Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/577 E. 2023/632 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/577 Esas
KARAR NO : 2023/632

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 15/06/2016
KARAR TARİHİ : 05/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ :
Mahkememizin —–Esas sayılı dosyasında davacı … vekili tarafından verilen 14.06.2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili — 2008 yılında eşinin yardımıyla, eşinin arkadaşı davalı … ile birlikte diğer davalı … kurulmasına karar verdiklerini, davalı şirketin kuruluşunda 5.000 TL (BeşBintürkLirası) sermayeli bir şirket olup 19.02.2014 tarihinden bu yana 2.000 (İkiBin) paya bölünmüş ve 50.000 TL (ElliBinTürkLirası) sermayeli bir şirketi olduğunu, ortaklık yapısı gereği davalı şirketin 30.000 TL’na (OtuzBinTürkLirası) tekabül eden 1800 payı müvekkili …’ ait olup 20.000 TL (YirmiBinTürkLirası) tekabül eden 800 payın ise davalı—ait olduğunu, müvekkilinin, davalı şirketin imza yetkilisi olup davalı ..Bilgisayar yazılımcısı ve uzman olarak proje geliştirilmesi ve yazılım uygulamalarının yapılması hususlarındaki sorumluluğu almasına karar verildiğini, müvekkilinin işyerinin idamesi konusunda davalı şirketin idari işler sorumlusu olduğunu, yani davalı şirketin kuruluş amacı olan bilgisayar yazılımı ve programlarının işleyişi ve gelişmesi adına yapılabilecekler hakkında bilgi, birikim ve tecrübesi olmadığını, diğer ifade ile müvekkilinin ne bilişim/bilgisayar piyasasından ne de yazılımlar ve programlar hakkında bilgi sahibi olmadığını, şirketin idari, mali ve personel işleri ile ilgilendiğini, davalı ..ise uzun yıllardır bilişim piyasası içerisinden bir kimse olup kendisiyle davalı şirketin kuruluş amacının yerine getirilmesi niyetiyle ortaklık yapıldığını, davalı şirketin kuruluşundan sonra müvekkilinin ve eşinin girişimci kimseler olması nedeniyle bir takım fikirleri davalı … bildirmekte, davalı … ise işbu fikirlerin somutlaştırılması ve vücuda getirilmesi için yazılımları ve programları uzmanlığı çerçevesince yapıldığını, hatta davalı şirketin en büyük işi olarak —- projesi ve—Lisans sözleşmesi nedeniyle —- projelerinin ve lisans sözleşmesinin takip edilmesi gibi tamamıyla davalı şirketin kuruluş amacına yönelik teknik işler davalı ortak —– tarafından yürütüldüğünü, ancak davalı … sorumsuz hareketleri nedeniyle projelerin yarım kalarak sonlandırılmış olduğunu, davalı şirketin büyük maddi kayıp yaşadığını, anılan bu teknik işlerin sonuçlanmaması ve projelerin yarım kalması nedeniyle şirketin maddi kayıplar yaşamış ve şirketin banka kredibilitesi olumsuz etkilenmiş, şirketin bu kayıplarını telafi etmek ve şirketin idamesini sağlamak için davacı … kendi şahsı adına kredi alarak bu aldığı krediyi de şirkete aktararak şirketin karşılaştığı maddi kayıpları ve şirketin içinde bulunduğu zor durumu gidermeye çalışıldığını, müvekkilin izah edildiği üzere şirketin mali, idari, personel işlerini yapmak niyetiyle davalı şirketin ortağı olduğundan ve şirketin kuruluş amacı bilişim sektörü ve yazılımdan hiç anlamadığından teknik anlamda Bilgisayar programında uzman davalı … güvenmiş fakat güveni boşa çıktığını, izah olunan nedenlerle taraflar arasında süre gelen anlaşmazlıklar ve davalı …’ şirketle son 2–3 yıldır asla ilgilenmemesi ve sorumluluklarını yerine getirmemesi nedeniyle uyuşmazlıklar ortaya çıktığını, davalı … neredeyse iki yıldır iş yerine dahi gelmemekte, projelerle ilgilenmemekte ve müvekkiliyle görüşmemekte sadece şirketten sürekli para istemek amacıyla iletişime geçtiğini, taraflar arasındaki iş ortaklığının açıklanan bu nedenlerle devam ettirilmesi mümkün olmayıp işbu durum davalı şirketin idamesi ve devamlılığı için de sorun çıkardığını, mahkemece kabul göreceği üzere şirket ortaklarına şirketten çıkarılması hakkın Türk Ticaret Kanunu içerisinde düzenlenmiş olduğunu kanunen şirket ana sözleşmesi ile şirketten çıkma hakkı ortaklara tanındığını, bununla birlikte şirket sözleşmesinde bu konuda bir hüküm olmaması halinde dahi ortak şirketten çıkma hakkını kullanabileceğini, şöyle ki; Türk Ticaret Kanunu’nun 638. Maddesi 2. Fıkrasında “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” hükmünü içerdiğini, müvekkili ile davalı … arasında neredeyse iki yıldır hiçbir şekilde iletişim kurulamamış yine müvekkili tarafından … davalı şirket ile ilgilenilmesi, kendi sorumluluğunda olan program ve yazılım işlerinin yapılması yani davalı şirketin asıl ticari faaliyetlerinde bulunması ve çalışanlarının kontrolü talep edilmişse de davalı … hiçbir talebe cevap vermediği gibi davalı şirket ile de asla ilgilenmediğini, iki yıl evvel davalı şirkete geldiğinde çalışanlara hakaretler etmiş bununla da kalmayıp davalı şirket müşterileri ile de ticari ilişkileri bozduğunu, müvekkilini sadece davalı şirketten para istemek amacı ile aradığını, hatta son dönemde davalı …müvekkilini hisselerini alması yönünde rahatsız etmekte, afaki meblağda paralar istediğini, tüm şirket çalışanlarınca da duyumsandığı kadarıyla davalının kumar alışkanlığı olduğu ve kumarda birçok paralar kaybettiği ve bu nedenle de şahsı adına bankalardan krediler ve kişilerden de borç aldığı ve bunların da hat safhada olduğunu, anılan tüm bu sebeplerle müvekkilinin davalı … ile birlikte hareket etme imkânı kalmadığı gibi taraflar minimal düzeyde bile iletişime geçemeyeceğini, bununla birlikte müvekkili adına taraflarınca huzurdaki dosyaya sunulan ortaklar cariyi gösterir muavin defter örneğinden de teyit edileceği üzere müvekkili …davalı şirkete birçok defalar ödemelerini yapabilmesi adına şirkete borç verdiğini, hatta müvekkili … kendi adına bankadan kredi çekerek davalı şirkete kredinin tamamını göndermiş ve bu kredi tutarı davalı şirketin harcamalarında kullanıldığını, Ticari bir işletme kâr elde etmek amiyane tabiri ile para kazanmak için kurulmuş olmasına rağmen Müvekkilinin sürekli davalı şirkete para göndermekte herhangi bir kazanç elde edemediğini, İzah olunan işbu sebeple de Müvekkil …Davalı şirketteki ortaklığına devam etmesi mümkün olmadığını, Davalı şirketin aktif ve pasiflerinin değerlendirilmesi sonucunda esas sermayenin kaybedildiği ve borca batık olduğu ve şirket ortaklarının son durumu da gözönüne alındığında şirketin işleyişinin devam etmesi mümkün olmadığını, kaldı ki müvekkilinin davalı şirketten yüklü miktarda alacağı bulunduğunu, müvekkilinin, Davalı şirketin kuruluşundan bu yana şirkete yapmış olduğu ödemelerin toplamı 372.937,73 TL (ÜçYüz YetmişİkiBin DokuzYüzOtuzYedi Lira YetmişÜç Kuruş) etmekte olup halen tahsil edilememiştir. Şirketin devamlılığının sağlanması bu nedenle de mümkün olmadığını, müvekkili para kazanmak niyetiyle iş yapmaya çalışmakta olup sürekli zarar ettiğini, bununla birlikte şirketin mali durumunun toparlanabilmesi adına müvekkilinin, davalı şirketin yetkilisi olduğundan diğer davalı .. 31.05.2016 tarihinde—-. Noterliği’nin —- yevmiye numaralı ihtarı ile Davalı şirkete ait ancak Davalı … tarafından şahsi işlerinde kullanılan şirkete ait demirbaşlar ve şirkete ait araç ile şirketten almış olduğu 112.597,33 TL paranın iadesi (ortaklar cari hesabı), 20.238,28 TL iş avansı adı altında aldığı ve makbuzlarını sunmadığı paranın iadesi, Davalı …ait dava dışı şirkete kesilen ve itiraz edilmeyen fatura karşılığı olan 35.400 TL’nin Davalı şirkete ödenmesi talep olunmuştur. Fakat Davalı … bu ihtara bile herhangi bir karşılık vermemiş ve talep edilen iadeleri ve ödemeyi yapmadığını, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Dördüncü Bölümünde Sermaye kaybı ve borca batıklık başlığı altında 633. maddesinde “Esas sermayenin kaybı ya da borca batık olma hâllerinde anonim şirketlere ilişkin ilgili hükümler kıyas yoluyla uygulanacağını, ek ödeme yükümlülüğü hakkındaki hükümler saklıdır.” Hükmünün yer aldığını, öncelikle müvekkil … Davalı —– ortaklığından çıkarılmasını, işbu taleplerinin kabul görmemesi halinde —— esas sermaye kaybı ve borca batıklığı nedeniyle feshini tüm yargılama giderleri ile ücreti vekâletin karşı taraflara tahmile karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin iş bu davaya verdiği beyan dilekçesinde özetle; Tüm işlemlerin yapılabilmesi ve dosya ile ilgili tüm safahat üzerinde bilgi sahibi olunması ve işlerin daha hızlı çözümlenmesi adına, öncelikle müvekkil vekili olarak UYAP’a kaydın yapılmasını, Dava dilekçesi ve tensip zaptı müvekkilim …21.07.2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davaya cevap ve itirazlarımızın sunulabilmesi için, HMK 122.maddesi gereğince dava dilekçesinde belirtilen delil ve eklerin tarafımıza tebliğinin gerektiğini, Dava dilekçesindeki iddiaların cevaplanabilmesi için gerekli olan tüm inceleme ve araştırmanın yapılması, bilgi ve belgelerin temini delil ve eklerin tarafımıza tebliğinden sonra olabileceğinden, cevap dilekçesi ile bildirilecek olan tüm savunma ve ilk itiraz haklarımızın saklı kalması kaydı ile tarafımıza delil ve eklerinin tebliğini talep ettiğini, Müvekkilinin tarafından —-.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —-Sayılı dosyasıyla —–karşı ekteki dilekçe ile; Şirket malvarlığının devir ve temlikini engellemek üzere ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve şirket yönetimine kayyım atanmasına karar verilmesi, Kuruluşundan bu yana şirketin defter ve kayıtlarının Bilirkişi vasıtasıyla incelenerek, şirket faaliyetleri ile mütenasip olmayan harcamaların, şirket faaliyetlerine uygun olmayan giderlerin tespiti ile gerçek kar ve mali durumunun belirlenerek geriye doğru ödenmeyen ortaklık paylarının davalılardan, ticari faizleriyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi, Ortaklar arasındaki güven ilişkisi tamir edilemeyecek şekilde bozulduğundan, TTK.636/3 maddesi kapsamında, şirketin tasfiyesi, ortaklıktan çıkma payının, şirket değerinin İndirgenmiş Nakit Akımı ile değerlendirme yapılarak belirlenmesi ve ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi, Talep edilmiş olup, usul ekonomisi gereğince açılan davanın, huzurdaki davayla birleştirilmesini, davacı tarafından sunulan delil ve eklerinin tarafımıza tebliğini, Davaya cevap süremizin delil ve eklerinin tarafımıza tebliğinden itibaren iki hafta uzatılmasını, Huzurdaki davanın—- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin—– Sayılı dosyasıyla birleştirilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce verilen 05.08.2016 tarih ve —-Esas —–Karar sayılı ilam ile Mahkememiz dava dosyası ile —–Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin —— Esas sayılı dava dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu ve dava kapsamındaki netice-i talepler bakımından birleştirilen dava dosyası kapsamında verilen hükmün işbu davadaki kararı etkileyeceği anlaşıldığından HMK 166/3-4 md. gereği—– Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —-Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine, Kararın hemen yazılıp dosyanın birleşen dosya içerisine gönderilmesine karar verilmiştir.
—-Asliye Ticaret Mahkemesinde —–Esas sayılı dosyasında davacı … vekili tarafından verilen bila tarihli dava dilekçesi ile; müvekkili …’ %40 hissesine sahip olduğunu davalı …’ ise şirketin %60 hissesine sahip olduğunu, aynı zamanda kuruluşundan itibaren şirketin tek imza yetkilisi olduğunu, davalının şirketi eşi —– ile birlikte yönettiklerini, müvekkilini düşük bir bedel karşılığı ortaklıktan çıkarmak istediklerini, müvekkilinin bunu kabul etmediğini, şirketin kuruluşundan beri — bilgisayar programının kurulum ve bakımını gerçekleştirdiğini, söz konusu programın yazılım ve geliştirilmesini tamamının müvekkili tarafından gerçekleştirildiğini, şirketin bu yazılımdan yıllık 500.000,00 TL ciro elde ettiğini, davalının ve şirketin fiili yöneticisi eşi—— müvekkilini oyalayarak şirketin mal varlığı ve faaliyetlerini kendilerine ait veya yeni kurulacak şirkete devretme niyetinde olduklarını, şirket adına—- Lisansları ile ilgili olarak yapılan yazışmaları şirketin hissedarı ve yetkilisi olmayan —- tarafından yapıldığını, —–yönetim kurulu başkanı ve münferit yetkilisi olduğunu,—–unvanlı ve aynı alanda faaliyet gösteren bir başka şirketin çoğunluk hissedarı olduğunu, —– faaliyetlerinin —– Bilişim üzerinden devamının planlandığını, bu girişimin ticaret kanunun rekabet yasağı ile hükümlerini ihlal edeceğini, müvekkiline ait ”—–” uzantılı şirket e posta adresinin değiştirilerek mail yoluyla iletişiminin engellendiğini, davalı ve şirketin fiili yöneticisi eşi —-şirket yönetiminde özel ve bağlılık yükümlülüklerini ihlal ettiklerini, müvekkilinin beyin kanaması geçirmesine rağmen iyileşir iyileşmez işlerine devam ettiğini, müvekkilinden kâr payı olarak aldığını düşündüğü bir kısım ödemelerin geri istendiğini, sürekli müvekkiline borç kaydedildiğini, bundan başka davalı … lehine şirket gideri olmayan faturalarla 400.000,00 TL fiktif alacak kaydedildiğini,—-yönetim kurulu başkanı olduğu —–çoğunluk paydanın sahibi olduğu —-tarafından da —–fatura kesildiğinden bahisle bütün bu durumların TTK 630 maddesinde tanımlanan haklı nedenlerden olduğunu, şirket malvarlığının devir ve temlikini engellemek üzere ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve şirket yönetimine kayyım atanmasına karar verilmesini, Kuruluşundan bu yana şirketin defter ve kayıtlarınm Bilirkişi vasıtasıyla incelenerek, şirket faaliyetleri ile mütenasip olmayan harcamaların, şirket faaliyetlerine uygun olmayan giderlerin tespiti ile şirketin gerçek kâr ve mali durumunun belirlenerek geriye doğru ödenmeyen ortaklık paylarının davalılardan, ticari faizleriyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar yerilmesini, Ortaklar arasındaki güven ilişkisi tamir edilemeyecek şekilde bozulduğundan, TTK 636/3 maddesi kapsamında, şirketin tasfiyesi, ortaklıktan çıkma payının, şirket değerinin İndirgenmiş Nakit Akımı ile değerlendirme yapılarak belirlenmesi ve ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılara tahmilini talep etmiştir.
—-.Asliye Ticaret Mahkemesinin—- Esas sayılı dosyasında davalı … vekilinin vermiş olduğu bila tarihli cevap dilekçesinde özetle; … ve Ortaklık Yapısına İlişkin Beyanlar, müvekkili … 2008 yılında eşinin yardımıyla, eşinin arkadaşı davacı … ile birlikte diğer davalı … kurulmasına karar verildiği, davalı şirket kuruluşunda 5.000 TL (BeşBintürkLirası) sermayeli bir şirket olup 19.02.2014 tarihinden bu yana 2000 (ikiBin) paya bölünmüş ve 50.000 TL (ElliBinTürkLirası) sermayeli bir şirket olduğu, Ortaklık yapısı gereği Davalı şirketin 30.000 TL’na (OtuzBinTürkLirası) tekabül eden 1800 payı Müvekkilimiz … ait olup 20.000 TL (YirmiBinTürkLirası) tekabül eden 800 pay ise davacı … aittir. Müvekkil, Davalı şirketin imza yetkilisi olup davacı … Bilgisayar yazılımcısı ve uzman olarak proje geliştirilmesi ve yazılım uygulamalarının yapılması hususlarındaki sorumluluğu almasına yani aslında şirketin fiili yöneticisi olmasına karar verildiği, Bu unvanını da yazışmalarda Genel Müdür olarak kullandığı, müvekkil işyerinin idamesi konusunda Davalı şirketin idari işler sorumlusu olduğunu, Yani Davalı şirketin kuruluş amacı olan bilgisayar yazılımı ve programlarının işleyişi ve gelişmesi adına yapılabilecekler hakkında bilgi, birikim ve tecrübesi olmadığını, Diğer ifade ile Müvekkilimiz ne bilişim/bilgisayar piyasasından ne de yazılımlar ve programlar hakkında bilgi ve tecrübeye sahip olmadığını, Şirketin idari, mali ve personel işleri ile ilgilendiğini, davacı … ise uzun yıllardır bilişim piyasası içerisinden bir kimse olup kendisiyle Davalı şirketin kuruluş amacının yerine getirilmesi niyetiyle ortaklık yapıldığını, Davalı şirketin kuruluşunda Müvekkilimiz ve eşi girişimci kimseler olması nedeniyle bir takım fikirleri davacı …bildirmekte, davacı … ise işbu fikirlerin somutlaştırılması ve vücuda getirilmesi için yazılımları ve programları uzmanlığı çerçevesince yapması gayesiyle şirketin fiili yönetici olması için bir araya gelindiği, Ancak işbu cevap dilekçemiz de somut delilleri ile ispat edilecek davacı tutum ve davranışları nedeniyle şirketin kuruluş amacı davacının sorumsuzluğu ve yaşam şartlarının değişmesi nedeniyle yerine getirelemediği, —- ve … 1982 yılından üniversiteden bu yana arkadaş olduklarını, davacı … 1998-2003 yılları arasında farklı zamanlarda—- ortağı olduğu şirkette eğitim müdürü ve programcı olarak çalıştığını, Dava dışı —– her zaman kendisine maddi manevi destek olmuştur. Hatta aralarındaki dostluk nedeniyle bankalardan aldığı kredilere bile şahsi kefil olduğunu, Davalı şirketin kuruluş fikrini de daha evvelde belirttiğimiz üzere — önermiş ve yine dava dışı —- ile birlikte davacı .. şirketin amacını, niteliğini ve 5 yıllık yol haritasını anlatmış ve bu projede kendisine düşen görevleri anlatıp, yapıp yapamayacağını sorulduğunu, davacı … bu projenin içinde olmak istediğini beyan etmesi üzerine BİLA BEDEL %40 İLE hisse verildiğini yani davacı … Davalı şirkete bila bedel ortak olduğunu, davacının bila bedel ortak olmasının nedeni, —– tarafından firmaya getirilen ve zaten hali hazırda var olan — yazılımını geliştirmek ve internet—–ortamında tüm— kullanabileceği bir —-yazılım programı oluşturduğunu, ancak öncesinde kabul ettiği işbu görevi davacı … ortak olduktan sonra asla yerine getiremediğini ve sonlandırmadığını, davacının dava dilekçesinde bahsettiği Dava dışı —— davacı tarafından da çok iyi bilindiği üzere şirketin kurulduğu 2008 yılından bu tarafa Davalı şirketin İş Geliştirme ve Proje Danışmanı olduğunu, Davalı şirketin yaptığı işlerin tamamı —– tarafından şirkete getirildiğini,—– 2008 yılından bu tarafa İş Geliştirme ve Proje Danışmanı olarak — Bilişim firmasına; Firmaya aylık 35.000 TL geliri sağlayan —-Projesini, —- firmasının —– programının çözüm ortağı olmasını, — firmasının Çözüm ortağı olmasını, —- projesini,—-projesini, —- Projesini, bunun gibi pek çok projenin diğer Davalı —şirketine kazanılmasını sağladığını, ayrıca —-, davacı’ya ait şahıs firmasına da —- firmalarında özel yazılım projeleri geliştirerek ve bu firmaların aylık Destek hizmetlerinin davacı … tarafından yapılmasını ve projelerden davacı … şahıs firmasına ek maddi kazanç sağlamasına katkıda da bulunmuştur. Anılan bu hizmet nedeniyle davacı her ay düzenli olarak 4.500 TL gelir elde ettiğini,— 2008 yılında bugüne Davalı şirkete projeler getirmekte ve her gün en az 5 saat —-aktif çalışmaktadır. —– en büyük geliri, —- tarafından—-Projesidir. —-. firması —– verdiği hizmet ve danışmanlıkların bedelini minimum düzeylerde Davalı şirkete fatura ettiğini, Yine —–. firması 2014 yılında ..—- ait evin ipotek gösterilmesiyle alınan krediyi —–cari hesap olarak aktarmıştır.—- kendisine aktardığı cari hesap ödemesini nakit veya ..—– kendi kaynaklarından aktardığı kıymetli evrak (çek) ile ödediğini, ——., Davalı şirkete KDV hariç 2011 yılında 5000 TL, 2012 yılında 21.240 TL, 2013 yılında 10000 TL, 2014 yılında 35.000 TL kesmiştir. 2015 yılında ise 60.000 TL fatura kestiğini, Bu tutarın 40000 TLsi kullanılan banka kredisi için —- tarafından —– ödenen kredi faizi ve masraf olduğunu , 2016 yılında ise 4.025,36 TL fatura düzenlendiğini, —– taşeron olarak Davalı —–verdiği hizmetler için 2016 yılında 41830 TL, 2015 yılında 1.863,75 TL, 2014 yılında 15.000 TL, 2013 yılında 10.600 TL hizmet bedelleri olarak fatura etmiştir. —- işleri, —- projesi, —- depo projesi, —- programının uygulaması, e-fatura, e-defter projeleri,—-Projesi Davalı şirketin bilgisayar donanım ve yazılım işleri ve Davalı şirket personeline verilen eğitimler için kesildiğini, — Yönetimi projesini davacı … yapması gerekirken yapmadığı için, —-ana yüklenici olarak projeyi yaptığını, —Davalı şirkete verdiği Danışmanlık, Proje Geliştirme ve tüm hizmetlerini kendi firması—–. üzerinden faturalandırıldığını, davacı, davalı şirketin kuruluşundan yana buna izin ve onay verdiğini, Müvekkil Hiçbir Zaman davacıyı Şirketten Göndermeye Çalışmamış Aksine davacı Tarafından Fahiş Taleplerde bulunulduğunu, Süreç içerisinde son iki yıldır Müvekkil tarafından davacıya birçok defa uyarılar yapılmış ve sorumluluğunda olan işlerin aksatılmaması, müşteriler ile iletişimlerindeki müşteri kaybına yol açan tutumlarının sonlandırılması ve çalışanlara davranışlarının düzeltilmesi talep edildiğini, Ancak işbu talepleri bir an bile ciddiye ve gözönüne almayan davacı aksine diğer Davalı Şirketi hiçbir katkısı olmadan sadece para alabileceği bir kurum olarak görmüş ve yine Davalı şirkete ait demirbaş kabul edilen bilgisayar ile aracı da tamamen şahsi işlerinden kullandığını, akabinde Davalı şirket kar elde etmek bir yana davacının sorumluluğundaki ve takibindeki işleri, başvuruları takip etmemesi, yazılım ve programları gerçekleştirmemesi nedeniyle zarar etmeye başladığını, Hatta davacı tarafından da dava dilekçesinde özellikle atıf yapılan Davalı şirketin en büyük işi olarak —- projesi ve — Lisans sözleşmesi nedeniyle —-projelerinin ve lisans sözleşmesinin takip edilmesi gibi tamamıyla Davalı şirketin kuruluş amacına yönelik teknik işler davacı ortak … tarafından takip edilmediğinden ve nihayete erdirilmediğinden sonlanmıştır. davacı … sorumsuz hareketleri nedeniyle projeler yarım kalarak sonlandırılmış olup, Davalı şirket büyük maddi kayıp yaşadığını, anılan bu teknik işlerin sonuçlanmaması ve projelerin yarım kalması nedeniyle şirket maddi kayıplar yaşamış ve şirketin banka kredibilitesi olumsuz etkilediğini, şirketin bu kayıplarını telafi etmek ve şirketin idamesini sağlamak için Davalı müvekkil … şahsı adına kredi alarak bu aldığı krediyi de şirkete aktararak şirketin karşılaştığı maddi kayıpları ve şirketin içinde bulunduğu zor durumu gidermeye çalıştığını, —Yazılımı programını fikir ve uygulama olarak 2005 yılında—-tarafından geliştirmiş daha sonra —- firması ile işbirliği içinde çalışılarak yazılım programı haline getirildiğini, Bu yazılım önce—-Otomasyonu adı altında uygulamaya konulduğunu, 2008 yılının başında —-ayrılan kişilerin kurdukları—- — firması işbirliği ile revize edilerek—– Programı adıyla yeniden uygulamaya alındığını, İşbu durum delil listemiz ekinde yer alan —- tarafından—- kesilen faturaların yer aldığı hesap ekstresi ile ispat olunduğunu, bu süreçte programın kullanıcı sayısı —- olduğunu, Yani ilgili program davacı … tarafından geliştirilmemiştir. Yani iddia edildiği gibi 6 adet lisans satışı ile başladığını, 2008 yılı Nisan ayından sonra —-. şirketinin çağrı merkezi hizmetlerinde sıkıntı yaşaması nedeniyle, —-isteği ve onayıyla —, … ve —–yeni bir yapılanmaya gitmişler ve yıllardır tanıdıkları, arkadaşları olan davacı .—- Otomasyon programının nasıl çalıştığını, kaynak kodlarını ve tüm analiz yapısının şemasını aktarmışlardır. Bu süreçte—– neredeyse 24 saat davacı —– yanında bulunmuş ve yol göstermiştir. Programda yeni revizyonlar yapılmış ve bununla ilgili olarak da telif ücretleri davacı … ve diğer mükelleflere telif makbuzu karşılığında ödenmiştir. Anılan telif makbuzu örneği delil listemiz ile mahkememize sunulduğunu, 2008 Kasım ayında Müvekkil …, ..– bila bedel %40 ortaklık hissesi vererek Davalı —- kurmuştur. Davacı …’— şirkete bila bedel ortak alınmasındaki amaç, sadece hali hazırda — taşeronu ——tarafından kullanılmakta olan —- Otomasyon yazılımının revize edilerek uygulanması değildir. Buradaki amaç —- Otomasyonu programın sadece—- özgü bir program olarak kalması değil daha da geliştirilerek en geç 2010 yılı başında internet üzerinden —— hizmeti ile tüm—- kullanabileceği bir yazılım haline getirilmesi gerektiğini, Davalı şirketin— projesinden program hizmetleri geliri ortalama olarak; 2011 yılı sonunda — ve 8633 TL/ay , 2012 yılında —- ve toplam 19.698 TL/ay , 2013 yılında —ve 21,126 TL/ay , 2014 yılında —- ve 24,666 TL /ay 2015 yılında —ve 30082 TL /ay, 2016 yılında —-ve aylık 32206 TL/ ay civarındadır. Programın desteği için çağrı merkezinde ve müşteri yerinde destekte duruma göre 3 ila 5 arasında personel istihdam edildiğini, Davacı tarafından dava dilekçesinde belirtildiği gibi astronomik kazançlar söz konusu olmadığını, 2014 yılından itibaren Davalı şirketin mali durumu bozulmuştur. Çünkü şirket — projesi ve davacı … sonradan şahsı için kullandığı araç nedeniyle borç ve kredi kullandığını, —Projesinden beklenen gelir, davacı … yapması gereken—– programını yapmaması nedeniyle firma için yüksek zarar oluşturmuştur. Ayrıca bu dönemde Davacı … eski eşinin boşanma tazminatı olarak 60,000 TL kaynak aktarılmıştır. 2014-2015 yıllarında şirketin mali kaynaklarında yukarıda anlatılan nedenlerden dolayı kredilerin geri ödenmesi sürecinde sıkıntı yaşanmış, bu dönem —- tarafından şirkete getirilen—sşbirliğinde—-portalı üzerinde yapılan peşin ödemeli bilgisayar ve aksesuarları ürün satışından sağlanan finansman desteğiyle aşılmaya çalışılmıştır. —- cari muavin ve —– cari muavin belgeleri) Davalı şirketin ana gelir kaynağı program satışı değil, —-firmasına verilen aylık program destek hizmetidir. Piyasadaki rakip şirketler yeni teknoloji yazılımlar ve iletişim olanakları ile—- daha düşük ücretli hizmet seçenekleri sunmaktadır. Bu tehlikenin farkında olarak Davacı —– programın internet üzerine taşınması, programın yenilenmesi, geliştirilmesi sürekli talep edildiğini, ancak şirketin yazılımı 2008 yılında yazıldığı gibi olduğunu, Davacı … uhdesinde olan programın geliştirilme çalışmasını asla yapmadığını, öyle ki basit bir konu olarak; —- Otomasyon programı sadece ürünün adet bazlı satışına izin vermekte; koli, kg veya başka bir birimle işlem yapamamaktadır. Bu bile programın ne kadar geride kaldığının göstergesidir. Müşteri davalı şirketten koli bazlı işlem istemiştir ve maalesef ki yerine getirilmemiştir. (Ek- mail ve talep).—-Programı şu anda sadece —– taşeronu —— tarafından kullanılabilmekte, piyasadaki herhangi bir —– tarafından kullanılamaz durumda olduğunu,—-Limited ile Davalı şirket arasında 22.11.2013 tarihinde bir sözleşme akdedilmiş ve—-Otomasyon Programının—- programına bir eklenti (—) olarak entegre edilmesi kaydıyla 101.000 EUR lık —- lisans satış hakkı satın alınmış ve 3.000 EUR yıllık bayilik ücreti ödendiğini, Bu anlaşmadaki en önemli koşullar; —–Programı kendi başına satılamaz, mutlaka Davalı şirket tarafından —– programına bir eklenti (—-) olarak —–programının içine konulması gerekmektedir. Bu görev Davacı … ait kendisine 2013 Nisan ayında verilmişti ve en geç 2013 yılı Ekim ayı sonunda bu görevin tamamlanması gerekiyordu. Ancak Davacı tarafından hiç bir zaman yerine getirilmemiştir. Delil listemiz içerisinde yer alan ek maillerde bu konuda … tarafından şirket çalışanları ve—– ile olan yazışmalar bunun kanıtıdır. 2014 Aralık ayında hala test edilmesi için program parçacıkları gönderilmiştir. Müvekkil tarafından sonradan anlaşılmıştır ki gönderdiği program parçacıkları, planlanan ve istenen —-yazılımı değildir. Sadece — yazılımının veri tabanından —–program veri tabanına veri aktarma işi yapan bir ara yazılımdır ve maalesef bu program parçacığı bile çalışmamaktadır. İşbu hususa eski ve yeni tüm şirket personeli şahit olduğunu, anılan —- anlaşmasının süresi 1 yıldır. Yani 1 yıl içinde kendi geliştireceğiniz eklenti programınızı — içine ekleyemezseniz, bu süre sonunda —-lisansları geçersiz olacağını, anılan anlaşma Davacının görevini yerine getirmemesi nedeniyle 23 Kasım 2014 tarihinde sona erdiğini, davacı tarafından iddia edilen 300.000 EUR gelirin elde edilebilmesi için yazılım geliştirme sorumlusu . yani Davacının uhdesinde olan işleri yapması gerekmekteydi. Müvekkil tarafından verilen süre içinde … işini yapmadığı için Davalı şirket zarar etmiş ve lisanslar şirket muhasebe hesaplarına zarar olarak yazıldığını bunun yanı sıra Davacı … arkadaşlarının şirketlerine—– yazılımını sözleşme süresi bitmeden ücretsiz kurmuş ve kullandırmıştır. Örneğin —- Şirketi’ne —-ve iki adet çalışanına ait bilgisayarı) davacı … 4 adet lisans kurmuş ve anılan şirket halen işbu lisansları kullanmaktadır. İşbu hususa ilişkin kayıtlar delil listemiz ekinde sunulduğunu, ayrıca Davacı tarafından yine Mahkemeniz yanıltılmaya çalışılmaktadır. Açıklanan sebeplerle Müvekkil … tarafından başka şirketlere aktarılmaya çalışıldığını iddia edilen —– lisanslarının süresi bittiği için bir başka şirkete aktarılamaz, satılamayacağını, 22.11.2013 tarihinde—- Lisans anlaşmasının getirdiği mali yükümlülükler (yaklaşık 104.000 EUR ve 19.000 EUR tutarındaki kanuni vergiler ) şirket kaynaklarının yeterli olmaması nedeniyle —- ve Müvekkil — şahsı üzerinden banka kredisi alınarak ödendiğini, anılan krediler —– ortağı olduğu —- şirketi üzerinden tapusu …– ait olan ev ipotek edilerek, geri ödemesi 240.000 TL olan 200.000 TL banka kredisi alınmış ve Davalı —– şirketine aktarılmıştır. Ayrıca Müvekkil … tarafından bireysel olarak geri ödemesi 64.000 TL olan 50.000 TL banka kredisi alınmış ve bu da Davalı —- şirketine aktarıldığını, Müvekkil Tarafından —- Asliye Ticaret Mahkemesinde—-. Sayılı Dosya Üzerinden Ortaklığın Giderilmesi ve Davalı Şirketin Tasfiye Edilmesi Talepli Dava İkame Olunduğunu, yukarıda da belirtildiği üzere Davacının sorumsuz, kendi menfaatinden başka hiçbir şey düşünmeye tutum ve davranışları nedeniyle Müvekkilin tüm çabaları boşa gitmiş ve Davalı şirketin sermayesini yitirmesi ve borca batıklık durumunun giderilememesi nedeniyle 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Dördüncü Bölümünde Sermaye kaybı ve borca batıklık başlığı altında 633. maddesinde “Esas sermayenin kaybı ya da borca batık olma hâllerinde anonim şirketlere ilişkin ilgili hükümler kıyas yoluyla uygulanır. Ek ödeme yükümlülüğü hakkındaki hükümler saklıdır.” hükmünden bahisle yine Türk Ticaret Kanunu’nun Müdürlerin Devredilemez Görev ve Yetkileri başlıklı 375. Maddesi G bendi “Borca batıklık durumunun varlığında mahkemeye bildirimde bulunulması” düzenlemesi ve 376. Maddesi çerçevesinde — Asliye Ticaret Mahkemesinin —-. Sayılı dosyası üzerinden ortaklığın giderilmesi ve borca batıklık nedeniyle şirketin tasfiyesi talep edildiğini, Başkanlığımız nezdindeki işbu davadan evvel Müvekkil tarafından ikame olunan—–Asliye Ticaret Mahkemesi —– Sayılı dosyası üzerinden tensibi oluşturmuş olup ön inceleme duruşmasının 19.10.2016 günü saat 14.10’da yapılmasına karar verildiğini, Davacı tarafından kötü niyetli işlemler Sayın Başkanlığınız önünde bile gerçekleştirildiğini, şöyle ki hem Müvekkil tarafından ikame olunan dava hem de işbu dava konu itibariyle ve taraflar olarak aynı olmasına rağmen Davacı sanki başkaca herhangi bir dava yokmuş gibi yargıyı etkilemeye çalıştığını, 9.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun davaların birleştirilmesi başlıklı 166. Madde sarihtir. HMK’nın 166. Maddesi 1. Fıkrasında “Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar.” Hükmüne yer verilmekte olup 4. Fıkrasında ise “Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır.” düzenlemesine gidildiğini, izah olunan işbu sebeple usul hükümleri çerçevesinde sayın Başkanlığınızca esasa girmeden evvel huzurdaki dosyanın Müvekkil tarafından daha evvel ikame olunan—- Asliye Ticaret Mahkemesinin ——sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep zorunluluğunun doğduğunu, mahkemenin işbu haklı talebimizi kabul etmemesi halinde ise —–. Asliye Ticaret Mahkemesinde daha evvel açılan ve halen devam aynı talepli bir dava olması nedeniyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 165. Maddesi nedeniyle huzurdaki dosyanın bekletici sorun yapılması gerekmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 165. Maddesi 1. Fıkrasında “Bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir.” Düzenlemesine gidilmiştir. Bu bağlam da birleştirme talebimiz kabul görmez ise huzurdaki dosyanın —–. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararının beklemesini, davacı dava dilekçesinde meydana gelen olayları çarpıtarak gerçeğe aykırı şekilde anlatmaktadır. Şöyle ki öncelikle şirketten ayrılma talebi Davacıdan gelmiş olup Davacı %40 oranındaki hisseleri için 1.000.000 TL gibi fahiş taleplerde bulunduğunu, Ortaklığın sonlandırılması talebi 02.05.2016 tarihinde Davacı tarafından Müvekkil ve dava dışı eşi —–bildirilmiş olup Müvekkil veya eşi hiçbir zaman Davacıyı şirketten çıkarmaya çalışmamıştır. Bilakis Müvekkil ve dava dışı eşi her zaman Davacı ..— işini yapması, çalışmalara devam etmesi için zorlamış hatta kimi zaman Müvekkil tarafından Davacının davalı şirketle ilgilenmesi için büyük baskılar yapılmıştır. Buna rağmen işine sahip çıkmayan sadece Davalı şirketten borç para almak için arayan Davacının, şirketten ayrılması talepleri de sükûnetle dinlenmiş taraflar arasında birkaç defa toplantılar yapılmıştır. Fakat Davacı ortaklık süresince yaptığı gibi tabiri caiz ise herhangi bir emek vermeden yine para elde etmek niyetiyle hisse bedellerine ilişkin 1.000.000 TL bedelli FAHİŞ taleplerde bulunmuştur. Ayrıca şirket aracı ve bilgisayarının da kendisinde kalmasını, Müvekkil Davacı üzerinde hiçbir zaman bedelsiz olarak hisselerini devretmesi için baskı kurmaya çalışmamıştır. Hatta Müvekkil Davacıdan asla hisselerini devretmesini bile talep etmemiştir. Müvekkilin Davacıdan tek talebi yıllar içerisinde Davalı şirketten aldığı borç paraların iadesi, Davalı şirketten aldığı masraf avanslarının kapatılması, Davacının şirketine yapılan işin karşılığının tahsili ve şirketin demir başlarının iadesidir. Daha evvel izah olunduğu üzere şirket borca batık olup şirketin durumunun toparlanabilmesi maddi kayıpların en aza indirilmesi, Davacı tarafından bahsedilen —- Lisans sözleşmesi yine Davacının kendi kusurlu hareketleri, sorumsuzluğu nedeniyle iş yapılıp sonlandırılamadığı için lisanstan beklenen kar elde edilememiş ve şirket zarar etmiştir. Çünkü —- Lisans Sözleşmesi 1 yıl süreli olup bu süre içerisinde Davalı şirketin beklediği ticari kazanç için yazılım tamamlamalarının yapılması ve lisansların piyasaya satılması gerektiğini, Bu hususa ilişkin olarak Davalı şirket ile—- Lisans yetkilileri arasında geçen yazışmalara delil listemizde yer verildiğini, müvekkil şirket tarafından sadece —– çalışanı olan kimselere ve proje bazlı olsa da şirketin işleri için çalışan kimselere şirketi temsil etmesi adına şirket e-posta adresi tanımlanmıştır. Davacı taraf haksız taleplerine dayanak bulmak amacıyla gerçeğe aykırı beyanlarda bulunmaktadır. Delil listemiz içerisinde yer alan —- kayıtlarının incelenmesi neticesinde görüleceği üzere Davacı tarafından dava dilekçesinde belirtilen tüm isimler Müvekkilin eşi —- hariç şirketin — çalışanlarıdır. Hatta Davacının dilekçesi içerisinde bahsettiği —–2010 -2014 yılları arasında Davacı —– şahsi şirketinde çalışan olduğunu, Davacı, şirket e-posta adresini uzun yıllardan bu yana kendi isteği ve kararı ile kullanmamaktadır. Davacı … tarafından gerçekleştirilen tüm e-mail yazışmaları delil listemiz içerisindeki yazışmalardan da teyit edileceği üzere Davacının şahsi e-mail hesabı üzerinden yapılmaktadır. Bu Davacının iradesi ile uyguladığı bir işlemdir. Yani Müvekkil tarafından asla Davacının şirket e-posta adresi kullanması engellemediğini, Hatta kendisi ile herhangi bir karışıklığa mahal vermemek adına konuşularak şirket e-mail hesabı kapatıldığını, yine davacı dava dilekçesinde müvekkilin şirketin mal varlığını ve müşterilerini başka kurulmuş veya kurulacak bir şirkete aktarma niyetinde olduğu gibi tamamen asılsız ve yalan beyanlarda bulunmuştur. müvekkil … bu güne kadar şahsi mal varlığını bile davalı şirketin idamesi için kullanılmıştır. asıl davacı tarafından davalı şirket tarafından gerçekleştirilen işlerin bedelleri şahsen tahsil edilmiş, şirkete aktarılmadığını, somut delili ile ispat olunduğu üzere davacı, davalı şirket adına yapılan işlerin bedelini kendi adına faturalandırmakta ve bedellerini tahsil etmektedir. ayrıca müvekkil tarafından şans eseri tespit edilen bu işin yanı sıra kim bilir davacı, davalı şirketi kullanarak başkaca kaç tahsilat daha yapıldığını, Davacı kötü niyetle, Davalı şirketin aleyhine hareket etmektedir. Bununla da kalmayıp Müvekkilin şirket yönetimindeki görevlerinde ihmal olduğundan bahsettiğini, Bu bağlamda Müvekkilin, Davacının bu iddialarına rağmen Müvekkil …, çalışan tüm personel,—–Davacıya şirketin ilk kurulduğu günden bu zamana, her zaman, her türlü maddi manevi desteği vermiştir. Beyin anevrizması geçirdiği dönemde sonrasında ve eşinden ayrılma sürecinde, —-ve Müvekkil … kendisinin aile problemlerinin çözümüne kadar ilgilenmiştir. 2014 yılında geçirdiği beyin anevrizması ameliyatından sonra, motivasyon ve moral olması için, davalı şirketin maddi kaynaklarının zor durumuna rağmen, şirket işlerini yapabilmesi için 60 ay vadeli 66.000 TL (geri ödemesi 85.153,10 TL) olan banka kredisi alınarak kendisine yeni otomobil alınmış, bu bilgisayar eski burada çalışamıyorum dediği için en son model yeni bilgisayar alındığını, … 2014 Nisan ayından bugüne kadar sadece para istemek için Müvekkili telefon veya mail ile iletişime geçmiştir. Son olarak 2016 yılbaşında 4000 TL istemiş kendisine şirket banka hesabından bulunan 4000 TL’nın 2000 TL’sı ortak cari borcu olarak gönderildiğini, Davacı, Davalı şirketin kurulduğu günden bu tarafa şirket hesaplarından, iş avansı, fatura karşılığı, telif makbuzu karşılığı veya cari ortaklar hesabından ödeme almıştır. Bunlar muhasebe kayıtlarından anlaşılmaktadır. Tüm ödemeler Müvekkil tarafından banka hesabına yapılmıştır. 2014 yılında eski eşi—- boşanma sürecinde, —– boşanma bedeli olarak 10 ay süreyle ödemeyi taahhüt ettiği aylık 6.000 TL, her ay şirket hesaplarından … hesabına gönderildiğini, Davacı, Müvekkil —– şirket gideri olmayan faturalarla kendisine fiktif alacak yarattığını iddia etmektedir. Müvekkil davalı şirketten kaynak alan değil kaynak veren ortaktır. Şirketin kuruluşundan bu tarafa çeşitli vesilelerle şirkete kaynak aktarmıştır. Şirket muhasebe kayıtlarında bu durum bellidir. Müvekkil … nakit olarak, ev ipoteği karşılığında banka kredisi alarak şirkete kaynak aktarırken Davacı … şirketten sadece para çektiğini, Bununla birlikte Davacının, şirketin idamesi için kayyum atanmasına ilişkin talebinin de reddi gerekmektedir. Dilekçemizin başında da belirttiğimiz üzere Müvekkil şirketin işleyişi bakımından sadece idari müdür gibi hareket ettiğini, Yani müşteri bulunması ve şirketin teknik işlerinin yapılması (yazılım- program gibi) konularda bilgi sahibi olmadığını, Davacı, şirketin mali müşavirine başvurarak, gerçeğe aykırı iddialarını bir takım elemeler yaparak sanki iddiaları gerçekmiş gibi göstermek niyetiyle şirketin evraklarını istemiş ve almıştır. İşbu durum da yine Müvekkil tarafından sonradan öğrenilmiş ve mali müşavire 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 614. Maddesi çerçevesinde görevini yerine getirmesi ve yine Davacı tarafından mali müşavire Müvekkile haber verilmeden başvurulması halinde anılan kanuni düzenlemenin bildirilmesi talep edildiğini, akabinde Davacı yine usule ve Ticaret Kanunu’nun hükümlerine aykırı olarak mali müşavire başvuruda bulunmuş ve mali müşavir açıklanan sebeple bilgi ve belge paylaşım hakkı olmadığını Davacının Müvekkile başvurması gerektiğini belirtmiştir. Neticesinde Davacı 03.08.2016 tarihinde Davalı şirkete ait bir takım evrakları talep etmiş ve Müvekkil TTK’nın 614. Maddesi ikinci fıkrası çerçevesinde şirket aleyhine hareket eden ve şirkete zarar veren Davacının taleplerini haklı nedenle sınırlandırmış olup Davalı —-. adına —-tarafından tanzim edilen 01.01.2016- 30.04.2016 tarihli mizan örneğinin paylaşıldığını, Davacının tüm bu uğraşları haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davadaki iddialarına dayanak teşkil etmek için gerçekleştirilmekte olup Müvekkili kötü gösterme saikıyla hareket etmektedir. Sayın Başkanlığınızca kabul göreceği muhasebe bir bütün olarak tetkik edildiğini, ancak Davacı Sayın Başkanlığınızı aldatıcı ve yanıltmaya yönelik girişimlerine devam ettiğini, daha evvel de değindiğimiz üzere şirket uzun süredir zarar etmektedir. Bu çerçevede son olarak Müvekkil, diğer Davalı şirketin mali durumunun tespiti niyetiyle öncelikle şirketin mali müşaviri —– başvurmuş ve gelir gider tablosu ile 01.01.2016- 30.04.2016 yılı mizan örneğini temin ettirdiğini, Akabinde de—- raporlarını da incelemesi ve şirketin son mali durumunu gösterir raporu tanzim etmesi için SMMM —– başvurmuş ve SMMM —- 01.06.2016 tarihli Şirketin Sermayesinin Ödenip Ödenmediği, Karşılıksız Kalıp Kalmadığı ve Özvarlık Tespitine İlişkin SMMM raporu nu tanzim etmiştir. İşbu rapor çerçevesinde şirketin mali durumu ortaya çıkmış ve özvarlığının yitirmesi nedeniyle de dava ikame olunduğunu, Konuları ve tarafları aynı ve bağlantılı Sayın Başkanlığınız nezdindeki dosyanın işbu huzurdaki davadan önce ikame olunan —- Asliye Ticaret Mahkemesinde ——. Sayılı Dosyası ile birleştirilmesini, Birleştirme talebimizin reddi halinde HMK 165. Maddesi çerçevesinde —–Asliye Ticaret Mahkemesinde ——. sayılı dosyasının bekletici sorun yapılmasına ve neticesinin beklenmesini, bekletici sorun talebimizin de reddi halinde ve her halükarda işbu hukuki dayanaktan yoksun haksız ve hukuka aykırı davanın reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin karşı tarafa tahmil edilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin —- Esas sayılı dosyasında açılan davanın davalısı … vekilinin bila tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı .–bila bedel ile %40 hisse verildiği, davacının bilgisayar yazılımcısı ve uzmanı olması hasebiyle — Otomasyon yazılımını geliştirmek ve — ortamında tüm —–kullanabileceği bir internet ——- yazılım programı oluşturmasının amaçlandığı ancak Davacı—— ortak olduktan sonra bunu asla yerine getirmediğini ve sonlandırmadığı bu sebeple proje için şirket bünyesinde başka yazılımcılar ve —– ile çalışmak zorunda kaldıklarını, müvekkilin hiçbir zaman davacıyı şirketten göndermeye çalışmadığını aksine davacı tarafından fahiş taleplerde bulunulduğunu, 2014 yılından itibaren davalı şirketin mali durumunun bozulduğunu, çünkü şirketin—- projesi ve Davacı .—- sonradan şahsı için kullandığı araç nedeni ile borç ve kredi kullandığını, — Projesinden beklenen gelirin davacı .—— yapması gereken —- programını yapmaması nedeniyle firma için yüksek zarar oluştuğunu yine .—eski eşinin boşanma tazminatı olarak 60.000,00 TL kaynak aktarıldığını,— programının kendi başına satılamayacağını, mutlaka davalı şirket tarafından —-programına bir eklenti olarak ———- programının içine konulması gerektiğini, davacının dava dilekçesinde gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğundan bahisle —.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin—-Esas sayılı dosyasının —Asliye Ticaret Mahkemesinin— Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine ve haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
—-Asliye Ticaret Mahkemesi 04.05.2017 tarih ve —-Esas —–Karar sayılı ilamıyla; HMK 166. Maddedeki düzenlemenin kesin olduğu, kamu düzeni gereğince resen nazara alınması gerektiği; düzenleme gereğince birleştirmenin ancak davalardan ilk açılanın mahkemesinde yapılabileceği; mahkememizdeki davanın, —-. ATM’deki davadan 1 gün sonra açıldığı; bu nedenle — Asliye Ticaret Mahkemesinde bu hususun sehven atlanarak birleştirmenin mahkemelerinde yapıldığı sonucuna varılarak esaslarının kapatılmasına ve dosyanın gönderilmesine ilişkin hüküm tesis edildiği ve dosyanın mahkememize gönderildiği ve mahkememizin —- Esasını almış olduğu görülmüştür.

Dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişiler —- ve —–tarafından sunulan 01.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerle, davalı şirketin defter & belgelerinim İncelenmesi, Sayın Mahkemece bilirkişi heyetine verilen görev ile sınırlı olarak mezkür surette tahakkuk eden değerlendirme neticesinde;” Davalı şirket ortaklarının karşılıklı ileri sürdükleri iddialar, kayyım —-tarafından hazırlanan 15.04.2019 tarihli rapor incelendiğinde, ortaklık ilişkisinin fiilen sona erdiği, davalı şirketin gayri faal ve borca batık durumda bulunduğu,” Bütün bu hususlar ve tarafların pay oranlarının yüksekliği dikkatc ahadığında TTK m.636/3 uyarınca davalı şirketin feshi yönünde karar verilebileceği kanaatine varıldığı, yapılan açıklamalar sonucunda, tüm bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi ve 6100 sayılı HMK ‘nin 266/c.2 hükmü uyarınca biltümle hukuki takdir ve tavsifin mahkemeye ait olduğunu bildirildiği görülmüştür.
Bilirkişi raporunda haklılık durumunun tespit edilmediği anlaşılmakla, yargılama masrafları yönünden tespiti gerektiğinden, bilirkişilerden şirketin yöneticinin veya ortağın kusuru nedeniyle mi zarar ettiği, yoksa taraflara izafe edilebilecek kusur bulunup bulunmadığı, şirketin ekonomik krizden dolayı mı devam ettiğinin tespiti bakımından, davalı-birleşen dava davacısı —– vekilinin itirazları da değerlendirilmek suretiyle inceleme yapılarak ek rapor düzenlenmesi için dosyanın aynı heyete tevdiine karar verilmiştir.
Bilirkişiler —- ve —–tarafından sunulan 07.07.2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerle, davalı şirketin defter & belgelerinin incelenmesi, tarafların KÖK rapora beyan ve itirazları ile mahkememizce bilirkişi heyetine verilen Ek Rapor görevi ile sınırlı olarak mezkür surette tahakkuk eden değerlendirme neticesinde; Şirketin 31.03.2020 tarihi itibarıyla şirketin gayri faal durumunun ve borca batıklığının 183.765,78 TL olarak devam ettiği, Şirketin 2014-2018 aralığında incelenen hesap hareketlerinin EK-2 ve tabloda da yer aldığı gibi, toplamda … tarafından kasadan, bankadan çekilen 436.091,56 TL Borç karşılığının 434.336,58 TL kadar da nakden ya da mahsuben alacak işlemi oluştuğu, bu şekilde üzerinde şirketi zarara uğratacak bir para kalmadığı, alınanların yatırıldığı, Şirket ortağı …’ın şirketten çekmek suretiyle kendisine Borç yazılan kayıtlar ile tekrar şirkete iade ettiğinde yapılan Alacak kayıtlarının, eş deşişle “al-ver” işlemlerinin tarih uzaklığı, yakınlığına, valörüne göre yapılan iskonto avans faiz hesaplamasında, toplan alınan 436.091,56 TL alınan, 434.336,58 TL verilen için tahakkuk eden faiz sadece 822,93 TL olarak hesaplanmakla toplam hareket içinde hesaplanan bu tutarın çok düşük olduğu, … aldığı paraları zamanında şirket hesabına nakden ve/veya hesaben iade ettiği, hesaplanan faiz tutarının bu yönüyle ihmal edilebileceği, mahkememizin ortaklardan birinin çıkması yönünde hüküm tesis etmek istemesi halinde, dava tarihine en yakın dönem olarak 31.03.2020 malı verilerine göre, karar tarihine en yakın hesaplanan ayrılma akçesi her bir otak yönünden;” …”– Ayrılma Akçesinin 273.388,65 TL olarak hesaplandığı,” … Ayrılması halinde hesaplanan pozitif ayrılma Akçesi bulunmadığı, Şirketi Zarara Uğratan ortak, ya da şirketin yöneticisinin veya ortağın kusuru nedeniyle mi, ekonomik krizden mi zarar ettiği, yoksa taraflara izafe edebilecek kusur bulunup bulunmadığı yönünden: 13.11.2008 tarihinde kurulan şirketin kuruluşundan bugüne kadar asıl dava davacısı 060 şirket ortağı ..münferiden yetkili olduğu, dolayısıyla şirketin sevk ve idaresinden de sorumlu olan kişi olarak elde edilen kârdan da zararın oluşmasından da sorumlu olan kişi oluğunu, ancak, yönetici olan bu kişinin aynı zamanda şirketin gayri faal olmasında, zarara uğramasında hangi ekonomik faktörlerin etkili olduğu, mevcut tablonun oluşmasında ortaklık kaynaklı başka hususların mı olabileceği, ya da şirketin ekonomik krizden dolayı mı zarar ettiği, gayri faal duruma düştüğünün tespiti bakımından kusur izafe edilip edilemeyeceği hususunun sektörel olarak değerlemeye tabi olduğu, heyetimiz uzmanlık alanına göre bu hususta ilave bir değerlendirme yapılamayacağı, Şirketin müdürü … 61,346,10 TL’si 2014 yılında olmak üzere takip eden beş yılda yaptığı toplam 89.996,52 TL harcamanın (temsil ağırlama, araç yakıt, bakım, seyahat, konaklama, yiyecek, küçük demirbaş gibi) şirketin ilgili yıldaki satış hacmi ile uyumlu olduğu, şahsi olup şirkete ödettirildi yönündeki diğer ortak …’ iddiasının ispatlanamadığı, Bütün bu hususlar ve tarafların pay oranlarının yüksekliği dikkate alındığında TTK m.636/TII uyarınca davalı şirketin feshi yönünde karar verilebileceği kanaatine varıldığı şeklindeki KÖK rapor kanaatlerinde değiştirecek bir hususun bulunmadığını bildirmişlerdir.
Dosyanın, birleşen dava davacısı —– vekilinin itirazları doğrultusunda ek rapor düzenlemesinin istenmesine, dosyanın önce bilirkişi Doç. Dr.—– teslimine karar verilmiştir.
Bilirkişiler —–ve —— tarafından sunulan 21.01.2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerle, davalı şirketin defter & belgelerinin incelenmesi, tarafların KÖK rapora beyan ve itirazları ile mahkememizce bilirkişi heyetine verilen Ek Rapor görevi ile sınırlı olarak mezkür surette tahakkuk eden değerlendirme neticesinde; Ayrılma akçesi hesaplanmasında farklı değerleme yöntemlerinin kullanılması hususunun Yargıtay’ın mevcut içtihatları ile uyumlu olmadığı, ek rapor kapsamında gerçekleştirilen değerlemenin geçerli olduğu, Yukarıda yapmış bulunduğumuz açıklamalar sonucunda, tüm bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi ve 6100 sayılı HMK ‘nın 266/c.2 hükmü uyarınca bilcümle hukuki takdir ve tavsif sadece mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Şirketin gayrifaal duruma düşmesinde davacı-birleşen dava davalısı ..yoksa davalı-birleşen dava davacısı —- mu kusurlu olduğunun tespiti bakımından dosyaya sektör bilirkişisi atanmasına, bilirkişiden şirket tarafından kesilen fatura içerikleri, demirbaşların, ekipmanların karşılaştırılması ve doğrulanması ile şirketin gayrifaal duruma düşme nedenlerini tespit etmesi gerektiğinin ihtarına,Sektör bilirkişisi tarafından kök rapor hazırlandıktan sonra, diğer bilirkişiler —— tarafından ortak ek rapor hazırlanmasının istenmesine karar verildiği görülmüştür.

Bilirkişi —— tarafından sunulan 13.04.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dosyarnın yazılım sektörü çerçevesinde değerlendiriimesinde, dosya içeriğindeki deliller, 01.11.2019 tarihli Kök Rapor, 07.07.2020 tarihli Ek Rapor, 21.01.2021 tarihli Ek Rapor, —–. Asliye Ticaret Mahkemesinin ——- Esas sayılı dasyasından alınan 08.10.2021 tarihli Kök Rapor,—– Asliye Ticaret Mahkemesinin —Esas sayılı dosyasında dinlenen tanık ifadeleri kapsamlı şekilde incelendiğinde, …nin gayri faal duruma düşmesinde davacı-birleşen dava davalısı … mı yaksa davalr-birleşen dava davacısı —— mu kusurlu olduğunun tespiti bakımından; Davacı/Birleşen Dava Davalısı ..—- 60 oranında ortağı ve Şirketin müdürü olduğu, kendisinin şirketin idari yönetiminde görev aldığı ve yazılım programı faaliyetlerinde çalışmadığı, bu nedenle ..—– bir yazılım programı üretme, geliştirme ve müşterilerine üretilen ve geliştirilen programı olarak ortaya çıkardığı ürünleri sağlama konusunda bir sorumluluğunun olmadığı, ortaya çıkarılamayan yazılım programı nedeniyle Şirketin müşteri kaybına ve bu sebeple zarara uğramasında kusurunun bulunmadığı, Davalı/Birleşen Dava Davacısı ..— 040 oranında ortağı ve Şirketin yazıtım programcısı görevi ile çalıştığı, kendisinin …nin bir yazılım programı üretme, geliştirme ve müşterilerine üretilen ve geliştirilen programı verme konusunda sorumlu olduğu, —- Şirketini temsilen 22 Kasım 2013 tarihli —– Lisans Sözleşmesinde imzasının bulunduğu, Şirketin mevcudunda olan yazılırmı programını anılan —–yazılımı ile entegre etme konusunda görevini ihmal ettiği, bu sebeple 1 yıl süre ile verilen ——- yazılımının süresinin dolduğu ve lisansın kullanılamayacak hale geldiği, Şirketin —– yazılımına yapmış olduğu yatırımın bu nedenle boş kalması, —-yazılımına entegrasyon sağlanarak müşterilere sunulacak olan hizmetin yerine getirilememesi ve Şirketin müşteri kaybına uğraması hususlarında Şirketin 2016 yılından sonra borca batık hale getdiği dikkate alındığında kusurlu ve sorumlu olduğu, Dava dışı —.- ve dava dışı ——-tarafından— kesilen faturaların, Şirketin üretmesi ve geliştirmesi gereken yazılım programlarını yerine getirmemesi nedeniyle hizmet desteği alınması sonucu düzenlendiği, destek alınan tarihler ile fatura tarihlerinin uyumlu olduğu, Yazılım Firmaları arasında şirket harici hizmet alımının sektörel anlamda hayatın olağan akışına uygun olduğu, faturaların gerçek – dişi olduğuna dair – dosya müfredatından herhangi bir veriye ulaşılamadığı, Tespit ve kanaatimi nihai ve hukuki takdir mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Dosyanın bilirkişiler —-ve—-tebliğ ile belirtilen hususlarda ek rapor düzenlenmesinin istenmesine karar verilmiştir.
Bilirkişiler —–ve—– tarafından sunulan 16.05.2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ile Sayın Mahkemece bilirkişi heyetine verilen Ek Rapor görevi ile sınırlı olarak mezkür surette tahakkuk eden değerlendirme neticesinde; Sektör bilirkişi raporunun incelenmesinde, asıl dava davalısı/birleşen dava davalısı—– Otomasyonu Projesi kapsamında sorumluluğunun tespiti sonrası raporumuzun “2” bölümünde detaylı yapılan hesaplama sonucunda davalı şirketin 2014-2015 ve davanın açıldığı 2016 ilk 6 aylık dönemde en az 420.443,02 TL kâr kaybına sebebiyet verdiği hesaplandığı, Sayın Mahkemece kısmen ya da tamamen asıl dava davalısı/birleşen dava davacısı … sorumluluğuna hükmedilecek tutarın şirketin tüzel kişiliğine ödemesi gerektiği, Yukarıda yapmış bulunduğumuz açıklamalar sonucunda, tüm bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi ve 6100 sayılı HMK ‘nın 266/c.2 hükmü uyarınca bilcümle hukuki takdir ve tavsif mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Davalı-birleşen dava davacısı … vekilinin yeni bilirkişi atanması talebinin ücreti kendisi tarafından karşılanmak şartıyla kabulü ile davalı-birleşen dava davacısı … vekilinin 1.6.2022 tarihli itirazlarına konu şekilde ABS kodları davalı-birleşen dava davacısı … vekilinden alınarak —— programı — programının incelenerek iki ayrı iş koluna ilişkin olup olmadıkları ve diğer itirazlarının karşılanarak rapor düzenlenmesi için dosyanın bilgisayar yazılımları konusunda uzman başka bir bilirkişiye tevdiine, bilirkişi için yapılacak işin mahiyeti göz önüne alınarak 2.000 TL ücret taktiri ile bilirkişi ücretinin davalı-birleşen dava davacısı … tarafından karşılanmasına, bilirkişi ücretinin tamamlanması için davalı-birleşen dava davacısı … vekiline iki haftalık kesin süre verilmesine, aksi halde teknik ek rapor talebinden vazgeçmiş sayılacağının ihtarına, Bilirkişinin varsa bölge listesinden, bulunamazsa —- yakasındaki üniversitelerden seçilmesine karar verilmiştir.
Bilirkişi ——tarafından sunulan 28.02.2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dosya içeriğinin araştırılması sonucunda yukarıdaki açıklamalar ışığında; ..—Bilişim’de —- yazılımcısı ve geliştirilmesinden sorumlu kişi olduğu;—– Otomasyonu ve —– farklı işlevleri olan iki farklı alanda kullanılabilecek yazılımlar olduğu; —–projesinin eklenti yapılarak gerçekleştirilmesinin daha doğru bir yöntem olup entegrasyon yönteminin sürdürülebilir bir seçenek olmadığı; Her iki tarafın yazdığı yazılımın kullanılabilir seviyede olduğu düşünülmekle birlikte … yazdığı entegrasyonun çalıştığının doğrulanamadığı ve tatmin edici bulunmadığı; . şirketteki konumu, bilgisi ve tecrübesi değerlendirildiğinde — — yazılıma eklenti yazılması konusunda en azından kısmi sorumluluğunun olduğu; Projenin bitirilememesinin ana sebebi teknik sorunlardan ziyade taraflar arasındaki sorunlar olduğu; —- tarafından —– Bilişim’e kesilen 70.800 TL tutarlı faturanın fiktif olup olmadığının tespitinin ancak dava dışı —— şirketinin kayıtlarının incelenmesi ile tespit edilebileceği; ——- Bilişim’e ——- Bilişim’in kaynak kodlarının aktarıldığına ilişkin herhangi bir delilin tespit edilemediği Tespit edildiği, Davalı .. — — projesi sırasında sınırları tam belirli olmayan sorumluluklarından eklenti yazılması konusundaki sorumluluğunu yerine getirmediği kanaatine varılmıştır—— projesinin başarısızlığa uğramasında sorumluluğu açık olmakla birlikte, karşı tarafla arasındaki yönetimsel veya kişisel sorunlar projenin başarısızlığa uğramasında ana sebeplerdir. Bu sorunların incelenmesi teknik bir konu olmadığı, projenin başarısızlığının şirketi ne kadar zarara uğrattığı ve şirketin batık hale gelmesindeki etkisinin tespiti uzmanlık alanımın dışında olduğunu takdir ve tavsif mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.

DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE :
Asıl ve birleşen dava, haklı sebeple limited şirket ortaklığından çıkma olmadığı takdirde şirketin feshi, davacı … tarafından açılan davada ayrıca kâr payı da istenmektedir.
Asıl davada davacı taraf, davalı … üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğinden şirketin borca batık hale geldiği ve gayri faal hale düştüğünden bahisle haklı nedenle çıkma olmadığı takdirde şirketin feshini talep etmiştir.Birleşen davada davacı taraf, davalı …şirketin fiili yöneticisi olduğu iddia edilen eşi—– ile birlikte hareket ederek şirket faaliyetlerini kendi şirketleri üzerine kaydırmaya çalıştıkları, bağlılık yükümlülüğü ve rekabet yasağına aykırı hareket ettiği, şirkete fiktif borç kaydettikleri, yöneticinin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğinden şirketin borca batık hale geldiği ve gayri faal hale düştüğünden bahisle haklı nedenle çıkma olmadığı takdirde şirketin feshi ve ödenmeyen kâr payının tahsilini talep etmiştir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Sona Erme ve Ayrılma A) Sona erme sebepleri ve sona ermenin sonuçları başlıklı 636 ncı maddesi “(1) Limited şirket aşağıdaki hâllerde sona erer:
a) Şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle.
b) Genel kurul kararı ile.
c) İflasın açılması ile.
d) Kanunda öngörülen diğer sona erme hâllerinde.
(2) Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir.
(3) Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.

(4) Fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.
(5) Sona ermenin sonuçlarına anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.” ve,
C) Çıkma ve çıkarılma I – Genel olarak başlıklı 638 nci maddesi “(1) Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir.
(2) Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” hükmünü düzenlemiştir.
Tarafların beyanları ve alınan bilirkişi raporlarına göre; ortaklık ilişkisinin fiilen sona erdiği, davalı şirketin gayri faal ve borca batık durumda bulunduğu, kuruluş amacını yitirdiği, bütün bu hususlar ve tarafların pay oranlarının yüksekliği dikkate alındığında ortaklıktan çıkma ve fesih için haklı sebeplerin oluştuğu, ancak şirketin gayri faal ve borca batık olması sebebiyle taraflara öncelikli olarak çıkma hakkı tanınmasının ortaklar arasındaki menfaat dengesini bozabileceğinden kuruluş amacını yitiren şirketin feshine karar verilmiştir.
TTK’nun Şirketin Organları Genel kurul Yetkiler başlıklı 616’ncı maddesi “(1) Genel kurulun devredilemez yetkileri şunlardır: … e) Yılsonu finansal tablolarının ve yıllık faaliyet raporunun onaylanması, kâr payı hakkında karar verilmesi, kazanç paylarının belirlenmesi. …” hükmünü düzenlemiştir.
Kâr payı dağıtımı konusunda yetkili organ genel kuruldur. TTK md. 616/1-e uyarınca kâr payı dağıtım yetkisi, genel kurulun devredilmez yetkileri arasındadır. Kâr payı dağıtımı hakkında özel bir karar nisabı öngörülmemiştir. Bu sebeple, şirket ana sözleşmesinde aksi öngörülmediği sürece, genel kurul kâr payı hususundaki kararını, TTK’nın 620. maddesi çerçevesinde, genel kurulda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alır. Limited şirkette ortakların kâr payı hesaplanırken, anonim şirketlerin finansal tablolar ve yedek akçelere ilişkin TTK’nın 514 ila 527. maddeleri uygulama alanı bulur (TTK m. 610). Ortağa ödenecek olan kâr payı, TTK md. 608 uyarınca “net dönem kârından ve bunun için ayrılmış yedek akçelerden” karşılanacaktır. Kâr payı hakkı nispi müktesep hak niteliğinde olduğundan sınırlandırılabilir, ancak kâr payı hakkının tamamen kaldırılması mümkün değildir. Bu nedenle, bu hak, aynı zamanda vazgeçilmez nitelikte bir haktır. Kâr payına ilişkin ortağın sahip olduğu hak, genel kurulda kâr dağıtılmasına karar verilmesi ile alacak hakkına dönüşmektedir.
Somut olayda; davalı şirket genel kurulunca alınan bir kâr payı dağıtım kararı bulunmadığından davacı … da kâr payı alacak hakkının olamayacağı anlaşıldığından bu istemin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Asıl ve birleşen davanın KISMEN KABULÜ ile,
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 636 (3) maddesi uyarınca—- Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün —- sicil numarasında kayıtlı davalı …FESİH VE TASFİYESİNE,
2-Tasfiye memuru olarak —- atanmasına,
10.000,00 TL tasfiye memuru ücretinin yarı yarıya davacı taraflarca mahkeme veznesine yatırılmasına,
10.000,00 TL tasfiye avansının yarı yarıya davacı taraflarca mahkeme veznesine yatırılmasına,
Tasfiye memuru ücreti ve tasfiye avansı yatırıldığında ve karar kesinleştiğinde tasfiye memuruna görevinin tebliğine,
3-Tarafların fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,
4-Asıl dosyada Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 179,90 TL harcın asıl dosyada yatan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 150,70 TL harcın davalı ..- alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Birleşen dosyada Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 179,90 TL harcın birleşen dosyada yatan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 150,70 TL harcın davalı … alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Davacı … tarafından peşin yatırılan 29,20 TL harcın davalı … alınarak davacı … verilmesine,
7-Davacı … tarafından peşin yatırılan 29,20 TL harcın davalı … alınarak davacı … verilmesine,
8-Davacı … tarafından sarf edilen 6.051,30 TL yargılama giderinin davalı … alınarak davacı … verilmesine,
9-Davacı … tarafından sarf edilen 4.205,00 TL yargılama giderinin davalı … alınarak davacı …verilmesine,
10-Davacı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı …alınarak davacı .. verilmesine,
11-Davacı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı ..alınarak davacı .. verilmesine,
12-HMK’nin 333.maddesi gereğince bakiye gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde re’sen yatıran tarafa iadesine,
Dair, davalı … vekili Av. …, davacı vekili Av. … temsil kayyım ..yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.