Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/38 E. 2018/1215 K. 06.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/38 Esas
KARAR NO : 2018/1215

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/01/2017
KARAR TARİHİ : 06/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile borçlu-davalı şirket arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, müvekkil şirketin davalı borçlu şirketten faturadan doğan cari hesap alacağı bulunduğunu, söz konusu alacağın, borçlu-davalı şirket tarafından ödenmemesi üzerine tarafımızdan 22.06.2016 tarihinde İstanbul———. İcra Müdürlüğü’nün 2016/20063 E sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmıştır. Ancak; bu takip davalı-borçlunun borca ve yetkiye itiraz etmesi sebebiyle durduğunu, yetkisizlik itirazı tarafımızca kabul edilerek dosya yetkili icra müdürlüğü olan İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü’ne gönderilmiş ve İstanbul Anadolu ———–.İcra Müdürlüğü 2016/16310 E. sayılı dosyasından borçlu tarafa ————- ödeme emri gönderilmiştir. Davalı-borçlu tarafından, müvekkil şirkete herhangi bir borç bulunmadığından bahisle takibe, borca, faiz ve ferilerine itiraz edilmiştir. İtiraz üzerine takip durduğunu, davalı tarafça icra takibine haksız yere itiraz edilmiş olduğunu, yapılan itiraz borcun ödenmesini geciktirmeye yönelik olduğunu, davacı müvekkil şirket ile borçlu-davalı şirket arasında cari hesap ilişkisi olduğunu, davalı taraf, söz konusu borcu ve miktarını bilindiğini, müvekkil şirketin alacağına kavuşması için tarafımızdan vekil sıfatı ile haklı olarak başlatılan takibe yapılan itirazlar haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalı tarafça borcun ödenmesini geciktirme amacıyla gerçekleştiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/15-404E 20003/381K ve 04.06.2003 tarihli “….İcra inkar tazminatının yasaya konulmasından amaç borçlu miktarını bilebilecek veya borç miktarını tayin edebilecek durumda olan borçlunun ödeme emrine icrada borcunu inkar etmesini önlemektir..” şeklindeki kararında görüleceği üzere davaya konu alacak, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinden kaynaklı olup likit bir alacak olduğunu, davalı borcun varlığından ve miktarından haberdardır ve borcu hesaplayabilecek durumda olduğunu, davalı borçlunun %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından İstanbul—————. İcra Müdürlüğü’nün 2016/20063 E. sayılı dosyası üzerinden “cari hesap alacağına dayalı” olarak icra takibi başlatılmış, ————– tarihinde “örnek 7” ödeme emri tebliğ edildiğini, 24.06.2016 tarihinde UYAP sistemi üzerinden (İş Emri:————–) “yetkiye, takibe, borca, faize ve ferilerine” karşı itiraz dilekçesi sunularak takibin durdurulduğunu, davacı şirket tarafından işbu aşamada yetkili ve görevli İstanbul Anadolu ————— İcra Müdürlüğü’ nün 2016/16310 E. sayılı dosyası üzerinden “cari hesap alacağına dayalı” olarak icra takibi başlatılmış olup tarafımıza 29.07.2016 tarihinde “örnek 7” ödeme emri tebliğ edildiğini, tarafımızdan yasal süresi içerisinde 01.08.2016 tarihinde UYAP sistemi üzerinden (İş Emri:————–) “takibe, borca, faize ve ferilerine” karşı itiraz dilekçesi sunularak takibin durdurulduğunu, davacı tarafından davaya dayanak temel ilişkinin dahi ne olduğu açıklanmamış, hangi mal satımı yahut hizmet karşılığında fatura düzenlendiği dahi dava dilekçesinde belirtilmediğini, itirazın iptali davasında takip talebinde talep ettiği alacağının bulunduğunu ispat külfeti bizzat davacı alacaklının kendisinde olduğunu, alacaklı düzenlediği faturadaki malların yada hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini HMK 200. Maddesinde belirtilen deliller ile ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafından sunulan faturaların teslim edilip edilmediğini, teslim edildi ise kime teslim edildiği hususlarında açıklama yapması gerektiğini, davacı tarafından ikame edilen haksız ve mesnetsiz davanın reddine, haksız ve kötüniyetli icra takibi sebebiyle davacı tarafın %20’ den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri ve taraflar arasında çekişmeli bulunan vakıaların ispatına yönelik getirtilmesi gereken deliller ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava,faturaya dayalı alacağın tahsili amacı ile girişilen icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosyamız içine alınan davaya konu İstanbul Anadolu———- İcra Müdürlüğü’nün 2016/16310 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı şirket vekilinin,22/06/2016 tarihinde, davalı borçlu aleyhine takibe geçerek 5.964,39 TL faturadan doğan cari hesap alacağının tahsilini talep ettiği, 29/07/2016 tarihinde borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği ve borçlunun 01/08/2016 tarihli dilekçesinde borcun tamamına itiraz etmesi üzerine takibin durduğu ve durma kararının davacı vekiline tebliğ edilmediği davacı tarafından takibin devamı gayesi ile iş bu davanın 10/01/2017 tarihinde mahkememize ikame edildiği anlaşılmıştır.
Dava da bu şekilde itirazın iptali davasının dinlenilme şartlarının gerçekleştiği(a. Geçerli Bir İcra Takibinin Bulunması b. Borçlunun Geçerli Bir İtirazının Bulunması c. Davanın Süresinde Açılmış Olması şartlarının katılım halinde bulunması nedeni ile) icra takip dosyasının tetkiki ile anlaşılmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Somut olayda davacı, icra takibine konu alacağını hizmet teslimine dayandırmış, davalı ise akdi ilişkiyi ve borcu inkâr etmiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığını ispat yükü davacı taraftadır.
Mahkememizce yapılan ön inceleme duruşmasında taraflar arasında çekişmeli bulunan vakıalar tespit edilmiş, taraf defter ve kayıtları üzerinde bilir kişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, davacı defterleri üzerinde(davalı defterleri ibrazdan imtina etmesi nedeni ile davalı defterleri üzerinde inceleme yapılamamış) mali müşavir bilir kişi aracılığı ile inceleme yapılmış ve davacı tarafından takip konusu yapılan faturaların davacı defterlerinde kayıtlı bulunduğu ve 01/04/2016 tarih, ——— nolu sevk irsaliyesi ile 01/04/2016 tarih ve ————- nolu sevk irsaliyelerinin düzenlendiği bu sevk irsaliyelerin de —————– imzasının bulunduğu ve bu irsaliyelere istinaden 3.325,54 TL ve 5.964,40 TL lik e fatura düzenlendiği bilir kişi tarafından rapor edilmiştir.
Mahkememizce sevk irsaliyeleri üzerinde imzası bulunan ————–‘in ———- kayıtlarının celbine karar verilmiş ve —————- tarihleri arasında ——— davalı çalışanı olduğu bildirilmiş ve fatura konusu malların bu şekilde davalı şirkete teslim edildiği anlaşılarak davacının davasının kabulüne karar verilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2. Fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, davacının alacaklı olduğu miktar davacının ticari defter kayıtlarına göre likid olduğundan, daha fazla takdir edilmesine ilişkin neden bulunmadığından likit ve muayyen nitelikte bulunan asıl alacağın % 20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davalının İAA————-.İcra Müdürlüğünün 2016/16310 Esas sayılı takip dosyasında yaptığı itirazının İPTALİ ile takip konusu asıl alacağa icra takip tarihinden tahsil tarihine değin değişen oranlar da avans faizi işletilmesine ,
2-)İK 67/2.maddesi uyarınca ikit alacağa yönelik haksız itiraz nedeniyle %20 oranında hesaplanan 1.192,88 TL icra inkar tazminatının davalı taraftan alınıp davacıya verilmesine,
3-)Karar tarihinde alınması gerekli 407,42 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 101,86 TL (icra müd yatırılan 29,82 TL) toplamı 437,24 TL harçtan mahsubu ile bakiye TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 904,00 TL yargılama gideri ve davacı tarafından peşin olarak yatırılan 101,86 TL harç toplamı 1.005,86 TL nin davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
5-)Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ——–. deki esaslara göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde BAM nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.