Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/551 E. 2022/576 K. 19.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO: 2017/551
KARAR NO: 2022/576
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09.01.2013
KARAR TARİHİ : 19.07.2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
1-İddia: Davacılar vekili—– tarihinde görevsiz —– Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben düzenlediği dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri —- oğulları —- davalı —-yönetimindeki aracın çarptığını, kazaya karışan aracın sürücü —- babası olan diğer davalı —-ait olduğunu, olayın —- günü olduğunu, davalı ——- olay anında —- yaşında olan çocuğu hastaneye götürdüğü için diğer davalı baba ——adına kaza olay tutanağı tutulduğu müvekkillerinden – olaydan dolayı sağ bacağının parçalandığını, yapılan birkaç ameliyat ve platin takılması ile bacağının problemli olsa da iyileştiğini, kaza esnasında müvekkillerin çocukları —– idrar damarının koptuğunu, mesanede daralma olduğunu ve bu süre zarfında sonda takılmış ve halen tüm ameliyatlarından sonra haftalarca sonda ile gezmek zorunda kalmış ve halen de bu acıları yaşadığını, bu süreçle birlikte çocuğun böbreğinin tekini %70 oranında kaybettiğini diğer böbreğin ise %40 oranında işlevini yitirdiğini ve halen bu özelliğini tamamen yitirme aşamasında olduğunu, platin takılan ayağının tam olarak iyileşme göstermeyip ayakta kısalık kaldığını, davacıların uğramış olduğu maddi zarara karşılık şimdilik —- davalıların tümünden fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak üzere alınmasına, var olan mevcut hastalıkları ve rahatsızlıkları dikkate alınarak anne ve baba için ayrı ayrı—– çocuk için—- olmak üzere —- manevi zararın davalılar —- —–alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Islah: Davacılar vekili ——harç tarihli ıslah dilekçesinde özetle; toplam — maluliyet zararının davalı—sorumluluğu —– sınırlı olmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen, toplam —- bakıcı giderinin yine davalı—– sorumluluğu—– ile sınırlı olmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
3-Savunma: Davalılar ——-vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle, davanın zaman aşımına uğradığını, zaman aşımı nedeni ile davanın reddi gerektiğini, davacıların müvekkilleri hakkında ceza davasında şikayetçi olmadıklarını, kanunun ifadesiyle hukuk davasına ilişkin haklarını saklı tutmadıklarını hukuk mahkemesinde dava açamayacaklarını, davacı tarafça kabul edildiği üzere trafik kazasına karışan aracın sürücüsünün gerçekte diğer müvekkili — olduğunu, ancak müvekkilinin —- olması bu nedenle görevine bir halel gelmemesi için tarafların karşılıklı anlaşması suretiyle trafik kaza tespit tutanağında araç sürücüsü olarak müvekkili—– babası olan diğer müvekkili—– gösterildiğini, davacı bisikletli araç sürücüsünün araca sağ ön kapıdan çarptığını, küçüğün düşmenin etkisi ile aracın altına girdiğini ve yaralandığını, davacının maddi tazminat taleplerinin dayanaksız olduğunu, manevi tazminatın da fahiş olduğunu belirterek öncelikle , davanın zamanaşımı nedeni ile reddine, mahkemenin aksi kanaate olması halinde davalı sürücünün kusursuzluğu ve dolayısı ile araç sahibi müvekkilinin sorumlu tutulamayacağı sabit olduğundan davanın reddine karar verilmesini vekalet ücretinin ve yargılama giderinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı —- vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde, davaya konu kazanın üzerinden —– geçtikten sonra açılan huzurdaki davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, söz konusu kaza ile ilgili davadan önce müvekkili şirkete müracaat edilmediğini ve herhangi bir hasar dosyasının açılmadığını, davacının talebine konu geçici iş görmezlik tazminatından tedavi gideri kapsamında olması sebebi ile 6111 sayılı yasa gereği müvekkili sigorta şirketi değil —- sorumlu olduğunu, davanın müvekkil şirket yönünden reddine karar verilmesini davanın——ihbarının gerektiğini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
4-Davanın Aşamaları: Davacılar tarafından işbu dava dosyası öncelikle—– dosyası üzerinden açılmış, —— sayılı ilamıyla görevsizlik kararı verilerek dosyanın Mahkememizin —– sırasına tevzi edilmiş,
Mahkememizin——- Karar sayılı ilamıyla; “2918 sayılı yasanın 109.maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.
Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmü düzenlenmiş olup maddi ve manevi tazminat istemine konu olayın meydana geldiği —–tarihi itibariyle olaya uygulanması gereken ——- sayılı yasanın 459/2 ve 102/4 maddeleri uyarınca ceza zaman aşımı süresi — yıldır. Mahkememizde ——- tarihi itibariyle açılan davada uzamış ceza zaman aşım süresinin geçtiği, bu itibarla davalıların zaman aşımı itirazının yerinde olduğu görüldüğünden davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş,
—- sayılı ilamıyla; “2918 sayılı KTK’nin 109/1.maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak —- yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak —-zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Maddenin özellikle 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3.kişi) yapmış olduğu fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağı ifade edilmiştir. Somut olayda, kaza —- tarihinde meydana gelmiştir. Davacı ——tarihleri arasında birden fazla ameliyat geçirmiştir.
Mahkemece davacı —- trafik kazası nedeniyle yaralanmasına ilişkin——–soruşturma evrakındaki adli raporları ile tüm tedavi evrakı getirilerek, dosyada bulunan tedavi belgelerine göre ameliyatların maruz kaldığı trafik kazasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, trafik kazasında kaynaklanmış ise en son geçirdiği ameliyatın tarihinin ne olduğu, kaza nedeniyle maluliyeti bulunup bulunmadığı, zarar ve boyutunun kesin olarak tarihin belirlenmesinden sonra davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığının bu verilere göre değerlendirilmeli, eğer zamanaşımı süresinin dolmadığı kanaatine varılır ise, bu durumda——gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin (kazanın) gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan——–göre sürekli işgöremezlik raporu alınarak sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile Mahkeme kararının bozularak Mahkememiz yukarıdaki esas sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
5- Davanın ve çekişmeli konuların tespiti: Dava, trafik kazası nedeniyle yaralanan davacı —–yaralanmasından dolayı oluşan maddi zarar ile davacılarda oluşan manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalı—– poliçesi ile sigortalı bulunan ve davalı —– maliki bulunduğu —- plaka sayılı aracın davalı sürücü—– sevk ve idaresinde iken müvekkili——- çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini beyanla, maluliyet tazminatı ile bakıcı giderleri ve manevi tazminat talep etmektedir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık;
a-Davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı,
b-Kazada davalı araç sürücüsünün kusurlu olup olmadığı, kusurlu ise kusur oranının ne kadar olduğu,
c-Davacı ——-kaza nedeniyle yaralanıp yaralanmadığı, yaralanmışsa iş gücü kaybına ilişkin tazminat ile bakıcı giderine ilişkin tazminata hak kazanıp kazanmadığı, kazandıysa miktarının ne kadar olması gerektiği,
ç-Manevi tazminat talebi yönünden davaların TBK’nin 56/1. Maddesi kapsamında manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığı, kazanmışlarsa miktarın ne kadar olması gerektiği noktalarında toplanmaktadır.
6-Kazanın oluşumu ve davalı sürücünün kusur oranı: Dosya kapsamına göre, davaya konu kazasının—- günü sürücü —- plaka sayılı aracın —– yönünden batı yönünde hareketle olay yeri —- geldiğinde —– koşarak kavşağa giriş yapan iki çocuktan biri olan ——- kavşak ortak alanı içinde aracın ön tarafıyla çarpması sonucu meydana geldiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan keşif sırasında tespit olunan bilgilere göre, olay günü, davalı sürücü —–yaralı çocuğu kendi aracına alarak hastaneye götürmüş olması nedeniyle trafik görevlileri tarafından Kaza Tutanağı tutulmadığı,
Olay yerinin yerleşim birimi içi, —– kavşak ortak alanı içi olduğu, —– iki yönlü trafiğe açık,—– genişlikte, asfalt kaplamı, aracın kavşağa geliş yönüne göre yaklaşık %7 çıkış eğimli karayolu olduğu, olay yeri kavşağın yaklaşık —– metre gerisinde sağ tarafında —-sol tarafında ise —- mevcut olduğu,
Olay tarihinde taşıt yolundan kavşağa giriş kollarında trafik işaretlemesinin olmadığı, davalı sürücü yönetimindeki araçla kavşak yaklaşımında taşıt yolunun sağ kenarında —- yüksekliğinde ——- olduğu bu duvarın —–tarafında da devam ettiği,
Olay tarihinde —– yukarıdaki yol üzerinde bulunan elektrik direğinin yanında koşarak karşı tarafa koştuğu sırada —- çıkış eğimli ——— kavşağa yaklaşan sürücü —— plaka sayılı araçla önüne doğru koşan çocuğu görünce sola kaçtığı, çocuğun koşmaya devam etmesi üzerine sağa kaçmak isterken aracının ön tarafıyla gidiş yönüne göre taşıt yolunun sol tarafında çocuğa çarptığı olay yerinde dinlenen taraflar ve tanık ifadelerinden anlaşılmıştır.
Tanık ——- keşif mahallindeki ifadesinde; “Olayın gerçekleştiği tarihte şimdiki gibi trafik yoğunluğu yoktu, davacının da dahil olduğu çocuklar yolun çevresinde—— ortak alanı olarak adlandırılabilecek) oynuyorlardı, davacı —– kavşak ortak alanına girdiği esnada—– plakalı araç sürücüsü —– olan araç kavşağa girdi, araç kesinlikle yavaş değildi, çocuğa (davacıya) sol ön tarafından çarparak üzerinden geçti, araç çarpma ile birlikte —— metre kadar kaydı ve durdu, durduğu sırada çocuk aracın altındaydı, ön teker ile arka tekerlekler arasında boşluktaydı, davacı çocuk yola girdiği sırada kazaya karışan araç sürücüsü sol tarafa manevra yapmaya çalıştı, kaza tarihinde şu an bulunan kahverengi tuğladan oluşan duvar vardı, davacı çocuk yola girdiğinde ben elinden tutuyordum, ben çocuğun dayısıyım, kaza tarihinde kazanın gerçekleştiği cadde dolmuş yoluydu, bildiklerim bunlardan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunduğu,
Tanık ——- keşif mahallindeki ifadesinde: “Ben kaza sırasında —– —– dükkanın içinde oturuyordum, ben kaza sırasında çocuğun nereden geldiğini bilmiyorum, —-aşağıdan yukarıya ——- üzerinden geçtiğini hatırlıyorum ancak hangi tekerleğin üzerinden geçtiğini hatırlamıyorum, kaza tarihinde duvar vardı ancak şu an bulunan elektrik direği yoktu, ayrıca şu an bulunan kasis de kaza tarihinde yoktu, şu an dükkanlar ile yolu ayıran kaldırım yoktu, kaza tarihinde——-olan tanığı kaza anında bulunup bulunmadığını hatırlamıyorum, kaza tarihinde kazanın gerçekleştiği cadde dolmuş yoluydu, hastaneye gittiğimizde çocuğun cinsel organından kan geldiğini gördüm, bildiklerim bunlardan ibarettir” şeklinde beyanda bulunduğu,
Tanık —–keşif mahallindeki ifadesinde; “Olay tarihinde şu an bulunan binanın yerinde tek katlı bir yapı vardı, şu an —– numara olarak geçiyor, ben o dükkanın önündeki kaldırımda oturuyordum, kaza anını net bir şekilde gördüm, kaza anında araç aşağıdan benim bulunduğum istikamete doğru geldiği sırada yolun —–kesiştiği noktada bulunan duvarın yanında——bulunuyordu, yola iki çocuk firladı, bir çocuk geride kaldı, diğer çocuk yola geçti ve araç çocuğa çarpmamak için sola hamle yaptı, çocuk ise yine sol tarafa doğru aracın önüne koştu, bu sefer araç tekrar kurtarmak için sağa kırdı, bu sefer yine çocuk da sağa doğru koştu ve araç çocuğa önden çarptı, manevra yaptığı için çocuk önden aracın altına girdi, sol arka tekerleğin altında kaldı, araç sol arka teker ile çocuğun üzerinden geçti, geçer geçmez araç durdu, durduğu sırada çocuk aracın arka tarafından yaklaşık olarak —— aracın uzağında duruyordu, kaza tarihinde duvar yıkılmamış haliyle bulunuyordu, kaza tarihinde şu an bulunan kasis yoktu, kaza tarihinde kazanın gerçekleştiği cadde—–ana caddesi olarak geçiyordu, kaza tarihinde bu kadar araç yoğunluğu yoktu, araç hızını hesaplama imkanım yok, ancak normal hızında seyir halinde devam ediyordu, çocuğun elinden tutan kimse yoktu, çocuk koşarak yola geçti, kaza sonrasında çocuğu alıp hastaneye götürdü, kaza tarihinde kazanın gerçekleştiği cadde dolmuş yoluydu, bildiklerim bunlardan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunduğu,
Tanık —- keşif mahallindeki ifadesinde; “Kaza sırasında şu an —– olan tek katlı yapının önünde oturuyordum, —– arkadaşımız aşağıdan yukarıya (doğudan batıya) doğru geliyordu, o esnada —— sokağının kesiştiği noktada bulunan kırmızı tuğlalardan oluşan duvarın yanından yola doğru koştu, bunun üzerine ———arkadaşımız ilk başta sola doğru manevra yaptı, sonra kurtarmak için tekrar sağa manevra yaptı, ancak o sırada çocuğu altına aldı, çocuk sol arka tekerlek ile çocuk üzerinden geçti, ondan sonra aracı durdurdu, çocuğu hastaneye götürdü, çocuğun elinden kimse tutmuyordu, bildiklerim bunlardan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunduğu,
Davalı sürücü——- keşif mahallindeki ifadesinde; “ben aşağıdan yukarıya —-yaklaşık olarak —— hızla seyir halindeyken çocuklar sağdaki —— noktada bulunan kırmızı tuğlalarda oluşan duvarın arkasından yola davacı fırladı, ben çocuğu gördüm, fark ettiğim anda refleks olarak kurtarmak için aracı sola kırdım, ancak ben aracı sola kırmama rağmen çocuk iyice önüme atladı, bu sefer de ben aracı sağa kırdım, sonra çocuğa ben hatırladığım kadarıyla çocuğa aracın sağ ön tarafıyla çarptım, ben çocuğun üzerinden geçmedim, geçtiğimi hatırlamıyorum, manevra yaptığım sırada hızım yaklaşık olarak—– civarındaydı” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Tarafların kusur oranının belirlenmesi için Mahkememizce mahallinde keşif yapılarak bilirkişi raporu alındığı, Makine Mühendisi —– tarafından düzenlenen —– tarihli bilirkişi raporunda;—– göre davalı sürücü ——takiben olay yeri beş kollu kavşak girişine hızını düşürmesi, ——— kesişmesi ile oluşan kavşak giriş ve çıkışlarından taşıt yolunun karşısına geçmekte olan yada geçmek için bekleyen yayaların olup kontrol etmesi, varsa kavşağa girmeden bir kaç metre geride aracını durdurması, yayanın güvenli olarak karşıya geçmesini bekledikten sonra dikkatli ve tedbirli bir şekilde kavşaktan geçmesi zorunlu olmasına rağmen, davalı sürücünün gündüz vakti yaya trafiğinin ve çocukların çok olduğu olay yeri kavşağa yaklaşırken daha dikkatli ve tedbirli olması, karşıya geçmekte olan yayayı taşıt yolunun sağ kenarında olan —– nedeniyle ve çocuğun küçük yaşta ve boyunun küçük olması nedeniyle duvarın arkasından görünmeyebileceğini dikkate alarak hızını ——- çok altına düşürmesi ve tedbirli olması, çocukları görünce korna ile uyarması ve etkili frenle aracı durdurmaya çalışması gerekirken geliş hızı ile yayanın önünden sola kaçarak olayı önlemeye çalışmasına rağmen zamanında hızını yeterince düşürmemiş olması nedeniyle olayı önleyemediği ve aracının ön tarafiyla taşıt yolunun sol tarafında çocuğa çarptığı anlaşılmıştır.
Davalı tüm kavşağa yaklaşırken hızını yeterince düşürmüş olsaydı fren tedbiri alarak ve kendi gidiş şeridini koruyarak olayı önlemesi mümkün olabilecekken Karayolları Trafik Kanunun 52/a maddesi ile Trafik Yönetmeliğinin 109/d maddesini ihlali nedeniyle KTK’nun 84/h maddesi uyarınca olayda asli derecede %60 oranında kusurlu bulunmuştur.
5 yaşındaki yaya ——– trafik eğitimi almamış küçük yaştaki çocuğun yanında bir ebeveyni olmadan ——- çıkarılmış ve taşıt yolu içinde oynamasına izin verilmemesi, akan trafik içinde küçük yaştaki çocuğun hem kendisi hem de yoldan yararlanan araçlar için tehlike doğurması kaçınılmaz bir olgu iken maalesef ülkemizin sosyo-ekonomik durumları nedeniyle bu tür olumsuz durumlarla sık sık karşılaşılmaktadır.
Yürürlükte olan 2918 sayılı TK’nun 68/b maddesinde “Taşıt yolunun karşı tarafına geçmek isteyen yayaların taşıt yolunu, yaya ve okul geçidi ile kavşak giriş ve çıkışları dışında herhangi bir yerden geçmeleri yasaktır.” hükmü ile yayalar için güvenli geçiş yeri yapılmamış yerlerde yayaların kavşak giriş ve çıkışlarını kullanmalı zorunlu kılınarak ve buraya yaklaşan sürücülerin daha dikkatli ve tedbirli olması ve kurallara uygun olarak kavşak giriş ve çıkışlarından karşıya geçmekte olan veya geçmek üzere bekleyen yayalara ilk geçiş hakkını vermesi zorunlu kılmasına rağmen,
Yaya —– kavşak girişinde—–yüksekliğindeki duvarın arkasından kavşak girişinden taşıt yolunun karşısına geçmek için kavşağa yaklaşmakta olan aracın hız ve mesafesini kontrol etmeden, dikkatsiz – tedbirsiz olarak ve koşarak karayoluna girmiş olmasının olayın vukuunda önemli derecede etkili olduğu anlaşıldığından olayda İkinci derecede %40 oranında kusurlu bulunmuştur.” yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, davalının kusurlu olup olmadığına karar vermek yetkisi Mahkememize aittir.
Dosya kapsamına göre bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen —- tarihli kusur durumuna ilişkin rapor dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmakla oybirliğiyle hükme esas alınmıştır.
Bu itibarla, dava konusu kazanın oluşumunda, davalı sürücü —— Yerleşim yeri içinde araç ve yaya trafiğinin yoğun olduğu saatte dikkatsiz ve tedbirsiz davranışı, KTK’nun 52/a,b, Trafik Yönetmeliğinin 109/d maddelerini ihlali nedeniyle meydana gelen olayda %60 (Yüzde Altmış) oranında kusurlu olduğu, davacı yaya —— kavşak girişinden karşıya geçerken dikkatsiz, tedbirsiz davranışı ve koşarak karayoluna girmesi nedeniyle olayda %40 (Yüzde Kırk) oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
7-Davaya konu trafik kazası nedeniyle davacının maluliyet oranı yönünden inceleme ve değerlendirme: Davaya konu trafik kazası nedeniyle davacı—-maluliyet oranının tespiti için dosyamız—-gönderilmiş,—- tarafından düzenlenen —— geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının — karar sayılı –çerçevesinde maluliyet derecesinin % 100 oranında olduğu tespitinde bulunulmuştur.
—-tarafından düzenlenen maluliyet oranına ilişkin rapor Mahkememizce de aynen benimsenmiş, davaya konu kaza nedeniyle davacı——— maluliyet derecesinin %100 oranında olduğu kanaatine varılmıştır.
8-Davacının iş göremezlik (maluliyet) tazminatı ve bakıcı gideri tazminatı talepleriyle ilgili inceleme ve gerekçe:
8.1-Hesaplama yönetimi yönünden değerlendirme: —- tablosuna göre ve—-faiz indirimi uygulanmadan hesaplama yapılarak sonuca gidilmesi gerektiği yönündedir.
—– “3-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin desteğinin meydana gelen kazada öldüğünü açıklayıp destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuş, tazminatın belirlenmesi amacı ile bilirkişiden rapor alınmış, alınan raporda davacının ve desteğin kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresi belirlenmesinde —– yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılmış, hakem heyetince bu rapor hükme esas alınmıştır.
Gerçek zarar miktarı; hak sahiplerinin ve desteğin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır.
Desteğin veya hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda —alınan —– cetvelleri ile saptanmakta ise de; —-hazırlanmış olup,—- da ilk peşin sermaye değ erlerinin hesabında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerçek zarar hesabı özü İtibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile—– arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında —-yılı ——- tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde —-esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
Buna göre temyiz edenin sıfatına göre, davacı tarafından kararın temyiz edilmediği de dikkate alınarak, kazanılmış haklar gözetilerek (tazminata esas alınan gelir, esas alınan asgari ücret yılı, işlemiş/işleyecek dönem tarihleri gibi) davacının ve desteğin muhtemel bakiye yaşam süresinin —— göre belirlenmesi suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklindedir.
—–bakiye ömrün tespitinde —– uygulanması hatalı olmuştur.” şeklindedir.
——“Uygulamada, sigortalının veya hak sahibinin bakiye ömürleri — —- yararlanılmakta ise de;—— de ilk peşin sermaye değerlerinin hesabında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır.
Bu durumda, ülkemize özgü ve güncel verileri içeren ——bakiye ömrün belirlenmesinde nazara alınmalıdır. Mahkemece alınan hesap raporu yetersiz olup, gerçek zarar ile ilk bağlanan peşin sermaye değerli gelirler belirlenip ve karşılaştırılarak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hatalı şekilde belirlenen yöntemle karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir.
Dairemizin yeni hesap ilkeleri gözeltilmeli ve mukayese yapılarak yeniden alınacak hesap raporu dikkate alınarak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilerek, bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” şeklindedir.
——-Somut olayda, ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine, — davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmiş, —-gereğince —-esas alınarak hesaplama yapılması gerektiği belirtilerek dosya yerel mahkemeye gönderilmiştir. Bu karardan sonra, mahkemece alınan —tarihli bilirkişi raporunda —-tablosu esas alınmış ve iskonto oranı —– uygulanarak hesaplama yapılmış, devre başı ödemeli belirli rant yöntemine göre belirlenen tazminat miktarına göre mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve davacı vekilinin karara karşı istinaf başvurusunun da esastan reddine karar verilmişse de, genel şartlara atıf yapan kanuni düzenleme —– iptal edilmiştir.
Bu durumda mahkemece,—–ekindeki cetvellere göre —– tazminat hesabının yapılmasına ilişkin olarak KTK’nun 90. maddesinde yapılan değişikliğin—– iptal edildiği, —-uygulama birliğinin sağlanması yönünde tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde —— esas alınması için içtihat geliştirdiği ancak hesaplamalarda —— kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için — iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi için yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.” şeklindedir.
—–sayılı kararı,—- Karar sayılı kararında belirtilen yönteme göre, —yaşam tablosu baz alınarak işleyecek devre bakımından %10 artış %10 iskontolama yöntemine göre davacının maddi zararı hesap ve tespit edilmiştir.
8.2-Davacının yaşı ve muhtemel bakiye ömür süresi yönünden inceleme ve değerlendirme: — doğumlu olan davacı —- yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü—- yıl ve muhtemelen——- yaşına kadar yaşayacağı kabul edilmiştir.
Davacının, davaya konu trafik kazası nedeniyle uğradığı maluliyete rağmen aktif olarak çalışmasını devam ettireceği, yaşının da müsait olması hasebiyle kendisiyle birlikte tüm aile fertlerinin zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için ya yapmış olduğu işi yapmaya devam edeceği yada bir işverene ait işyerinde hizmet akdi ile ya da diğer değişik işlerde aktif olarak çalışmasını devam ettireceği ve kazanç sağlayacağı kabul edilerek buna göre değerlendirme yapılmış ve değerlendirmelerde de ——- hükümleri emsal olarak nazara alınmıştır.
Davacının —- yaşından itibaren aktif çalışmasını —- yaşına kadar devam ettireceği kabul edilerek —-yaşına kadar zarar gördüğü bakiye aktif devresi—–yıl olarak belirlenmiştir.
—-bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında —- yaşından sonra devam edecek olan pasif devreye ait maddi zararın da hesaplanması gerektiği belirtilmiştir. Buna göre; davacının —–yaşları arası zarar gördüğü emeklilik ve pasif devresi —— yıl olarak belirlenmiştir.
8.3-Davacı—– kazanç durumu yönünden inceleme ve değerlendirme: ——— konudaki yerleşmiş içtihatlarında, talep olmasa dahi hüküm tarihine en yakın tarihte uygulanan ve kamu düzenine ilişkin olan yasal asgari ücretin kazanç tespitinde ve hesaplamada res’en dikkate alınması gerektiği, olay tarihinden itibaren hesap raporunun tanzim edildiği tarihte bilinen en yakın tarihe kadar geçen dönem içinde gerçekleşen her türlü ücret artışları ve emsal ücretlere göre tespit ve hesaplanması gerektiği belirtilmektedir.
— doğum tarihli davacı—–davaya konu — olay tarihi itibariyle henüz —– yaşında olduğu değerlendirilmiştir. Davacı çocuk anaokulu çağına kadar anne ve babanın bakım ve gözetim altındadır. Kazalı çocuk—- yaşına geldiğinde anne ve babasının bakım ve gözetiminden çıkarak anaokuluna başlayacak;—– yaşından itibaren anaokulu ve akabinde ilköğretim çağına girecek ve okula giderken oynarken ve yaşamsal faaliyetlerini sürdürürken %100 sağlam olan emsallerine nazaran maluliyetiyle orantılı olarak daha fazla efor ve güç sarf edeceği ve sarf etmesi gereken bu fazla efor ve gücün parasal değerlerinin yasal asgari ücretlerin net tutarının altında olmayacağı kabul edilerek, buna göre değerlendirme yapılacaktır.
—— kararında “davaya konu olay tarihi itibariyle —— yaşında olan davacının sürekli işgücü kaybının yitirdiği olay tarihinden itibaren maddi zararının hesap ve tespit edilmesi gerektiği” yönündedir.
—–yaşında ve lise öğrencisi olan kazalının geçici işgöremezlik ve sürekli işgöremezlik tazminatının hesaplanması gerektiği” yönündedir.
——-kararında: “Çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeniyle, evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme ve tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarf etmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak görülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir. Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının —— yaşından itibaren kazanç sağlamaya başlayacağı kabul edilerek, bu yaştan itiharen maddi zarar hesabı yapılmış ise de, yukarıda yapılan açıklamalar göz önünde tutularak davacının sürekli çalışma gücünü yitirdiği tarihten itibaren zararın oluşacağı kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiğinden yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir….” şeklindedir.
Yüksek mahkemenin yukarıda belirtilen kararlarından hareketle davacı muhtemelen —–yaşından itibaren anaokuluna başlayacak olması yaşında okula giderken oynarken ve yaşamsal faaliyetlerini sürdürürken %100 sağlam olan emsallerine nazaran %100 oranındaki maluliyetiyle orantılı olarak daha fazla efor ve güç sarf ederek yaşamsal faaliyetini sürdüreceği için, kabul edilerek buna göre değerlendirme yapılmıştır.
——sayılı kararında “İşçiye ücreti dışında ödenen asgari geçim indirimi —— tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5615 sayılı Yasanın 2. maddesiyle değişik 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile getirilmiş olup bireyin veya ailenin asgari geçim düzeyini sağlayacak bölümünün toplam gelirden düşülerek vergi dışı bırakılmasıdır. Bu nedenle ücretin eki değildir ücret olarak nitelendirilemez… Bu duruma göre ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı durumlarda dikkate alınamayacağı açık olup tazminat hesaplamasında esas ücrete dahil edilemez.” şeklindedir.
Davaya konu olay tarihi itibariyle henüz çocuk yaşta olan davacının geliri kazanca dayanmamaktadır. Kazalının — yaşından itibaren normal yaşamsal aktivitesi, gelire dayanmadığı için — yaşına kadar dönemdeki kazanç tespiti —- itibaren uygulanmaya başlanan asgari geçim indirimi dikkate alınmadan — yasal asgari ücrete göre, — yaşları arası kazancı ise —- yasal asgari ücrete göre tespit edilmiştir.
Davacı —— yaşından itibaren ise bu olay sebebiyle uğradığı maluliyete rağmen, aktif olarak çalışmasını devam ettirecek yaşının da müsait olması hasebiyle kendisiyle birlikte tüm aile fertlerinin —— karşılayabilmesi için ya yapmış olduğu işini yapmaya devam edecek ve ya bir işverene ait işyerinde hizmet akdi ile ya da diğer değişik işlerde çalışmasını devam ettirerek kazanç sağlayacağı kabul edilerek, buna göre değerlendirme yapılacak; bu şekilde çalışması karşılığı sarfetmesi gereken mesainin parasal değerleri yasal asgari ücretlerin net tutarının altında olmayacağından; kaza tarihinden itibaren günümüze kadar geçen dönem içinde, memleketimizde uygulanan ve kamu düzenine ilişkin bulunan yasal asgari ücretlere göre değerlendirme yapılmıştır.
8.4-Davacı—- maluliyet zararınına ilişkin tazminat talepleri yönünden inceleme ve değerlendirme: Davacı vekili dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde özetle; davaya konu trafik kazası nedeniyle davacı — maluliyetine ilişkin olarak sigorta şirketi yönünden — ile sınırlı olmak üzere toplam —- davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
—-aporda, davacının, geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının—— hükümleri çerçevesinde maluliyet derecesinin %100 olduğu tespitinde bulunulmuştur.
Davacı —— uğramış olduğu iş göremezlik (maluliyet) tazminatı tutarının hesaplanması dosyadaki tüm bilgi, belgeler ile yukarıdaki ilkeler uyarınca aktüerya hesabının yapılması için dosya aktüer bilirkişi — tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından denetime elverişli olarak düzenlenen raporda davacı —- %100 oranındaki maluliyeti sebebiyle toplam — aylık maddi zararının —– olarak hesaplanmıştır.
Davacının davaya konu trafik kazasının oluşumundaki kusur oranı göz önüne alındığında, davacının davalılardan talep edebileceği maddi tazminat miktarı —-olarak hesaplanmıştır.
Bilirkişi —– tarafından yapılan hesaplama Mahkememizce de aynen benimsenmiş, davaya konu trafik kazası nedeniyle davacının maluliyeti nedeniyle uğradığı toplam maddi zararın —-, tarafların kusur oranı göz önüne alındığında davalıların sorumluluğunun —– sınırlı olduğu değerlendirmesi yapılmıştır.
8.5-Bakıcı gideri sebebiyle oluşan maddi tazminat talebi yönünden inceleme ve değerlendirme: Davacı vekili dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde özetle, davaya konu trafik kazası nedeniyle davacı —- %100 maluliyet sebebiyle sürekli bakıcıya ihtiyacı bulunduğunu, ilgili bakıcı giderine ilişkin olarak toplam —-, davalı —— sorumluluğu —–sınırlı olmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
—–sayılı kararında; “Somut olayda; dava dilekçesinde bakıcı gideri de talep edilmiş olup, hükme esas alınan maluliyete ilişkin bilirkişi raporunda davacı…geçici işgöremezlik süresinin —- ay olduğu ve bu süre zarfında % 100 oranında malul sayılması gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda davacı yararına %100 malul sayıldığı geçici işgöremezlik dönemi bakıcı giderinin belirlenmesi yönünde bilirkişiden ek rapor alınarak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.” şeklindedir.
——- kararında; “Dava konusu trafik kazası nedeni ile —-göre davacının olay tarihinden itibaren —— malul olduğu anlaşılmasına davacının da bakıcı gideri istemesine göre bu süre için bakıcı giderine hükmedilmesi gerekir iken mahkemece bu yönün göz önünde bulundurulmaması da doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.” şeklindedir.
—— bu husustaki cevap yazılarında, “Söz konusu —–çerçevesinde, trafik kazası nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri (tedavi, tibbi malzeme, ilaç, refakatçi ve yol giderleri) Sağlık Uygulamaları Tebliği kapsamında, Kurumumuzca karşılanmakta olup; iş göremezlik, maddi ve manevi tazminat ve bakıcı giderleri gibi Kurumumca karşılanmayan talepler için sigorta şirketlerinin sorumlulukları devam etmektedir.” şeklindedir.
——–kararında; “Davacı taraf, sürekli bakıcı giderinin tedavi gideri teminatından karşılanması gerektiğini iddia ederek bakiye tazminat isteminde bulunmuş; davalı sigortacı ise, bakıcı giderine ilişkin zararın da sakatlık teminatı kapsamında kaldığını ve anılan teminata ilişkin limitin tüketildiğini savunmuştur. Bu itibarla; taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının sürekli bakıcı gideri zararının, davalı tarafından düzenlenen ——poliçesindeki “sakatlık teminatı” kapsamında mı yoksa “tedavi gideri teminatı” kapsamında mı olduğu ve davalının davadan önce ödediği—– sorumluluğunun son bulup bulmadığı noktasında toplanmaktadır.
——belirlemelerin, —- bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde de Borçlar Kanunu hükümlerine göre yapılması gerektiği açıktır. Bu itibarla; —- olduğu için bir kısım hükümleri iptal edilen —- kararı, —– uygulamaları dahilinde belirleme yapılması gerekmektedir…
—iptal kararı gereği, —–maddesine göre bakıcı giderlerinin sürekli sakatlık teminatı kapsamında kabul edilmesinin mümkün olmadığı; sürekli bakıcı gideri zararının, ——iptal kararı da dikkate alınarak —- önceki yerleşik uygulamaları gereği, tedavi giderleri teminatında yer aldığı hususları hep birlikte ele alındığında,——- tarafından yapılan değerlendirmenin doğru olmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan hukuki ve maddi vaktalar karşısında; davaya konu edilen sürekli bakıcı gideri zararının, poliçedeki tedavi giderleri teminatından karşılanması gerektiği dikkate alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı biçimde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” şeklindedir.
Bu itibarla, —- yukarıda belirtilen güncel içtihadından hareketle, davacının bakıcı gideri sebebiyle maddi zararı, davalı—— poliçesi tedavi gideri teminat limiti klozu kapsamında değerlendirilmiştir.
Davacı —– uğramış olduğu bakıcı gideri tazminatı tutarı yönünden dosyadaki tüm bilgi, belgeler ile yukarıdaki ilkeler uyarınca aktüerya hesabının yapılması için dosya aktüer bilirkişi —- tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından denetime elverişli olarak düzenlenen raporda davacının ömür boyu bakıcı gideri sebebiyle toplam — aylık maddi zararı —— olarak hesaplanmıştır.
Davacının davaya konu trafik kazasının oluşumundaki kusur oranı göz önüne alındığında, bakıcı giderine ilişkin olarak davacının davalılardan talep edebileceği maddi tazminat miktarı ——-olarak hesaplanmıştır.
Bilirkişi —-tarafından yapılan hesaplama Mahkememizce de aynen benimsenmiş, davaya konu trafik kazası nedeniyle davacının maluliyeti nedeniyle uğradığı toplam bakıcı gideri zararının —-, tarafların kusur oranı göz önüne alındığında davalıların sorumluluğunun —– ile sınırlı olduğu değerlendirmesi yapılmıştır.
9- Davalı—-kapsamındaki sorumluluğu yönünden inceleme: Dava dosyasında mevcut—— göre mülkiyeti —-sevk ve idaresindeki — plakalı araç davaya konu —- trafik kaza tarihini kapsayan —- tarihleri arası davalı —– sigortalı olup, olay tarihini kapsayan —-tarihleri arası sakatlık sebebiyle teminat limit miktarı — ve tedavi gideri sebebiyle teminat limit miktarı—– olduğu tespit edilmiştir.
Davacı —- tarihinde maruz kaldığı trafik kazası sebebiyle %100 oranındaki maluliyeti sebebiyle davalılardan talep edebileceği nihai ve gerçek maddi zararı — olup, davalı —– sorumlu olduğu sakatlık teminat limitinin üzerindedir. Bu itibarla, davacı — %100 maluliyeti sebebiyle davalı —- talep edebileceği maddi zarar miktarı —- olarak belirlenmiştir.
Davacı —– tarihinde maruz kaldığı trafik kazası sebebiyle ömür boyu bakıcı gideri sebebiyle davalılardan talep edebileceği nihai ve gerçek maddi zararı — olup, davalı —- sorumlu olduğu tedavi gideri teminat limitinin üzerindedir. Bu itibarla, davacı —– bakıcı gideri sebebiyle davalı —- talep edebileceği maddi zarar miktarı —-olarak belirlenmiştir.
10-Zamanaşımı yönünden inceleme ve değerlendirme: Davalılar ——vekili ve davalı —- gerek dava dilekçesine karşı, gerekse ıslah dilekçesine karşı ayrı ayrı zamanaşımı defiinde bulundukları anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin —- harç tarihli dava dilekçesinde özetle, maluliyet tazminatı ve bakıcı giderlerine ilişkin olarak toplam —-maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ettiği, akabinde — harç tarihli dilekçe ile taleplerini ıslah ederek, maluliyet tazminatına ilişkin olarak — bakıcı giderlerine ilişkin olarak — olmak üzere toplam —- davalı ——poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Bu itibarla kaza tarihinin —, dava tarihinin —, ıslah tarihinin —– olduğu tespit olunmuştur.
Türk Borçlar Kanunu’nun 72. Maddesi uyarınca tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
Trafik kazası sonucunda bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına neden olunması, ona karşı işlenmiş bir haksız fiil niteliğindedir. 2918 sayılı Kanun’da iki yıl olarak düzenlenen “kısa zamanaşımı süresinin” başlangıcı, zarar görenin zararı ve faili öğrenme tarihidir. Zararın öğrenilmesi, kanunun açıkladığı anlamda zarar veren olayın sonuçlarını, gidişatını, kesinleşen durumunu ve zararın kapsamını belirleyebilecek bilgiye sahip olunması anlamına gelir. Zarar tamamlanmadan zarar gören açısından zararın belli olduğu kabul edilemez. Zararın tamamlanması ise tüm sonuçları ile bilinmesi ile mümkündür. Kanunda ——- olarak düzenlenen zamanaşımı süresi ise olay tarihinden itibaren işlemeye başlamaktadır.
—– raporunda;— maruz kaldığı—– tarihli ameliyatlarının trafik kazasından kaynaklandığı, en son geçirmiş olduğu ameliyat tarihinin —–olduğu, buna göre davacıların zararın mahiyetini bu tarihte öğrendiklerinin kabulü gerektiği, bu durumda da davanın KTK 109/1 uyarınca zarar ve tazminat yükümlüsünün öğrendiği tarihten itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi başlamadan çok önce bu davanın açıldığının kabulü gerektiği anlaşılmakla davalılar—-vekili ile davalı —– vekilinin cevap dilekçeleri ile davanın zamanaşımı defi yönündeki itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Ancak, dava kısmi dava olarak açılmış olup davalılar — vekili ve davalı—– Vekili ıslah dilekçesine karşı da ayrı ayrı ve süresinde zaman aşımı defiinde bulunmuşlardır.
Kaza —– tarihinde meydana gelmiş olup,—— tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Trafik kazası sonucunda bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına neden olunması, ona karşı işlenmiş bir haksız fiil niteliğindedir. 2918 sayılı Kanun’da iki yıl olarak düzenlenen “kısa zamanaşımı süresinin” başlangıcı, zarar görenin zararı ve faili öğrenme tarihidir. Zararın öğrenilmesi, kanunun açıkladığı anlamda zarar veren olayın sonuçlarını, gidişatını, kesinleşen durumunu ve zararın kapsamını belirleyebilecek bilgiye sahip olunması anlamına gelir. Zarar tamamlanmadan zarar gören açısından zararın belli olduğu kabul edilemez. Zararın tamamlanması ise tüm sonuçları ile bilinmesi ile mümkündür. Kanunda 10 yıl olarak düzenlenen zamanaşımı süresi ise olay tarihinden itibaren işlemeye başlamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacı —- trafik kazası sonucu —- tarihinde yaralandığı, dava konusu eylemin aynı zamanda suç teşkil ettiği, olay tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK’nın 456. Maddesinin en ağır hükmünü düzenleyen 3. Fıkrasına göre ceza miktarının en fazla on sene ağır hapis cezasını gerektirdiği, buna göre aynı kanunun 102/1-3. Bendine göre dava zamanaşımı süresinin on sene olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu kaza —- tarihinde meydana gelmiş ve davacılar vekili tarafından kısmi dava olarak açılan dava—— tarihinde ıslah edilmiştir.
Şu durumda davanın ıslah edildiği tarih itibarıyla 2918 sayılı Kanun’un 109. maddesinde düzenleme altına alınan 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süresi ile 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 456/3 ve 102/1-3. bendi uyarınca olayın bağlı olduğu ——yıllık uzamış zamanaşımı süresi geçmiştir.
——– karar sayılı ilâmı da bu yöndedir.
Bu kapsamda davacı —– ıslahla talep ettiği fazlaya ilişkin maddi tazminat taleplerinin zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır.
11-Maddi tazminat davası ile ilgili sonuç: Yukarıda anlatılan nedenlerle, davacının dava dilekçesi ile talep ettiği —-maddi tazminat talebinin kabulüne, davacının ıslah dilekçesi ile talep ettiği fazlaya ilişkin maddi tazminat taleplerinin zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
12-Manevi tazminat talebiyle ilgili inceleme, hukuki gerekçe, değerlendirme ve sonuç: Davacılar, dava konusu trafik kazası nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
6098 sayılı TBK’nin 56/1. Maddesi uyarınca bedensel bütünlüğü zedelenen zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verilebilir. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre de ağır bedensel zarar halinde zarar görenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
TBK’nin 56.maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. —— gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Eylemin oluş şekli başlığı altında kabul edilen durumuna göre; davaya konu trafik kazası nedeniyle %100 oranında malül kalan davacı —–ve anne ve babası olan diğer diğer davacılar lehine Türk Borçlar Kanunun 56. Maddesi gereğince manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödetilmesine karar verilmesi gerekli olduğu kanaatine varılmıştır.
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları Mahkeme tarafından araştırılmış, araştırma sonuçları Mahkememiz dosyaya konulmuştur.
Dava konusu olayın oluş biçimi, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, davacı — kaza nedeniyle %100 oranında malül kalması nedeniyle davacı —– davacının anne ve babası olan diğer davacıların duyacakları elemin derinliği, davaya konu kazada nedeniyle tarafların kusur oranı, olay tarihindeki paranın alım gücü, davacılar için hak ve nasafet kuralları gözetilerek, davalıların ekonomik açıdan müzayaka durumuna sokmayacak şekilde; davacı——— manevi tazminata hükmetmek gerektiği kanaatine varılmıştır.
13- Faiz başlangıç tarihi ve faiz türü yönünden inceleme ve gerekçe: Her ne kadar, haksız eylem sorumlularına karşı açılan tazminat davalarında, maddi ve manevi tazminatlara, zararların oluştuğu tarih olan “olay” tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmekte ise de; KTK’nın 99’ncu maddesinde yer alan “Sigortacılar, hak sahibinin ——- genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde —— sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” düzenlemesi uyarınca, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi gereğince ödenmesi gereken maddi tazminatın, daha önce sigorta şirketine başvurulmuş ise başvuru tarihinden itibaren “8 işgünü sonraki” tarihten itibaren, sigorta şirketine başvurulmamış ise dava ya da takip tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsili gerekmektedir.
Dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre, davaya konu trafik kazası nedeniyle dava tarihinden önce davalı —- herhangi bir başvuruda bulunulmadığı anlaşıldığından davalı —- dava tarihi olan —- tarihinde temerrüde düşmüş olduğu kabul edilerek davalı ——- tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faiz oranları uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Faizin türü ile ilgili olarak da davacılar vekili gerek dava gerekse talep artırım dilekçesinde yasal faiz talep ettiğinden tüm tazminat talepleri yönünden yasal faiz uygulanması gerektiği anlaşılmış, aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı — davalılar —— karşı açtıkları maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile;
a—– maddi tazminatın davalılar — yönünden kaza tarihi olan —– itibaren, davalı — yönünden dava tarihi olan —– itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacı —- verilmesine,
b-Davacı —- ıslahla talep ettiği fazlaya ilişkin maddi tazminat taleplerinin zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Davacı—– davalılar —- karşı açtıkları manevi tazminat davasının KABULÜ ile —- manevi tazminatın davalılar—— alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı—-, davalılar—- karşı açtıkları manevi tazminat davasının KABULÜ ile —-manevi tazminatın davalılar —- alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı —, davalılar — karşı açtıkları manevi tazminat davasının KABULÜ ile —manevi tazminatın davalılar —– alınarak davacıya verilmesine,
YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN;
MADDİ TAZMİNAT DAVASINDA;
5-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 80,70 TL harcın, davacılar tarafından dava açılırken yatırılan 24,30 TL peşin harç ve 9.142,98 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 9.167,28‬ TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 9.086,58‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
6-Davacılar tarafından yatırılan toplam 80,70 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
7-Davacılar tarafından sarf edilen toplam 2.334,45‬ TL yargılama gideri ile 419,90 TL keşif harcı toplamı olan 2.754,35‬ TL yargılama giderinin, davanın kabul – ret oranına göre hesaplanan 76,07 TL’sinin ——- davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı—-tarafından sarf edilen toplam 210 TL yargılama giderinin, davanın kabul – ret oranına göre hesaplanan 204,20 TL’sinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı —— verilmesine,
9-Davacı—– kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1-2. maddesi uyarınca davacı —- lehine takdir olunan 1.000 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —— verilmesine,
10-Davalılar kendilerini vekille temsil ettiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/3. maddesi uyarınca davalılar lehine takdir olunan 1.000 TL vekalet ücretinin davacı — alınarak davalılara verilmesine,
11-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
MANEVİ TAZMİNAT DAVASINDA;
12-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 5.123,25‬ TL harcın davalılar—–alınarak Hazineye gelir kaydına,
13-Davacı—kabul edilen manevi tazminat davası yönünden davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dava tarihindeki Avukatlık Asgari Ücrat Tarifesinin 10/1. maddesi uyarınca 6.650 TL vekalet ücretinin davalılar —- alınarak davacı—– verilmesine,
14-Davacı —– kabul edilen manevi tazminat davası yönünden davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dava tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin — alınarak davacı —–verilmesine,
15-Davacı—-kabul edilen manevi tazminat davası yönünden davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dava tarihindeki Avukatlık Asgari Ücrat Tarifesi uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar —alınarak davacı —- verilmesine,
16-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davacılar vekili, davalılar —– vekilinin yüzlerine karşı, davalı— yokluğunda, 6100 sayılı HMK geçici 3/2. maddesi uyarınca —- göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı HUMK’nun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam edileceğinden HUMK 432/1. Maddesine göre kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal sürede ——– temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/07/2022