Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/415 E. 2018/1005 K. 19.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/415 Esas
KARAR NO : 2018/1005

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/04/2017
KARAR TARİHİ : 19/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı Bankanın, dava dışı ———.’ne kredi kullandırdığını, davalı —- bu kredi sözleşmesine müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğunu, kredi taksitlerinin ödenmemesi üzerine Beyoğlu ——- Noterliğinin 02.09,2016 tarih ve — yevmiye sayılı ihtarnamesi ile kredilerin kat edilmiş olduğunu, davalının ihtarnameye itirazının olmadığını, ihtara rağmen borç ödenmediğinden dolayı davalı hakkında İstanbul Anadolu ———-. İcra Müdürlüğünün 2016/25363 esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibine geçilmiş olduğunu, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı ile takibin durduğunu, davalının borca, işlemiş faizine ve ferilerine yönelik itirazlarının da yasal dayanaktan yoksun olduğunu, sözleşmenin 11. maddesine göre temerrüt ve muacceliyet halinde akdi faizin %50 fazlası üzerinden hesaplanacak nisbette temerrüt faizi talep edilebileceğini, tüm bu nedenlerle davalının icra dosyasına olan itirazının iptaline %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına, mahkeme masrafı ile ücreti vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Dava dilekçesi davalıya 17/04/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı davaya cevap vermemiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve çekişme konularının tespiti: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi alacağının tahsili için kefil aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı davaya cevap vermemiş ise de, İcra Dairesi’ne sunduğu itirazına göre, taraflar arasında “davalı borçlunun, dava dışı şirketle davalı alacaklı Banka arasında yapılan genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzaladığı” hususunda uyuşmazlık bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
A)TBK’nin 583. Maddesi uyarınca geçerli bir kefalet sözleşmesi olup olmadığı,
B)Davacı alacaklı bankaya teminat gösterilip gösterilmediği,
C)Teminat gösterilmişse, bu teminatın borcu karşılamaya yetip yetmediği,
D)Davalının bu kredi sözleşmesinden doğan borcunun ne kadar olduğu,
E)icra takibinde istenen temerrüt faiz oranının doğru olup olmadığı,
F)Davanın tam veya kısmen kabulü halinde alacağın likid olup olmadığı, yani davacının icra inkar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Davaya konu icra dosyası: Dosyamız içine alınan davaya konu İstanbul Anadolu ———–. İcra Müdürlüğü’nün 2016/25363 E. Sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı banka vekilinin, 29/11/2016 tarihinde, davalı borçlu aleyhine başlattığı ilamsız icra takip konusunun Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan alacak olarak belirtildiği;
40.837,41 TL asıl alacak,
2.802,47 TL muacceliyeten takip t. kadar yıllık %27,45 tem.faiz
140,11 TL faizin %5 gider vergisi
227,52 TL masraf
44.057,52 TL bedel üzerinden takibe girişildiği, borçlunun 12/12/2016 tarihinde takibe itiraz etmesi ile takibin durdurulmasına karar verildiği gelen icra dosyasından, davanın yasal süresi içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç:
Yüksek Yargıtay ————- Hukuk Dairesi’nin 27/09/2018 tarih ve 2017/3217 esas, 2018/4585 karar sayılı emsal nitelikli ilamında belirtildiği üzere “geçerli bir kefalet sözleşmesinin ne şekilde kurulacağı TBK. m. 583’de düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre, “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefaletin tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır.”
Yukarıda birinci bentte belirtilen uyuşmazlık konuları ve yukarıdaki hukuki açıklama uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için gerekli deliller toplanıp, alanında uzman bilirkişiden rapor ve ek rapor alınarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
A)Kredi Sözleşmesi Hükümleri: Davacı bankanın————ile asıl borçlu ————.’nin asıl borçlu, davalı——- müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalamış oldukları 15.04.2014 tarihli 500.000 TL’lik Kredi Sözleşmesine dayanarak krediler kullandırılmış olduğu gerek dosyadaki belgeler, gerekse davalı borçlunun icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinin içeriğinden sabittir.
Sözleşmeden davalının kefalet limitinin 500.000 TL olduğu anlaşılmaktadır.
Genel Kredi Sözleşmesinin 3.maddesme göre, kullandırılan kredi için bankaca tespit ve ilan edilecek oranda faiz tahakkuk ettirilecektir. Borçlu, faiz dışında———— ve gider vergisini de ödemeyi kabııl ve taahhüt eder. Davacı banka, faiz oranını mevzuatın verdiği yetkiler içinde değiştirmeye yetkilidir. Müşteri, bankaca üç ayda bir tahakkuk ettirilecek faiz, fon,gider vergisi ve komisyonu bankaya derhal ve nakden ödemekle yükümlüdür.
Genel Kredi Sözleşmesinin 11.maddesine göre, temerrüd faizi oranı ise, bankanın uyguladığı faizin %50 fazlası üzerinden uygulanacağı kabul edilmiştir. Bankanın uyguladığı akdi Kredi faiz oranı %18,30 olarak tespit edilmiş olduğundan dolayı, bu oranın %50 fazlası olan %27,45 nisbetinde temerrüd faizi talep edilmesi mümkündür. Davacı banka icra takip talebinde % 27,45 nisbetinde temerrüd faizi talep etmiş olup, talep edilen oran sözleşmede belirlenen orana uygundur.
B)Davalınm müteselsil kefaleti: TBK m. 581’e göre, “Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir.
“Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük allına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır11 (m. 583/f. 1).
Dava konusu uyuşmazlıkta takip dosyası içeriğinde yer alan Genel Kredi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi incelendiğinde davacı yanın dava dışı şirketin imzaladığı 500.000 TL tutarındaki sözleşmeyi “Müteselsil kefil” sıfatıyla imzalamıştır. Sözleşmede kefalet tutarı 500.000 TL olarak belirlenmiştir.
Dava dosyasına sunulan belgelerden de anlaşıldığı üzere davacı bankanın sunduğu kredi ödeme planlarının tamamında davalının kefalet imzalarının bulunduğu görülmüştür.
Takip dosyası içerisinde yer alan Beyoğlu ————–. Noterliği’nin 02.09.2016 tarih ve —– yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davacının, dava dışı şirkete ve davalıya muaccel hale gelen borcun ödenmesi için bir günlük süre verdiği görülmektedir. Davalının 07.09.2016 tarihinde tebliğ etliği ihtarname ile verilen süreye göre 09.09.2016 tarihinden itibaren mütemerrit olduğu tespit edilmiştir.
Tüm bu açıklanmalar çerçevesinde somut olayda, geçerli bir kefalet sözleşmesinin bulunduğu, sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davalıya karşı takip yapılabilmesinin yasal şartlarının gerçekleştiği sonucuna varılmaktadır.
C)Davacı Bankanın Asıl Borçlu Şirkete Kullandırdığı Krediler: Davacı Banka, talebe konu Kredi Sözleşmesine istinaden asıl borçlu ——————————.’ne iki ayrı dilim halinde 37.241,82 TL taşıt kredi, 3.595,59 TL spot kredi kullandırmıştır.
Kredilerin süresinde tahsil edilememesi nedeniyle, davacı banka Beyoğlu ——. Notcrliği’nin 02.09.2016 tarih ve 115953 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davacı yanın dava dışı şirkete ve davalıya muaccel hale gelen borcun ödenmesi için ihtarnamenin tebliğini takiben 1 gün içinde ödenmesi, aksi takdirde alacağın tahsili için kanuni yollara gidileceğini ihtaren bildirmiştir. Kredi hesabı ihtarname ile kat edildikten sonra davalının 07.09.2016 tarihindeki tebliğ şerhine ve verilen süreye göre 09.09.2016 tarihinde mütemenid olmuştur.
D)Davacı Bankanın İcra Takip Tarihindeki Alacak Miktarı: Davacı Banka tarafından, “ihtarnameye rağmen ödeme yapılmadığı” gerekçesiyle, İstanbul Anadolu ———. İcra Müdürlüğünün 2016/25363 sayılı dosyasından 29,11.2016 icra takip tarihinde davalı kefil aleyhine ilamsız icra takibe geçildiği, ancak, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, buna göre davacı bankanın icra takip tarihindeki asıl borçludan olan alacak miktarının 37.241,82 TL taşıt kredisi, 3.595,59 TL spot kredi alacağı olduğu açıktır.
Tartışılması gereken husus bu asıl alacak dışında kalan faiz ve ferilerinin hesaplanmasına ilişkindir.
Bu hususta Mahkememizce denetime elverişli olacak şekilde ek rapor alınmış olup, buna göre; davaya konu alacak ticari krediden kaynaklandığından ticari bir alacaktır.
Davacı bankadan kredi talebinde bulunan asıl borçlu şirket ile müteselsil kefili davalı —————–tarafından imza edilen 15.04.2014 tarihli 500.000 TL tutarındaki Genel Kredi Sözleşmesinde, bankanın kullandıracağı krediye uygulanacak usul ve esaslar ile kredinin tabi olacağı Bankacılık Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, TBK ile İİK hükümleri ayrıntılı şekilde yazılmıştır. İşbu Sözleşmede krediye uygulanacak akdi faiz oranlan ile temerrüt halinin oluşması halinde uygulanacak temerrüt faizi oranları, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nu 144. maddesi ile TTK’nin 8.maddesine dayanarak taraflarca belirlenmiştir. Tarafların tanzim ve imza ettikleri 15.04.2014 tarihli 500.000 TL tutarındaki Genel Kredi Sözleşmesi mahiyeten bankacılık işi olarak ticari iş niteliğindedir.(TTK md 4). TTK’nin 8.maddesine göre de, ticari işlerde faiz oranı taraflarca serbest olarak belirlenebilir. Bu itibarla 3095 sayılı Kanuna göre belirlenen yasal temerrüt faizi oranı ticari işlerde uygulanmayacaktır. Keza, TBK’nin 88 ve 120’nci maddelerindeki akdi faiz ve temerrüt faizi sınırlamaları da ticari işlerde uygulanmamaktadır. Nitekim yüksek Yargıtay ———-Hukuk Dairesinin 18.09.2013 tarih ve 2013/10777 esas ve 2013/14096 karar sayılı emsal ilamında “yasal temerrüt faiz oranlarının ticari işlerde (bankalar dahil) uygulanamayacağı” açıklığa kavuşturulmuştur.
Ayrıca, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 144.maddesindeki “faiz” hükmüne göre, bankaların mevduata verecekleri ve kredilerden tahsil edecekleri faizleri ve tahsil edecekleri ücret, komisyon ve masrafları serbestçe belirleyebilmeleri mümkün olduğundan banka kredilerinde yasal temerrüt faizi oranının uygulama imkanı bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Öte yandan, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 28.maddesine göre, Banka ve Sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış olduktan bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidirSözkonusu verginin oranı halen %5’tir.
Genel Kredi Sözleşmesinde temerrüt faizi başlıklı 11.maddesinin (b) fıkrasında, temerrüt halinin oluşması karşısında bankanın uygulamakta olduğu en yüksek kredi faiz oranının %50 fazlası üzerinden hesaplanacak oranda, yani bankanın uyguladığı en yüksek kredi faiz oranı olan %18,30’un %50 fazlası %27,45 nisbetindeki temerrüt faizi oranını vermektedir.
İşbu davada alacaklının banka olması nedeniyle, yukarıda belirtilen genel hükümler ile 15.04.2014 tarihli Kredi Sözleşmesinin 1l/b maddesindeki özel hüküm dikkate alınarak icra takip tarihindeki davacı bankanın davalıdan olan alacağı ile asıl alacak üzerinden talep edilmesi mümkün temerrüt faizi hesaplaması cihetine gidilmiştir.
Buna göre, davacı Bankanın icra takip tarihi itibariyle alacağının yukarıda gösterilen 40.837,41 TL asıl alacak, %27,45 oranı üzerinden hesaplanan 2.553,33 TL işlemiş temerrüt faizi, % 5 oranı üzerinden hesaplanan 127,66 TL işlemiş faizin gider vergisi, 277,52 TL noter ihtarname masrafı olmak üzere toplam 43.795,92 TL olduğu kanaatine varılmıştır.
E)Kefilin alacaklı bankaya karsı sorumluluk miktarı: Davalı kefil ——— kefalet limiti 500.000 TL olduğundan, TBK’nin kefalete ilişkin hükmü ile yüksek Yargıtay’ın yerleşik kararları dikkate alındığında; davalı kefılin asıl borçlunun kredi borcundan kaynaklanan sorumluluk miktarının tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla asıl borçlu ile aynı şekilde toplam 43.795,92 TL olduğu kanaatine varılmıştır.
F)Sonuç: Yukarıda yapılan açıklamalara göre davacının alacağı hesaplandığından, davanın kısmen kabulü ile; tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, davalı borçlu—— İstanbul Anadolu—-. İcra Müdürlüğünün 2016/25363 E. sayılı icra dosyası üzerinden yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 40.837,41 TL asıl alacak, 2.553,33 TL işlemiş temerrüt faizi, 127,66 TL işlemiş faizin gider vergisi, 277,52 TL noter ihtarname masrafı olmak üzere toplam 43.795,92 TL alacak ve 40.837,41 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 27,45 temerrüt faizi işletilmek suretiyle devamına, davacının fazlaya ilişkin 249,14 TL temerrüt faizi, 12,45 TL işlemiş faizin gider vergisi olmak üzere toplam 261,59 TL’lik isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
4-İcra-inkar tazminatı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı taraf, davalıdan icra-inkar tazminatı istemiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2. Fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, davacının alacaklı olduğu miktar sözleşme ile kararlaştırılmış olup likit olduğundan, daha fazla takdir edilmesine ilişkin neden bulunmadığından likit ve muayyen nitelikte bulunan asıl alacak, işlemiş faiz ve GV toplamı üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı olan 8.703,68 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, davalı borçlu…. İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün 2016/25363 E. sayılı icra dosyası üzerinden yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 40.837,41 TL asıl alacak, 2.553,33 TL işlemiş temerrüt faizi, 127,66 TL işlemiş faizin gider vergisi, 277,52 TL noter ihtarname masrafı olmak üzere toplam 43.795,92 TL alacak ve 40.837,41 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 27,45 temerrüt faizi işletilmek suretiyle devamına,
2-Davacının fazlaya ilişkin 249,14 TL temerrüt faizi, 12,45 TL işlemiş faizin gider vergisi olmak üzere toplam 261,59 TL’lik isteminin REDDİNE,
3-Likit ve muayyen nitelikte kabul edilen asıl alacak, işlemiş faiz ve …… toplamı üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı olan 8.703,68 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Harçlar yasasına göre alınması gerekli 2.991,70 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 31,40 TL ve 752,40 TL peşin harç olmak üzere toplam 783,80 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.207,90 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL ve 752,40 TL peşin harç olmak üzere toplam 783,80 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafından sarf edilen 125,00 TL tebligat ve posta gideri ile 800,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 925 TL yargılama giderinin takdiren %99 haklılık oranına göre 915,75 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan……3/1. Maddesi uyarınca hesaplanan 5.167,55 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. .