Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/25 E. 2018/980 K. 17.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/25 Esas
KARAR NO : 2018/980

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/01/2017
KARAR TARİHİ : 17/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının kardeşi olan davalının 23 Aralık 2016 tarihinde davacıyı kimliği belirsiz kişilere dövdürmek suretiyle 500.000,00 TL miktarlı, 1.500.000,00 TL miktarlı, 400.000,00 TL miktarlı ve 300.000,00 TL miktarlı 4 adet bono imzalattığını, bu bonolardan dolayı davacının borcunun bulunmadığının tespitine, senetlerin hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının iddialarının gerçek olmadığını, söz konusu iddialar nedeniyle İst. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının …… esas sayılı dosyası ile soruşturma dosyası açıldığını, soruşturma dosyasında davacının iddia ettiği gibi olayların meydana gelmediğine dair deliller toplandığını, davacının 70 yaşında olduğunu, kafasına, karnına, kalbine yumruk atılmış olsa vücudunda morluklar oluşması gerektiğini, olayın olduğu iddia edilen 23/12/2016 tarihinde aldığı sağlık kurulu raporunda hiç bir bulguya rastlanmadığını, davacının inanılması güç mafya hikayesini ciddiye almak zorunda olan polis memurlarının davacıyı hastaneye götürdüklerini, herhangi bir darp izine rastlanmadığını, polis memurlarının davacının belirttiği yerlere gittiklerini, fakat davacının anlattığı gibi bir durumun olmadığını anladıklarında işin gerçeğini davacıya sorduklarında “kardeşime verdiğim senetleri iptal ettirebilmek için bu hikayeyi uydurdum” söylediğini belirttiğine dair tutanak hazırladıklarını, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE DERDEST DAVA ŞARTI OLUP OLMADIĞININ TESPİTİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Dava; davacının elinden cebri olarak çıktığı iddia olunan senetlerden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2-Davacı vekili, 14.06.2017 tarihli duruşmada, “bu davanın konusunu teşkil eden senetlerden dolayı Mahkememizin ….. esas sayılı derdest dosyasının olduğunu, aynı senetlerle ilgili işbu davayı açtıklarını” beyan ettiğinden, Mahkememizin …. esas sayılı dosyası işbu dosyamızın içine getirtilmiş olup, incelenmesinde, davacı … tarafından davalı …’e karşı “mafya eliyle cebir ve silahlı tehditle zorla imzalattırılan senetlerin ve taşınmaz satışına ilişkin belgelerin iptali” talebiyle 28/12/2016 tarihinde dava açıldığı, daha sonra 25/10/2017 tarihli davacı ve vekilinin bulunduğu oturumda davacı vekilinin “senet iptali davası açmak istediklerini, daha sonra mahkememizin ….. sayılı dosyasında aynı senetlerden dolayı menfi tespit davası açtıklarını, bu davadan feragat ettiklerini” beyan ettiği, Mahkememizin …… tarih, …karar sayılı ilamı ile davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, kararın taraflara tebliğ olunduğu, 17/10/2018 tarihi itibariyle kesinleştirilmediği tespit olunmuştur.
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114’üncü maddesinin (ı) bendi uyarınca “aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması” dava şartları arasında düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 115’inci maddesi gereği bu durum kamu düzeni ile ilgilidir ve davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır.
Anılan madde metninde belirtildiği üzere derdest dava; açılan bir davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açılıp halen görülmekte olmasıdır. Bu bağlamda derdest davanın söz konusu olabilmesi için tarafları, sebepleri ve konusu aynı olan davanın iki defa ayrı ayrı açılmış olması ve birincisinde verilen hükmün kesinleşmemiş olması gerekir.
Birinci davanın ikinci dava için derdest dava sayılabilmesi için gerekli ilk şart her iki davanın taraflarının aynı kişiler olmasıdır. Davaların aynı dava sayılabilmesinin bir diğer şartı her iki davanın sebebinin aynı olmasıdır. Dava sebebinin aynı olmasından kasıt hukuki sebepler değil, davacının davasını dayandırdığı vakıalardır. Son şart ise; davaların konularının (müddeabihlerinin) aynı olmasıdır.
Aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması konusu eş söyleyişle derdestlik iddiası bir olumsuz dava şartı haline getirilmiş ve bu suretle derdestlik itirazı ilk itiraz olmaktan çıkartılıp; dava şartına ilişkin usuli bir itiraza dönüştürülmesi sağlanmıştır. Açılmış ve görülmekte olan bir davanın davacısı, hukuki korunma sürecini başlatmıştır. Artık onun aynı davayı yeniden bir başka mahkeme önüne getirmesinde hukuken korunmaya değer güncel bir yararı kalmamıştır; bu bağlamda hukuken korunma ihtiyacı içinde bulunmamaktadır ve onun yapacağı iş davanın sonucunu beklemektir. Davayı açmaktaki yarar hukuki olmalıdır; ideal veya ekonomik yarar tek başına yeterli değildir. Derdestlik itirazının korunmasının temelinde aynı davanın tekrar açılıp görülmesinin sağlanmasında davacının hiçbir hukuki yararının bulunmadığı düşüncesi yatmaktadır.
Mahkememizin ……. esas sayılı dosyası ile işbu ….. esas sayılı dosyasının tarafları, sebepleri ve konusu aynıdır.
Tüm bu nedenlerle derdest dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nin 114/1-ı ve 115/2. Maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
4-Mahkememizin 25/10/2017 tarih, …….. esas, …. karar sayılı ilamının işbu dava yönünden kesin hüküm dava şartı nedeniyle mi, yoksa Mahkememizin değerlendirmesi gibi derdest dava şartı nedeniyle mi karara bağlanması gerektiği hususunun da tartışılması gerektiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar, Mahkememizin …… esas sayılı dosyasında 25/10/2017 tarihinde karar verilmiş ve işbu …… esas sayılı dosyanın kararının verildiği tarihte ……. esas sayılı dosyanın kesinleştirilmiş olması ve bu durumda kesin hüküm dava şartının tartışılması gerekir ise de, yüksek Yargıtay …… Hukuk Dairesinin 15/03/2017 tarih, 2016/7241 esas, …. karar sayılı ilamındaki Sayın Başkan ………. ve yüksek üye …. ……azınlık görüşünde tespit ettikleri üzere; kural olarak her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir. Her ne kadar HMK.’nın 115. maddesinde bazı dava şartlarının tamamlanabileceği ve bu konuda süre verilebileceği düzenlenmiş ise de HMK.’nun 24. maddesinde düzenlenen “tasarruf ilkesi” karşısında, derdestlik dava şartı yönünden HMK.’nun 115. maddesindeki “tamamlama” hükmünün uygulanamayacağı düşünülmektedir. Zira, tarafları, kararın tebliğine zorlama olanağı veren bir yasal düzenleme mevcut değildir.
Tüm bu nedenlerle HMK’nin 114/1-ı ve 115/2. Maddeleri uyarınca işbu dava tarihinde aynı davanın daha önce açılıp halen görülmekte olması nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın, aynı davanın daha önce açılıp halen görülmekte olması nedeniyle HMK’nun 114/1-ı ve 115/2. Maddeleri uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 43.547,63 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 43.511,73 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Ret olunan dava yönünden avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı lehine takdir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar okundu, ana hatlarıyla anlatıldı.