Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/322 E. 2018/397 K. 24.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/322 Esas
KARAR NO : 2018/397

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/03/2017
KARAR TARİHİ : 24/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından —-numaralı Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi (frafik sigortası) ile sigorta teminatı altına alınan davalı —-‘a ait ve kaza günü oian 21.04.2014 tarihinde davalının sevk ve idaresinde bulunan — plakalı aracın karışmış olduğu trafik kazasında dava dışı —‘nin yaralanıp malul kaldığını, meydana gelen zarar sebebiyte müvekkili şirketten ‘maluliyet tazminatı” talebinde bulunulduğunu, yapılan inceleme sonucunda; kazaya sebebiyet veren sigortalının %75 oranında kusurlu olduğu, sigortalı aracı kullanan …’un sürücü belgesinin bulunmadığını, talep üzerine müvekkili şirket tarafından —- numarası ile hasar dosyası açıldığını, meydana gelen “maluliyet zararı” nın tespiti için aktüer raporu alındığını, kaza nedeniyle malul kalan —-ye “maluliyet tazminatı” olarak 26 07.2016 tarihinde 14.529,40-TL ödendiğini, müvekkili Şirketin —‘nin “maluliyet zararı’nı karşılamış olsa da, sigortalı aracı ehliyetsiz olarak kullanıldığı için ödenen tazminat bedelinin sigortalıya rücu edilmesi gerektiğini, meydana gelen trafik kazasında, — plakalı aracı kullanan …’un geçerli bir ehliyet bulunmadığını, bunun İstanbul Anadolu —-.Asliye Ceza Mahkemesinin —- E.—- K. sayılı dosyasındaki belgelerle sabit olduğunu, bu nedenle Müvekkili Şirketin davalı/borçluya rücu hakkı bulunduğunu, müvekkili şirketin davalı – borçluya başvurduğunu ve ödediği tazminatın riicuen tazmin edilmesini talep ettiğini, davalının haklı talebe menfi cevap verdiğini, bunun üzerine davalı-borçlu aleyhine istanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğü —-E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının icra takibine haksız olarak itiraz etmiş olup takibin durduğunu, icra takibine haksız olarak itiraz eden davalı- borçlu aleyhine iş bu davanın açılması zorunluluğu hâsıl olduğunu, dava konusu alacağın likit olup bu alacak tutarının tespitinin yargılamayı gerektirmediğini, dolayısıyla haksız ve kötü niyetli olarak talabe^itiraz eden davalı aleyhine icra-inkâr tazminatına karar verilmesi gerektiğini, ayrıca sayın mahkemenizden, davalıya ait aracın Müvekkili Şirketin zarara uğramasına sebebiyet vermesi nedeniyle, sadece trafik kaydı üzerine tedbir konulması talep edildiğinden, HMK 389 ve 392 maddeleri çerçevesinde ve Müvekkil Şirketin 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’na tabi bir şirket olması ve anılan kanunun 17/7 maddesi uyarınca Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenen nakdi teminatın tesis edilmiş olduğundan, teminat alınmaksızın — plaka sayılı aracın trafik kaydına 3.sahıslara devir ve temlikini veya üzerinde bir hak tesisini önlemek amacıyla, duruşma yapılmaksızın dava sonuna kadar tedbir konulmasına karar verilmesini, davalı-borçlun un istanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğü — E. sayılı dosyasına vaki haksız ve mesnetsiz itirazının iptali ile takibin devamına, haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz eden borçlu aleyhine %20’den az olmamak üzere icra-inkâr tazminatı ödenmesine, — plakalı otomobilin kaydına alacağın teminatı olarak ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin tüketici mahkemeleri olduğunu, bu bakımdan mahkemenin görevsizliğine karar vermesi gerektiği, davacı şirketin tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını, K.T.K. nunda belirtilen 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın zamanaşımı yönünden reddini talep ettiğini, sigorta şirketinin zarar görene ödediği rakamın hangi gerekçe ile neye göre ödendiğinin belli olmadığını, sigorta şirketinin 65 yaşını geçen ve hiçbir geliri olmayan zarar görene ödeme yapmaması gerekirken ödeme yaptığını, ayrıca kendince kusur tespiti yapmasının kendilerini bağlayıcı olmadığını, ehliyetsiz olduğu, Almanya’dan aldığı ehliyetin Türkiye’de de geçerli olduğunu, fakat henüz bulamadığından Almanya’daki akrabalarının yardımı ile bulup dosyaya ibraz edeceğini, kaza tarihinde aracının ayrıca Kasko poliçesi de bulunduğunu, bu poliçede hukuksal koruma klozu bulunduğunu, kasko poliçesi sigortacısının — SİGORTA A.Ş. olduğunu, poliçe numarasının — olduğunu, dolayısıyla davacının zaten bu riski kendisi adına teminat altına aldığını beyan ile, öncelikle görevsizlik kararı verilmesini, bilahare zamanaşımı ve esasa dair sebeplerden dolayı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve dosya içeresinde toplanan delillerin bir bütün olarak irdelenmesi sonucu;
Dava, ZMSS poliçesi gereğince rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Dava tarihinden önce, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasanın 73/1. maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir” düzenlemesine yer verilmiştir.Aynı yasanın 3. maddesinin 1. fıkrasının (l) nolu bendinde, “Tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Somut olayda; davacı, davalı ile aralarındaki Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi gereği, davalı aracının 3. kişilere verdiği ve kendisinin ödemek durumunda kaldığı hasar bedelinin davalıdan rücuen tahsilini talep etmekte; talebinin dayanağını da davalı ile aralarındaki ZMSS poliçesi ve ZMSS genel şartları oluşturmaktadır. Yukarıda açıklanan yasa maddeleri ve düzenlemeler ışığında, somut uyuşmazlıkta davacı, sigortacı tüzel kişi; davalı sigortalı ise tüketici konumunda olup, taraflar arasında akdedilen sigorta sözleşmesi bir tüketici işlemidir. O halde, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi tarafından görülmesi gerektiğinden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur (aynı nitelikte 17. HD 2016/11459-2017/4884 E-K sayılı ilamı).
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsiz olması nedeni ile HMK 114/1-c delaletiyle 115/2 maddeleri gereğince davanın usulden REDDİNE,
2-HMK 20. Maddesi gereığince kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi hususunda mahkememizden talep edilmesi halinde dosyanın görevli İ.A.A Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, bu süre içerisinde müracat edilmememesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinni ihtarına , (ihtarat yapıldı)
3-Yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemesince değerlendirilmesine,
4-Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde itiraz yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/04/2018