Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/197 E. 2022/567 K. 19.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/197 Esas
KARAR NO: 2022/567
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/02/2017
KARAR TARİHİ: 19/07/2022
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı —- tarafından davacı müvekkili şirket aleyhine —- takip dosyaları kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlattığını, —- sayılı icra takibinde borcun sebebi olarak—– takip dosyasında ise borcun sebebi ——bedelli çekin gösterildiğini, davalı tarafın bu icra takipleri kesinleşmeden aldığı ihtiyati haciz kararlarının ifası amacı ile müvekkili şirket adresine —-Sayılı dosyası ile —- tarihinde hacze gittiğini, müvekkili şirketin yetkilisi takip konusu çeklerin çalındığını bu duruma ilişkin hukuki ve cezai süreçlerin devam ettiğini ve aynı zamanda çekler üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını beyan ettiğini fakat davalı alacaklı tarafından —-arihinde müvekkili şirket adresinde haciz ve muhafaza talep edildiğini, araçlarının ve işyerindeki menkullerinin haciz ve muhafaza altına alınacak olması sebebi ile müvekkilinin borcu kesinlikle kabul etmeyerek ve ihtirazi kayıt ileri sürerek borcun tamamını icra dosyalarına ödediğini , müvekkilinin borçlu olmadığı halde haciz tehdidi altında ihtirazi kayıt ileri sürerek ödemiş olduğu —- sayılı dosyasına ilişkin——- ticari faizi ile birlikte davalıdan geri alınarak davacı müvekkili şirkete iadesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin —- olduğunu, iştigal konusununda —- işlemi olduğunu, müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, yetkili ve meşru hamil sıfatına sahip olduğunu, —– sayılı dosyalarına davacı tarafça itiraz süreleri içerisinde imzaya ve borca dair herhangi bir itirazda bulunulmadığını, bu nedenlerle müvekkili şirket ile dava dışı müşterisi —– arasındaki ilişkinin gerçek bir faktoring ilişkisi olduğunu ve gerçek bir ticari ilişkiden kaynaklı faturalar ile tevsik edilerek teslim alınan çeklere karşılık dava dışı 3. şahısa ödeme yapıldığı göz önüne alındığında müvekkili şirketin kötü niyetli olarak davacının zararına hareket etmesinin söz konusu olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 792’ye göre hamilin rızası dışında elinden çıkan çek nedeniyle başlatılan icra takibine haciz baskısı altında ödeme yapılması nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72/7’ye göre ödenmiş paranın istirdatı davasıdır.
Davacı icra dosyalarına —— tarihinde ödeme yapmış huzurdaki davayı ise 1 yıllık hak düşürücü süre dolmadan —- tarihinde açmıştır.
Mahkememizce—- sayılı icra dosyaları ile ——- soruşturma numaralı dosyası celp edilmiştir. Soruşturma dosyasının incelenmesinde davacı şirket tarafından şirket bünyesinde finans bölümde çalışmakta iken şirkete ait çekleri çaldığı iddiasıyla —— hakkında şikayette bulunulduğu, savcılığa çalınan çeklerin listesinin verildiği ve bu listede davaya konu iki adet çekinde yer aldığı görülmüştür.
Davacı taraf takiplere ve davaya konu çeklerin davacı şirket çalışanı tarafından çalındığını, çeklerdeki davacı şirket cirolarındaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığını beyanla imza inkarında bulunduğundan yargılama kambiyo senetleriyle sınırlı olarak yapılmış, taraflar arasındaki ticari ilişkinin irdelenmesine gerek görülmemiştir. Uyuşmazlık, davacı şirketin cirosunun bulunması sebebiyle davacı aleyhine başlatılan —–icra takibine dayanak —- icra takibine dayanak —- bedelli çekteki davacı şirket kaşesi üzerindeki imzanın davacı şirketin yetkilisi tarafından atılıp atılmadığı, çeklerden dolayı davacı şirketin borçlu olup olmadığı, davacının icra dosyalarına ödediği bedellerin istirdatını talep edip edemeyeceği hususlarına ilişkindir.
Çek asılları dosyaya celp edilmiş, ticaret sicil kayıtlarına göre davaya konu çeklerin keşide tarihi itibariyle davacı şirketin tek yetkilisinin —–olduğu anlaşıldığından şirket yetkilisinin talimat mahkemesi huzurunda imza örnekleri alınmış ve gerekli mercilerden imzalarının bulunduğu belgeler toplanmıştır. Akabinde davaya konu çeklerdeki ciro kaşesi üzerindeki imzanın davacı şirketin yetkilisine ait olup olmadığı konusunda imza incelemesi için dosya grafoloji uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiştir. Mahkememize ibraz edilen —- tarihli raporda; —– yetkilisine atfen atılmış imzalar ile — —- ait mevcut mukayese imzaları arasında yapılan karşılaştırmada başlangıç hareketlerinde ve ara gramalarda kısmi benzerlikler, bitiş hareketlerinde farklılıklar görüldüğü, genel kabul görmüş karakteristik tanı unsurlarından; işleklik derecesi, alışkanlıklar, tersim biçimi, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı bakımından değerlendirildiğinde inceleme konusu çeklerdeki imzaların ——- eli ürünü olmadığı, takliden atılmış imza niteliğinde olduğu tespit edilmiştir. —– sayısının fazla olması ve incelemenin bilimsel yöntemle yapılması nedenleriyle rapora karşı davalının itirazları yerinde görülmemiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre; somut olaydaki davacı tarafın ileri sürdüğü defi sahte imzaya ilişkindir. TTK m.677/1’e göre geçerli olmayan imzaların bulunması diğer imzaların geçerliliğini etkilemez. Ancak sahte imza, imza taklidi gibi durumlarda geçersizlik defi kişiliğinde doğan kişi tarafından bu defi herkese karşı ileri sürülebilir. İmza defi, senedin geçersizliğine ilişkin bir defi olup, senet metninden anlaşılmadığı için herkes tarafından kullanılamamakla birlikte geçersizlik defi kişiliğinde doğan kişi tarafından herkese karşı ileri sürülebilir. Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda dava konusu çeklerdeki imzaların davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı anlaşıldığından davacı şirketin dava konusu çekler nedeniyle borçlu olmadığı ve ihtirazı kayıtla icra dosyalarına ödemiş bulunduğu tutarların istirdatını talep edebileceği kanaatine varılmıştır. Davalı —– her ne kadar iyi niyetli hamil konumunda olsa da imza inkarı nispi def’ilerden olmayıp mutlak def’i olduğundan herkese karşı ileri sürülerek ve her halde korunacağından davalının iyi niyetli olup olmaması eldeki davada yargılama konusu olmadığından bu yöndeki itirazları yerinde görülmemiş, tüm bu açıklanan nedenlerle; davanın kabulüne, davacı tarafından haciz tehdidi altında —- sayılı dosyalarında icra yolu ile davalı —– dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte istirdatına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, davacı tarafından haciz tehdidi altında—dosyalarında icra yolu ile davalı —- ödenen ——dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte istirdatı ile davacı şirkete verilmesine,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 2.872,64-TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 718,17-TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.154,47-TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 718,17-TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 1.359,91-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı vekili lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 6.266,89-TL vekalet ücretinin davalı taraftan tahsili ile DAVACI TARAFA ÖDENMESİNE,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde——— Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.19/07/2022