davalının parayı çekme ve bakîye için müvekkile hacze gelme ihtimali bulunduğundan ödedikleri 21.807,00 TL nin teminat olarak sayılmasını ve ödemenin dava sonuna kadar alacaklıya ödenmemesine karar verilmesini, kötü niyetli olarak çeki takibe koyan ve hatta ihtiyati haciz karan alarak baskı altında müvekkilden haksız taleplerde bulunan davalının%20 den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 17/04/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile; 25/09/2013 tarihli dilekçesinde icra dosyasına 22/02/2013 tarihinde 21.804,85 TL, 24/09/2013 tarihinde 9.743,51 TL olmak üzere toplam 31.548,36 TLödeme yapıldığını, 21.804,85 TL nin alacaklı tarafından çekildiğini, bakiye kalan meblağın ise çekilmek istendiğini, icra dosyasından çekilen para için davalarına istirdat davası olarak devam edeceklerini belirtmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin yetkili ve meşru hamili bulunduğu çekin ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nitı ———- D.tş sayılı dosyasından İhtiyati Haciz kararı alındığını, İstanbul Anadolu 89. İcra Müdürlüğünün ——- Esas sayılı dosyasından İcra takibine geçildiğini, ihtiyati haciz esnasında çek bedelinin davacı tarafından icra dosyasına yatırıldığını, davacının çek bedelini icra dosyasına yattıktan sonra çeki çaldırdığını, rızası hilafına elinden çıktığını iddia ederek icra dosyasına yatan paranın ödenmemesine yönelik Durdurma ve Tedbir talepli iş bu menfî tespit davasını açtığını, davacı tarafından, takibe konu çekteki imzaya itiraz edildiğini, imzanın şirketi temsile yetkili —– —– eli ürünü olduğunun tespit edildiğini, davacının imzaya itirazları haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının söz konusu çekin keşidecisi olup müvekkilinin ise davaya ve takibe konu çeki aradaki birkaç cirodan sonra devraldığını belirterek davacı ile müvekkil arasında ticari bir ilişki olmaması doğal olduğunu, davacının söz konusu çekin boş olarak çalındığı ileri sürülmekte ise de buna dair dosyada davacının beyanları dışında başkaca ve yeterli delil mevcut olmadığını, müvekkilinin davalı kambiyo senedinin nedenini, asıl borç ilişkisinin varlığını kanıtlamak zorunda olmadığını, müvekkilimin alacağı kıymetli evraka dayandığından soyutluk (mücenetlik) ilkesi geçerli olduğunu, evrak kambiyo senedi olduğu için TTK da belirtildiği gibi senedin nedenini ve asıl borç ilişkisinin varlığını kanıtlamak zorunda olmadığı gibi bunun aksini ispat yükünü borçluya bırakıldığını ve bundan doğacak defilerin “iyi niyetli” üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceğini açıkça belirtildiğini, müvekkilinin çeki ciro yoluyla devraldığından iyi niyetli hamil konumunda olduğunu, öncelikle iyi niyetli 3.kişi ve Yetkili ve Meşru hamil olmaları dikkate alındığında haksız ve kötü niyetli olarak açılan iş bu davanın reddine ve thtîyatl tedbtr kararının kaldırılmasına, davacı aleyhinde alacak miktarının %40’ından aşağı olmamak kaydıyla inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İstanbul Anadolu 7.İcra Hukuk Mahkemesinin ——– esas sayılı dosyası, İstanbul Anadolu 8.İcra Müdürlüğünün ——-esas sayılı dosyası, İstanbul Anadolu 10.İcra Müdürlüğünün —– esas sayılı dosyası, İstanbul Anadolu 7.İcra Müdürlüğünün ——- esas sayılı dosyası getirtilerek incelenmiştir. İstanbul Anadolu 7. İcra Mahkemesinin ——- esas sayılı dosyasında aynı çeke istinaden yapılan adli grafoloji uzmanına ait —–tarihli raporda imzanın …’nun eli ürünü olduğu belirtilmiştir.
———-Müdürlüğünün —– tarihli yazıları ile,— ———– ait imza beyannamesi fotokopisi getirilerek incelenmiştir.
——- Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesinin —— tarihli raporunda; İnceleme konusu çekte———– atfen atılı keşideci imzası ile söz konusu şirkette imzaya yetkili …’nun imzaları arasında farklılık saptandığından söz konusu çekteki keşideci imzasının mevcut mukayese imzalarına kıyasla ———- eli ürünü olmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi ———- tarihli raporunda; —-Keşide tarihli — TL değerinde — Bankası çekinin incelenmesinde; Şahsın huzurda alınan yazı örnekleri ile karşılaştırıldığında, harflerin ve rakkamların yapılış biçimleri, boyut ve yapılış yönleri, motor hareketleri açısından benzerlikler görülmediğini, çek ön yüzeyinde iki farklı kalem izi görüldüğü, birinci kalem ile çekin doldurulduğunu, ikinci ile sadece imza kısmının oluşturulduğunun anlaşıldığını, imzalar açısından bakıldığında ise, incelemenin dosya içersinde bulunan iki farklı zamana ait imzalar ile karşılaştırma yapıldığını, sonuç olarak; Çek üzerindeki yazı, rakam ve ibarelerin, ismi anılan şahsın eli ürünü olmadığını, imzalar da ise şahsın Orijinal imzaları ile benzer özelliklere rastlandığını, tekrarlar, motor hareketler gibi grafolojik açılardan ve yukarda gösterilen izler açısından benzerlikler bulunduğunu belirtmiştir.
Mahkememizce ———-yapılan yargılama sonucunda, çekteki keşideci imzasının davacı şirket temsilcisine ait olmadığı, davacının çek bedeli ile sorumlu tutulamayacağı, yargılama aşamasında ödenen bedelin istirdadının gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, ödenen bedelin davalıdan istirdadına, tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Yargıtay 19. H.D. 06/04/2017 T. 2016/8491 E. 2017/2841 K. Sayılı kararı ile “Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, imza incelemesine esas çekin keşide tarihinden önceki tarihli davacıya ait belge asılları getirtilmeksizin rapor düzenlenmiş olup, söz konusu rapor hükme esas alınamaz. Mahkemece davacının samimi imzalarını içeren, çek keşide tarihinden önceki tarihli belge asılları getirtilerek, konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla yeniden rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir.
Dava, kambiyo senedinden ve bu senede istinaden başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Bozma sonrasında, devam eden yargılamada, davacının imza asıllarını ihtiva eden belgerin yanında, çekin düzenlendiği tarihten önceki belge asılları ile davacının aleyhine sonuçlanan İstanbul Anadolu 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin ——– Esas sayılı dava dosyasında bilirkişi incelemesine esas alınan belge asılları da getirtilmiş, davacının imza aslını ihtiva eden çek tarihinden önceki nüfuz cüzdanı talep formu aslının da celbi sağlanmıştır.
Dosya bilirkişiler Prof. Dr. ————- tarafından oluşan heyete tevdi edilmiş, dava konusu—— şubesine ait —-nolu ve —– TL bedelli çekteki imzanın davacıya ait olup olmadığının tespiti istenmiş, heyet tarafından düzenlenen —— tarihli asıl ve ——— tarihli ek raporda, davacının aleyhine sonuçlanan İstanbul Anadolu 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin ——– Esas sayılı dosyasdaki bilirkişi tarafından incelemeye esas alınan belgeler ve davalının itirazları da değerlendirilmek suretiyle düzenlenen raporda dava konusu çekteki imzanın davacıya ait olmadığı tespit edilmiştir.
Mahkememizce, diğer raporların ve bu raporlara esas alınan belgelerin de değerlendirilmek suretiyle hazırlanan 27/06/2018 tarihli asıl ve 10/12/2018 tarihli ek rapora üstünlük tanınmak gerekmiş, davacının borçlu olmadığının tespitine ve ödenen bedelin istirdatına dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Davacı tarafından tazminat talebinde bulunulmuş ise de, davalı alacaklının ciranta olduğu, haksız ve kötü niyeti ispatlanmadığı anlaşıldığından davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, davacının davalıya ——– şubesi — nolu — TL bedelli çekten ve bu çeke istinaden açılan İstanbul Anadolu 8. İcra Müd. ——— E sayılı takip dosyasından dolayı BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİ ile 31.547,56 TL’nin DAVALIDAN İSTİRDADINA,
Tazminat talebinin REDDİNE,
2-Alınması gerekli 2.155,01 TL den peşin olarak yatırılmış olan 367,20 TL’nin mahsubu ile, bakiye 1787,81 TLnin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 367,20 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
3-Davacı tarafça sarf edilmiş, (Yargıtaydan önce; 24,30 TL başvurma harcı, 367,20 peşin harç, 3,75 TL vekalet pulu, 500,00 TL bilirkişi ücreti, posta gideri 111,00 TL) Yargıtaydan sonra 817,50 TL olmak üzere toplam 1712,75 TL nin davalılardan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 3785,71 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin huzurunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 12/02/2019