Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/194 E. 2018/414 K. 26.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARI

ESAS NO : 2017/194 Esas
KARAR NO : 2018/414

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA DEĞERİ : 247.572,07 TL
DAVA TARİHİ : 15/02/2017
KARAR TARİHİ : 26/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında yapılan ticari taşıma sözleşmesinde,davacı şirketin asli borcunu yerine getirdiğini ve bu kapsamda davalının istediği tarihlerde malları davalıya teslim ettiğini, ancak davacının taşıma sözleşmesi kapsamında ödemesi gereken malların bedelini ödemediğini, alacağın tahsili için davalı aleyhine İst. Anadolu —- İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu öne sürerek, itirazın iptaline ve % 20 inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Davacının ardiye bedeli, vinç hizmeti ve yurtiçi nakliye bedelini tahsilini istemiş ise de bunun dayanağının olmadığını, zira, müvekkil şirketin İsviçre menşeli, biri freze makinesi, diğeri taşlama makinesi olmak üzere iki adet makine satın aldığını, iki makinenin CIF kıymetinin ayrı ayrı 9.626,43 ve 12.451,17 olduğunu, söz konusu malların — Gümrük Müdürlüğüne geldikten sonra davalı şirket tarafından bu makinelerin ithal edilmesinden vazgeçildiğini ve malların gümrüğe terkedildiğini, Gümrük Kanununun 177. maddesi gereğince terk edilen malların tasfiye edilecek eşyalar kapsamına girdiğini, tasfiye neticesinde elde edilen satış bedelinin % 15’lik bölümünün “hizmet karşılığı alacaklar ve yapılmış masrafların karşılığı olarak” hak sahiplerine dağıtılması gerektiğini, somut olayda malların müvekkilince gümrüğe terkedildikten sonra mallar hakkında Tasfiye Tespit ve Tahakkuk Belgesi düzenlendiğini, 29.06.2015 tarihi itibariyle tasfiyelik hale geldiğinin anlaşıldığını, bu nedenle davacının talep ettiği alacak kalemleriyle ilgili bir sorumluluğunun kalmadığını, zira bu malların artık müvekkilinin değil, gümrüğün malları olduğunu savunarak davanın reddini ve % 20 kötü niyet tazminatına mahkumiyetini istemiştir.
DAVANIN VE ÇEKİŞME KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve çekişme konularının tespiti: Dava; taşıma, ardiye ve vinç hizmet bedelinin tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine İİK’nin 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, 02.02.2017 tarihinde, İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğünün — E. sayılı dosyası üzerinden davalı aleyhine takibe geçerek; 245.799.28 TL asıl alacak ve 1.772.79 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 247.572.07 TL alacağın, asıl alacağa işleyecek yıllık % 9.75 avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Borçlunun 08.02.2017 tarihinde borcun tamamına itiraz edilmesi üzerine takip durmuştur. Takibin durması üzerine de huzurdaki itirazın iptali davası açılmıştır.

Taraf vekillerinin dilekçeleri ve sözlü beyanlarının incelenmesi sonucunda, taraflar arasında, “davacı şirketin, davalı şirkete, fatura içeriği miktarda, nakliye hizmeti, vinç hizmeti ve ardiye hizmeti verdiği” hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; “davacı tarafından, gümrüğe terk edilen malların, gümrük müdürlüğünce tasfiyeye tabi tutulacak olması nedeniyle tasfiye sonucunda elde edilecek gelirden, davacının talebinin karşılanması gerekip gerekmediği” noktasında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Davaya konu icra dosyası: Dosyamız içine alınan davaya konu İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğü’nün — E. Sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı şirket vekilinin, 01/02/2017 tarihinde, davalı borçlu aleyhine başlattığı ilamsız icra takip konusunun Ardiye Bedeli, Vinç Hizmeti ve Yurt İçi Nakliye Bedeli olarak belirtildiği;
Asıl alacak : 245.799,28 TL
İşlemiş Faiz : 1.772,79 TL
TOPLAM : 247.572,07 TL bedel üzerinden takibe girişildiği, borçlu vekilinin 08/02/2017 tarihinde takibe itiraz etmesi ile takibin durdurulmasına karar verildiği, Gelen icra dosyasından, davanın yasal süresi içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3-Bilirkişi raporunun ve delillerin tartışılması-değerlendirilmesi: Uyuşmazlık noktalası olan davacı tarafından, gümrüğe terk edilen malların, gümrük müdürlüğünce tasfiyeye tabi tutulacak olması nedeniyle tasfiye sonucunda elde edilecek gelirden, davacının talebinin karşılanması gerekip gerekmediği hususunda dosyaya sunulan gümrük belgeleri çerçevesinde teknik bilirkişiler aracılığıyla değerlendirme yapılmış, muhasebe-finansman konularında uzman bilirkişi —-, Gümrük, Kaçakçılık, Gümrük Antrepoları ve Dış Ticaret Uzmanı bilirkişi —ve hesap bilirkişisi — tarafından düzenlenen 19.2.2018 tarihli bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli olduğu sonucuna varılarak davalı vekilinin ek bilirkişi veya yeni bilirkişi raporu alınmasına yönelik taleplerinin reddine karar verilmiş ve bilirkişi heyeti raporu hükme esas alınmıştır.
Buna göre; icra takibine konu 245.572.07 TL asıl alacak ödeme emri üzerinde gösterilen (1) adet hizmet faturasına dayandırılmıştır. Dosyada mübrez 05.01.2017 tarihli faturanın dökümü ardiye Bedeli toplam 202.924,92, vinç Hizmeti toplam 3.735,80 TL,yurtiçi nakliye bedeli toplam 1.643,75 olmak üzere toplam 245.799,28 TL’dir.
Faturanın, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlendiği ve içeriğinin, ardiye bedeli, vinç hizmet bedeli ve nakliye bedeli olduğu anlaşılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi tarafından tespit edildiği üzere, davacı, Gelir İdaresi (GİB) Başkanlığınca başlatılan e – defter uygulamasına geçmiş olup, yevmiye ve kebir defterlerinin e-berat açılışlarının GİB tarafından sürelerinde onaylandığı, 2017 yılı kapanış onaylarının henüz yapılmadığı, davacının ticari defterlerinde, 245.799.28 TL lik faturanın, 05.01.2017 tarihinde davalı adına borç kaydedildiği, ancak bedelinin ödenmediği, davacının, davalı şirketten 245.799.28 TL alacağın olduğu tespit edilmiştir.
Davacının ibraz ettiği 2017 yılı ticari defterlerden; zorunlu kapanış tasdikine tabi Yevmiye defterlerinin, noter kapanış tasdikinin henüz yaptırılmadığı, 2018 Haziran sonuna kadar kapanış tasdikini yasal olarak yaptırabileceği cihetle inceleme tarihi itibariyle noter kapanış tasdikinin aranılmayacağı kanaatine varılmıştır.
Davacının ticari defterlerinde, takip konusu faturanın giriş kayıtlarına rastlanılmamıştır.
Yukarıda belirtildiği gibi, yanlar arasında, davacının, davalı şirkete, fatura içeriği miktarda, nakliye hizmeti, vinç hizmeti ve ardiye hizmeti verdiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık; davacı tarafından, gümrüğe terk edilen malların, gümrük müdürlüğünce tasfiyeye tabi tutulacak olması nedeniyle tasfiye sonucunda elde edilecek gelirden, davacının talebinin karşılanması gerektiği hususunun tespiti noktasında toplanmaktadır.
O halde bu durum; heyetimizde bulunan muhasebe-finansman konularında uzman bilirkişi —-, Gümrük, Kaçakçılık, Gümrük Antrepoları ve Dış Ticaret Uzmanı bilirkişi — tarafından dosyaya sunulan gümrük belgeleri çerçevesinde saptanması gerekecektir.
Yapılacak bu değerlendirme sonucunda; davacının, davalı tarafça gümrüğe terkedilmiş olsa dahi, davalıdan, tasfiye sonucunu beklemeden, 245.799,28 TL alacağa hak kazandığı kanaatine varıldığı takdirde, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 245.799,28 TL alacağı olduğu sonuç ve kanısına varılacaktır.
Dosya kapsamına sunulan belgeler ve tarafların beyanları dikkate alınarak yapılan incelemede, dava konusunu oluşturan ardiye ücretine mesnet eşyaların Tasfiye hükmünde olan eşyalardan olduğu, depolama sürecinin niteliği bakımında Tasfiye hükümlerinin iki şekilde değerlendirilmesi gerektiği tespit edilmiştir. Birincisi; Eşyanın terk edilmesi hususuyla Gümrük Kanununun 177. madde esasları, ikincisi ; Gümrükler Genel Müdürlüğünün ‘”Antrepolarda Uzun Süre Bekleyen Eşyalar” başlıklı 2010/41 sayılı genelge esasları. Her iki detay dikkate alınarak birbiriyle karşılaştırılmak sureti ile yasal sürecin işletilmesi sonucuna bağlı esaslar dikkate alınarak, eşyaların antrepodan çıkması gereken sürenin tespit edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Gümrük Antrepoları 4458 sayılı Gümrük Kanunu ve bağlı Yönetmeliğin ilgili hükümlerince, bağlı bulunduğu gümrük müdürlüğünün gözetim ve denetimi altında işletilen tüzel ticari işletmelerdir, davacı Antreposu da, Erenköy Gümrük Müdürlüğü denetiminde faaliyet gösteren — kodlu A tipi genel antrepodur. Gümrük Kanununda antrepo ücretlerini düzenleyen hiç bir madde ve müeyyide bulunmamaktadır, genel teamül tamamen serbest piyasa koşullarıdır, antrepo işleticisinin gümrüğe karşı olan sorumluluğu, eşyanın antrepoda kaldığı sürece, vergi ve resimleri ödeninceye kadar, eşyanın niteliğine göre en iyi şekilde depolanmasını ve güvenliğini sağlamaktır. Dosya eki belgeler incelendiğinde, aksine bir tespit ve beyan bulunmadığı hareketle, antrepo işleticisinin depolama hizmetini gümrük mevzuatı hükümleri gereğince yerine getirdiği, muhafazasını sağladığı kabulle, sonuca göre oluşan ardiye ücretini almaya hak kazandığı/kazanacağı tartışılmazdır.
Bu bağlamda; Eşyanın Davacı antreposuna bırakılmasını müteakiben, vekalete binaen davalı dolaylı temsilcisi gümrükçüsü tarafından, Antrepo Beyannamesinin eşya sahibi davalı adına tanzim ve tescil edildiği sabit olmakla, bu halde yazılı metne bağlı olmaksızın antrepo işleticisinin şart ve ücret uygulamalarını davalı kabul etmiş sayılacaktır, eşya sahibi ve yükümlüsünün davalı —- San.Tic. Ltd.Şti. firması olduğu konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Sonuca göre de; davacı antrepo işleticisine karşı, antrepo ücretinden sorumlu olan, beyan sahibi yani depolama hizmetini alan davalı Aktaş firmasıdır.
Gümrük Kanunu 3. maddesi 17. bendi “Beyan sahibi” deyimi, kendi adına beyanda bulunan kişiyi veya adına beyanda bulunulan kişiyi ifade eder.
Eşyanın Antrepoda kalabileceği süre: Eşyanın antrepo rejimi altında kalış süresi sınırsızdır (GK:Madde 101), (GY:Madde 346). Yani 7100 rejim kodu ile açılan Antrepo Beyannamesi kapsamı eşya sınırsız bir şekilde antrepoda depolanabilir. Bununla birlikte idare, özellikle beklemek suretiyle bozulabilecek eşya dâhil olmak üzere, eşyanın antrepoda kalabileceği süre konusunda belirleme yapabilir. Gümrük Kanunun 101 inci maddesinde de gümrük idarelerince gerek görülen hallerde, eşyaya gümrükçe onaylanmış yeni bir işlem veya kullanım tayin edilmesi için yeni bir süre belirlenebileceği belirtilmiştir.
Davacı tarafından Antrepo işletmesinin bağlı bulunduğu, Halkalı Gümrük Müdürlüğü’nce tescilli 18.11.2014 gün ve — sayılı antrepo beyannamesi tescil edildiği görülmekle, bu eşyanın Gümrük Kanunu’nun 101 madde hükmünce gerek görülen haller dışında işlem yapılması öngörülmedikçe antrepo da kalma süresi sınırsızdır.
Ancak, Gümrüklü Antrepo işleticiliği sektörde yaşanan mağduriyetler dikkate alınarak, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün ‘’Antrepolarda Uzun Süre Bekleyen Eşyalar’’ başlıklı 2010/41 sayılı Genelge hükümleri gereği eşya sahibinin onayı olmaması halinde 6 aydan fazla kalması mümkün değildir.
Genelgenin esasına göre, Antrepo işleticisi eşyanın alındığı tarih itibari ile 6 ay sonrasında eşya sahibine ihtar göndererek eşyasının depolanmasını isteyip istemediği soracak, cevap verilmediği taktirde hiçbir yerden onay almaksızın Gümrük Kanununun 177. madde hükümleri gereği tasfiye listesini düzenleyerek gümrük idaresine bildirimde bulunacaktır.
TASFİYE YÖNETMELİĞİ:
Tasfiye edilecek eşyanın tespiti ve teslimi: (ilgili maddeler)
MADDE 30 – (1) Eşyanın tasfiyelik hale geldiği tarihten itibaren en geç on gün içinde her özet beyan veya transit beyannamesi ya da yerine geçen belge için ayrı ayrı konşimento, CMR, CIM ve CIV numaraları gösterilmek ve antrepo beyannameleri, ambar giriş listeleri, hasar tutanakları, giriş ve çıkış kayıtları ve diğer belgeler göz önünde bulundurulmak suretiyle geçici depolama ve antrepo işleticileri tarafından tasfiye listesi düzenlenir.
(2) ……. (3) …….(4)……….
(5) Tasfiye listeleri ilgili gümrük müdürlüğüne gönderilir.
(6) Gümrük müdürlüğünce tasfiye listeleri içeriği eşyanın tasfiyelik hale gelip gelmediği kontrol edilir. Gümrük idaresi tarafından tasfiyelik hale geldiği tespit edilen eşya bulunduğu yerde görülerek tespit ve tahakkuk belgesi düzenlenir ve eşyanın tasfiyelik hale geldiği tarihi izleyen en geç otuz gün içinde varsa eşya hakkında ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşleri ile birlikte işletme müdürlüklerine gönderilir. Düzenlenen tespit ve tahakkuk belgeleri her bir gümrük müdürlüğünde “Tasfiye Tespit ve Tahakkuk Belgesi Takip Defteri”ne kaydedilir. Gümrük müdürlüğünün bulunduğu yerde işletme müdürlüğünün de bulunması halinde tespit ve tahakkuk belgeleri gümrük müdürlüğünce eşyanın tasfiyelik hale geldiğinin tespitinden sonra işletme müdürlüklerinde görevlendirilecek muayene memurları tarafından da düzenlenebilir. Ayrıca, gümrük idarelerince düzenlemiş tespit ve tahakkuk belgelerindeki bilgiler esas alınarak, eşya cinsi veya tasfiye şekli itibariyle yeni bir tespit ve tahakkuk belgesi düzenlenmesi gereken durumlarda da bu belgeler işletme müdürlüklerinde görevlendirilecek muayene memurları tarafından düzenlenebilir.
(7)…..(8)……(9)……
(10) Tasfiyelik eşya, belgelerin geliş tarihinden itibaren otuz gün içinde işletme müdürlüklerince teslim alınır. Ancak taşınması güç, masraflı, hacimce büyük, ekonomik olmayan, bekletilmeyecek veya özel tesis ve tertibat gerektiren eşya bulundukları yerde tasfiye edilir. Yerinde tasfiye edilecek eşyanın tasfiye süresi altı ayı geçemez. Bu sürede tasfiye edilemeyenler fiziken mümkün olması halinde işletme müdürlüklerince teslim alınır.
(11) ….(12)…. (13)….
(14) Tasfiye listelerinin işleticiler tarafından, tespit ve tahakkuk belgesinin ise görevli memurlar tarafından zamanında düzenlenmesi ve ilgili birimlere gönderilmesi gümrük idare amirince sağlanır.
MADDE 64 – (1) 4458 sayılı Kanunun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (b), (e), (f), (g) ve (k) bentlerinde ve ikinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen eşyanın satış bedelinden sırasıyla;
a) Hizmet karşılığı alacaklar ve yapılmış masraflar karşılığı olarak yüzde onbeşi,
b) Gümrük vergileri,
c) Satış için yapılmış masraflar karşılığı olarak yüzde ellisi,
ç) Para cezaları,
ayrılarak hak sahiplerine dağıtılır. Bu bedellerin dağıtımından sonra artan para olursa, eşya sahipleri adına emanet hesabına alınır. Emanete alındığı tarihten itibaren bir yıl içinde alınmayan para döner sermayeye gelir kaydedilir.
Antrepo ücretine karşı sorumluluk:
Antrepo ücretinden kimin sorumlu olduğu sorusu, uygulamadaki genel durum ve istisnai olarak gerçekleşen durumlar ile, eşya sahibinin antrepo sözleşmesinin tarafı olduğu durumlarda farklı cevaplar bulmaktadır, Antrepo sözleşmesinin eşya sahibince akdedildiği hallerde bu ücretten eşya sahibinin sorumlu olduğu tartışılmazdır. Bu husus gözetilerek, huzurdaki dava dosya kapsamındaki mübrez belgeler incelendiğinde, taraflar arasında herhangi bir sözleşme olmadığı tespit edilmiş olup, burada antrepo ücretinden sorumluluğun önem kazandığı durum, eşya hakkında davalı Aktaş Kimyevi Maddeler ve Gıda San.Tic. Ltd.Şti. firmasının dolaylı temsilcisi Gümrük Müşaviri tarafından, ekonomik etkili rejim kapsamında 18.11.2014 gün ve AN172064 sayılı antrepo beyannamesinin tescil edilmiş olmasıdır.
Ardiye ücretinin belirlenmesi bakımından süre hesaplaması:
Tasfiye Hükümlerine göre;
Eşyaların antrepoya bırakıldığı tarih : 18.11.2014
Eşyanın tasfiyelik hale geldiği tarih : 29.06.2015
Tespit Tahakkuk Belgesinin Düzenlenme tarihi : 04.07.2016
(Devlet malı haline gelme tarihi)
Gümrük idaresinin Tasfiye Müdürlüğüne bildirimi : 11.07.2016
Eşyanın antrepodan çıkarılması gereken tarih : 11.08.2016
Davalı yan ardiye ücretine karşı eşyaların tasfiye hükümleri çerçevesinde tespit tahakkuk belgesinin düzenlendiği yani eşyaların Devlet malı haline geldiği 04.07.2016 tarihine kadar eşya üzerinde hak sahibi olmakla ardiye ücretine muhatap kalacaktır, ancak konu eşyalar 29.06.2015 tarihinde tasfiyelik hale gelmiş olmasına rağmen arada geçen uzun sürede gümrük idaresinin Tespit Tahakkuk Belgesi Düzenlenmesine, davalı eşya sahibinin bir etkisi olmadığından geçen sürede oluşan ardiye ücretinden de sorumlu olmayacağı, buna göre tasfiye hükümlerinin başladığı 29.06.2015 + 30 gün tasfiye işletmesinin eşyayı alma süreci eklendiğinde 29.07.2015 tarihinde eşyaların antrepodan çıkması muhtemelken, Gümrük idaresinin eylemsiz kalmış olması nedeniyle eşyalar uzun süre antrepoda kalmış olduğu anlaşılmıştır.
Buraya kadar tüm hususlar Tasfiye hükümleri çerçevesinde incelenmiş ve de değerlendirilmiştir, ancak öte yandan 2010/41 sayılı Genelge Hükümleri ele alındığında aslında eşyaların daha öncesinde antrepodan çıkarılabileceği tespit edilmektedir.
Şöyle ki: Eşyalar antrepoya 18.11.2014 tarihinde bırakılmıştır, davacı antrepo işleticisi sorumluluğunda olan 2010/41 sayılı genelge hükümlerini 6 ay sonra işleterek eşyanın 18.11.2014 + 180 gün eklendiğinde 17.05.2015 tarihinde eşya sahibine eşyalarının depolamaya devam edip etmeyeceği hususunu tebliğ etmesi gerektiği + 30 gün eklendiğinde (tasfiye işletmesinin eşyayı alma süreci) *17.06.2015 tarihinde antrepodan çıkabilecekken, davacı yan iş bu genelgeyi işletmediğinden eşyalar antrepoda kalmaya devam etmiştir. Görüleceği üzere tasfiye hükümlerinden önce davacı tarafından işletilmeyen 2010/41 sayılı genelge usulü nedeni ile eşyaların antrepoda fazladan kalmasına davacı yan sebebiyet vermiş olduğu görülmektedir.
Bu açıklamalara göre; “Bir eşyanın Tasfiye hükmüne kalış sebebi her ne olursa olsun, ardiye ücretine karşı sorumluluk bakımından eşya sahibi Gümrük Kanununun 177. maddesi ya da 2010/41 sayılı Genelge usullerinin işletilmesi gereken yasal süreçte ardiye ücretinden sorumlu olacaktır, eğer ki süreç zamanında ve de sağlıklı işletilmemiş ise, bu nedenden kaynaklı işleyecek olan ardiye ücretine karşı sorumlu olan sürecin işletilmesinde zaaf gösteren merci olacağı”dır.
Buna göre, Mahkememizce davalı —- San.Tic. Ltd. Şirketi, antrepo beyannamesi tescili ile yazılı metne bağlı olmaksızın antrepo işleticisinin şart ve fiyat politikalarını kabul etmiş olduğu, ancak; davacı antrepo işleticisi sorumluluğunda olan 2010/41 sayılı genelge hükümlerini gereğince işletmeyerek davalı eşyalarının antrepoda uzun süre fazladan kalmasına, Gümrük idaresi ve Tasfiye İşletmesinin Tasfiye sürecini öngörülen sürede işletmemesine, davalı eşya sahibinin bir etkisi bulunmadığından tüm bu vakıalar bütününde ‘’2010/41 sayılı Genelge hükümleri’’ doğrultusunda davalı eşya sahibinin ardiye ücretine karşı, eşyaların antrepoya bırakıldığı 18.11.2015 tarihinden yukarıda yapılan tespitlere göre 17.06.2015 tarihine kadar sorumlu olacağı kanaatine varılmıştır.
Ardiye Hesabı: Davacı Antrepo işleticisi düzenlemiş olduğu 05.01.2017 tarihli fatura ile, 202.924,92 TL+ 36.526,49 TL KDV olmak üzere toplamda 239.451,41 TL ardiye bedeli talep etmektedir. Ancak faturada talep edilen bedelin hangi tarihe kadar ardiye ücretine ilişkin olduğu belirtilmemiştir. Bu nedenle ardiye bedelinin eşyaların antrepoya konulduğu 18.11.2014 tarihinden fatura tanzim tarihi olan 05.01.2017 tarihine kadar olan süreye ilişkin olduğu kanaatine varılmıştır.
KDV konusunda açıklama: Ardiye ücretine KDV dahil edilip edilmemesi işleticinin kendi tasarrufunda olan bir husustur. Eğer ki, antrepo işleticisi KDV’li fatura kesmek istemiyor ise, bağlı bulunduğu Vergi Dairesine müracaat ederek, 3065 sayılı KDV kanununun 18. madde hükmü ile ardiye hizmetine yönelik ‘’istisnadan vazgeçme’’ hususunda taleplerinin bulunması gerekir.
Buna göre, davacının ardiye faturası baz alınarak yapılan hesaplamaya göre, eşyaların antrepoya alındığı 18.11.2014 tarihi ile faturanın kesildiği 05.01.2017 tarih arasında 780 gün olup günlük ardiye ücreti bilirkişi tarafından 239.451,41÷780 = 307,00 TL olarak hesaplanmıştır.
Buna göre, davalı eşya sahibinin eşyaların antrepoya alındığı 18.11.2014 tarih (180+30 gün) tarihi ile 17.06.2015 tarihleri aralığındaki 211 gün x 307,00= 64.777, TL ardiye ücretinden davalının sorumlu olması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Ayrıca; icra takibine konu faturada vinç hizmeti ve de yurt içi nakliye hizmeti olduğu görülmüş ise de, eşyalar Gümrük Kanununun 177. madde hükmünde tasfiye edilmiş olduğu için tasfiye hükümlerine göre sadece imha edilmesi durumunda masrafların eşya sahibi tarafından karşılanması gerektiği, icra takibine konu eşya imha edilmediğinden masraflardan davalının sorumlu olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tasfiye Yönetmeliği’nin ,”Eşyanın imhası” başlıklı 63. Maddesi “İmha giderlerinin eşya sahibinden alınması esastır. Ancak, sahipsiz eşya ile sahibine ulaşılamadığı veya imha giderlerinin eşya sahibince karşılanmadığı durumlarda, muhafaza eden işletmenin eşya sahibine rücu etme hakkı saklı kalmak kaydıyla, giderler işletmeci tarafından karşılanır. İmhanın ivedilikle yapılmasının gerekmesi ve benzeri durumlarda döner sermaye bütçesinden karşılanan imha giderlerinin eşya sahibi veya işletmeciden tahsili için gerekli işlemlere derhal başlanır.” hükmünü içermektedir.
Eşyanın antrepolara 2013/5 sayılı Genelge kapsamında antrepo beyannamesi tescil edilmeden eşya alınması mümkün değildir, bu halde eşya sahibinin eşyasını başka antrepoya bırakmakla serbest olmasına karşın, antrepo beyannamesi tescili ile, iş bu seçimliliği davacı antreposunda kullanmış, dolayısıyla da ardiye ücretine karşı sorumluluğu tartışılmazdır, öte yandan davalı yan eşyayı terk ettiği bu nedenle de ardiye ücretinden de sorumlu olmadığını beyan etmiş ise de; eşyanın terki konusu Gümrük Yükümlüğünün sona erdiren bir işlem olduğu, oysa ki ardiye ücreti özel işletmecinin saklama/depolama ediminden kaynaklı olduğu, bu neticeyle davalının ardiye ücretinden, yukarıda açıklanan tasfiye hükümlerince sorumlu olacaktır.
Yukarıda açıklandığı üzere, eşyanın antrepoya bırakılması hususuyla ilgili vakıalar bakımından depolama ücretinden sorumlu olan depolama hizmetini alan davalı — San.Tic. Ltd.Şti firmasının olduğu sabittir. Burada öne çıkan husus, davalının antrepo ücretinin ne kadarından sorumlu olduğudur. Bu nedenle tasfiye hükümleri doğrultusunda yapılan irdeleme yapılmıştır. Her ne kadar davacı Antrepo İşleticisi ardiye alacağı konusunda geçen uzun sürenin tamamı hakkında ardiye faturası düzenlemiş ise de, tasfiye hükümlerinin işletilmesinde yaşanılan safahata davalının bir etkisi bulunmadığından, davalıdan ardiye ücreti talep edebileceği, eşyanın tasfiyesi imha yöntemi ile yapılmadığından faturada buluna diğer ücretlerden davalı yanın sorumluluğu bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
4-Hukuki değerlendirme ve sonuç: Yukarıda açıklanan ve değerlendirilen bilirkişi raporuna göre; davacının, takip tarihi itibariyle davalı şirketten ardiye alacağı konusunda haklı olduğu, ancak eşyaların antrepoda kalma süresi hakkında, ifası davacı antrepo işleticisi sorumluluğunda olan, Gümrükler Genel Müdürlüğünün 2010/41 sayılı genelge usullerinin davacı tarafından işletilmediği, bu sonuca bağlı, Tasfiye sürecinin zamanında başlatılmaması ile eşyaların uzun süre antrepoda kalmasına davacının sebebiyet vermiş olduğu, davalı şirketin her ne kadar eşyanın terki konusunda beyanları mevcut ise de, bu konuda müracaat belgesi olmamakla birlikte, Antrepo Beyannamesi tescili ile Antrepo işleticisine karşı ardiye ücretinden sorumlu olduğu, ancak bunun yanında 2010/41 sayılı Genelge usulüne bağlı olarak Antrepo işleticisinden herhangi şekilde bildirim almadığı ve eşyalarının depolanmasının devamına onay vermiş olmadığından, bilirkişi raporunda hesaplandığı şekilde davalının 64.777 TL ardiye ücretine karşı kısmi sorumlu olduğu kanaatine ve davalının itirazının bu miktar üzerinden iptaline, kalan kısımla ilgili itirazın iptali isteminin reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır.

5-İşlemiş faizle ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı-alacaklı icra takibinde alacağına 1.772.79 TL avans faizi talep etmektedir.
Davacı delilleri arasında; takip konusu alacağın ödenmesini içeren bir ihtarnamenin davalıya ulaştırıldığını gösteren bir belge bulunmamaktadır.
Takip konusu faturanın, davalı defterinde de bir kaydının olmadığı tespit olunmuştur.
Bu nedenle davalının temerrüdü saptanamadığından davacı-alacaklının işlemiş faiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
6-İcra inkar tazminatı ile ilgili gerekçe: Davacı taraf, davalıdan icra-inkar tazminatı istemiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2. Fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, alacak likid olmayıp, alacak miktarı yargılama sonucunda belirlendiğinden davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
7-Kötü niyet tazminatı ile ilgili gerekçe: Davalı taraf, kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuştur.
Kötüniyet tazminatına hükmedilmesi için alacaklı-davacının, icra takibinin haksızlığı yanında, ayrıca kötüniyetli olduğunun da kanıtlanması gerekir. Yani davalının, davacının takip ve dava konusu alacağın hiç doğmadığını veya sona erdiğini bilmesine ya da bilebilecek durumda olmasına rağmen takip başlattığını veya dava açtığını ispatlaması gerekir.
Olayımızda davacı ile davalı arasında hukuki ilişki mevcut olup, davacı davaya konu borcun bir kısmının varlığını ispatlayamamıştır. Bu nedenle davalı taraf, davacının icra takibini yaparken veya dava açarken kötü niyetli olduğunu ispatlayamadığından kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalı borçlunun İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğünün — E. sayılı icra dosyası üzerinden yapılan itirazın kısmen iptali ile, takibin 64.777,00 TL. asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasanın 2/2. Maddesine göre avans esasına göre hesaplanan temerrüt faizi üzerinden devamına,
2- Davacının fazlaya ilişkin 181.022,28 TL asıl alacak ve 1.772,79 TL işlemiş faize ilişkin istemlerin REDDİNE,
3- Alacak likid olmadığından davacının inkar tazminatı isteminin reddine,
4- Alacaklının takibi başlatmada haksız ve kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalı yararına ayrıca tazminat takdirine yer olmadığına,
5- Harçlar yasasına göre alınması gerekli 4.425,00 TL harcın, davacı tarafından mahkememiz dava dosyasına yatırılan 4.227,92 TL peşin harç ile icra müdürlüğü dosyasına yatırılan 1.238,19 TL peşin harç olmak üzere toplam 5.466,11 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 1.041,11 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6- Davacı tarafından yatırılan 4.425,00 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- Davacı tarafından sarf edilen 2.400,00 TL bilirkişi gideri ile 95,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 2.495,50 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre (haklılık oranı %26) hesaplanması sonucu 648,83 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca 7.475,47 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca 16.917,70 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10- Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar okundu, ana hatlarıyla anlatıldı. 26/04/2018