Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/300 E. 2018/723 K. 19.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL ANADOLU
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/300 Esas
KARAR NO : 2018/723

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA DEĞERİ : 2.316,48 TL
DAVA TARİHİ : 11/03/2017
KARAR TARİHİ : 19/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; meydana gelen trafik kazasında, müvekkili şirket nezdinde kasko sigortalı olan —- plaka nolu aracın hasara uğradığını, söz konusu kazada sigortalı aracın seyir halindeyken başka bir aracın aniden önüne kırması sonucunda fren yapması ve davalı şirket nezdinde trafik sigortalı olan — plaka nolu aracın duramayarak sigortalı araca arkadan çarpması sonucu kaza meydana geldiğini, kazada —-plaka nolu araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu ancak sigortalı sürücünün ise herhangi bir kusurunun bulunmadığını, meydana gelen trafik kazası sonucunda müvekkili şirketin sigortalısına 2.171.55-TL tutarında hasar tazminatı ödediğini, müvekkilinin ödemiş olduğu hasar tazminatının sorumlu davalı sigorta şirketinden tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, borçlunun icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, bütün bu nedenlerle İstanbul Anadolu —.İ. Müdürlüğünün — Esas sayılı icra dosyasına davalı tarafından yapılan haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali ile takibin devamını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; — plaka nolu aracın müvekkili şirket tarafından trafik sigortası yapıldığını, söz konusu kazada müvekkili şirketin sigortalısı aracın kusurunun bulunmadığım, —- plaka nolu sorumlu tutulabildiği hallerde zararı gidermekle yükümlü olduğundan somut olayda işletenin sorumluluğunun bulunmaması karşılığında, davalı sigorta şirketinin de sorumluluğunun olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkil şirketin sorumluluğunun sigorta poliçesindeki limitler ve sigortalısının kusuru İle sınırlı olduğunu, bütün bu nedenlerle, sigortalının kusuru bulunmaması nedeniyle davanın reddini, kazanın meydana gelmesindeki kusur ile araçtaki maddi hasarın genci şartlarda belirlenen kriterlere göre hesaplanmak üzere dosyanın bilirkişiye gönderilmesini, aracın dava konusu kazadan önceki hasarlarının tespitini, herhalde haksız vc mesnetsiz davanın reddi ile yargılama giderleri vc vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasını talep etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Dava, trafik kazası nedeniyle araçta meydana gelen maddi zararın rücuen tazmini için yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; “davalının sigortalısı —- plakalı araç sürücüsünün kusur oranının ne kadar olduğu, davacının aracındaki hasar miktarının ne kadar olduğu, davalının hasardan sorumlu olup olmadığı, sorumluysa miktarının ne kadar olduğu” noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Davaya konu İstanbul Anadolu —. İcra Dairesinin —- esas sayılı dosyasında alacaklı —-Sigorta A.Ş.’nin, borçlu —- Sigorta şirketi aleyhine 27.07.2016 tarihinde davaya konu trafik kazası nedeniyle ödenen hasar bedeline ilişkin olarak 2.171,55-TL asıl alacak, 144,93-TL geçmiş gün faizi olmak üzere toplam 2.316,48-TL’lik icra takibi başlattığı, ödeme emrinin takip borçlusuna 03.08.2016 günü tebliğ edildiği, takip borçlusu —Sigorta A.Ş.’nİn takibe 08.Ağustos.2016 tarihinde borcun olmadığı gerekçesi ile takibe ve ferilere itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
3-Sürücü —- ifadesinde özetle, “01.10.2015 günü saat 10.20 sularında sevk ve yönetimindeki —- plaka nolu aracı İle Adliye kavşağında, kırmızı ışıkta bir müddet bekledikten sonra, yeşil ışığın yanması île hareket ettiğini, kavşağın ortasına geldiğinde sağında bulunan — plaka nolu sürücü adayı aracın en sol şeride geçmek için önüne kırdığını, kendisinin de frene basıp durduğunu, arkasında seyreden —- plaka nolu araç sürücüsünün aracını sola kaçırmak istediyse de kendi aracının arka sol köşe kısmına çarpıp durabildiğini, kendilerinin araçtan ininceye kadar kazaya sebebiyet veren aracın ileriye doğru gidip durduğunu, bir müddet kendilerine baktığını ve yoluna devam ettiğini, kendilerine kaza yaptıranı fark ettiklerini, aracı kullananın kapalı bir bayan olduğunu, yanında direksiyon hocası olduğunu düşündüğünü, kendilerinin de 155’i arayarak kaza raporu tutturduklarını, kaza yapmalarına sebep olan sürücünün aracında meydana gelen hasarı karşılamasını talep ettiğini” beyan etmiştir.
4-Dosyada mevcut beyanlar, tutanaklar, ifadeler, hasar fotoğrafları, fatura vc trafik kazası tespit tutanağı birlikte değerlendirildiğinde, olayın, “01.10.2015 günü, saat 10:20 sularında, sürücü —-‘in sevk ve yönetimindeki —- plaka nolu araç ile, —-nı takiben seyrederken Döner kavşakta kırmızı ışıkta beklediği, yeşil ışık yandığında hareket ettiği esnada kavşak içerisinde sağda bulunan —- plaka nolu aracın kontrolsüzce sola doğrultu değiştirip Adliye istikametine döndüğünü gördüğünde, frene basıp durduğu sırada, aracının sol arka kısmına arkasından aynı istikamete seyreden sürücü —- sevk ve yönetimindeki —- plaka nolıı otomobilin sağ ön köşe kısmıyla çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği” şeklinde olduğu kanaatine varılmıştır.
5-Kusur oranı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Mahkememizce ilk olarak çözülmesi gereken mesele davalının sigortalısı araç sürücünün olayda kusurlu olup olmadığı konusudur.
Bu konuda tarafların delilleri toplanmış, hasar dosyası getirtilmiştir.
Dosya kusur ve hasar miktarı yönünden makine mühendisi ve sigorta ve aktüeryal hesap uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiş ve bilirkişi heyetince hazırlanan 10.Ocak.2018 tarihli rapor düzenlenmiştir.
Yukarıda belirtildiği üzere olay, —- ışık kontrollü kavşağında, gündüz, hava açık, meskun mahalde, yol yüzeyi kuru ve asfalt kaplı, trafik lambası, yaya kaldırımı ve yol şerît çizgisi olan, düz ve bölünmüş tek yönlü caddede seyreden ve önünü kesen araç nedeniyle duran sürücünün aracına arkadan aynı istikamette seyreden sürücünün aracı ile çarpması biçiminde meydana gelmiştir.
Dava konusu olayda 2 ayrı kaza meydana gelmiştir. Birincisi 06.BH.3656 plaka nolu aracın hatalı sola dönüş yapması, ikinci olay ise sigortalı aracıtı kasko sigortalı araca arkadan çarpması olayıdır. Bu iki olay birbirinden bağımsızdır.
Bilirkişi heyetince hazırlanan rapora göre, davalı —- Sigorta A.Ş’yc trafik sigortalı, —- plaka nolu otomobil sürücüsü —-, meskun mahaldeki tek yönlü caddede, caddeyi ve caddedeki araç trafiğini gereği gibi kontrol etmeden oldukça hızlı ve önündeki aracı yakın mesafeden seyrettiği, önündeki aracın başka bir araç nedeniyle durduğu sırada duramayıp araca arkadan çarparak kazaya neden olduğu sabit olup, bu duruma göre, meskun mahalde hız kuralını ve emniyetli takip mesafesi kuralını ihlal etmesi, dalgın, dikkatsiz ve tedbirsiz davranması nedeniyle, olayda birinci derecede ve tam kusurludur (%100 oranında kusurlu). (—–plaka nolu aracın sol arka kısmının hasarlanmasında).
Yine bilirkişi heyet raporuna göre, olayın cereyan tarzına ve tespitlere göre, davacı sigorta şirketine kasko sigortalı—- plaka nolu otomobil sürücüsü —-, meskun mahaldeki düz ve tek yönlü caddede, caddeyi ve caddedeki araç trafiğini dikkate alıp kurallara uygun olarak seyrettiği, kavşakta yeşil ışıkta kavşağa girip devam ettiği, önüne hatalı çıkan araca çarpmamak için emniyetle durduğu, ancak arkadan gelen sürücünün aracı ile aracına çarpması olayında alabileceği bir tedbir olmadığından kusursuzdur.
Mahkememizce kusur oranına ilişkin bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmakla rapor bu yönüyle hükme esas alınmıştır.
6-Hasar miktarı ile ilgili inceleme ve gerekçe:
Aynı bilirkişi heyetince tarafından hasar miktarı ile ilgili olarak raporda; “davacı sigorta şirketine kasko sigortalı —-plaka nolu, 2014 model, Opel marka otomobilin hasarı ayrıntılı olarak gösterildiği üzere Malzeme bedeli KDV hariç 1.696,30 TL, işçilik bedeli KDV hariç 459,96 TL, %18 KDV 388,10 TL, hurda parça tenzili -4,36 Tl olmak üzere 2.540,00 TL olarak hesap ve takdir edilmiştir.
Bilirkişi raporunun bu bölümü de dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmuş olup, davalı vekilinin soyut itirazlarının reddi ile rapor bu yönüyle de hükme esas alınmıştır.
7-Faizle ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı vekili icra takibinde 144,93 TL işlemiş faiz talebinde bulunmuştur.
Davacı sigorta şirketi sigorta bedelini sigortalısına ödeme tarihinden itibaren faiz talep edebilir.
Davacı şirket, davalı sigorta şirketine dava açılmadan önce başvurmuş olup, temerrüt tarihi olan 14/12/2015 tarihinden itibaren faize hak kazanmıştır.
Her iki taraf da tacir olduğundan faizin türü avans esasına göre hesaplanan temerrüt faizi olacaktır.
Buna göre, davacının 3095 sayılı Yasanın 2/2. Maddesine göre avans esasına göre hesaplanan 144,93 TL temerrüt faizini isteme hakkı olduğu kanatine varılmıştır.
8-Sonuç: Sonuç olarak; bilirkişi raporuyla doğru olarak tespit edildiği şekilde, davalının sigortalısının kazada asli ve tamamen kusurlu olduğu, araçtaki toplam hasar bedelinin icra takibine konu asıl alacağın üzerinde 2.540,00 TL olduğu, tüm bu nedenlerle davanın tam kabulü ile davalı borçlunun İ.Anadolu —- İcra Müdürlüğünün — esas sayılı icra takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasanın 2/2. Maddesine göre avans esasına göre hesaplanan temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
9-Karar miktar itibariyle kesin olduğu halde hüküm eteğine sevhen istinaf kanun yolunun açık olduğu yazılmıştır.
Mahkeme hükümlerinin tashihi ve tavzihine ilişkin yasal düzenlemeler 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 304., 305. ve 306. maddelerinde yer almaktadır.
“Hükmün tashihi” başlıklı 6100 sayılı 304. maddesine göre “(1) Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir.
(2) Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir.”
“Hükmün tavzihi” başlıklı 6100 sayılı 305. maddesine göre “ (1) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir.
(2) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.”
Aynı Kanunun 306. maddesinde tavzih talebi ve usulü konusunda hüküm bulunmaktadır. Anılan düzenlemede tavzih talep dilekçesinin bir örneğinin cevap süresi mahkemece belirlenmek suretiyle karşı tarafa tebliğ edileceği, cevap verilmesi durumunda bu cevabın da tavzih talebinde bulunan tarafa tebliğ edileceği, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verileceği ancak gerekli görüldüğü takdire tarafların sözlü açıklamalarını yapabilmeleri için duruşma yapılacağı, tavzih talebi yerinde görülürse 304. maddesi uyarınca işlem yapılacağı belirtilmektedir.
Bu nedenle her ne kadar hüküm eteğinde “karara karşı kanun yolunun açık olduğu” yazılı ise de, dava değerinin 2.316,48 TL olması nedeniyle kararın kesin olduğu anlaşılmakla, HMK.’nin 304. Maddesi uyarınca karar taraflara tebliğ edilmediğinden, duruşma açılmaksızın hüküm eteğinin tashihi ile HMK.’nin 341. maddesi uyarınca dava değerinin 3.560 TL’yi geçmemesi nedeniyle kararın kesin olduğu dair kararın altına şerh verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile; davalı borçlunun İ.Anadolu—–İcra Müdürlüğünün —- esas sayılı icra takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasanın 2/2. Maddesine göre avans esasına göre hesaplanan temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar yasasına göre alınması gerekli 158,25 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 126,85 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 97,00 TL tebligat gideri ile 1.00,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.097,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilemsine,
5-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1.maddesi uyarınca 2.180.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı. davalı vekilinin yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar okundu, ana hatlarıyla anlatıldı.

19/07/2018

HÜKÜM ETEĞİNİN TASHİHİ: Her ne kadar 19/07/2018 tarihli duruşma sonunda açıklanan kısa kararın hüküm eteğinde “karara karşı istinaf kanun yolunun açık olduğu” yazılmış ise de, dava değerinin 2.316,48 TL olması nedeniyle kararın kesin olduğu anlaşılmakla, HMK.’nin 304. Maddesi uyarınca karar taraflara tebliğ edilmediğinden, duruşma açılmaksızın HÜKÜM ETEĞİNİN TASHİHİ ile HMK.’nin 341. maddesi uyarınca dava değerinin 3.560 TL’yi geçmemesi nedeniyle kararın KESİN olduğuna karar verilmiştir. 06/08/2018