Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/779 E. 2019/530 K. 03.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2017/779 Esas
KARAR NO: 2019/530
MAHKEMEMİZ ASIL DAVA DOSYASI
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ: 10/07/2017
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN —KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ: 08/09/2017
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN – KARAR SAYILI DOSYASI:
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ: 28/08/2017
KARAR TARİHİ: 03/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
MAHKEMEMİZ ASIL DOSYASINDA;
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ———- tarihinden bu yana ——— yıldan bu yana Davalı Kooperatifin üyesi olduğunu, önceleri ——— olarak faaliyete geçen davalı Kooperatif’e ait taşınmazın ——— alanında bulunduğunun anlaşılması üzerine ——- yılında ———-dönüştürüldüğünü, yirmi yıldan bu yana da henüz amacını gerçekleştiremediğini, Kooperatifin amacını gerçekleştiremeyeceğinin de fiilen ortaya çıkmış bulunduğunu, Kooperatifin müteahhitler ve ayrılan ortaklar dahil çok sayıda kişiyle hukuki uyuşmazlığı bulunduğunu, Genel Kurul toplantı tutanağının 4/e maddesinde de görüleceği gibi Genel Kurullarda kendilerine somut bilgi verilmediğini, bu nedenle hukuki uyuşmazlık bulunan kişilerin kim oldukları, davalardan kaynaklanan risklerin büyüklüğü hususlarında bilgileri olmadığı için dava dilekçesinde bilgi veremediklerini, müvekkilinin üyesi bulunduğu Kooperatifin borca batık olup olmadığını dahi bilme olanakları bulunmadığını , ——— tarihli Genel Kurul’da bu konudaki ısrarlı sorularına somut yanıt verilmediğini, (gerçeğe aykırı bir şekilde) bu konuda daha önce bilgi verildiği açıklaması ile geçiştirildiğini, ———– olarak Yönetim Kurulu Başkanı’nın İşyeri adresi olan T——— nin gösterildiğini, her ne kadar tutanakta incelemeye hazır tutulduğu söylenmekte ise de, burasının gerçekte Kooperatif Başkanı ———– işyeri olması nedeniyle, üyelerin Başkan ile kişisel bir yakınlığı olmadıkça fiilen gidip bu adreste bilgi alma olanağının da bulunmadığını, bu tür bilgilere Genel Kurul davetiyeleri yahut denetim raporlarında da yer verilmediğini, yine Denetim Kurulu’nun yaptığı açıklamalardan anlaşılabildiği kadarıyla Kooperatif defter ve kayıtları yasal usullere uygun tutulmadığını, dolayısıyla bilançonun da usule aykırı ve gerçeği yansıtmadığı dikkate alındığında inceleme olanağı bulunsa idi dahi bundan gerçek durumun anlaşılamayacağının da ortada olduğunu, Kooperatifin bundan büyük zararlar gördüğü konusunda üyeler arasında yargı ve haklı bir endişe bulunduğunu, bunların yanında, Genel Kurul sırasında Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri tarafından yapılan sözlü açıklamalar ile kısmen Genel Kurul tutanağına da yansıdığı ve kendilerine verilmeyen Denetim Kurulu Raporunun okunmasından öğrenebildikleri kadarıyla;
a)Kooperatif hesaplarının 3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Malî Müşavirlik Ve Yeminli Malî Müşavirlik Kanunu gereği yetki almış bir SMMM tarafından tekdüzen muhasebe ilkelerine göre düzenlenmesi gerekirken bu konuda yetkisi bulunmayan, ehil olamadığı görülen Kooperatif YK Başkanı ——– tarafından düzenlendiğini, Denetim Kurulu raporunun okunması sırasında anlayabildikleri kadarıyla, Başkanı — muhasebe hesaplarını da yanlış ve eksik düzenlemekte, Kooperatif risklerini gizleyebilmek için de dip notlara yer vermediğini,
Üstelik ——– bu yaptıklarına karşılık olarak(bu konuda kendilerince bilinen önceden verilmiş bir Genel Kurul veya Yönetim Kurulu kararı bulunmamasına rağmen) kendi kendisine yıllık 3.600 (üç bin altı yüz) TL ücret tahakkuk ettirdiğini, oysa Kooperatif Ana Sözleşmesinin 56. Maddesine göre; Yönetim Kuruluna Genel Kurulca belirlenen aylık ücret, huzur hakkı, risturn ve yolluk dışında ücret ödenemeyeceğini,
———– Kooperatiften haksız kazanç sağladığını,
Yine kendi işyerini Kooperatif merkezi olarak göstermek suretiyle, yıllardır neredeyse hiçbir faaliyet yürütülmemiş olmasına rağmen kendi işyerinin kirasını (bu konuda kayıt veya belgeye ulaşılamadığından ne oranda olduğu yargılama sürecinde yapılacak incelemelerde ortaya çıkacağı üzere) ciddi ölçüde Kooperatife yükleyerek, buradan da haksız kazanç sağlamış ve güveni kötüye kullandığını,
b)Kooperatifin malvarlığı Kooperatif YK Başkanı——–i tarafından keyfi olarak kendi nam ve hesabına işletildiğini, Nitekim kendisinin de Genel Kurulda açıkça;
•Kooperatif bina ve tesisatının oğlu ——-i ve diğer bazı çalışanlar (bunların kimler ve kaç kişi oldukları bilinmemektedir) yardımıyla şahsen kendisi tarafından Kooperatif üyesi olmaya üçüncü şahışlara kiraladığını,
•Bu yolla elde ettiği gelirin ancak bu işte çalışanların ücretlerini karşıladığını,
•Gelir ve giderin başa baş olduğunu, bunları Kooperatif hesaplarına yansıtmadığını,
Açıkça ve samimiyetle beyan etttiğini,. Bu gelirin ne kadar olduğu ve diğer hususlar ise bilinmediğini, Durumun Genel Kurul tutanağına da kısmen yansıdığını, madde 4/a), Denetim Kurulu Raporunda da yer aldığını,——- bu yolla da Kooperatif malvarlığını kişisel ticari amaçlarla kullanarak haksız kazanç sağlamakta ve güveni kötüye kullandığını,
c)Ayrıca Denetim Kurulu Raporunun okunması ve Yönetim Kurulu üyelerinin açıklamalarından da anlaşıldığı üzere Yönetim Kurulu tarafından Kooperatif adına yapılan harcamaların önemli bir bölümünün belgesiz olduğunu, sadece 2016 yılındaki belgesiz harcama miktarının 22 bin TL’nin üzerinde olduğunu, iki bin TL’ye yakın mükerrer kayıt bulunduğunu, okunan Denetim Kurulu raporu ve müzakereler sırasında yapılan açıklamalarla bu durumun sabit olduğunu, diğer bir deyişle son 2016 Yılındaki belirlenebilen 22 bin TL’nin üzerindeki bu harcamaların gerçekte ne için yapıldığı ve alınan mal veya hizmetin karşılığı olup olmadığının dahi belli olmadığını, ayrıca aynı yıl içerisinde iki bin TL’ye yakın mükerrer kayıt olduğunun da Denetim Kurulunca tespit edildiğini,
Yönetim Kurulu Üyelerinin bu yöntemi Kooperatifin yararı için uyguladıkları yolundaki açıklamaların da inandırıcı ve makul olmadığını,
d)Ayrıca YK Başkanı ———’nin otları yakarak yangın çıkarması nedeniyle kendisine uygulanan 6.000 (altı bin) TL para cezasının da Kooperatif hesabından karşılandığını, Denetim Kurulu Raporuna yansımış ve kendisi tarafından da Genel Kurul’da kabul edildiğini, ———– bu yolla da Kooperatiften haksız kazanç sağlamış ve güveni kötüye kullandığını,
Yine Genel Kurul sırasında yapılan açıklamalar ve Denetim Kurulu Raporundan anlayabildiğimiz kadarıyla, Kooperatif Yönetim Kurulu’nun Üyeler arasında eşitlik sağlamak görev ve sorumluluğunu da yerine getirmediğini, ÜStelik Gündemin 8’inci maddesinin “üyeliği son bulmuş üyelerin başvurularının görüşülmesi” olduğunu, Genel Kurul tarihi itibarıyla “üyeliği son bulmuş üye” bulunmadığını, Bu maddenin değiştirilmesi için usulünce verilmiş bir önerge ve gündem değişikliği olmadığını, dolayısıyla böyle bir görüşmenin yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, ayrıca bir oylama ve karar maddesi bulunmadığını, bu konuda yapılan görüşme ve oylamanın şekil olarak hukuka aykırı olduğunu, ayrıca Yönetim Kurulu’nun, ——– tarihli Genel Kurulu’da kendi yandaşlarının çoğunluğu sağladığını fark etmesi üzerine bir önceki Genel Kurul’da oylanarak üyelikten ihraç kararı kabul görmeyen—isimli üye hakkında herhangi bir yeni karar dahi alma gereği duymaksızın ve gündemde usule uygun bir değişiklik de yapılmaksızın yeniden oylama yapılmasını sağlayarak bu Üyenin de ihracına yolunda usulsüz bir karar alınmasını sağladığını,
Yine Genel Kuruluda kendi yandaşlarının çoğunluğu sağladığını fark eden Yönetim Kurulunun, yukarıda özetlenen usulsüzlük ve kanuna aykırılıkları ulaşabildiği defter ve kayıtlar üzerinden belirleyerek rapora dönüştüren Denetim Kurulu Genel Kurul tarafından raporunun reddedilmesi ve Üyelerin ibra edilmemesi gibi hiçbir gerekçesiz ve usulsüz bir karara daha neden olunduğunu, Üstelik bu karaınr oylaması sırasında —————-tarafından Genel Kurul’a açıkça raporun içeriğinin doğru olduğu ve buna şahsen bir itirazının olmadığı, ama bu üyelerin de muhalif davranışları nedeniyle bu yolda oy verilmesi gerektiği açıklamasının yapıldığını,
Kooperatif belge ve kayıtlarını hukuka uygun olarak tutmadığını, Denetim Kurulu’nun da belirlediği üzere bunu gizlemek amacıyla bilançoda dipnotları göstermediğini, Oysa Koop.K.m.62 gereği “Yönetim Kurulu, kendi tutanakları ile Genel Kurul tutanaklarının, gerekli defterlerin ve ortak listelerinin muntazam hazırlanıp, tutulup, saklanmasından ve işletme hesabiyle, yıllık bilançonun kanuni hükümlere uygun olarak hazırlanıp tetkik olunmak üzere denetleme kuruluna verilmesinden sorumlu olduğunu,
Aidatların nerede ve ne amaçla kullanılacağının da bilinmediğini, zira Başkanın Genel Kurulda bizzat yaptığı açıklamaya göre Kooperatifin inşaat ruhsatı olmadığı gibi başkaca faaliyette bulunma konusunda bir izni olmadığını, 30 ortaklı Kooperatifin 25 yılda yaptığı tek şeyin dört adet daire olduğunu, bunların da yukarıda sunulduğu üzere Müvekkili gibi az sayıda ortağın ödentileriyle gerçekleşmiş olduğunu, gelinen aşamada Kooperatif Başkanı———– kişisel yararlanmasına bırakıldığını, Kooperatif Başkanının yakınları ve hısımlarından oluşan önemli sayıda ortağın bu malvarlığında hemen hemen hiçbir katkısı olmadığını, çoğunluğu bu şekilde arkasına alan bu Yönetim Kurulunun, keyfi ve usulsüz karar ve davranışlarla azınlıkta kalan üyelerden yararlandığını, bundan sonra da yararlanmaya devam etmek yahut onları Kooperatiften uzaklaştırarak onlardan edinilen kazanmalardan ayrıca haksız kazanç sağlamak peşinde olduğunu, Kooperatif Yönetim ve Denetim Kurullarına yapılan seçimlerin de usulsüz olduğunu, kendilerinden olmayan herkesin Kooperatifteki etkinliğini önlemeye çalışan bu grubun, sayısal çoğunluğunu kullanarak Yönetim ve Denetim Kurullarının da sadece kendilerinden oluşmasını, böylece yapılan usulsüzlükleri üyelerden daha kolay izlemeyi amaçladığını, bunun sonucunda daha Genel Kurul Divan Heyetinin seçimiyle kendisini göstermeye başladığını, kurullara ————‘nin akrabalarının seçildiğini, bu durumun Kooperatif Ana Sözleşmesinin 53’üncü maddesine aykırı olduğunu,
Tüm bu nedenlerle, Genel Kurulda alınan kararlardan;
5. Maddede geçen; Yönetim Kurulu Faaliyet Raporunun kabulü, Denetim Kurulu Faaliyet Raporunun reddi, Bilanço, envanter, gelir gider raporlarının kabulüne,
6. Maddede geçen Yönetim Kurulunun ibrasına,
7. Maddede geçen Denetim Kurulunun ibrasının reddine,
8.Maddede geçen bir kısım Üyelerin üyeliklere son verilmesine,
9. Maddede geçen ve ne olduğu bilinmeyen afaki dört bina projesinin kabulüne,
10. Maddede geçen ve Yönetim Kurulunca önceden belirlenmemiş olduğundan Genel Kurul sırasında oluşturulmaya çalışılan ve hiçbir somut bilgi, rakam yahut açıklama bulunmayan sözde tahmini bütçenin görüşülme sine,
11. Maddede geçen ve tamamen afaki ve gerçeklikten yoksun aidatların 500 TL olarak belirlenmesine,
12.Maddede geçen usulsüzlükleri ortaya çıkmış Üyelerin yeniden seçimine ve birbirleriyle akrabalık ve hısımlık ilişkileri bulunan olan Yönetim ve Denetim Kurulu Üyelerinin ve yedeklerinin seçilmesine ilişkin Davalı Kooperatifin —–tarihli Genel Kurulda alınan kararlardan ———-i maddelerinin Kanuna, Kooperatif Ana Sözleşmesine ve iyi niyet kurallarına aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesini talep talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Dava dilekçesinin davalı Kooperatife 22.07.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalının davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN ————– ESAS SAYILI DOSYASI:
İDDİA: Davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatifin 20 yılı aşkın süredir üyesi olduğunu, son birkaç yıla kadar yasal yükümlülüklerini düzenli olarak yerine getirdiğini, Kooperatifler Kanunu’nun 16.maddesi uyarınca ana sözleşmede çıkarılma sebeplerinin mevcut olması durumunda yönetim kurulunun üyenin çıkarılması için genel kurula teklif götürmesi ve bu konuda kararın genel kurul tarafından verilmesi gerektiğini, buna rağmen kooperatif yönetim kurulunun ———- tarihli kararıyla ortaklıktan ihraç edildiğini, bu kararın kooperatifin ————- tarihli genel kurul toplantısında oy çokluğuyla kabul gördüğünü, alınan kararın kanuna aykırı olduğunu, ihraç kararında ödemediği aidat miktarının doğru şekilde hesaplanmadığını, yönetim kurulu tarafından alınan ve genel kurul tarafından onaylanan bu kararın hukuka aykırı olduğunu, davalı kooperatifin acz içinde olup aidat toplamasında üyelerinin hukuki yararının bulunmadığını, acz halindeki kooperatifin amacına ulaşmasının mümkün olmayıp dağılmasının kaçınılmaz olduğunu, 30/05/2015 tarihinde yapılan genel kurulda alınan kararlar ile aidat ödemesinin kararlaştırılarak taahhütlerini yerine getirmeyen üyelerin üyelikten çıkarılması için yönetim kuruluna yetki verildiğini, söz konusu yönetim kurulu ihraç kararının bu genel kurul kararına dahi aykırı olduğunu, ihraca gerekçe gösterilen aidat borcunun tamamının ödendiğini, eski aidat borçları için ise tüm ortaklara genel kurul kararı uyarınca 2 yıllık süre tanındığını, ihraç nedeni olarak gösterilen tutarın ise ihraç kararının alındığı —— tarihinden önce ödenmiş olması itibariyle haksız şekilde ihraç edildiğini belirterek davalı kooperatif yönetim kurulunun ——— sayılı kararına konu olan ve genel kurulun ——–tarihli toplantısında onaylanan ortaklıktan çıkarılması kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı Kooperatif adına yönetim kurulu başkanı——– tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça yönetim kurulunun çıkarma kararına itiraz edilmesi nedeniyle bu hususun —— tarihli genel kurulda görüşülerek itirazın oy çokluğuyla reddedildiğini, bu kararın iptali davasının 30 gün içinde açılması gerekirken davacının davayı süresinde açmadığını, kooperatifin yapı kooperatifi olmadığını, bu yüzden özel konut yapma taahhüdünün bulunmadığını, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını, davacının kendisinin de önerdiği ve hiç kimsenin itiraz etmediği zorunlu giderler karşılığı aylık 100 TL tutarındaki aidatları bile ödememesi nedeniyle üyelikten ihraç edildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN —— ESAS SAYILI DOSYASINDA:
İDDİA: Davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; ———sayılı kararıyla müvekkilin davacının aidat borcunu ödemediği gerekçesiyle kooperatif üyeliğinden ihracına karar verildiğini, bu karar Kooperatif Genel Kurulu tarafından ——–tarihinde oy çokluğuyla kabul gördüğü, müvekkilin borçlu bulunduğu aidat tutarını ödememesi gerekçesiyle YK tarafından alınan ve Genel Kurul tarafından onaylanan bu kararın hukuka aykırı olduğunu, toplanan aidatlarla oluşan malvarlığının YK üyeleri tarafından haksız kazanç elde etmeye yönelik kullanıldığı, bu nedenle de İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——– Esasına kayıtlı Genel Kurul Kararlarının iptali davası açıldığı, ihraç kararında müvekkilin ne miktar aidatı ödemediği (kooperatife ne miktar borcu olduğu) için bu kararın alındığı belirtilmediğini, gönderilen ihtarnamelerde borcunun hesap ekstreleri alacak borç kalemleri gösterilmediği, tamamen afaki olarak şaibeli bir takım toplam rakam belirtildiği, alınan ihraç kararı öncelikle bu yönüyle hukuka aykırı olduğunu, ihraç kararına gerekçe gösterilen aidat tespiti hukuka aykırı ve kötü niyetli olduğundan bahisle, ———– sayılı kararına konu olan ve Genel Kurulun —- tarihli toplantısında onaylanan davacı müvekkilinin hakkında alınan ortaklıktan çıkarılma kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı Kooperatif adına yönetim kurulu başkanı ———– tarihli cevap dilekçesinde özetle;; davacı tarafça yönetim kurulunun çıkarma kararına itiraz edilmesi nedeniyle bu hususun ——— tarihli genel kurulda görüşülerek itirazın oy çokluğuyla reddedildiğini, bu kararın iptali davasının 30 gün içinde açılması gerekirken davacının davayı süresinde açmadığını, kooperatifin yapı kooperatifi olmadığını, bu yüzden özel konut yapma taahhüdünün bulunmadığını, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını, davacının kendisinin de önerdiği ve hiç kimsenin itiraz etmediği zorunlu giderler karşılığı aylık 100 TL tutarındaki aidatları bile ödememesi nedeniyle üyelikten ihraç edildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Asıl dava kooperatif genel kurul kararının iptali istemine, birleşen davalar kooperatif yönetim kurulu ve genel kurulun ihraç kararlarının iptali istemlerine ilişkindir.
Asıl davada, davacı davalı kooperatifin ———- tarihli Genel Kurul toplantısında alınan kararların iptalini talep etmektedir.
Birleşen İst. Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ———- esas sayılı dosyasında, davacı, davalı Kooperatifin Yönetim Kurulu’nun——- tarihli kararına konu olan ve ——- tarihli Genel Kurul toplantısında alınan davacının ortaklıktan çıkarılması kararının iptalini talep etmektedir.
Birleşen İst. Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——- esas sayılı dosyasında, davacı, davalı Kooperatifin Yönetim Kurulu’nun —– tarihli kararına konu olan ve —— tarihli Genel Kurul toplantısında alınan davacının ortaklıktan çıkarılması kararının iptalini talep etmektedir.
Buna göre, asıl davadaki uyuşmazlık, “davalı kooperatifin ——- tarihli genel kurulunda alınan;
5. Maddede geçen; Yönetim Kurulu Faaliyet Raporunun kabulü, Denetim Kurulu Faaliyet Raporunun reddi, Bilanço, envanter, gelir gider raporlarının kabulüne ilişkin kararın,
6. Maddede geçen Yönetim Kurulunun ibrasına ilişkin kararın,
7. Maddede geçen Denetim Kurulunun ibrasının reddine ilişkin kararın,
8.Maddede geçen bir kısım Üyelerin üyeliklere son verilmesine ilişkin kararın,
9. Maddede geçen ve ne olduğu bilinmeyen afaki dört bina projesinin kabulüne ilişkin kararın,
10. Maddede geçen ve Yönetim Kurulunca önceden belirlenmemiş olduğundan Genel Kurul sırasında oluşturulmaya çalışılan ve hiçbir somut bilgi, rakam yahut açıklama bulunmayan sözde tahmini bütçenin görüşülmesine ilişkin kararın,
11. Maddede geçen ve tamamen afaki ve gerçeklikten yoksun aidatların 500 TL olarak belirlenmesine ilişkin kararın,
12.Maddede geçen usulsüzlükleri ortaya çıkmış üyelerin yeniden seçimine ve birbirleriyle akrabalık ve hısımlık ilişkileri bulunan olan Yönetim ve Denetim Kurulu Üyelerinin ve yedeklerinin seçilmesine ilişkin kararın kooperatif ana sözleşmesine, Kooperatifler Kanuna, iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığı, bu kararların iptali gerekip gerekmediği noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
Birleşen davalarla ilgili olarak, her ne kadar davalı kooperatif başkanı “davalı kooperatifin üyelerine özel konut yapma gibi bir taahhüdü olmaması nedeniyle” davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını savunmuş ise de, her iki davadaki davacı, davalı kooperatifin üyesi olup, işbu davayı açmasından hukuki yararı bulunduğundan davalının dava şartı yokluğuna yönelik bu talebinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Buna göre, her iki birleşen dava dosyasının içeriğinden, taraflar arasındaki ön inceleme aşamasındaki uyuşmazlığın,
A)Davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı,
B)İhraç kararı alınmasında eşitlik ilkesinin uygulanıp uygulanmayacağı, davalı Kooperatifin eşitlik ilkesine uyup uymadığı, uymamasının iptal nedeni olup olmayacağı,
C)Davacıya yapılan ihtarnamelerin usulüne uygun olup olmadığı, ihtarnameler usulsüzse iptal nedeni olup olmayacağı,
D)Davalı …’nin davacıların ihracına ilişkin olarak aldığı Kooperatif Yönetim Kurulu Kararı ile bu kararı onaylayan —– tarihli Genel Kurul Toplantısının genel kurulun onayına sunulan kararın iptali gerekip gerekmediği” noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Asıl dava yönünden delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Asıl davada davacı … vekili ——gönderdiği 25/02/2019 tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiğini bildirmiş, ayrıca 20/03/2019 tarihli duruşmada da asıl davadan kayıtsız, şartsız feragat ettiğini beyan etmiştir.
Davadan feragat HMK’nin 307, 309. ve 311. maddeleri hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen ve kesin mahkeme hükmünün hukuksal sonuçlarını oluşturan bir taraf işlemidir.
HMK’nin 310. Maddesine göre feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.
Davacı vekilinin vekaletnamesi incelenmiş, davadan feragate yetkili olduğu saptanmıştır.
Feragat bildirimi de HMK’nin 154. maddesi hükmüne uygun olarak mahkemece tespit olunmuştur.
Bu nedenlerle asıl davanın feragat sebebiyle reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Birleşen İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin——— esas sayılı dosyası yönünden istem, deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç:
a-İstem:Yukarıda belirtildiği gibi birleşen dava, kooperatif yönetim kurulu ve genel kurulun ihraç kararlarının iptali istemine ilişkindir.
Davacı, davalı kooperatifin davacının ihracına ilişkin ——– sayılı Kooperatif Yönetim Kurulu Kararı ile bu kararı onaylayan ———-tarihli Genel Kurul Toplantısında genel kurulun onayına sunulan kararın iptalini talep etmektedir.
b-Davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı ile ilgili inceleme ve gerekçe: 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun “C) Ortaklıktan çıkarılma esasları ve itiraz” başlıklı 16. Maddesi; “(Değişik birinci fıkra: 6/10/1988 – 3476/4 md.) Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler anasözleşmede açıkça gösterilir. Ortaklar anasözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar.
Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Anasözleşme,çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir. Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi, ortaklar defterine de yazılır. Kararın onaylı örneği,çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içinde notere tevdi edilir.
Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabilir. Tebliğ edilen karar, yönetim kurulunca verilmiş ise ortak, üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır.
Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır.
Üç aylık süre içinde,genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmiyen çıkarılma kararları kesinleşir. (Ek: 6/10/1988 – 3476/4 md.) Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder.” hükmünü haizdir.
Dava konusu genel kurul kararı — tarihli olup, işbu dava ——– tarihinde açılmıştır.
Yönetim kurulu tarafından ihraç kararı verilmiş ve itiraz edilmeyerek karar kesinleşmiş olsa dahi genel kurul ihraç kararını tekrar gündeme alarak inceleyebilir. İnceleme neticesinde verilen kararın ihraç kararının onama niteliğinde olması halinde ortağa tebliğ edilmesi gerekecektir. Ortak da tebliğden itibaren 3 aylık süre içiresinde dava açabilecektir.
Buna göre işbu dava üç aylık yasal süresi içinde açılmış bulunduğundan davalı tarafın hak düşürücü süre itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
c-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Davanın esası ile ilgili olarak, davalı kooperatifin defter ve kayıtlarının incelenmesi gerektiğinden mali müşavir ve nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişiden oluşan bilirkişi heyeti oluşturularak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
c-1)Deliller:
c-1-a)Kooperatif ana sözleşmesi: ——-ü tarafından dosyaya gönderilen CD ortamındaki evraklardan anlaşıldığı üzere, davalı …’nin Ana Sözleşmesinin “Amaç Ve Faaliyet Konuları” başlıklı 6.maddesi “Kooperatifin amacı, doğal, tarihi, arkeolojik ve sosyo-kültürel turizm değerleri ile diğer turizm potansiyelinin gelişmesine yardımcı olmak ve ortaklarının turizm ile ilgili ihtiyaçlarını karşılamaktır.
Bu amaçla kooperatif,
1-Turistik tesisler yapmak, için gerekli arsa ve arazileri alır, kiralar, turistik tesisler ile yardımcı kollarını kurar, bunları işletir veya işletttirir.
2-Konusu ile ilgili taşınır, taşınmaz mal alır, yaptırır, restore eder, satar, kiralar, kiraya verir, ipotek eder, ferağ ve teferruğda bulunur, borç para alır ve benzeri tasarruflarda bulunur.
3-Aynı konuda ortaklıklara katılır, yurt içinde ve dışında acentelikler kurar, şubeler açar.
4-Turistik ürünlerin imali, değerlendirilmesi ve pazarlanması için çalışır.
5-Kara, deniz, hava ulaşım araçları ile turistik amaçlı seyahatler düzenler. Deniz ulaşım araçları ile tekne ve yatların yapımı ve işletmeciliğinde bulunur.
6-Turizm geliştirme kooperatifleri üst kuruluşlarına katılır.
7-Çevre kirlenmesine karşı tedbirler alınması yönünde çalışmalar yapar.
8-Gerektiğinde yardım fonları oluşturur. Konusu ile ilgili eğitim, yayın, araştırma ve benzeri faaliyetlerde bulunur.” hükmünü içermektedir.
Aynı sözleşmenin “Ortaklıktan Çıkarma” başlığını taşıyan 14.maddesinde; “Durumları aşağıda gösterilen hallere uyanlar yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarılır.
1-10 uncu maddede yazılı ortaklık şartlarını kaybedenler.
2-Parasal yükümlülüklerini otuzgün geciktirmeleri üzerine, yönetim kurulunca noter aracılığı ile yapılacak ihtarı takip eden on gün içinde bu yükümlülüklerim yerine getirmeyenlere yine aynı kurulca ikinci ihtar yapılır. İkinci ihtarı takıp eden otuz gün içerisinde de yükümlülüklerini yerine getirmeyenler.
3- Kooperatifin para, mal ve belgeleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı mahkum olanlar.
Çıkarma kararı gerekçeli olarak yönelim kurulu karar defteri ile ortaklar defte­rine kaydedilir Kararın onaylı Örneği, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere 10 gu içinde notere tevdi edilir. Ortak, çıkarma kararının tebliğ tarihinden itibaren uç ay içinde iDtal davası açabilir veya genel kumla itiraz edebilir, bu itiraz, ilk toplanacak aenel kumla sunulmak üzere yönetim kumluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kumla itiraz edildiği takdirde, yönetim kumlunun çıkarma kararı aleyhine iptal davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı iptal davası hakkı saklıdır.
Üç aylık süre içinde genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarma kararları kesinleşir.
Ortaklar, bu maddede gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar.
Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların ortaklık hak ve yüküm­lülükleri. çıkarma kararı kesinleşinceye kadar devam eder.” hükmü yer almaktadır.
c-1-b)——- Tarihli Genel Kurul Kararı: Dosyaya dava dilekçesi ekinde sunulan ve ——— tarafından gönderilen …’nin ——— tarihli genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinde; kooperatifin- üyesinden – ortağın asaleten, – ortağın vekaleten davacı dahil toplam —-üyenin toplantıya iştirak ettiği,- üyenin red oyuna karşılık, —- üyenin kabul oyu ile kooperatif üyelerinden davacı … ve dava dışı- üyenin kooperatif üyeliğinden çıkarılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
c-1-c)Davacıya Gönderilen İhtarnameler ve davalı Kooperatifin Ticari Defterleri: Davalı Kooperatifin kayıt ve ticari defterleri ile davacıya gönderilen ihtarnamelerin incelenmesi için bilirkişi incelemesi ile ilgili ara karar kurulmuş, ancak davalı Kooperatif tarafından defter ve kayıtlar sunulmamış, ancak, davalı kooperatife yapılan ihtar usulüne uygun olmadığından, kayıt ve defterleri ibraz etmeyen davalı kooperatif vekiline, tarafların hazır olmadığı —– tarihli celsede; davalı kooperatife ait dava konusu uyuşmazlığa ilişkin tüm yasal defter, kayıtlar ve dayanaklarını sunması için usulüne uygun şekilde ——— tarihine kadar süre verilmesine karar verilmiş olup, bu karar davalı Kooperatif vekili Av. …’ya ——- tarihinde tebliğ edilmiş, ancak gerek davalı kooperatif vekili, gerekse davalı kooperatif yetkilisi inceleme gününe kadar davalı kooperatifin defter ve kayıtlarını sunmamışlar ve bu nedenle davalı tarafın defterleri bilirkişi tarafından incelenememiştir.
HMK’nin ”Tarafın belgeyi ibraz etmemesi” başlığını taşıyan 220.maddesi “(1) İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
(2)Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
(3)Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine ve¬rilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” şeklindedir.
Bu madde hüzmüne göre, davalı tarafın ticari defter ve kayıtları ibrazdan kaçındığı kanaatine varılmış olup, toplanan diğer delillere göre değerlendirme yapılmıştır.
c-2)İhraç kararı alınmasında eşitlik ilkesinin uygulanıp uygulanmayacağı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Kooperatifler Kanununun “hak ve vecibelerde eşitlik” başlığını taşıyan 23.maddesi “Ortaklar bu kanunun kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve vecibelerde eşittirler.” hükmünü haizdir.
Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesindeki “Ortaklar bu kanunun kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve vecibelerde eşittirler” hükmü gereğince ihraç karan alınabilmesi için yukarıda belirtilen şartların sağlanmasına ek olarak kararın verilmesi şartlarını sağlayan tüm ortaklara aynı işlemin yapılması gerekecektir. Başka bir anlatımla, aynı şartlan taşıyan ortaklardan bir kısmı hakkında ihraç karan verilmesi, diğer kısmı bakımından bu yönde bir karar alınmamış olması eşitlik ilkesi kapsamında alman kararın iptalini gerektirebilecektir.
Her ne kadar yüksek Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin bu konuda değişik kararları mevcut ise de (eşitlik kuralının uygulanması gerektiğine ilişkin 23. Hukuk Dairesi’nin ——- esas, —— karar), aynı yüksek Daire’nin baskın görüşü “davalı kooperatifin üyelerinden eşit para toplanmasının eşitlik ilkesine aykırı olmadığı” yönünde (Yüksek Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 1———-2 karar sayılı ilamı) olup, Mahkememiz hakimler heyetince de bu hususta eşitlik ilkesinin uygulanmayacağı, davacının aynı durumdaki kooperatif üyeleri hakkında ihraç işlemi yapmadan sadece davacı gibi muhalif üyelerin ihracına karar verilmesinin Kooperatifler kanununun 23.maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmadığı, davacının eşitlik ilkesine aykırılık nedeni ile ihraç kararının iptalini talep edemeyeceği kanaatine varılmıştır.
c-3)Davacıya gönderilen ihtarnamelerin usulüne uygun olup olmadığı ile ilgili inceleme ve gerekçe: 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 27. ve davalı kooperatif anasözleşmesinin 14. maddelerinde parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen kooperatif üyelerinin ihracı prosedürü düzenlenmiş olup, bu tür davalarda, kooperatifçe öncelikle, aidat borcunun ödenmesi için üyeye iki ihtarın gönderilmesi, bu ihtarların usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi, ilk ihtarnamenin ödemesi 30 gün geciktirilmiş borcu içermesi, böyle bir borcun ödenmesi için birinci ihtarda 10 gün, ikinci ihtarda 1 aylık sürenin verilmesi, bu süre içerisinde ödememe halinde müeyyidenin ne olduğunun ve ödenmesi istenen borcun miktarının ve neye ilişkin olduğunun açık ve anlaşılabilir olarak belirtilmesi gerekmektedir. Tüm bu aşamalarda bir eksiklik bulunmaması halinde ihtarlarda istenen borcun gerçek borç olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Ancak, davalı … tarafından davacı …’a gönderilen ihtarnameler davalı Kooperatif tarafından usulünce yapılan ihtara rağmen sunulmamıştır.
Ancak, davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan —-.Noterliğinin ———– yevmiye nolu ihtarnamesinde; “gecikme faizleri ile birlikte borcunuz 9.200.00 TL, noter masrafı 300 TL, toplam borç 9.500.00 TL’nin 30 gün içinde ödenmesi, aksi halde ana sözleşmenin 14.maddesi gereği yapılacaktır.” şeklinde ihtarda bulunulduğu anlaşılmaktadır. İhtarnamenin davacıya hangi tarihte tebliğ edildiği belli değildir.
Davacı 10 günlük süre verilmesine ilişkin ——.Noterliğinin ———— yevmiye nolu ilk ihtarnamesinin davacıya tebliğ edilmediğini savunmaktadır. Davalı vekili, verilen kesin süre içinde Kooperatifin defter ve kayıtlarını Mahkememize sunmayıp, yerinde inceleme yapmak üzere hazır ettiğini de bildirmediğinden, davacı vekilinin ilk ihtarnamenin davacıya tebliğ edilmediğine ilişkin iddiasının doğru olduğunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, ikinci ihtarda borcun ödenmesi için verilecek süre 30 gün değil, 1 aydır. Davacıya yapılan ikinci ihtarın tebliğ edilmesi muhtamel Mart ayı 31 gün çekmektedir.
Yüksek Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin uygulamasına göre, ikinci ihtarda 1 aylık süre yerine 30 gün olarak verilmesi ve bu hususun sonuca etkili olması halinde bildirim geçersiz sayılmaktadır. Bir başka deyişle tebliğin yapıldığı ay 31 gün sayısı ile biten aylardan ise 30 günlük süre verilmesi sonuca etkili kabul edilecek ve bildirim geçersiz sayılarak ortaklıktan ihraç kararına esas alınamayacak, buna karşılık kararın tebliğ edildiği ayın 30 gün sayılı içeren aylarda çakışması halinde ise 1 ay yerine 30 gün süre verilmesi sonuca etkili sayılmayarak ihtar ortaklıktan ihraç kararına dayanak teşkil edebilecektir. Mahkememiz hakimler heyeti de yüksek Yargıtay 23. Hukuk Dairesi ile aynı görüşte olup, ihraç kararına konu —-.Noterliğinin———— yevmiye nolu ikinci ihtarnamesinde, 1 ay yerine 30 günlük süre verilmesi ve ihtarın tebliğ edilmesi muhtemel Mart ayının 31 gün olması nedeni ile ihtarın geçersiz olduğu kanaatine varılmıştır.
c-4)Sonuç: Yukarıda c-2-e bendinde belirtilen nedenlerle, ihraç kararına konu ilk –.Noterliğinin ——— yevmiye numaralı ilk ihtarnamesinin davacıya tebliğ olmaması ve yine aynı Noterliğin ———– yevmiye nolu ikinci ihtarnamesinde, 1 ay yerine 30 günlük süre verilmesi ve ihtarın tebliğ edilmesi muhtemel Mart ayının 31 gün olması nedeni ile ihtarın geçersiz olduğu, bu nedenle geçersiz ihtara dayalı olarak alınan ihraç kararının iptaline karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
4-Birleşen İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ———-5 esas sayılı dosyası yönünden istem, deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç:
a-İstem:Yukarıda belirtildiği gibi birleşen dava, kooperatif yönetim kurulu ve genel kurulun ihraç kararlarının iptali istemine ilişkindir.
Davacı, davalı kooperatifin davacının ihracına ilişkin ———– sayılı Kooperatif Yönetim Kurulu Kararı ile bu kararı onaylayan — tarihli Genel Kurul Toplantısının genel kurulun onayına sunulan -numaralı kararının iptalini talep etmektedir.
b-Davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı ile ilgili inceleme ve gerekçe: 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun “C) Ortaklıktan çıkarılma esasları ve itiraz” başlıklı 16. Maddesi; “(Değişik birinci fıkra: 6/10/1988 – 3476/4 md.) Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler anasözleşmede açıkça gösterilir. Ortaklar anasözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar.
Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Anasözleşme,çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir. Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi, ortaklar defterine de yazılır. Kararın onaylı örneği,çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içinde notere tevdi edilir.
Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabilir. Tebliğ edilen karar, yönetim kurulunca verilmiş ise ortak, üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır.
Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır.
Üç aylık süre içinde,genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmiyen çıkarılma kararları kesinleşir. (Ek: 6/10/1988 – 3476/4 md.) Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder.” hükmünü haizdir.
Dava konusu genel kurul kararı —– tarihli olup, işbu dava ——– tarihinde açılmıştır.
Yönetim kurulu tarafından ihraç kararı verilmiş ve itiraz edilmeyerek karar kesinleşmiş olsa dahi genel kurul ihraç kararını tekrar gündeme alarak inceleyebilir. İnceleme neticesinde verilen kararın ihraç kararının onama niteliğinde olması halinde ortağa tebliğ edilmesi gerekecektir. Ortak da tebliğden itibaren 3 aylık süre içiresinde dava açabilecektir.
Buna göre işbu dava üç aylık yasal süresi içinde açılmış bulunduğundan davalı tarafın hak düşürücü süre itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
c-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Davanın esası ile ilgili olarak, davalı kooperatifin defter ve kayıtlarının incelenmesi gerektiğinden İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin —— esas sayılı dosyası üzerinden Mahkemesince ———8 tarihli duruşmada davacı vekiline “Davacı vekilince HMK.nun 324-1 maddesi uyarınca 2 haftalık kesin sürede——- TL bilirkişi ücretinin mahkeme veznesine yatırılmasına, belirlenen sürede bilirkişi ücreti yatırılmaz ise bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağı ve mevcut delil durumuna göre esastan karar verileceğinin huzurdaki davacı vekiline ihtarına (davacı vekiline ihtarat yapıldı)” şeklindeki ara kararla bilirkişi ücretini yatırması gerektiği hususunun usulüne uygun olarak ihtar edildiği, ancak davacı vekilinin bilirkişi ücretini yatırmadığı anlaşılmıştır.
Davacının haklı olup olmadığının tespiti için davalı kooperatifin defter ve kayıtlarının incelenmesi zorunludur.
6100 sayılı HMK. 114/g maddesine göre gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 120. maddesinde; “davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya 2 haftalık kesin süre verilir” hükmüne; yine 324. maddesinde ise “tarafların her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar, birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde, talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır” hükmü yer almaktadır.
HMK. 120.maddesindeki gider avansı ile ilgili düzenlemenin HMK. 324.maddesindeki delil ikamesi için avans kuralı ile birlikte değerlendirilmesi ve dava şartı olan gider avansının delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderleri için dikkate alınması gerekir. Dolayısı ile delil ikamesi için alınacak avans ile dava şartı olan gider avansının birbirinden ayrılması delillerin ikamesi için alınacak avansın gider avansı içinde yeralmaması zorunludur.
Tanık dinlenilmesi, bilirkişi raporu alınması, keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin gider avansı içinde değerlendirilme olanağı HMK’nın 324.maddesi düzenlemesi karşısında yoktur. Ayrıca delil ikamesi avansının da ispat külfetine göre taraflara yükletilmesi gerekir. Gider avansı dava şartı iken delil ikamesi avansı dava şartı olarak nitelendirilemeyecektir. Delil ikamesi avansının verilen kesin süre içinde yatırılmaması davanın dava şartı yokluğu ile reddine neden teşkil etmez. Taraf, belirtilen sürede delil avansı giderini yatırmazsa dayandığı o delilden vazgeçmiş sayılır.
Taraflar, dinlenmesini istedikleri tanık ve bilirkişinin veya yapılmasını istedikleri keşif ve sair işlemlerin masraflarını, mahkeme veznesine yatırmaya mecbur olup, hakim tarafından verilen sürede gerekli masrafı vermeyen tarafın talebinden sarfınazar ettiği kabul edilir. Hakimin, bu masrafların yatırılması konusunda verdiği sürenin kesin olduğunu usulünce karara bağladığı hallerde, kesin süreye uymayan tarafın bu delile dayanma olanağı kalmaz. Kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde, gereğinin hakim tarafından hemen yerine getirilmesi gerekir.
Diğer taraftan, 03.04.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin 45. maddesinde;
“1-Davacı yargılama harçları ile her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Gider avansı, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade eder.
2-Adli yardım talebiyle açılan dava ve işlerde adli yardım konusunda bir karar verilinceye kadar harç, gider ve delil avansı alınmaz. Kanunlardaki özel hükümler saklıdır.
3-Gider avansının yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir. Dava şartı olan gider avansının yatırılmaması veya tamamlanmaması halinde, dava, dava şartı yokluğundan reddedilir.
4-Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen süre içinde yatırmak zorundadır. Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade eder. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, diğer taraf bu avansı da yatırabilir. Delil avansını yatırmayan taraf, o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerle, kanunlardaki özel hükümler saklıdır.” hükmü getirilmiştir.
Yönetmeliğin 45.maddesinde gider avansı ve delil avansı birlikte düzenlenmiş olup, gider avansının, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade ettiği, davacının, her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu, delil avansının ise tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade ettiği vurgulanmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun ———- K. sayılı ilamında da bu ilkeler benimsenmiştir.
30.09.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 1.maddesinde tarifenin amacının; dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek olduğu açıklanmıştır. Tarifenin 4 maddesinde gider avansı olarak, taraf sayısının beş katı tutarında tebligat gideri, dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmış ve tanık sayısı belirlenmiş ise tanık sayısınca tanık asgari ücreti ve tebligat gideri, tanık sayısı belirtilmemiş ise en az üç tanık asgari ücreti ve tebligat gideri, dava dilekçesinde keşif deliline dayanılmış ise keşif harcı avansı ile birlikte 75 TL ulaşım gideri, dava dilekçesinde bilirkişi deliline dayanılmış ise Bilirkişi Ücret Tarifesinde davanın açıldığı mahkeme için öngörülen bilirkişi ücreti, diğer iş ve işlemler için 50 TL nin davacı tarafından ödeneceği belirtilmiştir. Tarifenin 6. maddesinde tarifenin yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan davalarda, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 120. maddesinin ikinci fıkrasına göre gider avansı ikmal ettirileceği açıklanmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere, Yönetmelikte gider avansının içinde delil avansı için gerekli giderler de gösterilmiştir. Gider avansının yatırılmaması halinde açılan dava, dava şartı yokluğundan reddedilir ——— delil avansının yatırılmaması halinde ise, o delilden vazgeçilmiş sayılır. Bu durumda; Yönetmeliğin 45. maddesinin 1. fıkrası ile 4 ve 5 fıkraları arasında uyum bulunmadığından, HMK.’nun 324. maddesi gözetilerek Yönetmeliğin 45. maddesinin 4. ve 5.fıkralarının öncelikle uygulanması gerekir ————-
Yukarıda açıklandığı üzere dava şartı olarak öngörülen düzenlemenin davanın reddine yol açması nedeniyle mahkemece gider avansı ile delillerin ikamesine yönelik avans ayrılmalı, gider avansının da nelerden ibaret olduğu net olarak belirlemeli ve tarafa da hem gider avansının hem de delil ikamesi avansının hukuki sonuçları konusunda uyarı yapılmalıdır.
Öte yandan 6100 sayılı HMK’nun 90. maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.
Aynı yasanın 94. maddesi gereğince; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;
1-Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
2-Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,
3-Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
4- Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
İşbu davada Mahkememizce tespit edilen uyuşmazlığın çözümü için davalı Kooperatif’in ticari defterleri ile kayıtları üzerinde inceleme yapılması zorunludur. Bu nedenle yukarıda açıklanan ve Yüksek Yargıtay tarafından benimsenen ilkeler ışığında bilirkişi incelemesine ilişkin masraflar tek tek açıklanmak suretiyle masrafların miktarları da belirtilmek suretiyle açıkça gösterilmiş ve davacı vekiline gider avansını yatırması için makul süre verilmiş, ancak keşif ücreti davacı tarafça süresi içinde yatırılmamış olup, yatırılmamasının gerekçesi de davacının maddi durumunun yeterli olmaması nedeniyle bilirkişi ücretini ödememesi olarak gösterilmiştir. Davacı vekilinin bu gerekçesi makul olmayıp, adli yardımdan yararlanmayan davacının delil avansını ödemesi zorunludur.
Tüm bu nedenlerle davacı tarafın makul kesin süre içinde davanın çözümü için zorunlu olan bilirkişi ücretini yatırmaması nedeniyle bu delilden vazgeçmiş sayılması gerekmiş olup, işbu dava da bilirkişi incelemesi yapılmaksızın davacının haklı olup olmadığının tespiti mümkün bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı vekili, davanın çözümü için bilirkişi incelemesi gerekmediğini iddia etmiş ise de, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın çözümü için bilirkişi incelemesi zorunlu olduğundan, davacı vekilinin bu talebine itibar edilmemiştir ve davanın reddine karar vermek gerekmiş olup, her üç davayla ilgili olarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
ASIL DAVA DOSYASINDA:
1-Mahkememizin ———- esas sayılı dosyasındaki davanın “feragat” nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2.maddesi uyarınca 2.725 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5- Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN ————– ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA:
1-Birleşen İst. Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——— esas sayılı dosyasındaki davanın KABULÜ ile, davacı …’ın ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin davalı …’nin ———–7 tarihli olağan genel kurul toplantısının 8. Bendinin 3 numaralı alt bendi ile alınan “…’ın ortaklıktan çıkarılması genel kurulun onayına sunuldu; 17(On Yedi) kabul, 10 (on) ret oyu alarak oy çokluğu ile ortaklıktan çıkarılmasına karar verildi” şeklindeki kararının İPTALİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40 TL harcın peşin yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından müzekkere gideri, tebligat gideri ve talimat gideri olarak sarf edilen toplam 148,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1.maddesi uyarınca 2.725 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN ——— ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA:
1-Birleşen İst. Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/955 esas sayılı dosyasındaki davanın esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40 TL harcın peşin yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2.maddesi uyarınca 2.725 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili taraflara iadesine,
Dair, davacı … vekili-birleşen dava davacısı —– vekili ile birleşen dava davacısı —- vekili Av. ——— ile davalı-birleşen davalar davalısı ——temsilcisi —- yüzüne karşı, davalı-birleşen davalar davalısı —– vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/05/2019