Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/184 E. 2019/680 K. 27.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/184 Esas
KARAR NO : 2019/680

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 08/06/2011
KARAR TARİHİ : 27/06/2019

Mahkememizden verilen —— tarih ve — Esas—- Karar sayılı kararı Yargıtay — Hukuk Mahkemesinin 07/11/2016 tarih —- esas—- sayılı ilamıyla BOZULMAKLA, yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin babası —– sevk ve iradesindeki ——- plakalı araç ile Isparta istikametinden —- ilçesine doğru yol almaktayken —– yolu ayrımında davalı şirketin sigortalısı —- park ettiği —- plakalı traktöre takılı römorka çarptığını, 26/07/2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin annesi ——-, babası —- ve kardeşi —– vefat ettiğini, olay nedeni ile —Ağır Ceza Mah. —– Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama ile —– cezalandırılmasına karar verildiğini, kazaya sebebiyet veren —-plakalı traktörün ZMMS poliçesi ile davalı şirket tarafından sigortalandığını, maddi hasarda araç başına 15.000,00 TL, ölüm vukunda 150.000,00 TL sorumluluğunun olduğunu, anne ve babasını kaybeden müvekkilinin destekten yoksun kalma tazminatı talebi ile davalıya başvurusu sonucu hasar dosyası açıldığını, 30/05/2011 tarihli yazı ile talebin reddedildiğini, müvekkilinin kaza tarihinde 21 yaşında olup —–Yüksek Okulunda bilgisayar programcılığı bölümünü birincilikle bitirdiğini, kaza tarihine kadar tek isteğinin okulunu 4 yıllığına çıkarıp bilgisayar mühendisi olmak olduğunu, ancak meydana gelen olay sonrasında sınava giremediğini, yaşadığı üzüntü bir yana karşılaştığı ekonomik zorluklar nedeni ile kazadan 2 ay sonra çalışmaya başladığını, 950,00 TL maaşı olduğunu, yaptığı işin mezun olduğu bölüm ile bir ilgisinin bulunmadığını, tüm ailesini kaybettiği için kendisine bir aile kurmak adına 31/01/2010 tarihinde —- ile evlendiğini, aslen kariyerini ve askerliğini tamamlamadan önce evlenmek gibi bir planının olmadığını, mevcut durumun kendisini evlenmek zorunda bıraktığını, aldığı maaş göz önünde tutulduğunda bundan sonra hayallerini gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin babasının vefatından önce inşaat ustası olup belli bir yere bağlı çalışmadığını, en az aldığı ücretin 3.000,00 TL olduğunu, müvekkilinin kariyer planları yaparken babasının maddi desteğine güvendiğini, annesinin ise ev hanımı olup ev işleri ile ailesine maddi katkı sağladığını, anne ve babasını kaybeden müvekkilinin onların desteğinden yoksun kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile babasının vefatı nedeni ile 6.000,00 TL , annesinin vefatı nedeni ile 2.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, ayrıca kazada müvekkilinin babası tarafından kullanılan —— marka aracın piyasa değerinin 9.000,00 – 12.000,00 TL civarında olduğunu, kaza sonrasında aracın pert olduğunu, bu hasara ilişkin her hangi bir ödeme yapılmadığını belirterek 2.000,00 TL maddi hasarında kaza tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —- plakalı aracın kaza tarihini de kapsar şekilde müvekkili tarafından ZMMS poliçesinin düzenlendiğini, müvekkilinin vefat halini kapsayan poliçe limitinin 150.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, kazanın oluşumunda aşırı hız ve dikkatsizlik ile seyreden davacının murisi — asli kusurlu olduğunu, bu nedenle kusura itiraz ettiklerini, olay nedeni ile davacının anne, baba ve kardeşinin vefat ettiğini, davacının anne ve babasının kaybından ötürü ayrı ayrı destek tazminatı talep ettiğini, davacının kaza tarihinde 21 yaşında olup kendi geçimini sağlayacak yaşta olduğunu, anne ve babasının fiili ve farazi olarak destek olması gereken yaşta ve durumda olmadığını, fiili olarak okumadığını, kazadan 2 ay sonra çalışmaya başlayıp 6 ay sonra da evlendiğini, destek süresinin erkek çocuklar için 20 yaş olup, davacının hem daha büyük hem de eğitim hayatına devam etmiyor oluşu dikkate alındığında talebin yasal dayanağının bulunmadığını, araç hasarına yönelik olarak müvekkiline yapılmış bir başvurunun olmadığını, delil ve kusur durumuna göre haklılığının ortaya çıkabileceğini, davacının avans faizi talebinin yerinde olmadığını, kaza tarihinden itibaren faiz talep edemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, anne ve babasını trafik kazası sonrasında kaybeden davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebi ile davacının murisi tarafından kullanılan araçtaki hasarın mirasçı sıfatı ile kendisine ödenmesi talebine ilişkindir.
Mahkememizce — tarihli karar ile davacı tarafından ikame edilen davalardan araca ilişkin tazminat isteminin kabulüne karar verilmiş ve 5950,00 TL tazminatın dava taraihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş buna karşın davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar davacı vekili tarafından temyiz incelemesine konu edilmiş ve Yargıtay—.Hukuk Dairesi tarafından mahkememiz kararının ;
Destekten yoksun kalma tazminatının hesabında aktüerya alanında uzman bilirkişiden alınacak raporda, davacının destekten yoksun kalacağı sürenin, yaşın, okuldaki eğitim durumunun, içinde yaşadığı sosyal ve ekonomik koşulların değerlendirilerek, ayrı ayrı belirlenmesi, yüksek öğrenim yapacak ise, öğreniminin sona erdiği tarih, yapamayacak ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre, erkek çocukları için 18 yaşın, kız çocukları için 22 yaşın, yüksek okul okuyor olması yada okuması ihtimali bulunması durumunda 25 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabulü ile hesaplama yapılması gerekmektedir. (Yargıtay HGK 10/06/2015 tarih—– esas 2015/1534 karar, –. HD. 09/04/2015 tarih 2013/17627 esas 2015/5572 karar, — HD 18/04/2016 tarih 2015/4252 esas 2016/5913 karar, —. HD. 10/12/2013 tarih 2013/17221 esas 2013/23524 karar,—. HD. 24/01/2011 tarih 2010/1818 esas 2011/512 karar sayılı ilamları)
Bu ilkeler ışığında mahkemece somut davada davacının kaza tarihinde 21 yaşında olup ——-Okulunu bilgisayar programcılığı bölümünü iyi bir ortalama ile bitirdiği, 4 yıllık programa geçiş için girdiği 12.07.2009 tarihli sınavda 80 puan aldığı ve 2.809 başarı sırasında bulunduğu yönündeki sunmuş olduğu belgeler karşısında 21 yaşındaki davacı için anne ile babasının desteğini alacağı yaşın belirlenmesi suretiyle eğitim hayatı boyunca alacağı destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması gerekirken, bu konularda eksik ve yetersiz olan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması isabetli değildir. O halde mahkemece, davacı yönünden açıklanan husus dikkate alınarak eğitim hayatı boyunca alacağı destek tazminatının hesaplamasının yapılması için bilirkişiden ek rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş Yüksek Yargıtay Kararı mahkememizce taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiş mahkememizce Yargıtay Kararının dosya kapsamına uygun olması nedeni ile Yargıtay Bozmasına 30/11/2017 tarihli celsede uyulmasına karar verilerek yargıtay bozması kapsamında ek rapor tanzimi için dava dosyasının dava evvel rapor ibraz eden bilir kişi –‘e tevdine karar verilmiş ve bilir kişiden uyulan bozma ilamı doğrultusunda ;Davacının dosya kapsamı ile —- doğumlu olduğu ve uyulan yargıtay bozması gereğince yüksek okul okuma ihtimali bulunan çocuklar için 25 yaşın desteğin sona erme tarihi olarak belirtildiği,dosyanın da bilir kişiye uyulan bozma ilamı kapsamında 25 yaşa değin tazminat hesabının yapılması için tevdi edildiği ve bu hususun 02/10/2018 tarihli 1 numaralı ara kararda açıkça belirtilmesine karşın bilir kişinin ibraz ettiği rapor içeriği davacı için —- tarihleri arası yani davacının 21 ve 23 yaş aralığı na isabet eden dönem için raporun tanzim edildiği ancak aynı rapor da 23 -25 yaş aralığı için raporun tanzim edildiğinin belirtildiği bu nedenle raporun denetimi ile bilir kişi tarafından ibraz edilen raporun hüküm kurmaya elverişli bulunmadığı anlaşılmış ve ek rapor sureti ile uyulan bozma ilamının gereğinin yapılamayacağı anlaşıldığından dosya aktuer bilir kişi —–‘a tevdi edilmiş ve bilir kişi tarafından ibraz edilen raporun uyulan yargıtay bozmasında istenilen hususlara havi olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nin 107/I. maddesi “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” hükmünü içermektedir. Madde hükmünden de anlaşıldığı üzere belirsiz alacak davası, davacının, davada talep edeceği miktarı veya değeri tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin objektif şekilde imkansız olması ya da bunun kendisinden beklenememesi halinde mümkündür.
Somut olayda da davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebi yönünden davayı belirsiz alacak davası olarak ikame ettiği dava dilekçesinde bu talebini bilir kişi hesaplaması sonrası hesaplanacak duruma göre artırım hakkını saklı tutarak şimdilik diyerek miktar açıklaması ve mahkememizin 27/06/2019 tarihli celsesinde davayı belirsiz alacak olarak ikame eylediğini beyan etmesi nedeni ile ve belirsiz alacak davasının ikame edilmesi halinde artık rapor sonrası sunulan talep artırım dilekçesinde hüküm altına alınması talep edilen tutarın davanın başında talep edilen tutarın tabi olduğu zamanaşımı süresine tabi bulunuşu, belirsiz alacak davasında talep sonucunun bozma sonrası açıklanmasına engel bulunmayışı, nitekim somut olayda araç için talep edilen tazminat yönünden ikame edilen dava ile bu davanın bir arada ikame edilmesinin 6100 sayılı HMK 110 gereğince objektif dava birleşmesi esasına dayandığı, bu nedenle dava da her bir talep sayısınca ayrı ayrı dava bulunduğu, talep sayısınca hüküm oluşturulması gerekişi, davacının araç bedeli yönünden ikame eylediği davayı kısmı dava olarak ikame etmesinin ve o talep yönünden ıslah cihetine gitmesinin destekten yoksun kalma davasının kısmi dava olarak ikame edildiği şeklinde yorumlanması sonucunu doğurmayacağı, destekten yoksun kalma taleplerinin belirsiz alacak davası konusu yapılabileceği yönündeki Yüksek Yargıtay — Hukuk Dairesi uygulaması bir arada değerlendirilerek davalı sigortacının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte destekten yoksun kalma tazminatını poliçe kapsamında kalışı nedeni ile bu tutardan sorumlu bulunduğu anlaşılarak davacının bu yöne ilişkin tazminat isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Nihai olarak davalı vekili tarafından araç için ikame edilen maddi tazminat davasının kesinleşmesi ve bu tazminat talebinin ödendiğinden bahisle bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi talep edilmiş ise de bu kısmın temyiz incelemesine konu edilmediği bu nedenle bozma kapsamı dışında kalan bu kısım kesinleştiği ve davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğu anlaşılmıştır.
Bu nedenle mezkur talep yönünden tekrar yargılama yapılamayacağından, Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçeve de işlem yapılarak bozmaya konu edilmeyen kesinleşen kısım hakkında mahkememizce sadece önceki kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğması nedeni ile bu kısma hüküm fıkrasında yer verilerek aşağıdaki şekilde hüküm ittıhaz olunmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile,
1-)12.769,64 TL destekten yoksun kalma tazminatının 30/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-)Davacının araca ilişkin talebi yönünden 5.950,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
Tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydı ile;
3-)Karar tarihinde alınması gerekli 1.278,73 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 113,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.165,03 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.243,80 TL yargılama gideri ve davacı tarafından peşin olarak yatırılan 113,70 TL harç toplamı 2.357,50 TL nin davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
5-)Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —-. deki esaslara göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde Yargıtay nezdinde Temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.