Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/301 E. 2019/303 K. 13.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

GEREKÇELİ KARAR
(İFLAS-KABUL)
ESAS NO : 2017/301 Esas
KARAR NO : 2019/303

DAVA : İflas (İflasın Açılması)
DAVA TARİHİ : 13/03/2017
KARAR TARİHİ : 13/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan İflas (İflasın Açılması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili ile dava dışı —————-. arasında 02.02.2016 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığını; davalı ————–‘nin aynı tarihli ve 3.500.000 TL tutarlı müteselsil kefalet ve hesap rehni sözleşmesi ile işbu kredilere kefil olduğunu; kredi ödemelerinde yaşanan gecikmeler neticesinde müvekkili bankanın Üsküdar ———– Noterliğinden keşide ettiği 19.02.2015 tarih ve—–yevmiye no.lu ihtarname ile hesabı kat ettiğini ve o tarih itibariyle 367.682,34 TL nakdi kredinin ödenmesini, 2.282.163,03 TL tutarındaki gayri nakdi kredinin ise depo edilmesini talep ettiğini; ihtarname taraflara tebliğ edilmiş olmasına rağmen itiraz edilmediği gibi ödeme de yapılmadığını, daha sonra davalılar hakkında İstanbul—-. İcra Müdürlüğünün 2016/2013 esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, icra takibi itirazsız olarak kesinleştiğini; icra takibi sonucunda, takip konusu borç ödenmediği gibi borcu karşılamaya yetecek malvarlığına da ulaşılamadığını, bu aşamada davalı hakkındaki takibin iflas takibine çevrildiğini ve iflas istemli yeni ödeme emri gönderildiğini belirtmiş olup, açıklanan nedenlerle borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, borcunu ödemeyen borçlunun İİK’nın 177. maddesi kapsamında iflasına, yargılama giderleriyle ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı şirkete usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip zaptı tebliğ edilmiş olmasına rağmen cevap dilekçesi vermemiştir.
DAVANIN VE ÇEKİŞMELİ KONULARIN TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve çekişmeli konuların tespiti: Davacı taraf dava dilekçesinde, davalı hakkında İstanbul ———–. İcra Müdürlüğünün 2016/2013 E. sayılı dosyasında takip başlattığını, icra takibinin davalının itiraz etmemesi üzerine kesinleştiğini, daha sonra takibin iflas takibine çevrildiğini ve iflas istemli yeni ödeme emri gönderildiğini belirterek, borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini ve borcunu ödemeyen borçlunun İİK m. 177 hükmüne göre iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
Görüldüğü üzere davacı taraf Sayın Mahkememiz nezdinde açtığı davada, hem daha önce başlattığı iflas takipli icra dosyasına dayanarak, davalının itirazının kaldırılarak iflas kararı verilmesini talep etmiş hem de borçlunun İİK m. 177 uyarınca iflasına karar verilmesini istemiştir.
Davacının dava dilekçesindeki bu talebi üzerine, Mahkemenizce, HMK’nın “Hakimin davayı aydınlatma ödevi” başlıklı 31. maddesi uyarınca 06/06/2018 tarihli celsede “Dosyanın incelenmesinde özetle, davalının kefil olduğunu, ancak ödeme yapılmaması üzerine borçlular hakkında İstanbul —–. İcra Müdürlüğünün 2016 2013 esas sayılı dosyasında icra takibine başlandığını, icra takibinin itirazsız olarak kesinleştiğini, ancak borçlunun borcu ödemeye yetecek malvarlığının bulunmadığını, bu nedenle 1İK 43/2. Maddesi kapsamında davalı hakkında takip iflas takibine çevrildiğini ve borçluya yeni ödeme emri gönderildiğini, borçlunun ödeme emrine itiraz ederek takibin durmasını sağladığını, bu nedenlerle itirazın iptaline, takibin devamına icra inkar tazminatına, borçlunun ÎİK177. Madde kapsamında iflasına karar verilmesini talep ve dava ettiği ve buna göre aynı taleple hem iflas yoluyla yapılan icra takibine itirazın iptalinin hem de yargılama yöntemi tamamen farklı olan ÎİK 177. Maddesinin doğrudan iflas talebinde bulunduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin bu konuda açıklama yapması için 2 haftalık süre verilmesine” şeklinde karar tesis edilmiş, bu ara karar üzerine davacı vekili; 13/06/2018 tarihli dilekçesinde, iflas davasının yargılama usulünün İİK’nin 156. ve 158. maddelerinde düzenlendiğini; sayın ———- Ankara Barosu Dergisinin —— yılı 2. sayısında yayınlanan makalesinde, borçlunun kanunda öngörülen süre içinde ödeme emrine itiraz etmesi durumunda alacaklının hem borçlunun itirazının kaldırılmasına, hem de borçlunun iflasına karar verilmesinin talep edebileceğinin belirtildiğini; yine aynı makalede, borcun varlığının saptanmasına rağmen, borcun ödenmemiş olduğunun saptanması halinde, borçluya depo emri gönderileceğinin yazılı olduğunu; bu bilimsel makale doğrultusunda, genel iflas takibine yapılan itirazın kaldırılmasının ve iflas kararı verilmesi taleplerinin ticaret mahkemesinden aynı dava ile talep edilmesine engel bulunmadığını belirtmiştir. Davacı vekilinin 13/06/2018 tarihli dilekçesi incelendiğinde, davacı tarafın, Sayın Mahkemenizin 06/06/2018 tarihli ara kararında işaret edilen hususların anlaşılamadığı görülmektedir. Bu nedenle öncelikle, İcra ve İflas Kanunda öngörülen iflas yolları hakkında bilgi verilmesi uygun olacaktır.
Kanunumuzda üç çeşit iflâs yolu öngörülmüştür:
1)İflâs yolu ile âdi takip
2)Kambiyo senetlerine mahsus iflâs yolu
3)Doğrudan doğruya iflâs yolu
Yukarıda belirtilen iflas yollarından ilk ikisi, takipli iflas yollarıdır. Bu tür takiplerde önce iflas takibi başlatılmaktadır, sonra da asliye ticaret mahkemesinde iflas davası açılmaktadır. Üçüncü yani doğrudan doğruya iflas yolunda ise, icra dairesinde önceden iflâs takibi yapılmadığından bu iflâs yoluna da takipsiz iflâs adı verilmektedir.
Mahkememizin iflas davasında yapacağı inceleme, söz konusu davanın temelinin takibe dayalı iflas talebine mi yoksa doğrudan doğruya iflas davasına mı dayandığı sonucuna göre değişecektir. Takibe dayalı iflas yolunda özellikle, borçluya gönderilen iflas ödeme emrine itiraz edilmesi mahkemenin yapacağı incelemede belirleyici rol olmaktadır.
Takipli iflasta, alacaklı iflas takibini icra dairesinden başlatır. Eğer alacaklı bu takip sonunda da alacağını elde edemezse artık ticaret mahkemesine başvurarak borçlunun iflasını talep edebilir. Yani geçerli bir takip sonucu alacağın elde edilememiş olması takipli iflas yolunun hukuki sebebidir.
Genel iflas yoluyla takipte alacaklı, ticaret mahkemesine iki farklı taleple başvurabilir. Alacaklı, borçlunun (davalının) ödeme emrine itiraz etmemesi halinde yalnızca borçlunun iflasını talep ederken; borçlu davalının ödeme emrine itiraz etmesi halinde ise, alacaklı, borçlunun itirazının kaldırılmasını ve iflasına karar verilmesini talep eder.
İcra ve İflas Kanunu m. 177’de düzenlenmiş olan takipsiz iflas -bir başka deyişle doğrudan doğruya iflas- yolunda, iflas talebinde bulunan kişi, herhangi bir takibe gerek olmadan açacağı iflas davası ile borçlunun iflasını isteyebilecektir. Doğrudan doğruya iflas, alacaklıların talebi ile olabileceği gibi (İİK m. 177) borçlunun müracaatıyla de olabilir (İİK m. 178). İflas talebi sadece ticaret mahkemelerine yapılabilir.
Aşağıda belirtilen durumlarda, alacaklı, borçlusu hakkında, önceden iflâs takibinde bulunup, borçlusuna iflâs ödeme emri göndertmeden, doğrudan doğruya ticaret mahkemesine başvurarak iflâs davası açabilir:
1) İİK’nun 177/II-l’de öngörülen iflâs halleri:
a- Borçlunun ikametgahının (yerleşim yerinin) belli olmaması (bilinmemesi)
b- Borçlunun, taahhütlerinden kurtulmak amacıyla kaçması
c- Borçlunun, alacaklılarının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması veya bu işlemlere teşebbüs etmesi
d- Borçlunun, haciz yolu ile yapılan takip sırasında mallarını saklaması
2)Borçlunun ödemelerini tatil etmiş (durdurmuş) olması
3)İİK’nın 308. maddesindeki halin varlığı halinde- yani konkordatonun tasdik edilmemesi halinde
4)İlama bağlı alacağın icra emri ile istenmiş olmasına rağmen ödenmemiş olması
Somut olayda davacının hem takipli iflas yoluna başvurup borçlunun iflasına karar verilmesini istemesi hem de borçlunun doğrudan doğruya iflası düzenleyen İİK m. 177’ye göre iflas kararı talep etmesi Mahkememizin —– tarihli 3 no’lu ara kararında işaret edildiği şekilde, birbiriyle çelişkili bir davranışa sebebiyet vermiştir. Davacının doğrudan doğruya iflas müessesi ile takipli iflas müessesini birbiriyle karıştırdığı anlaşılmakla birlikte, davacının esasında iflas yoluyla adi takipte iflası düzenleyen İİK m.156 hükmü uyarınca iflas kararı verilmesini talep ettiği düşünülmektedir. Zira davacı vekilinin, Sayın Mahkemenizin davayı aydınlatma ödevi kapsamında oluşturduğu 06/06/2018 tarihli ara karardan sonra dosyaya sunduğu 13/06/2018 tarihli dilekçede, iflas yoluyla adi takibe ilişkin İİK m. 156 hükmüne ve iflas yoluyla adi takibe dayalı olarak açılan iflas davalarında tatbik edilecek yargılama usulünü düzenleyen İİK’nın 158. maddesine yer vermesi ve yine depo kararı verilmesini talep etmesi (zira doğrudan doğruya iflasta depo kararı alınmasına imkan ve gerek bulunmamaktadır), davacının İİK m. 156 hükmüne göre iflas kararı verilmesini talep ettiğini göstermektedir.
Buna göre, dava, iflas yoluyla adi takipte iflası düzenleyen İİK’nin 156. Maddesi uyarınca iflas kararı verilmesi istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, “İİK’nin 156. Maddesindeki iflas kararı verilmesi için gerekli şartların oluşup oluşmadığı, davacının icra inkar tazminatı isteyip isteyemeyeceği” noktalarında toplanmaktadır.
2-Deliller:
a)Davalı şirketin defterleri: Bilirkişi heyetince davalının yasal ticari defterleri usul yönünden incelendiğinde, 2016 yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, ancak kapanış tasdiklerinin yapılmadığı görülmüştür.
b)Hesap İncelemesi: Bilirkişi heyetince davalı/borçlu kefile ait 2016 yılı ticari defterleri incelenmiş, davacı bankaya ait herhangi bir alacak kaydına rastlanmamıştır.
c)Ödeme Emirlerinin İncelemesi:
c-1)——————. ‘nin Ödeme Emri incelenmesinde; 15.11.2016 tarihinde düzenlendiği, borçluların ———– (Vergi Kimlik No:——-) ve ————————- (Vergi No:————–) olduğu, ödeme emrinde 361.467,46 TL asıl alacak ve 14,40 TL işlemiş faizin talep edildiği, mahiyeti ve miktarı gösterilen borcun ödenmediği, “işbu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren borcu ve takip giderlerini 7 gün içinde ödeme emrini gönderen icra dairesine ait banka hesabına yatırmanız borcun tamamına veya bir kısmına veya alacaklının takibat icrası hakkına dair bir itirazınız varsa, senet altındaki imza size ait değilse yine bu 7 gün içinde ayrıca ve açıkça bildirmeniz, aksi halde icra takibinde bu senedin sizden sadır olmuş sayılacağı, imzayı reddettiğiniz takdirde icra mahkemesi önünde yapılacak duruşmada hazır bulunmanız, buna uymazsanız itirazınızın geçici olarak kaldırılacağı senet veya borca itirazınızı yazılı veya sözlü olarak icra dairesine yedi gün içinde bildirmediğiniz takdirde aynı müddet içinde 74’üncü madde gereğince mal beyanında bulunmanız, aksi halde hapisle tazyik olunacağınız hiç mal beyanında bulunmaz veya gerçeğe aykırı beyanda b ulunursanız hapisle cezalandırılacağınız dava ve takip işlemlerine esas olmak üzere kendinize ait bir adresi itirazla birlikte bildirmek zorunda olduğunuz, adresinizi değiştirdiğiniz halde yurt içinde yeni bir adres bildirmediğiniz ve yeni adresinizin de tespit edilemediği durumda takip talebinde gösterilen adrese çıkarılacak tebligatın ise yapılmış sayılacağı borç ödenmez veya itiraz edilmezse cebri icraya devam edileceğinin” ihtar olunduğu görülmüştür.
c-2)—————.’nin ödeme emrinin incelenmesinde, ödeme emrinin 20.01.2017 tarihinde düzenlendiği, borçlunun ———. (Vergi No:—-) olduğu, ödeme emrinde 361.467,46 TL asıl alacak ve 6.239,03 TL işlemiş faizin talep edildiği, mahiyeti ve miktarı gösterilen borcun ödenmediği, “bu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde borcun ödeme emrini gönderen icra ve iflas dairesine ait banka hesabına yatırılması gerektiği, bu süre içinde borcunuz olmadığına veya iflasa tabi şahıslardan bulunmadığınıza dair bir itirazınız varsa dilekçe ile icra dairesine bildirilmesi ve konkordato teklif edebileceği, aynı süre içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının ticaret mahkemesine iflas kararı isteyebileceğinin” ihtar olunduğu anlaşılmıştır.
d)Sözleşmelerin İncelenmesi:
d-1)02.02.2016 tarihli Müteselsil Kefalet ve Hesap Rehni Sözleşmesinin İncelenmesi:
“Müteselsil Kefil ve Rehin Veren: İşbu sözleşme ile banka nezdindeki hesaplarım rehin veren ve müteselsil kefil olan sözleşme sonunda imzası bulunan gerçek veya tüzel kişiyi müteselsil kefil ve rehin verenin birden çok gerçek veya tüzel kişi olması halinde veya ayrı ayrı her bir müteselsil kefili ve rehin veren ifade eder.
Alacaklı: ————–
Müşteriler: ——————
Kefalet ve Rehin Miktarı: 3.500.000,00 TL
Kefaletin Süresi: Süresiz.
İlgili Maddeler:
Madde 2- Müteselsil Kefaletin Kapsamı: müteselsil kefil yukarıda belirtilen kefalet ve rehin miktarı ile sınırlı olmak üzere, müşteri (¡erin) bankaya karşı işbu sözleşmenin akdinden evvel doğmuş ve işbu sözleşmenin akdinden sonra doğacak yukarıda tanımı yapılan Borçlarına bağımsız müteselsil kefil olduğunu kabul, beyan ve taahhüt eder.
Madde 11- Uygulanacak Döviz Kuru- Kıymetli Maden Fiyatı: Rehinli hesapların yabancı para cinsinden olması ve mahsup işlemi için bakiyenin Türk lirasına çevrilmesi gerektiğine, mahsup tarihindeki———- işlem anındaki döviz alış kuru esas alınır.”
d-2)Genel Kredi Sözleşmesinin İncelenmesi:
“Banka: ——————
Müşteri: Banka tarafından işbu sözleşmedeki Limit dahilinde kendisine kredi tahsis edilen ve sözleşme sonunda unvanı yazılı olan gerçek ve-veya tüzel kişiyi, kreditım birden çok müşteriye tahsis edilmesi halinde birlikte veya ayrı ayrı her bir müşteriyi ve müşterileri ifade eder.
Limit: 3.500.000 TL
Sözleşmenin Kapsamı: Banka tarafından tahsis edilmiş ve edilecek, kullandırılmış ve kullandırılacak kredilerde öncelikle var ise taraflar arasında imzalanmış özel sözleşme hükümleri uygulanır. Özel sözleşme yok ise veya özel sözleşmede hüküm yok ise işbu sözleşme hükümleri uygulanacaktır.’
e)Yazışmaların İncelenmesi:
e-1)İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 13.01.2017 tarihli yazısının incelenmesinde,
davalı şirketinin unvanının ——————– olduğu, sicil numarasının—— olduğu, ana sözleşmesinin tescil tarihinin 06.04.2006, adresinin —————————– sermayesinin 8.000.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır.
e-2)———————.’nin 25/11/2016 tarih ve — sayılı yazısında özetle, “Yapılan inceleme ve araştırma sonucu ——— şubemizde bulunan — no.lv üye işyeri hesabında 0,00 TL bulunmaktadır. İşyeri hesabından kaynaklanacak hapis-rehin-takas-mahsup hakkımızdan ve önceki hacizlerden sonra gelmek üzere haziniz kayıtlarımıza işlenmiştir. Mezkur meblağlar üzerinde daha önceden hacizler bulunmaktadır. Borçluya ait bankamız nezdinde başkaca hak ve alacak bulunmamaktadır. Bilindiği iizere haciz kararları borçlunun 3.şahıs nezdindeki ve bilinen hak ve alacakları üzerine uygulanabileceğinden ileride doğacak hak ve alacaklar üzerine üye işyeri hesaplarına gelecekpos bedelleri dışında haciz tatbiki mümkün değildir.” denildiği görülmüştür.
e-3)———-29.11.2016 tarih —- sayılı yazısında özetle, ‘Müdürlüğünüzce gönderilen haciz müzekkeresinde üzerine haciz konulması talep edilen borçlu ————————no.lıı ——–. ‘nin bankamızın tüm şubeleri nezdinde yapılan araştırma neticesinde, ——– şubemizde bulunan—- no.lu hesabında haciz müzekkeresinin tebellüğ tarih-saat itibariyle mevcut bulunan 21,25 USD üzerine dosyanızdan haciz kaydı konulmuş olup, haciz konulan söz konusu tutara ilişkin Müdürlüğünüzce verilecek ikinci talimata göre işlem yapılacaktır. Diğer taraftan ————– no.lu ———. ‘nin bankamızın tiim şubeleri nezdinde yapılan araştırma neticesinde herhangi bir hak, alacak ve mevduatına rastlanılmamıştır.” şeklinde belirtildiği görülmüştür.
Ayrıca diğer bankalardan gelen cevabi yazılarda da belirtilen firmalara ait banka şubelerinde hak ve alacak kayıtlarına rastlanılmadığının bildirilmiş olduğu görülmüştür.
f)İhtarname: Davacı banka —– tarafından Üsküdar ———. Noterliğinin 19/02/2016 tarih —— numarası ile muhataplar ——————. adına keşide edilmiş ihtarnamede, muhataplardan —————.’ne bankaca tahsis edilen limit doğrultusunda krediler kullandırıldığı, diğer muhatapların ise müteselsil kefil/ipotek veren/rehin veren sıfatı/sıfatları ile borçtan sorumlu bulunduğu, tüm borçların muaecel hale geldiği, nakdi kredilerden ve faal karttan kaynaklanan borcun 256.164.22 TL, fnansal kiralamadan kaynaklanan borcun 110.228,12 TL, gayrinakdi kredilerden kaynaklanan borcun 2.235.993,03 TL, çek tazmin bedellerinden kaynaklanan borcun 46.170.00 TL+ 1.290,00 TL olmak üzere toplam gayri nakdi borcun 2.282.163,03 TL, toplam nakdi borcun 367.682,34 TL olduğu, toplam nakdi borcun ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren 2 gün içerisinde ödenmesi muhataplara ihtar edildiği anlaşılmıştır.
İhtarname ———————– 23/02 2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.
g)İstanbul ——— Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1732 D. İş Sayılı ve 2016/1754 sayılı kararı: Kararın “Dilekçe ve mübrez vesikalar incelenip gereği düşünüldü. Yukarıda hüviyeti yazılı alacaklının borçludan alacağı olan (361.467,46 TL) ‘nin ifasını temin bakımından vaki isteği İcra İflas Kanunun 257 nci maddesinin ¡. fıkrasına uygun bulunmuş, alacak rehinle temin edilmemiş ve diğer tarafla üçüncü şahısların muhtemel zarar ve ziyanlarına karşı kafi teminat da alınmış bulunduğundan adı geçen borçlu yukarıda gösterilen malları ile alacaklarının İcra İflas Kanununda muayyen tahditler dairesinde ihtiyaten haczine, ileride haksız çıkacak tarafa tahmil edilmek üzere alacaklı lehine(400 TL) lira vekalet ücreti tayinine, karar suretinin infazı için İstanbul İcra Müdürlüğüne tevdiine, İİK’nın 261/1 maddesi gereğince 10 günlük yasal süre içerisinde müracaat edilmediği ve teminat yatırılmadığı takdirde ihtiyati haciz kararımızın “yok sayılmasına” ayrıca ihtiyati haciz kararından vazgeçilmesi ve feragat edilmesi halinde ihtiyati haciz kararımızın yok sayılmasına ve feragat nedeniyle ek karar yazılmasına yer olmadığına oybirliği ile karar verildi. ” şeklinde olduğu görülmüştür.
h)İflas İlanı: Mahkememizce 31/03/2017 tarihli “İflas Davası İlanı” başlıklı ilan yapılmış olup, bu ilanda; davacı ———. vekili tarafından davalı —————-. aleyhine mahkememizde———- esas sayılı dosyası ile iflas davası açıldığı, iflası gerektiren bir durum bulunmadığı iddiasında ve davanın reddi isteminde olan alacaklıların ilan tarihinden başlayarak on beş gün içinde davaya müdahale ve itiraz etmeleri İcra İflas Yasasının 158 ve 166/2 maddeleri hükümlerinde ilan olunduğunu, ayrıca bu ilanın ———– Gazetesinde——– tarihinde yayımlandığı anlaşılmıştır.
3-Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç:
Taraf delilleri toplanarak konusunda uzman bilirkişi kurulundan raporlar alınarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Yukarıda davanın tespiti kısmında açıklandığı üzere, davacının İİK’nin 156. Maddesine göre iflas kararı verilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır.
İİK’nin 156. Maddesi;
“Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklı bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflâs kararı isteyebilir.
Bu dilekçeye borçlunun ödeme emrine itiraz etmediğini mübeyyin ödeme emri nüshasının raptedilmesi lâzımdır.
Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse takip durur ve alacaklı bu itirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflâsına karar verilmesini bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden isteyebilir.
İflâs istemek hakkı ödeme emrinin tebliği tarihinden bir sene sonra düşer.” hükmünü haizdir.
Davacı tarafından davalı-borçlu hakkında İstanbul ——İcra Müdürlüğünün 2016/2013 esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığı, icra takibi itirazsız olarak kesinleştiği, icra takibi sonucunda, takip konusu borcun ödenmediği gibi borcu karşılamaya yetecek malvarlığına da ulaşılamadığı, bunun üzerine davacı tarafından davalı hakkındaki takibin iflas takibine çevrildiği ve iflas istemli yeni ödeme emri gönderildiği, davalı-borçlunun iflâs istemli ödeme emrine itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan inceleme sonucunda, yukarıda deliller kısmında açıklandığı üzere, dava dışı ———————. İle davacı banka arasında 02/02/2016 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı-borçlunun da aynı tarihli ve 3.500.000,00 TL tutarlı müteselsil kefalet ve hesap rehni sözleşmesi ile dava dışı ——————— borcuna kefaleti sebebi ile sorumlu olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu nedenle 17/12/2018 tarihli duruşmada davalı borçlunun İstanbul ——————–. İcra Dairesi’nin 2016/35635 esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın varit görülmemesi nedeniyle kaldırılmasına karar verilmiştir.
İlgili kanun hükmü uyarınca mali müşavir bilirkişiden 28/12/2018 tarihli duruşma tarihine göre depo kararına esas tutarın hesaplanması istenmiş olup, mali müşavir bilirkişi———————– tarafından depo kararına esas borcun 474.870,96 TL olduğu hesap edilmiştir. Bilirkişinin yaptığı hesap dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli görülmekle hükme esas alınmasına karar verilmiş ve İİK’nin 158/2. Maddesi uyarınca davalıya 474.870,96 TL borcu yatırması için tebliğden itibaren 7 günlük kesin süre verilmiş, ancak davalı verilen kesin süre içinde alacağı depo etmemiştir.
Bu nedenle, iflas yoluyla adi takibe ilişkin davanın kabulü ile İİK’nin 158/2. Maddesi uyarınca ———Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ——————–numarasına kayıtlı ———————iflasına karar vermek gerekmiştir.
4-İcra ve inkâr tazminatı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı vekili dava dilekçesi ile borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmişse de, iflas yoluyla adi takipte iflası düzenleyen İİK m. 156 vd. hükümlerinde borçlunun icra inkâr tazminatına mahkum edilebileceğini ilişkin bir düzenleme bulunmadığından, icra inkâr tazminatı talebinin reddi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-İflas yoluyla adi takibe ilişkin davanın kabulü ile İİK’nin 158/2. Maddesi uyarınca —————— Sicil Müdürlüğü’nün —– numarasına kayıtlı ——————-
2-İİK.nun 165/1. maddesi uyarınca iflasın —- günü saat — itibariyle açılmasına,
3-İİK.nun 166/1. maddesi uyarınca iflasın açıldığının derhal İstanbul Anadolu İflas Dairesi ile ilgili diğer yerlere bildirilmesine,
4-İİK.nun 166/2. maddesi uyarınca İflas Dairesince gerekli bildirim ve ilanların derhal yapılmasına, bu nedenle iflas avansının iflas müdürlüğüne aktarılmasına,
5-Kısa karardan sonra gerekçeli kararın bir örneğinin de İst. Anadolu İflas Dairesine gönderilmesine,
6-Davacının icra inkâr tazminatı isteminin reddine,
7-Harçlar yasasına göre alınması gerekli 44,40 TL harcın, dava açılırken davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
8-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından bilirkişi ücreti, tebligat gideri ve müzekkere gideri olarak sarf edilen toplam 5.165,00 TL yargılama gideri ile 15.000,00 TL iflas avansı olmak üzere toplam 20.165,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Kabul edilen dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı lehine takdir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren on günlük süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.