Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/3 E. 2021/510 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/3 Esas
KARAR NO : 2021/510
DAVA : Tazminat
DAVA DEĞERİ : 483.353,91 TL
DAVA TARİHİ : 15.09.2003
KARAR TARİHİ : 30.06.2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacılar vekili dilekçesinde; davacı—- ile davalı arasındaki ortaklık sözleşmesi gereğince davacı —- tarafından işletilen —- davalının kardiyoloji bölümünü kurup işlettiğini, daha sonra hastanenin alt kiracı olarak diğer davacı——kiralandığını, davalının yükümlendiği hizmeti durdurarak sözleşmeyi tek taraflı olarak —— tarihinde fesih etmesi nedeniyle davacının ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan gelirden yoksun kaldığı gibi işgali altında bulundurduğu yeri boşaltmayarak elinde tutmak suretiyle davacıların buradan elde etmesi gereken muhtemel geliri de engellediğini ileri sürerek; şimdilik —gelir kaybının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacılar vekili — tarihli ıslah dilekçesi ile — üzerinden açtıkları davayı — arttırmak suretiyle —– yükseltmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacıların sözleşmede belirtilen şartlara aykırı davranışları nedeniyle —– tarihinden itibaren zorunlu olarak verilen hizmetin durdurulduğunu, davacı tarafın gelir kaybına uğradığı iddiasının yersiz olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN AŞAMALARI:
İLK KARAR:—– sayılı ilamıyla; “kesin hükümle sonuçlanması beklenen mahkemenin—- dosyasındaki ———– ilamında davalının davacı tarafa işi durdurduklarına ilişkin gönderdiği ihtarın ortaklığın feshine ilişkin olmayıp işi durdurma beyanı olduğu, dolayısıyla davacı tarafın bu beyanı fesih iradesi olarak kabul edip, feshi kendisinin de kabul ettiğini bildirmesinin hukuki sonuç doğurmayacağı ortada geçerli bir fesih bulunmadığı, adi ortaklık feshedilmediğinden davalının fuzuli şagil durumunda da olmadığı dolayısıyla davacının ecrimisil talebinde bulunamayacağının belirtildiği bu nedenle davacının taleplerinden birisi ni oluşturan davalının işyerini boşaltmamasından kaynaklı olarak elde edemediği geliri talep etme imkanının mevcut olmadığı,yine kesin hükümle sonuçlanması beklenen dosyadaki —— ilamında davalının işi durdurması, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye aykırı davranış olmakla birlikte davacının sözleşmeyi feshettiğine dair herhangi bir beyanı bulunmadığından, sözleşmeye aykırılık nedeni ile davacının sözleşmeyi feshi söz konusu olmayacağı, devam eden ortaklık ilişkisinde davacının yoksun kaldığı karı talep etme imkanının da bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
YARGITAY İLAMI: ——– sayılı ilamı ile; “Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin davalının işyerini boşaltmamasından kaynaklı olarak elde edemediği gelir kaybına ilişkin mahkemece verilen red kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak; mahkemece; yukarıda belirtilen ———–bozma ilamı dayanak yapılmak suretiyle devam eden ortaklık ilişkisinde davacının yoksun kaldığı karı talep etme imkanının da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere, davalının ortaklık akdine konu hastaneden dava açılmadan evvel ayrıldığı bu suretle, taraflar arasındaki ortaklık akdinin fiilen sona erdiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, adi ortaklık ilişkisinin fiilen sona erdiği başka bir deyişle davalının ortaklık akdine konu hastaneden ayrıldığı —- tarihi ile iş bu davanın açıldığı —- tarihi arasında, ortaklık akdinin fiilen sona erdirilmesi nedeniyle varsa davacının uğradığı gelir kaybının hesap edilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken,yanılgılı değerlendirme devam eden ortaklık ilişkisinde davacının yoksun kaldığı kârı talep etme imkanının da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile —– sırasına kaydı yapılmıştır.
İKİNCİ KARAR: Mahkememizin ——— karar sayılı ilamı ile; “Dosya kapsamına —– uygun olarak düzenlenen gerekçeli rapor aynen benimsenmiş ve böylece davanın adi ortaklık ilişkisinin sona erdiği — tarihinden dava tarihine kadar bulunan—– mahrumiyetini talep edebileceği” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Mahkememiz kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
YARGITAY İLAMI: ——–sayılı ilâmıyla; “Mahkemece yapılacak iş; uyulan bozma kararında belirtilen ilkelere göre kar payı hesabı yapması için dosyanın önceki bilirkişilerden farklı bir (içinde mali müşavir bulunan) uzman bilirkişi kuruluna verilmesinden, uzlaşmazlığı aydınlatacak tüm belgeler, taraf delilleri, ticari defterler, ——– denetimine elverişli bir rapor hazırlanmasının sağlanmasından sonra, oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesinden ibarettir. Yasal olmayan gerekçeler ile, yazılı şekilde, yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak karar verilmesi isabetli bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle Mahkememiz kararı bozularak yukarıdaki esasına kaydı yapılmış, bozma ilâmına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK NOKTALARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
Dava, taraflar arasında düzenlenen ortaklık sözleşmesi uyarınca davalının yükümlendiği hizmeti durdurarak sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmesi nedeniyle davacıların yoksun kaldığı kârın tazmini ve davalının işyerini boşaltmamasından kaynaklı gelir kaybının tazmini istemlerine ilişkindir.
Uyulan ilk bozma ilâmı uyarınca, davacının, davalının işyerini boşaltmamasından kaynaklı olarak elde edemediği gelir kaybına ilişkin olarak açılan dava reddedildiğinden, taraflar arasındaki uyuşmazlık sadece davalının yükümlendiği hizmeti durdurarak sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmesi nedeniyle davacıların yoksun kaldığı kâra ilişkindir. Mahkememizce bu taleple ilgili — tarihli ilâmla davanın kısmen kabulüne ve —– tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş olup, bu ikinci karar da;
“Hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda bozma kararında gösterilen yol izlenmemiş; bozma kararından önce dosyaya bilirkişi raporu sunan—- tarafından hazırlanan ve — geliri temel alan ve günlük gelirin —- olduğu sonucuna varan bilirkişi raporuna yollama yapmakla yetinilmiş ve günlüğü — üzerinden —– mahrumiyeti hesabı yapılmıştır.
Bu haliyle, anılan bilirkişi raporu hükme dayanak alınacak nitelikte değildir.
Mahkemece yapılacak iş; uyulan bozma kararında belirtilen ilkelere göre kâr payı hesabı yapması için dosyanın önceki bilirkişilerden farklı bir —— uzman bilirkişi kuruluna verilmesinden, uzlaşmazlığı aydınlatacak tüm belgeler, taraf delilleri, ticari defterler, —- verileri incelenmek suretiyle —- taraf denetimine elverişli bir rapor hazırlanmasının sağlanmasından sonra, oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesinden ibarettir. Yasal olmayan gerekçeler ile, yazılı şekilde, yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak karar verilmesi isabetli bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir. ” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bu ikinci bozma ilâmına da uyulduğundan, Mahkememizce uyulan ikinci bozma ilâmı uyarınca “uyuşmazlaşmazlığı aydınlatacak tüm belgeler, taraf delilleri, ticari defterler, ——- verileri toplandıktan sonra bu verileri inceleyerek kâr payı hesabı yapması için dosyanın önceki bilirkişilerden farklı kişilerden oluşan içinde mali müşavir bulunan uzman bilirkişi kurulundan rapor hazırlanmasının sağlanması” ile bozma ilâmına uygun bir karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce uyulan bozma ilâmından sonra üç mali müşavir bilirkişi atanmış ise de, bu bilirkişi heyeti dosya kendilerine teslim edildikten sonra yedi ay dosyayı incelemeyip, Mahkememizin ihtarından sonra yerinde inceleme yetkisi talepli ön rapor hazırlayıp mahkememize sunduklarından, haklarında ——– bildirimde bulunulmuş ve sonrasında bozma ilâmına uygun olarak biri——- biri uzun yıllar ——– yapmış uzman doktor bilirkişi — üçüncüsü de nitelikli hesaplamalar uzmanı ——bilirkişi heyetine verilerek — tarihinde kök, eksik evraklar tamamlandıktan sonra aynı heyetten —- bilirkişi raporunda “tüm gelirler hesabının —- daha az çıkma” nedeni anlaşılamadığından —— tarihinde ikinci ek rapor alınmış, ancak yeni gelen vergi dairesi kayıtlarının da incelenmesi gerektiği anlaşıldığından bu kez sadece mali müşavir ve nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişilerden —– tarihinde üçüncü ek, bu üçüncü ek rapor denetime elverişli olmadığından ve nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişi de dosyaya katkı sağlamadığından bu kez —– numaralı “bu kez dosyanın mali müşavir bilirkiş—– davalının —- arasındaki tüm alacak kalemlerini gelir yönünden ayrı ayrı tablo halinde göstermesi, muavin kayıtlarında davalının ———hastalara ilişkin gelirlerinin yer alıp almadığını, ayrıntılı, mali müşavir olmayan kişilerin de anlayabileceği şekilde, denetime elverişli olarak belirterek ek rapor düzenlemesinin istenmesine” şeklindeki ara kararla sadece mali müşavir bilirkişiden denetime elverişli rapor düzenlemesi istenmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen —— tarihli bilirkişi raporunun ekinde tüm tablolar gösterilmek suretiyle rapor düzenlenmiş ve Mahkememizce mali müşavir bilirkişinin düzenlediği rapora göre hukuki değerlendirme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Buna göre, dosyaya—– arası beyannamelere ulaşılmadığının bildirildiği, —– beyannamesinin boş olarak verildiği, beyannamede mali verilere ilişkin herhangi bir bilginin bulunmadığı, —— tahakkukun gönderilen tahakkuk fişi sorgulamalarına göre söz konusu beyanın önce—- tarihinde verildiği ve sonrasında beyannamenin kanuni süresinden sonra —– tarihinde düzeltme beyanının verildiği, verilen düzeltme beyanına göre davacının — ayındaki satış matrahının———— olduğu belirlenmiştir.
Davalı tarafça sunulan muavin defter kayıtlarına göre, mali müşavir bilirkişi tarafından davacının yoksun kaldığı kâr günlük olarak;
YILLAR DAVALI KAYITLARINDA DAVACI GELİR PAYI ARTIŞ ORANI
—–
—-
—-

TOPLAM—
AYLIK ORTALAMA
GÜNLÜK ORTALAMA
olarak hesaplanmıştır.
Mali müşavir bilirkişi tarafından mahkememizin istemi üzerine, alternatifli olarak hesaplama yapılmış ve 4. Ek raporda ayrıntılı olarak gösterilmiştir.
Mahkememizce, ikinci bozma ilâmına göre en doğru hesaplamanın davalı tarafından ibraz edilen cari hesap kayıtları ve muavin defterleri üzerinden yapılan bu hesaplama olacağı, buna göre davacının kâr kaybının günlük ortalama —- olduğu, buna göre de — tarihleri arası — günlük dönem için yoksun kalınan kâr miktarının — olduğu sonuç ve kanaatine varıldığından, davanın kısmen kabulü ile —davanın açıldığı —tarihinden, — ıslahın yapıldığı —– tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek değişen ve değişecek oranlarda hesaplanacak 3095 sayılı Yasanın 2/2. Maddesine göre avans esasına göre hesaplanan temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin ——– istemle, ıslah edilen kısma dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
a) —— davanın açıldığı — ıslahın yapıldığı —- itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek değişen ve değişecek oranlarda hesaplanacak 3095 sayılı Yasanın 2/2. Maddesine göre avans esasına göre hesaplanan temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
b)Fazlaya ilişkin —– istemin ve ıslah edilen kısma dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi taleplerinin reddine,
2-Alınması gerekli —- harcın davacı tarafından dava açılırken yatırılan — ıslah harcı olmak üzere toplam — mahsubu ile bakiye —- davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından dava açılırken yatırılan 2.025,00.-TL peşin harç ile 4.500,27.-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 6.525,27.-TL harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacılar tarafından sarf edilen 4.383,40 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 2.844,18 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, geriye kalan 1.539,22 TL’nin davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarf edilen 100 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 64,88 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına, geriye kalan 35,12 TL’nin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı vekili kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 30.403,81 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 20.074,17 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
8-HMK’nın 333. Maddesi gereğice bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı — vekili, davacı ——-davalı vekilinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı HMK geçici 3/2. maddesi uyarınca ———- mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı HUMK’nun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam edileceğinden HUMK 432/1. Maddesine göre kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal sürede ———— temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30/06/2021