Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/443 E. 2019/324 K. 19.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1227 Esas
KARAR NO : 2019/279
DAVA : Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 12/12/2015
KARAR TARİHİ: 12/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Müvekkili tarafından davalı hakkında, İstanbul 25. İcra dairesi —-Esas sayılı ve—–TL (Asıl alacak) fatura alacağı nedeni ile takip başlatıldığını davalı tarafın taşıma bedelinin müvekkil şirkete hatalı olarak iki kez ödendiği ve taraflar arasında takas ve mahsup işleminin yapıldığı iddiası ile borca itiraz etttiğini davalı tarafın yapmış olduğu itirazız haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirket ile davalı taraf arasında mükerrer bir ödemenin değil taraflarına bu navlun alacağından kaynaklı hiçbir ödeme yapmadığını,
Bu nedenlerle, söz konusu itirazların iptali için karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Davacının davaya dayanak olan icra takibine konu ettiği alacağın ———- nakliye ücretine ilişkin düzenlenen, —- tarih, ——- nolu faturadan olduğunu davalı ile davacı arasında daha evvel yapılan taşıma anlaşmasına istinaden, davacının yine ————-taşıma işini ifa ettiğini, davalının ——— yerleşik firması / acentesi ————— tarafından davacının hesabına——Euro Ödeme yapıldığını, ardından yine aynı taşıma için davacının araç şoförüne —–Euro, müvekkili —– tarafından da —–Euro karşılığı ——- -TL ödeme yapıldığını, dolayısıyla müvekkili ve müvekkilinin Almanya’da acentesi tarafından 2.900 -Euro olan tek navlun ücreti 2 defa ödendiğini, ardından davacı ile yapılan görüşmelerde mükerrer ödemenin iadesi yerine bir başka taşımada takas mahsup yoluna gidilmesi konusunda mutabık kalındığını ve fakat sonradan iş bu dava konusu taşımaya dek tekrar birlikte taşıma yapılmadığını, davanın dayanağı icra takibinin yapılması üzerine, müvekkili şirket muhasebe ve finans personeli tarafından davacıya ———— gönderilerek yukarıda anlatılanların tekrar özetlendiğini ve icra takibine konu edilen 2.900-Eur faturanın kayıtlarda takas mahsup yapılarak cari kaydın kapatıldığını ve hesabın sıfırlandığının bildirildiğini aynı izahatlar ile icra takibine karşı itirazda bulunulduğunu ve fakat davacı tarafından iş bu itirazın iptali davası ikame edildiğini, müvekkilinin daha evvel davacıya, davaya konu bedel kadar fazladan/mükerrer ödeme yapmış olduğundan, takas mahsup taleplerinin kabulü ile bu yönde inceleme yapılmasını ve davanın takas mahsup talepleri gereğince reddini talep etmiştir.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişiye tevdi edilmiş, teknik bilirkişi ayrıntılı raporunu ibraz etmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
Mahkememizce yapılan yargılama ve dosya içeresinde toplanan delillerin bir bütün olarak irdelenmesi sonucu;
Dava, satım bedelinin tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Usule Yönelik İtirazlar:
6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/1. maddesinde dava şartları sırasıyla sayılmıştır.
HMK.’nun 114/1-ç maddesi gereğince kesin yetki kuralı dava şartıdır. HMK.’nun 115. maddesi gereğince dava şartlarının mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir. İtirazın iptali davaları, icra takibine sıkı sıkıya bağlı olup, İtirazın iptali davasında yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibi, dava şartıdır.
İcra takibinde yetki kurallarının düzenlendiği 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesinin birinci fıkrasına göre “Para veya teminat borcu için takip hususunda HMK’nın yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur.”
Somut olayda, davacı şirket tarafından,faturadan kaynaklı navlun alacağının tahsili için icra takibi başlatılmış olup takip borçlusu vekili tarafından kanuni süresi içerisinde yetkiye ve borca itiraz edilmesi sebebiyle takip durdurulmuştur.
İtirazın iptali davalarında, yetkiye itiraz olması durumunda mahkemece ilk önce bu hususun değerlendirilmesi gerekmektedir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uyuşmazlıkla ilgili “Sözleşmeden doğan davalarda yetki “ başlıklı 10. maddesi “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir” hükmünü ,“yetki sözleşmesi” başlıklı 17. maddesi ise “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler.
Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünü ihtiva etmektedir.
HMK m. 17’nin ikinci cümlesine göre, “taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır”. Bu hükme göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Diğer bir deyişle, aksi belirtilmediği sürece, HMK, yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin münhasır yetkili mahkeme olacağını kabul etmiştir. Bu şekilde yapılmış olan, yetki sözleşmesinin münhasır yetkili olacağı madde gerekçesinde de açıkça belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar. Buna göre, münhasır yetki sözleşmesinden kasıt, tarafların yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan mahkemeden başka bir mahkemede dava açılamaması üzerinde anlaşmalarıdır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı ile davalı arasında yetki sözleşmesi düzenlendiğine ilişkin bir iddia olmadığı anlaşılmaktadır.
Buna göre dava konusu alacak bir miktar para borcudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89/1-1 bendi gereğince para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Şu durumda davalının yerleşim yeri İstanbul maltepe ilçesi olduğundan davalı vekilinin icra dairesinin yetkisine itirazının reddine karar verilmiştir.
Esasa İlişkin Değerlendirme;
İstanbul Anadolu 15. İcra Müdürlüğü’nün ———- esas sayılı dosyası ile davacı alacaklı tarafından davalı borçluya karşı———- TL’lik navlun alacağı için takip başlattığı, davalı vekilinin takip konusu faturadan daha önceki bir taşıma işi sebebiyle müvekkilinin mükerrer ödeme nedeniyle cari hesapta alacaklı durumda olduğu, davacının takibe dayanak yaptığı —- tarih ve ———sıra numaralı faturadan kaynaklı navlun alacağının müvekkilinin cari hesabına kaydı sonucu (takas/mahsupla) müvekkilinin cari hesabının sıfırlandığı, takip nedeniyle gönderilen ödeme emrinde belirtilen tutarın müvekkilinin daha önce yapmış olduğu mükerrer ödemelere mahsup etmiş olduğundan davacı-alacaklıya herhangi bir borcunun kalmadığını belirterek süresinde hem borca hem de yetkiye itirazı üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K.’nun 67.maddesinde yazılı 1 yıllık hakdüşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz etmeleri sağlanmış, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmış ve Antakya Nöbetçi Asliye Hukuk (ASLİYE TİCARET SIFATIYLA) Mahkemelerine talimat yazılmak suretiyle davacının defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra mahkememizce re’sen görevlendirilen bilirkişi marifetiyle davalının defterleri dosyaya ibraz edilmiş vesaik üzerinde inceleme yapılarak rapor tanzimi sağlanmıştır.
Taraflar arasında ———–tarihli Taşıma sözleşmesi düzenlenmiştir. Sözleşmenin konusu; davacı şirketin, davalı şirkete ait ——– adrese 19.044 kg yükü 2.900,00 EURO bedelle taşıması hizmetini içermektedir. Davacı alacağını 02.02.2015 tarihli ve 174602 seri nolu 1 adet faturadan kaynaklı navlun alacağına dayandırmıştır. Davalı ise söz konusu taşıma hizmetinin yapıldığını kabul etmekle beraber 2007 yılında yapılan aynı taşımadan ötürü 2.900,00 EURO ödeme yapıldığını, bu ödemelerden birinin —– bulunan —- yerleşik acentesi ———- tarafından davacının hesabına 2.900,00 Euro ödemesi yapıldığını ve aynı taşıma işi için davacının araç şoförüne 1.300 Euro, davacı şirkete de 1.600,00 Euro ödeme yapıldığını belirtmiş, toplamda 2 defa 2.900,00 Euro ödeme yaptığını, bu ödemelerden birinin takibe konu edilen taşıma bedeline mahsup edilmesini talep ederek takas def’inde bulunmuştur.
Uyuşmazlık davalı şirketin davacının —– tarihinde kestiğ———Euro navlun faturasına karşılık ,——-şubesinden 08.02.2007 tarihinde davacı şirket hesabına 2.900,00 Euro ödeme yapması ve yine aynı faturaya karşılık 13/02/2007 tarihinde davacı şirket adına ———1.300,00 Euro (2.377,57 TL) , 16.02.2007 tarihinde davacı şirkete 1.600,00 EURO ödeme yapıldığı iddiasının tespiti noktasında toplanmaktadır. Davalı taşıma işinin yapıldığını kabul etmekte ancak hizmet bedelini ödediğini iddia etmektedir. Böylelikle davalı ispat yükünü üzerine almıştır. Yani davalının aldığı hizmete karşı edimini ifa ettiğini ispat etmesi gerekir. Gerek davacı gerek ise davalı delil listelerinde taraf ticari defterlerini delil olarak göstermiştir.
Mahkememizce Antakya Nöbetçi Asliye Hukuk (ASLİYE TİCARET SIFATIYLA) Mahkemelerine talimat yazılmak suretiyle davacının defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve bu inceleme sonucunda rapora göre; davacının defterlerinin yasal defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı,sahibi lehine delil olabileceği, davacının —— tarih — nolu faturadan dolayı toplamda 7.946,00 TL tutarında faturadan kaynaklı asıl alacak olarak takip talebinde bulunduğu, bu faturanın toplam tutarının 7.976,16 TL olduğu ve davacının defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı şirketin incelenen 2015 yılı yasal defterlerinde ; davalı şirket adına düzenlenmiş 3 adet faturanın toplam tutarının 23.697,62 TL olduğu, davalı tarafından 2015 yılı içerisinde yapılan 15.675,58 TL tutarındaki ödeme düşüldükten sonra kalan bakiye 8.022,04 TL tutarın 2015 yılı sonu itibarı ile alacak bakiyesi devredildiği, sonuç olarak davacının yasal defterlerine göre 2015 yılı sonu itibarı ile davalıdan 8.022,04 TL bakiye alacağının bulunduğu tespit edilmiştir.
mahkememizce re’sen görevlendirilen bilirkişi marifetiyle davalının defterleri ve dosyaya ibraz edilmiş vesaik üzerinde inceleme yapılarak rapor tanzimi sağlanmıştır.
Buna göre davalının şirket merkezinde ibraz ettiği 2007-2015 dönemine ilişkin 2007/2014 yılı ticari defter kayıtlarının usulüne uygun olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yapıldığı, 2015 yılında———– uygulamasına geçtiği, aylık beratların düzenli olarak tutulduğu, e-defterlerin noter açılış ve kapanış yaptırma mecburiyetinin bulunmadığı, HMK VE TTK hükümlerine uygun olarak sahibinin lehine delil olabileceği, 16.03.2007 tarihli 1.600,00 EURO tutarlı ödemenin davalı şirket tarafından doğrudan davacı şirkete ödendiği anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunda ödemenin davacı defterlerine kayıtlı olmadığı, yalnızca davalı defterlerine kayıtlı olmasının ödemenin yapıldığına delil olamayacağını belirtmiş ise de davalı vekili bilirkişi raporuna karşı sunduğu15/08/2017 tarihli beyan dilekçesinin ekinde Garanti Bankası 16.03.2007 tarihli ödeme dekontu dikkate almamıştır. Ödemenin yalnızca davalı tarafın defterinde kayıtlı olması davacının defterlerinde söz konusu ödemeye dair herhangi bir kaydın bulunmaması davalının bu ödemeyi yaptığına delil olmasa da söz konusu ödemenin yapıldığına dair ayrıca banka dekontu sunulmuş olması nedeniyle bu hususun davalı lehine delil olarak kabul edilmesi gerekir.
1.300,00 Euro’luk bedeli ———- adlı şoförün davacı çalışanı olduğu ve adı geçene 08.02.2007 tarihli makbuzla ödendiği anlaşılmış ise de davacı şirketin 1.300,00 Euro bedelin ————- ödenmesi hususunda herhangi bir talimatın veya taraflar arasında bu yönde bir teamülün olduğuna dair herhangi bir kayda rastlanılmamıştır.
Kaldı ki davalı taraf tacirdir. Tacir sıfatına sahip bir kişi borçlarını ifa ederken basiretli bir iş adamı gibi davranmak zorundadır. Hal böyle iken davacının bu yönde bir talimatı ve taraflar arasında herhangi bir teamül olmamasına rağmen davalı şirketin davacının şoförüne yaptığı ödeme ile edimini yerine getirdiğinin kabul edilmesi mümkün değildir.
Bu sebeple davalının davacıya 3.663,00 TL(1.300,00 EURO’nun takip tarihindeki karşılığı) borçlu olduğu, alacağın likit olmaması sebebiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-Davalı borçlunun İAA 15.İcra Müd.———- Esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın 4.508,32 TL yönünden iptali ile, takibin bu miktar üzerinden davamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-İcra inkar tazminat talebinin reddine,
3-Karar tarihinde alınması gerekli 307,96 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 135,70 TL peşin harç olmak üzere toplam 443,66 TL harçtan mahsubu ile bakiye 135,70 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan sarf edilen 600,00 TL ve 800,00 TL bilirkişi ücreti ile 202,10 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.602,10 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre hesaplanan (kabul %44,27) 709,24 TL’sinin ve davacı tarafça peşin olarak yatırılan 135,70 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.044,57 TL’nin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve ret oranına göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde BAM nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/03/2019