Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/474 E. 2019/1130 K. 26.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/474 Esas
KARAR NO: 2019/1130
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 19/04/2017
KARAR TARİHİ: 26/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin— Sayılı Kanun uyarınca — tanzim ettiği ” Dağıtıcı Lisansı” kapsamında faaliyet gösterdiği, bu faaliyet çerçevesinde belirlediği noktalarda kendi marka ve logosu altında —standartlarında kurulacak/kurulu akaryakıt istasyonlarında akaryakıt, — madeni yağ satış faaliyeti gerçekleştirdiğini, davalı ile —tarihli İstasyonlu Bayilik sözleşmesi imzalamak suretiyle davalıya – yıl bayilik hakkı tesis ettiğini, imzalanan taahhütname uyarınca — m3 motorin, – ton madeni yağı şirketten alıp satmayı davalı yanın kabul ve taahhüt ettiği ancak davalının bu taahhütleri yerine getirmeyip, davacı tarafı zarara uğrattığını, Bayilik sözleşmesi süresince satışı yapılmayan eksik beher m3 beyaz ürün için her yıl eksik alman ürün bedelinin son cari fiyat üzerinden hesaplanacak tutarın %5i oranında müvekkil şirketin satılamayan üründen dolayı mahrum kaldığı karı cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davalının satmayı vaat ettiği ürünleri satamadığını, belirtilen miktar üzerinden beyaz ürün, madeni yağı almamak suretiyle sözleşme hükümlerine aykırı davranarak şirketi zarara uğrattığını, davalı tarafın bayilik sözleşmesi sonucunda toplamda — litre eksik alım yaptığını ve buna karşılık ihtarname tarihi itibariyle son cari fiyat olan —-depo salış fiyatı -TL/litre üzerinden hesaplanan bedelin %5’i olan —TL cezai şart alacağının tahakkuk ettiğinin tespit edildiğini ve bayiye —– ihtarnamesi keşide edilerek sözleşme ihlali anlamına gelen ihtarnameden itibaren 7 gün içinde tahakkuk eden cezai şart bedelini ödemesini, aksi halde yasal yollara başvurulacağının davalıya ihtar edildiğini, davalı tarafça ihtarnameye cevap verilmediğini, sözleşme ve taahhütname gerekleri yerine getirilmemiş taraflar arasındaki sözleşmenin ise yenilenmeyerek süre hitamında son bulduğunu, davalının satış taahhütleri gereği satın almayı vaat ettiği ürünlerden hem beyaz ürün hem de madeni yağ ürünlerini almadığından sözlşemden ve kanundan kaynaklanan her türlü zarar ziyanın tazmini için — TL’lik kısmının davalı yandan tahsilini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın, taahhütname ile taahhüt edilenden daha az alım yapılması nedeniyle doğan cezai şart alacağı ile akdi faizi talep etmekte olduğunu; müvekkilinin davacı tarafın iddia ettiği gibi bir taahhüdü bulunmadığını, müvekkili tarafından, davacının -. Noterliği – tarih ve – yevmiye numaralı ihtarnamesine cevap olarak gönderilen -. Noterliği – tarih ve – yevmiye numaralı ihtarnamesinde de belirtildiği üzere davacı tarafın dava konusu ettiği gibi bir taahhüdü bulunmadığını, müvekkilinin yazılı herhangi bir taahhüde imza atmadığı gibi sözlü bir taahhütte de bulunmadığını, davacı tarafın dava konusu ettiği taahhüt gerçek duruma uygun olmayan, fahiş satış tutarları içerdiğini, müvekkilinin davacı tarafın iddia ettiği tutarlarda bir satış taahhüdü bulunduğunu asla kabul etmemekle beraber; dava konusu istasyonun, müvekkilinin bayilik sözleşmesi öncesi – yıllık başka bir bayilik sözleşmesi kapsamında kullanılmakta iken bu – yıllık sözleşmenin ilk – yılında atıl kaldığını, kalan – yılında ise bayilik sözleşmesi müvekkili tarafından devralınmak istendiğini bunun üzerine de davacı tarafla müvekkil arasında, bu iki yıl için, – yıllık bayilik sözleşmesi imzalandığını, atıl kalarak- yıl süreyle zarar eden istasyonun bu zararını da telafi edercesine, müvekkilin de sektöre yeni girmesi fırsat bilinerek davacı tarafından, istasyonun bulunduğu bölge ve şartlar göz önünde bulundurulmaksızın normal yapılabilecek satış miktarının çok üstünde, gerçek duruma aykırı bir taahhüt sözleşmesi imzalatıldığını, – yıllık süreçte normal düzeyde satış yapabilmesi bile mümkün değilken taahhütnamede yüklenen fahiş satış miktarlarının gerçekleştirilmesinin beklenmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı tarafın cezai şart talebini asla kabul anlamına gelmemekle birlikte eğer mahkemece cezai şarta hükmedilecek ise de tarafların iktisadi durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber tarafların kusuru hüküm altına alınacak cezai şartın hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, cezai şart alacağına ilişkindir.
Davacı vekili, davalının bayilik sözleşmesine aykırı davrandığını bu nedenle davalının sözleşme hükümleri uyarınca %5 oranında cezai şart tutarının ödemesi gerektiğini iddia etmekte, davalı vekili ise müvekkilinin cezai şart tutarının ödenmesi için gerekli şartları oluşmadığını savunmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, akaryakıt bayilik sözleşmesinde öngörülen yıllık asgari ürün alımı taahüdüne aykırı davranıldığı iddiasına dayalı cezai şart alacağından kaynaklanmaktadır.
Dosyada mevcut —- tarihli —– tarafından verilmiş taahhütnamede;
her ne sebeple olursa olsun, bu satış taahhütlerimi ihlal ettiğim takdirde, taahhüt ettiğim halde her bir takvim yıbna/kısteJyevm kriterine veya — tarafından uygun görülecek sair zaman kriterine göre —- satın almayı taahhüt ettiğim eksik her beher m3 beyaz ürün (benzin, motorin ve türevleri) için her bir yü için eksik alınan Ürün bedelinin son cari fiyat üzerinden hesaplanacak tutarın % 5 oranındaki karı şart-ı ceza olarak —— ve defaten ödemeyi, ödemediğim takdirde işbu bedelin şirkete vermiş olduğum her türlü nakdi veya gayrı nakdi teminattan tahsilini, cezai şart ödeme taahhüdüm kapsamında, cezai şart talebine ve cezai şart tutarlarına karşı Yargı organları ve/veya İcra Daireleri nezdinde herhangi bir itiraz dermeyan etmemeyi ve cezai şartın tenkisini talep ve dava etmemeyi, söz konusu cezai şartı ilgili olduğu takvim yılı sonu itibariyle veva — talep zamanlarında, — kayıtlarına göre tespit edilecek eksik satış miktarlarından hesap edebileceğim ve hesap edilen ceaai sart tutarını, takip eden takvim yılının Ocak ayı İçerisinde ve/veya —- talep zamanlarında- herhangi bir ihtar/ihbar keşidesine ve/veya hüküm istihsaline ve/veya herhangi bir kanuni merasim yürütülmesine hacet kalmaksızın, amerikan doları olarak ve / veya ödeme günündeki — üzerinden – karsılı&ı nakden ve defaten — ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir.
Davalı —— tarafından davacı —- gönderilen –.Noterliğinin — yevmiye nolu ihtamıamede – tarihli bayilik sözleşmesinin — tarihinde sona erdiği ve bu tarihten sonra yenilenmeyeceğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Davacı —. tarafından davalı —-gönderilen –Noterliğinin — yevmiye nolu ihtarnamede — tarihli taahhütname ile her yıl için toplam – m3 motorin alım taahhüdünde bulunulduğunu — döneminde — litre motorin satın alındığı –TL eksik alım yapıldığı ihtarname tarihi itibariyle son cari fiyat olan — satış fiyatı — TL litre üzerinden hesaplanan bedeli % 5 i olan –TL cezai şartın tahhük ettiği bu bedelin 7 gün içinde ödenmesini aksi taktirde tahsili için yasal yollara başvurulacağının bildirildiği anlaşılmıştır.
Davaya konu uyuşmazlığın çözümünde, cezai şarta ilişkin hükümlerin tartışılıp değerlendirilmesi gerekmekledir.
Cezai şart, borçlunun alacaklıya karşı mevcut bir borcu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi halinde ödemeyi vaad ettiği, hukuki işlem ile belirlenmiş ekonomik değeri olan bir edimdir. Cezai şartın amacı, borçluyu borca uygun davranmaya sevketmektir. Cezai şart, asıl alacağı kuvvetlendirme amacı güder. Bu bakımdan cezai şart, kuvvetlendirilecek asıl borcun mevcut olmasını gerektirir. Asıl borç yoksa cezai şart da söz konusu olamaz. Bu niteliği itibariyle cezai şart asıl borca bağlı fer’i bir borçtur. Asıl borç, mevcut ve geçerli ise, cezai şart da borç doğurur. Asıl borç sona ermiş ya da geçersiz doğmuşsa, cezai şart bağımsız bir borç oluşturamaz. Cezai şart, asıl borcun bağlı olduğu şekle tabidir. Asıl borç bir geçerlilik şekline bağlanmışsa, cezai şartın borç doğurabilmesi aynı şekilde kararlaştırılmış bulunmasına bağlıdır. Ancak, geçerlilik şekline bağlı olan bir sözleşme bu şekle uygun olarak yapılmadığı halde, şekle aykırılığı ileri sürmenin dürüstlük kurallarıyla bağdaşmaması nedeniyle dinlenmediği hallerde, sözleşme geçerli sayıldığından, onun fer ‘i nitelikle olan cezai şart da geçerli sayılacaktır. Cezai şartın fer’ilik niteliği asıl borca bağlı olduğu surece devam eder. Başka bir anlatımla cezai şartın fer’iliği, muaccel olduğu ana kadar devam eder. Borçlu borca aykırı davrandığında cezai şart muaccel hale geldiğinden artık fer ‘i değil, asli (bağımsız) bir alacak niteliğini kazanır. Cezai şart, sağlararası hukuki işlemlerde ve özellikle sonuçlarım hayatta doğuran sözleşmelerde kararlaştırılır. ——
TBK’nun 179/1 maddesine göre; bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza ceza kararlaştırılmışsa aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun yada cezanın ifasını isteyebilir.
TBK’nun 179/2 maddesine göre; ceza borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul esmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.
Anılan yasa hükmünden de açıkça anlaşılacağı gibi, ifaya eklenen ceza koşulunda, şart gerçekleştiği takdirde alacaklı, hem ifayı hem de cezayı talep edebilecektir. Buna öğretide “taleplerin birleşmesi” veya “toplanması” denmektedir. TBK, ” borcun belirlenen zamanda veya yerde ifa edilmemesi” hali için kararlaştırılmış ceza koşulunun, ifaya eklenen ceza koşulu niteliğinde olacağına dair bir karine koymuştur Bu iki olasılık dışında kalacak eksik ifa hallerinde TBK’nun 179/11 md. değil, 179/1. md hükmü uygulanacaktır Zira. Kanun, 179. Maddenin ikinci fıkrasında bütün eksik ifa hallerini değil, bunlardan sadece zaman veya yer itibariyle aykırılık teşkil edenlerin ifaya eklenen ceza koşulu olduğunu kabul etmiştir. TBK’nun 179/II. md hükmü emredici yapıda olmayıp düzenleyici nitelikle olduğundan taraflar, yukarıda belirtilen iki hal dışında kalan eksik ifalarla, bütün ifa etmeme hallerinde de ifa ile birlikte cezai şartın istenebileceğini kararlaştırabilirler. —–TBK. ‘nun 179/11. maddesine göre, iki halde alacaklı, ceza koşulunu isteyemez. Eğer alacaklı, ceza koşutunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte bulunamaz. Diğer yandan alacaklı, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu isteyemez.
Süreli bir “akaryakıt bayilik sözleşmesinde (veya eki taahhütnamede) bayinin yıllık süreli, ürün alımı taahhüdü bulunmasına rağmen yıllar itibariyle bu taahhüde uyulmamış ise tedarikçi (sağlayıcı) firmanın, TBK’nun 179/II. md. uyarınca hem ifayı hem de ceza koşulunu talep edebilmesi için takip eden yılda henüz bayiye mal vermeden önce ceza koşulu ile ile ilgili “çekince” (ihtirazı kayıt) bildirmesi ya da bu konuda bayiye noterden bir ihtarname göndermesi gerekir. Çekince için bir şekil şartı getirilmemiştir. Tedarikçi, taahhüde aykırı davranılmış olan yılı takip eden yeni yıldaki ilk fatura ve irsaliyeye kovacağı bir açıklama (şerhi ile bu koşulu yerine getirebilir. Bu şekilde bir çekince (ihtirazi kayıt) konulduktan veya ihtar çekildikten sonra tedarikçi (sağlayıcı) firma mal vermeye (ifaya) devam etse bile önceki yıla ilişkin ceza koşulu alacağını sözleşme zamanaşımı süresi içinde her zaman talep edebilir. Sonraki yıllarda da aynı kural geçerlidir. Tekrarlamak gerekirse her yıl sonunda bir önceki yıla dair ceza koşulunun işlenebilmesi, takip eden yılda henüz ifaya başlanmadan önce çekince (ihtirazi kayıt) bildirilmesi veya ihtar çekilmesine bağlıdır. Bunlar yapılmadan müteakip yılın ifası gerçekleşmişse artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemez. Çekince konmuş veya ihtar çekilmiş olan yıllarla ilgili ceza koşulunun istenebileceği ise kuşkusuzdur. TBK’nun 179II. Maddesinde öngörülen hüküm, emredici nitelikte olmadığından taraflar, sözleşme serbestisi ilkesi gereğince aralarında farklı bir düzenleme yapabilirler. Örneğin, sözleşmenin feshi halinde hem cezai şart hem de kar mahrumiyeti ödeneceğini kararlaştırabılirler. Ancak sözleşmenin feshi halinde cezai şart ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğu hallerde. Yargıtay HGK’nun— T. — E. — K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda, “ceza koşulu istenmeyeceği” ne dair haklı bir güven oluşmuş ise oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceğinin kabulü gerekir[-. HD.-Tarih.-Esas.— Karar]
6098 Sayılı T.B.K.nın 182/son. maddesi “… Hakim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir hükmünü haiz ise de, 6102 Saynh T. T.K’nın 22. maddesine uyarınca bu hükmün ticari işlerde uygulanması mümkün değildir.” Bu itibarla tarafların tacir olduğu ve davalının aşırı olduğu gerekçesiyle sözleşmedeki cezai şartın indirilmesini isteyemeyecektir. Ancak kararlaştırılan cezaî şartm borçlunun ekonomik yönden yıkımına neden olacak derecede fahiş olduğunun saptandığı hallerde cezai şarttan indirim yapılacağı Yargıtay’ca kabul edilmektedir.
Somut olaya baktığımızda,
Turhal -.Asliye hukuk mahkemesinin — Talimat sayılı dosyası ile yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen — tarihli bilirkişi raporunda — tarihli taahhütnamenin ikinci yılı yılında davacı şirket tarafından davalı şirkete — tarihinde – TL’lık, – tarihinde – TL’lık – tarihinde – TL lik, – tarihinde – TL lık,- tarihinde- TL lıkl- tarihinde – TL lık ,- tarihinde – TL lık motorin verildiği anlaşılmıştır.
Bu sebeple davacının davalı tarafından taahhütnameye — döneminde uyulmadığı halde sonraki yıllar bakımından herhangi bîr ihtar çekmeden ve ihtirazı kayıt koymadan ifaya devam etmiş olduğundan —- dönemine ilişkin eksik alım nedeni ile ilişkin cezai şartı talep edemeyeceği, bu durum karşısında ancak son yıla ait cezai şart isteyebileceğinin kabulü gerekeceği kanaatine varılmıştır.
—Tarihli Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Adem Bolat tarafından düzenlenen Bilirkişi Raporunun sonuç bölümünde,
– Davalının bir(1) Sözleşme yılında—Litre Motorin satın aldığı, buna göre: —-Litre eksik alım yapmış olduğu, bu miktarın son cari fiyat olan–TT, üzerinden hesaplanan tutarının —TL olduğu,
Taahhütname gereği hesaplanacak %5 kar mahrumiyeti cezasının –TL X5 %=) 98 645.18-TL olduğu, bu tutara aylık %7oranında akdi faiz uygulanabileceği,
– Davalının iki(2) Sözleşme yılında —Litre Motorin satın aldığı, Buna göre: —Litre eksik alım yapmış olduğu, Bu miktarın son cari fiyat olan -TL üzerinden hesaplanan tutarının —TL olduğu, Taahhütname gereği hesaplanacak %5 kar mahrumiyeti cezasının (– TL X5 % =) -TL olduğu, Bu tutara aylık %7 oranında akdi faiz uygulanabileceği, Davacının talebi ile sınırlı kalma ilkesi gereği olarak, davacının taahhütnamede belirtilmiş kar mahrumiyeti cezası olarak —TL+Akdi Faizini talep etme şartlanın oluştuğu, yapılan incelemede bu tutarın davalının mahvına sebep olamayacağı anlaşılmış olmakla, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜNE,
—TL cezai şartın — tarihinden itibaren uygulanacak %7 oranındaki akdi faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 2.869,02 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 717,26 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 2.151,76 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3- Davacı tarafından bilirkişi ücreti, harçlar, tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 7.371,46 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Kabul edilen dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre davacı lehine takdir olunan 4.970,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar okundu. 26/11/2019