Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1410 E. 2021/407 K. 16.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO: 2017/1410 Esas
KARAR NO: 2021/407
DAVA: Kayıt Kabul
DAVA TARİHİ : 16/03/2015
KARAR TARİHİ: 16/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Kayıt Kabul davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin———– ile alacak kaydını yaptırdığını, alacağın tamamının reddedildiğini, müvekkilin davalı müflis ile——- tarihinde imzaladığı sözleşme ile —–numarasında kayıtlı dava dışı —– mevcut payını,— kayıtlı dava dışı —- bedel ile satarak resmi olarak devrettiğini, hisse devirlerine karşılık —- —- —– sayılı dosyası ile icraya konduğunu, —— vadeli senedin —- erteleme kararı nedeniyle icraya konulamadığını ileri sürerek alacağın kabulü ile masanın alacağı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı müflis şirket —- vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle süre yönünden reddedilmesi gerektiğini, davacının —- alacağın kayıt ve kabulü için ——- başvurduğunu, başvurunun —olarak sıra cetveline kaydedildiğini, ——- alacak kayıt talebinin reddine karar verdiğini,——– tarafından verilen kararın hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
FERİ MÜDAHİL DİLEKÇESİ: Feri müdahale talebinde bulunan ——— müdahale talepli dilekçesinde özetle; davacı ile müflis şirket arasında fiili ve organik bağ olduğundan aralarında senetler düzenleyerek alacaklılardan mal kaçırmak adına dava dilekçesinde bahsedilen muvazaalı icra takiplerinin yapılmadığının raporlarla sabit olduğunu ve müdahilliğin kabülü ile kötü niyetli kayıt kabul davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN AŞAMALARI:
İlk Karar: Mahkememizce— dosya üzerinden yapılan yargılama sonucunda —– sayılı ilâmı ile —– karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
—– Kaldırma İlâmı: Dosyanın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine gönderildiği —- karar sayılı ilâmındaki ——–vekilinin usulüne uygun ve harcı yatırılmış müdahale dilekçesi sunmuş olduğu, fakat mahkemece bu talebe ilişkin olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği gibi, hükümde de müdahil yönünden davanın esasına ilişkin bir karar verilmediği görülmektedir.
Oysa, Asli müdahilin usulüne uygun biçimde dava açması ile asli müdahale tamamlanmakla, asli müdahil davada taraf sıfatını kazanmaktadır. Bundan dolayı da hakkında, olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, somut olayda, asli müdahil ——- yönünden hüküm kurulmaması yanlış olmuştur.
Öte yandan, bilirkişi raporunda her ne kadar davacı ile müflis şirket ve hisse devirlerinin yapıldığı, dava dışı ——– bulunduğu tespiti yapılmışsa da, bu tespitin neye dayanarak yapıldığı anlaşılamamaktadır. —- hiç birinin —–kayıtlarının, hisseleri devredilen şirketlerin ticari defterlerinin, ortaklar defteri vs. belgelerin dosyaya getirtilmediği ve bu kayıtlar üzerinde inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Müdahil vekilince belirtilen,———- dosyalarda, bu dosya ile aralarında bağlantı olup olmadığı ya da, bu dosyaya delil olma özellikleri bulunup bulunmadığı yönünden de inceleme yapılmadığı, fakat bilirkişi raporlarında bu dosyalara atıf yapıldığı görülmektedir.
Bu durumda, belirtilen şirket —— ticari defterleri ve dava dosyaları getirtilerek incelenmeden hazırlandığı anlaşılan bilirkişi raporlarının yetersiz, bu raporlara göre mahkemece verilen hükmünde eksik incelemeye dayalı olduğu sonucuna varılmıştır. Sonuç olarak, yukarıda belirtilen belge ve dava dosyaları getirtildikten sonra, davacı ve davalı müflis şirket ile, dava dışı hisse devirlerinin gerçekleştiği şirketler arasında nasıl bir organik bağın bulunduğu, hisse devrininin muvazaalı olarak, diğer alacaklıların nasıl zararına gerçekleştirildiğinin somut gerekçelerle açıklayacak, dosya kapsamına uygun, yeterli ve bilimsel bir rapor hazırlanması için dosyanın uzman bilirkişi heyetine tevdiinden sonra, asli müdahili de içerecek şekilde esas hakkında yeniden karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönlerden kabulüyle, —– maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden yargılama yapılmak ve karar verilmek üzere mahkemesine iadesine…” gerekçesi ile Mahkememizin kararının kaldırılmasına karar verilmiş, dosya işbu esasa kaydolunarak kaldırma kararı doğrultusunda yargılamaya devam olunmuştur.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık noktalarının tespiti: Dava, sıra cetveline itiraz ve neticelerini düzenleyen İİK’nin 235. maddesi hükmüne dayalı kayıt kabul istemine ilişkindir.
Davacı, davalı müflis ile —- tarihinde imzaladığı sözleşme ile dava dışı —-payını yine dava dışı —— bedelle satarak resmi olarak devrettiğini, hisse devirlerine karşılık —- vadeli senedin ————– senedin ise—- kararı nedeniyle icraya konulamadığını ileri sürerek alacağın kabulünü talep etmiştir.
Davalı —– vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık;
a- Davanın ———- süre içinde açılıp açılmadığı,
b-Davalı müflis şirketle, borçlu dava dışı şirketlerin ve ortaklarının aynı olması karşısında bu şirketler arasında organik bağın mevcut olup olmadığı yani davacının alacağının muvazaalı ilişkiye dayanıp dayanmadığı,
c-Davacının, müflis şirketten iddiasına konu alacağının olup olmadığı, alacak varsa miktarının ne kadar olduğu noktalarında toplanmaktadır.
2-Hukuki açıklama:
2-a)Kayıt-kabul davası:—– maddesi uyarınca, sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. Bu davada, ——müflis şirketi temsilen hasım konumundadır. Kayıt kabul davaları, iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile —- alacaklılarının alacaklarını — masasına kaydettirmek için açtıkları davalar olup, genel mahkemelerdeki alacak davalarından farkı, süreye tabi olması, yetkinin kesin yetki olması, ticaret mahkemesinin görevli olması ve İİK’nın 235/3. maddesine göre basit yargılama usulünün uygulanmasıdır. Diğer yandan, genel mahkemelerde görülen alacak davası esnasında davalının iflasının açılması halinde dava, kendiliğinden kayıt kabul davasına dönüşür.——-
İflasta kayıt kabul davalarının masraf verilmediği takdirde ilandan itibaren —– uyarınca —— gün içinde açılması gerekir.——
2-b)Ticari Şirketlerde organik bağ: Günümüzde yaygın olarak işverenler mevcut şirketlerini ——- faal olarak ta kullanmamakta ve aynı veya değişik yerlerde değişik isimler adı altında başkaca şirketler kurarak yada başka şirketlere dahil olarak faaliyetlerine devam edebilmektedirler. Bu durum çoğunlukla o şirketten alacağı olan alacaklıların mağdur olmalarına sebep olabilmektedir.
Alacaklının,——edecek işlemlere yabancıdır ve onlar arasındaki hileli işlemlerden zarar görmemesi için kanun koyucu alacaklıyı koruyucu bazı düzenlemeler yapmıştır. Bu nedenle tasarrufun iptali kurumunda olduğu gibi —— —- alacaklının alacağına kavuşmasını engellemeye —- gerekmektedir.——– esnasında ortaya çıkabilecek bu şekilde hileli sayılabilecek girişimlere karşı tüzel kişilikler ya da gerçek kişi ile tüzel kişilik arasındaki organik bağ kriterinden hareketle alacaklıyı koruyucu nitelikte olumsuz bir tavır takındığı anlaşılmaktadır. Zira organik bağın mevcut olduğu hallerde gerek tasarrufun iptaline konu edilen ve gerekse istihkak iddialarına zemin hazırlayan işlemlerde bir muvazaanın bulunduğu kabul etmektedir.
Tüzel kişiliklerin kendi aralarında veya gerçek kişi ile tüzel kişiler arasında organik bir bağın bulunup bulunmadığının tespiti bakımından ——– dosyalarının incelenmesi ve böylece somut olayın niteliklerine göre alacaklıya zarar verici işlemlerde bulunan kimselerin ayniyet arz edip etmediğinin ya da kurucuları arasında organik bağın bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir.
Bu gibi olayların çözümünde, organik bağın hususunun detaylıca araştırılması önem arzetmektedir.
Ancak bu organik bağın tespitinde bazı kriterlerin oluşması gerekmektedir. Bunlardan bazıları;
 —— şirketlerin hakim sermaye ortakları ile diğer şirketin ortaklarının aynı olması,
 Faaliyet konularının aynı olması,
 Şirketin —— kayıtlı adreslerinin aynı olması,
 Aynı adreste faaliyet göstermeleri,
 Davacının ara vermeksizin bir şirketten diğerine geçiş yapması, kesintisiz çalışmaya devam etmesi,
 Bir şirketin kapatılarak, kapanan şirketin çalışanlarının aynı ortaklara bağlı başka şirkette çalıştırılması,
Şeklinde belirtilmiştir. Bu organik bağın tespiti durumunda alacaklı-borçlu arasındaki ilişki bakımından ——— işlemeye başlayacaktır. Nitekim ;
——— kararında;
‘’Dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve özellikle dosya arasında bulunan—- ve dava dışı———yöneticilerinin aynı kişiler olduğu ve—— işyerlerinin de aynı yerde bulunduğu ve böylece aralarında organik bağ bulunduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca İİK’nun 97/a maddesi gereğince borçlu ile 3.kişilerin menkul malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde dahi mal borçlunun elinde sayılır. Yukarda açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken….’’
Şeklinde hüküm kurmuştur.
Bir başka ——- kararında;
——-kararında ;
—davasına konu olan olayda alacaklı, borçlu —- aleyhine icra takibi yapmış ve onun işyerinde haciz tatbik edilirken—— tarafından istihkak iddiasında bulunulmuştur. Bu olayda ——davacı şirketin, borçlunun soyadını ticari unvan yaptığını, alacaklı vekilinin itirazında borçlunun davacı——- olduğunu—-davası için davacı vekiline vekalet veren ——- borçlu ile aynı soyadını taşıdığını ve —- vekili olarak görev yaptığını belirtmiştir. Bu nedenle, borçlunun davacı şirketin ortağı ve temsilcisi olup olmadığının kısaca —– bulunmadığının belirlenerek borçlunun mal kaçırmak amacıyla haciz konusu malları muvazaalı olarak kurucusu olduğu şirketin malları gibi göstermek gayreti içinde olup olmadığının değerlendirilerek karar verilmesinin lüzumlu olduğuna işaret etmiştir.
Tüzel kişiliğin perdesinin kaldırılması hususuna gelindiğinde; tüzel kişiliğin malvarlığı bağımsızdır. Bu bağımsızlık gereği onu meydana getiren, kuran üyelerin, ortakların, yöneticilerin malvarlığından ayrıdır. —- sorumluluğunu da bu malvarlığı oluşturur. —– üyeler arasındaki bağımsızlık ilkesinin her durumda ve mutlak uygulanması haksız sonuçların doğmasına sebebiyet verebilir. Tüzel kişiliğin perdesinin kaldırılması ile tüzel kişinin mallarına ve kişiliğine ilişkin ayrılık ilkesi uygulanmamaktadır. Tüzel kişilik kavramının arkasına saklanarak kanuna kanuna karşı hile yapılması, 3.kişilere zarar verme amacı güdülmesi, yanı —– anlamında hakkın kötüye kullanılması söz konusu olduğunda tüzel kişilik perdesi kaldırılarak, tüzel kişilik vasıtası ile elde edilmek istenen amaç engellenebilmektedir.
Tüzel kişiliğin kaldırılması yalnızca gerçek kişi ile tüzel kişi arasında değil; iki tüzel kişi arasında da uygulanabilir. Bu tüzel kişiler arasında da özdeşlik kurulabilir. ‘’Kural olarak tüzel kişiler kendilerini oluşturan kişilerden bağımsız ayrı kişiler olup ‘sınırlı sorumluluk ‘ ilkesi çerçevesinde hukuki işlemlerde taraf olurlar. Kimi zaman sözleşme ve kanundan doğan borç ve yükümlülüklerden kurtulabilmek için tüzel kişiliğin araç olarak kötüye kullanıldığı bilinen bir gerçektir. Bunun engellenebilmesi amacıyla doktrinde —– teorisi geliştirilmiş, zaman içerisinde —-uygulamalarında da bu teori benimsenmiştir. —– aralanması ile —– gerçek kişilerin sorumluluğuna gidilebildiği gibi, aynı şirketler içerisinde yer alan—- arasında da sorumluluğun gerçekleştiğinin kabülü sağlanabilir.——-
Her tüzel kişiliğin bağımsız olarak hak ve sorumluluk ehliyetine sahip olma ilkesinin sıkı şekilde uygulanması beraberinde bazı haksızlıklar doğurduğundan kanun koyucu adını koymadan birçok kanunda tüzel kişiliğin çeşitli şekillerde kötüye kullanılabileceği ihtimalinin önüne geçmek için özel düzenlemeler yapma gereğini duymuştur.
———– düzenlemesinde, bağlı şirket üzerindeki hakimiyetin kötüye kullanılması durumunda gündeme gelebilecek sorumluluk davaları —–
—Hakim şirketin topluluk itibarının uyandırdığı güvenden dolayı sorumlu tutulduğu hallerde—
c.Şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacağından sermaye hisseleri oranında da doğrudan doğruya limited şirket ortaklarının sorumlu olmasında —–
d.Tüzel kişilerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacaklarından, kanuni temsilcilerin şahsi mal varlıkları ile sorumlu olmalarında ——
e.—– ortaklıkta ortakların sorumluluğunun şirket alacaklarına karşı sınırlandırılmamasında—–
f.Sermayesi paylara bölünmüş —— tüzel kişiliğin — kişilik alacaklarına karşı sınırsız olarak kendi mal varlığı ile sorumlu tutulmasında——
Yukarda bahsedilen yasal düzenlemelerde —- olarak kabul edilmiş ve ortağın sınırlı sorumluluğuna somut olay için bir istisna getirilerek şirket borcundan tamamen sorumlu tutulmasının ya da tam tersinden tüzel kişinin ortağının borcundan sorumlu tutulmasının yolu açılmıştır. Açık kanuni düzenleme bulunmayan hallerde de, hukukun yasakladığı bir sonucu elde etmek ya da bir yükümlülükten kurtulmak amacıyla—-arkasına gizlenilerek tüzel kişilik veya ortak, ya da yöneticilerin yasanın dolanılması suretiyle——– dürüstlük kuralına ‘ aykırı davrandıkları da inkar edilemez bir gerçektir. Kanunda açık hüküm bulunmayan hallerde tüzel kişinin borcundan dolayı ortakların sorumluluğuna veya ortakların sorumluluğu nedeniyle tüzel kişinin sorumluluğuna ya da iktisadi özdeşliği olan bir şirketin borcundan dolayı diğer şirketin sorumluluğuna başvurmakla MK’nın ——–veya sorumluluk doğuran eylemin aynı zamanda kanuna karşı hile teşkil etmesi nedeniyle muvazaa hükümlerine dayanılarak haksızlığın giderilmesi gerekir.
Tüzel kişiliğin perdesinin kaldırılması hallerinden bazıları aşağıdaki gibidir ;
1.Bir ortaklık, iştigal konusunu elde etmek için gerekli olan sermayeyi koymadan faaliyet gösteriyorsa, şirketin ortakları tüzel kişiliğin sağladığı sınırlı sorumluluktan faydalanamaz. Bu durumda ortaklığın kötüye kullanılan bir araç olduğu varsayılır ve ‘ perdenin aralanması ilkesi ‘ uygulanabilir.
2.Bir sermaye şirketinin pay sahibinin tüzel kişiliğe haiz başka bir şirket olması durumunda ortağın sırf kendi menfaatini ön planda tutarak ortağı olduğu şirketin menfaatlerini hiçe sayarak hareket etmesi; başka ifadeyle hakim şirketin zararına olacak şekilde kötüye kullanılması halinde ‘ tüzel kişiliğin perdesinin kaldırılması ilkesi ‘ uygulanabilir. ——–
—— bütünlüğün ve organik bağın söz konusu olduğu hallerde veya ortağın bizzat kendisinin tüzel kişiliğin ayrı bir kişilik olduğunu önemsemediği durumlarda ‘ ayrı tüzel kişilik ilkesine ‘ dayanılması kabul edilemez. Özellikle bir gruba bağlı şirketlerin aralarında, organik bir bağ bulunması sebebiyle özdeşleştikleri veya ortak ile tüzel kişi adlarının, mal varlıklarının, organizasyonlarının, faaliyet alanlarının, faaliyet konularının, personelin, banka hesaplarının, mallarının ve ticari defterlerinin birbirine karıştırıldığı veya aynı olduğu durumlarda ‘ perdenin aralanması ilkesi ‘ uygulanabilir.
Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi açısından tüzel kişiliğin nevi’nin bir önemi bulunmadığı gibi ortak sayısı bakımından tek kişi ortaklığı olması yada çok ortaklı olmasının bir önemi bulunmamaktadır.
Tüzel kişiliğin perdesinin kaldırılması 3 şekilde mümkündür ;
1.Tüzel kişinin borçlarından dolayı, tüzel kişiyi oluşturan ortaklar ve şirket yöneticilerinin sorumlu tutulabilmesi, —–
2.Ortağın şahsi borcundan dolayı doğrudan şirketin mal varlığı ile sorumlu tutulması, —-
3.Bağlı ortaklık üzerinden ana ortağın mal varlığına gidilebilmesi, sonra da tekrar perdenin kaldırılması suretiyle diğer bir yavru ortağın mal varlığına müracaat edilebilmesi,——
Yukarda ——- kaldırılması teorisi hakkında anlatılanlarla birlikte organik bağ, istihkak iddiasının muvazaa nedeniyle reddi için tek başına yeterli değildir.
Nitekim———–
‘’Davacı vekili, dava konusu haciz sırasında borçlu şirketin eski ortağının istihkak iddiasında bulunduğunu, alacağın doğum tarihine göre borçlu şirketin içi boşaltılarak—- kurulduğunu, davalı şirket yetkilisiyle borçlu şirket yetkilisinin —- olduğunu ayrıca ticaret mahkemesindeki bir davada borçlu şirketin borçlarının bir kısmının davalı 3.kişi şirket tarafından ödendiğini, borçlu şirketin personelinin davalı 3.kişi şirkete aktarıldığını, borçlu ve 3.kişi arasındaki işlemlerin muvazaalı olduğunu iddia ederek davanın kabülü ile davalı 3.kişinin istihkak iddiasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı 3.kişi vekili, borçlu ve davalı 3.kişi şirketin farklı şirketler olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tümdosya kapsamına göre; borcun doğum tarihlerinde borçlu şirketin —— çalışanından —– 3.kişi şirkette çalışmaya başlaması, şirketlerin ortaklık yapıları ve faaliyet alanlarının farklı olması gerekçesiyle davanın kabülü ile 3.kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, alacaklının İİK’nun 99.maddesi uyarınca açtığı istihkak iddiasının reddi davası niteliğindedir.
Davaya konu ——– tarihli haciz tutanağının incelenmesinden, alacaklının evrak araştırması talebi üzerine, icra memuru tarafından yapılan araştırma da haciz mahallinde borçluya ait herhangi bir evrakın bulunamadığının tutanağa yazıldığı görülmüştür.
Haciz adresi, takip adresinden ve ödeme emrinin tebliğ edildiği adresten de farklı bir adrestir.Bu koşullarda mülkiyet karinesinin 3.kişi yararına olduğunun kabülü gerekir.
Ayrıca, davalı 3.kişi şirket ile dava dışı borçlu şirketin aynı alanda faaliyet göstermeleri ve ortaklarının kardeş olması nedeni ile —– olmaları tek başına muvazaayı göstermez.
Bu sebeplerle, davacı alacaklının aleyhine olan karinenin aksini kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermek gerekirken, yanlış değerlendirme neticesinde yazılı gerekçelerle davanın kabülüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.’’
Şeklinde hüküm kurduğu görülmektedir.
3-Feri müdahale talebiyle ilgili inceleme ve değerlendirme: Her ne kadar — sayılı kaldırma kararında dava dışı —– müdahil olduğu yazılı ise de, bu değerlendirme doğru olmayıp, ilgili şirketin feri müdahale talebinde bulunduğu anlaşıldığından —– tarihli duruşmada —- davalı yanında feri müdahil olarak davaya kabulüne karar verilmiştir.
4-Davanın —— günlük hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı hususuyla ilgili inceleme ve gerekçe:——–“Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren on beş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. —- Maddeden anlaşılacağı üzere sıra cetveline itiraz, cetvelin ilanından itibaren on beş gün içinde yapılmalıdır. Fakat — maddenin mahfuz olduğu açıkça—- belirtilmektedir.—– alacaklı olarak müracaat eden alacaklılar,——- çıkarılacak tarifede gösterilecek yazı ve tebliğ masrafları için avans vermek suretiyle — alınacak kararların kendilerine tebliğini isteyebilirler. Bu muameleyi yaptırmış alacaklılar hakkında—– kararlarına karşı kanun yolları kendilerine tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar.”
Dosyada mevcut —- tarihli cevabi yazısına göre, —sayılı dosyada tasfiyenin—– gereğince adi tasfiye olarak yapılmasına karar verildiği, davacı —tarafından —— başvuru numarası ile —- alacak kayıt talebinde bulunulduğu,— —— edildiği, davacının alacak kaydı sırasında —- tebliği için tebliğ gideri vermediği, sıra cetveli ilanı ve masa kararının davacı vekili —- tarihinde tebliğ olunduğu, işbu davanın da —tarihinde açıldığı, buna göre davanın —–günlük hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit olunmuştur.
5-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için ———kaldırma kararında belirtilen gerekli deliller toplandıktan sonra dosya iki mali müşavir ve uyuşmazlık noktalarından en önemlisi olan “borçlu dava dışı şirketlerin ve ortaklarının aynı olması karşısında bu şirketler arasında —– bağın mevcut olup olmadığı yani davacının alacağının muvazaalı ilişkiye dayanıp dayanmadığı” hususunun tespiti için nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişi tarafından inceleme yapılmak suretiyle davacının alacağının olup olmadığı ve miktarı saptanmış, bu bilirkişi heyetince düzenlenen—– tarihli bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
5-a)Davalı —— ilgili yapılan tespitler: Bilirkişi heyetince; davalı şirketin ilk olarak — ünvanıyla kurulduğu ve aynı tarihte—- tescil edildiği, —sayfalarından anlaşılmıştır.
Şirketin sermayesi—— ayrıldığı, kuruluşunda ortakları ve sermaye paylarının da aşağıdaki şekilde tescil edildiği tespit edilmiştir.
——
—–
Aynı ilanla ortaklardan aşağıda verilen isimlerin yönetim kurulu üyelerine seçildiği ve yönetim kurulu üyelerinin de şirketi temsil ve ilzama yetkili oldukları hususu da tespit edilmiştir.
—-
—–
Bilirkişi heyetince yapılan incelemede, şirketin yapmış olduğu——- adresine taşıdığı ve bu nakil işlemini —- tarihinde —- tescil ettirdiği,—— Sayfasıyla anlaşılmıştır.
Şirketin yapmış olduğu ——- —– olarak değiştirdiği ve bu değişikliği — ettirdiği,—- —- anlaşılmıştır.
Şirketin yapmış olduğu —— olarak değiştirdiği ve bu değişikliği —- tarihinde—– tescil ettirdiği,—– Sayfalarıyla anlaşılmıştır.
Yapılan değişiklikle——– yıllığına seçildikleri ve sermayenin, tescilin yapıldığı tarihte —– olarak aynı şekilde kaldığı tespit edilmiştir.
Yapılan incelemeyle, —- yapmış olduğu —- adresine taşıdığı ve bu değişikliği —– tarihinde —- tescil ettirdiği,—-sayfasıyla anlaşılmıştır.
Yapılan incelemeyle, —- tarihinde yapmış olduğu —- — olan sermayesini ———– çıkardığı ve bu birleşmeyi —- tarihinde —tescil ettirdiği, —— anlaşılmıştır.
Yaşanan birleşmeyle, —–tescil ettirilen ortaklık yapısı aşağıdaki şekilde olmuştur.
——
—-
Yine yaşanan birleşmeyle ortakların artırımdan önceki ve sonraki hisselerine düşen —– aşağıdaki şekilde olduğu tespit edilmiştir.
——
– üyelikten istifa ettiği ve yerine — üyeliğine seçildiği ve bu değişikliği — tarihinde —- tescil ettirdiği, —–sayfasıyla tespit edilmiştir.
Yine şirkette —- istifa ederek yerine — seçildiği ve bu değişikliğin — —tescil ettirildiği,—- anlaşılmıştır.
Yapılan incelemeyle, — adresini yapmış olduğu ———- taşıdığı ve bu değişikliği —- tescil ettirdiği, —– anlaşılmıştır.
Yapılan incelemeyle,————- açıldığı ve bu nedenle tasfiye sürecine girdiği, bu işlemin —— tarihinde —- ettirildiği, — tespit edilmiştir.
—Tasfiye sürecine giren——– girdiği andaki şirket ortaklarının——ve yetkililerinin aşağıdaki şekilde olduğu tespit edilmiştir.
—–
—-
———
5-b)Davalı Müflis—— ait defter tasdik bilgileri: Bilirkişi heyetince yapılan tespite göre;
——- hükümlerine göre —– açılış tasdiklerinin usulüne uygun şekilde ve zamanında yaptırıldığı ancak kapanış tasdiklerinin yapılmadığı görülmüştür. Bununla birlikte gerek dava dosyası içeriğinde ve gerekse bilirkişi—- yapılan defter incelemesinde davalı şirketin ——- ulaşılamamıştır.
——- uyarınca göre ——— açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun şekilde ve zamanında yaptırıldığı görülmüştür. Bununla birlikte gerek dava dosyası içeriğinde ve gerekse bilirkişi —tarafından —– yapılan defter incelemesinde davalı şirketin —– ulaşılamamıştır.
—————— defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun şekilde ve zamanında yaptırıldığı görülmüştür. Bununla birlikte gerek dava dosyası içeriğinde ve gerekse —- yapılan defter incelemesinde bilirkişi — tarafından davalı şirketin ———- ulaşılamamıştır.
Gerek dava dosyası içeriğinde ve gerekse—-bilirkişi —— yılına ait —- ulaşılamamıştır.
Müflis ———– yapılan defter incelemesinde;
a.Davalı müflis —- kayıtlarına göre ——- —- borcuna, — yine —– borcuna, —- olmak üzere toplamda —– borç senedi çıkışı yapıldığı tespit edilmiştir.
b.Yine müflis şirketin ticari kayıtlarında; —- isimli cari hesaba—— alacak kaydı yaptığı karşılığında , —– kaydı yaptığı tespit edilmiştir.
c.Müflis şirketin ticari kayıtlarında— — alacağı olarak gözüken —-hesabı ile karşılaştırılarak kapatıldığı, ——– hesabında bakiye kalmadığı ve müflis şirketin ticari kayıtlarına göre şirketten alacağının olmadığı tespit edilmiştir.
d.Ancak müflis şirketin neye istinaden böyle bir karşılaştırma yaparak hesabı kapattığı anlaşılmamakla birlikte,—– ilgili yıllarda mevzu bahis senetler için bir ödeme yaptığına ilişkin ticari defterlerinde herhangi bir banka kaydına ya da dekont örneğine rastlanılmamıştır.
5-c)Dava dışı ——- üzerinde yapılan inceleme neticesinde tespit edilen hususlar : Bilirkişi heyetince yapılan incelemeyle, şirketin —— ünvanıyla kurulduğu ve bu kuruluşun —- tarihinde ——– anlaşılmıştır.
——–hisseye ayrılmış ve kuruluşunda ortakları ve sermaye payları aşağıdaki gibi şekillenmiştir.
——–
Aynı ilanla şirketi—— için idareye yetkili oldukları tespit edilmiştir.
Yapılan incelemeyle, şirketin—- adresine taşıdığı ve bu değişikliği ——– edilmiştir.
Yapılan incelemeyle şirketin,—- ortaklar kurulunda alınan kararla ana sözleşmesinin — değişiklik yaptığı ve bu değişikliği — —— ettirdiği, —— numaralı ilanının —–
Yapılan incelemeyle şirketin, —— çıkardığı ve bu değişikliği ——–sayfasıyla anlaşılmıştır.
Sermaye artırımı sonrası yeni hisse adet ve tutarları aşağıdaki gibi olduğu tespit edilmiştir.
——
Yapılan incelemeyle şirketin, — tarihinde ortaklar kurulunda alınan kararla hisse değişikliği yaptığı ve bu değişikliği ——–
Yapılan hisse devri ile şirket ortaklarının sahip olduğu hisse payları aşağıdaki şekilde gerçekleşmiştir.
—-
Ancak mali müşavir bilirkişilerce——- yapılan incelemede, aslında yapıldığı iddia edilen hisse devirlerindeki hisse miktarları ile devir sonrası sahip olunan hisse miktarları arasında yukarda görüleceği üzere fark olduğu tespit edilmiştir. Şirketin sermayesi — yapılan ve ilan edilen sermaye miktarı —— olmuştur. Şirketin yapılan hisse devriyle olması gereken hisse adetleri ve miktarları aşağıdaki şekilde çıkarılmıştır :
——-
Yapılan incelemeyle, —– adresine taşıdığı ve bu değişikliği— tarihinde tescil ettirdiği, ——tespit edilmiştir.
Yapılan incelemeyle şirketin,—– tarihinde ortaklar kurulunda alınan kararla sermayesini —— tescil ettirdiği,– sayılı ilanının—– anlaşılmıştır.
———
Yapılan incelemeyle şirketin, —- tarihinde ——- tescil ettirdiği, ——–sayfasıyla anlaşılmıştır.
Yapılan sermaye artırımı ile birlikte ortakların yeni hisse payları aşağıdaki gibi olmuştur :
————-
Yapılan incelemeyle şirketin — tarihinde —— kararla, —olan sermayesini —-çıkardığı ve bu değişikliği — tarihinde — tescil ettirdiği, —– anlaşılmıştır.
Yapılan sermaye artırımı ile birlikte ortakların yeni hisse payları aşağıdaki gibi olmuştur :—–
Yapılan incelemeyle şirketin — tarihinde ortaklar kurulunda alınan kararla, sermayesini — yükselttiği ve bu değişikliği —tarihinde —— tescil ettirdiği, —–sayfasıyla anlaşılmıştır.
Yapılan sermaye artırımı ile birlikte ortakların yeni hisse payları aşağıdaki gibi olmuştur:——
Yapılan incelemeyle şirketin, — sözleşmesinde değişiklik yaparak — olarak değiştirdiği ve bu değişikliği —- tescil ettirdiği,—–anlaşılmıştır.
Yapılan unvan değişikliğiyle birlikte şirketin sermayesinin —– hisseye ayrıldığı ve ortaklık durumunun da değişmiş olduğu görülmüş, yeni ortaklık durumu, sermaye ve ortakların payları aşağıdaki şekilde saptanmıştır:
——-
Yapılan incelemeyle şirketin,—– tarihli —— alınan kararla, ——- getirildiği ve bu değişikliğin — tarihinde—- anlaşılmıştır.
Yapılan incelemeyle şirketin, —– tarihli —— alınan kararla,— seçildikleri ve bu değişikliği ——– sayılı ilanının——sayfasıyla anlaşılmıştır.
Yapılan incelemeyle —- tarihinde —- tescil ettirdikleri, —–sayfasıyla anlaşılmıştır.
Yapılan incelemeyle şirketin, —– tarihinde yapılan —– olarak görev yapan —- görevinden istifa ettiği ve yerine şirket ortaklarından —- seçildiği ve bu hususun —— tescil ettirildiği,———sayfasıyla anlaşılmıştır.
Ancak mali müşavir bilirkişiler tarafından yapılan inceleme de; ——- devirleriyle şirketin tamamına ortak olduğu anlaşılmakla birlikte bu hisse devirlerinin ne zaman yapıldığı konusunda herhangi bir belgeye rastlanmadığı gibi, şirketin ortaklı hale dönüşmesi sebebiyle —- uyarınca yapılması gereken tescile ve —- rastlanmamıştır.
Buna göre ——– ve yetkilisi aşağıdaki gibi tespit edilmiştir.
—-
—-genel olarak ——- işlemler incelendiğinde, beyan edilen ile yapılan işlemler arasında tutarsızlıklar olduğu görülmüştür. Belirli tarihler itibariyle yönetim kurulunda,—–,- ancak bu değişikliklerin ne zaman yapıldığı, bu işlemlerin ne zaman ve ne şekilde yapıldığına dair herhangi bir belgeye rastlanılmamıştır.
5-ç)Dava dışı—– yıllarına ait ticari defter kayıtlarının incelenmesi: Bilirkişi — tarafından Mahkememizin istemi üzerine dava dışı — ticari defter ve kayıtlarının tespiti için davacı —-, yine başka mahkemelerde kayıt-kabul davaları bulunan —- aranarak anılan şirketin—- şirket ve dava dışı şirket hakkında bilgi istenildiği, ancak dava ——— ulaşılamadığı, bu kez, her üç şirketin de———- adresine bizzat gidildiği ve adreste bulunan posta kutusu içerisinde mevcut çeşitli evraklara ait resimler ile adres yerine ait resimler çekilmiş adres yerinde ——- tabelasının asılı olduğu, posta kutusunda bu şirkete ait olduğu görülen———- alan tebliğ —— olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, adresin bulunduğu daire kapısı üzerinde yazılı bulunan —– ilgili müessese yetkilisi —- yapılan ————— aylarında bu adrese taşınmış olduğunu, kendilerinden önce de zikredilen şirketler haricinde başka bir şirketin bulunduğunu ve taraflarınca da aranılan şirketler hakkında ise bir malumata sahip olunmadığı” şeklinde beyanda bulunulduğu, bu nedenlerle dava dışı—— hiçbir kayıt, bilgi ve adrese ulaşılamadığı anlaşılmıştır.
5-d)Dava dışı———- Bilirkişi heyetince yapılan tespite göre;
A)——
B) ——-
C) —–
Şirketin—– tarihinde resen tescil edildiği, şirketin son tescilini —– tarihinde yaptırdığı anlaşılmıştır.
——- KARALI İLE;
—— değiştirilmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
—— olarak değiştirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
——çıkarılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
—–
—-
—-
—-

—-
—-
———- KARALI İLE;
—— tarihinde —–olunur diye yazılı olduğu üzere
—— tarihinde yapıldığının yazılı olduğu görülmüştür.
—-
——
—- görülmüştür.


—-
—-

Yukarıda yazılı hususlara ve —- kararına göre, davacı —- tarihi itibariyle devrettiği,—- sermaye hak ve hissesi miktarı kadar sözleşmede yer alan hisse devir miktarı kadar düşüş olduğu, buna göre davacı ——- devretmiş olduğu tespit edilmiştir.
5-e)Davalı —– defterin muhasebe kayıtları üzerinde yapılan inceleme ve tespitler: Mahkememizce yetkilendirilen mali müşavir bilirkişi —-tarafından—– arşiv odasında bulunan ilgili —–üzerinde inceleme ve araştırmalarda bulunmuştur.
Dosyada mübrez ——- taraflar arasında hisse senetleri devrine ilişkin keşide edildiği görülen üç adet bono tutarlarını içerir meblağların muhasebe kayıtlarına işlendiği tespit edilmiştir.
Davacı — dava dışı — — senetler karşılığında —- devretmiş olduğu yukarıda yazılan—– sabittir. Ancak; —– yevmiye kaydında davacı—- bu senet tutarlarının ödendiği kaydına yer verildiği görülmüş ise de, bu senet bedellerinin davacı—– ödendiğine dair ispatlayıcı herhangi bir banka dekontuna veya makbuzuna dair herhangi bir kayıt ve belgeye rastlanılmamıştır.
5-f)Dava dışı —– yıllarına ilişkin ticari defter kayıtları: Bilirkişi heyetince yapılan tespitte;
—— hükümlerine göre —- açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun şekilde ve zamanında yaptırıldığı görülmüştür. Bununla birlikte gerek dava dosyası içeriğinde ve gerekse —- müşavir bilirkişi —- tarafından yapılan defter incelemesinde davalı şirketin—– ulaşılamamıştır.
6762 sayılı eski TTK’nın 70 ve 72.madde hükümlerine göre —— açılış tasdiklerinin,Yevmiye defterinin de kapanış tasdikinin usulüne uygun şekilde ve zamanında yaptırıldığı ancak Envanter defterinin kapanış tasdikinin yapılmadığı görülmüştür. Bununla birlikte gerek dava dosyası içeriğinde ve gerekse—– mali müşavir bilirkişi — tarafından yapılan defter incelemesinde davalı şirketin —– ulaşılamamıştır.
—-hükümlerine göre ——- açılış tasdiklerinin yapılmış olduğu usulüne uygun şekilde ve zamanında yaptırıldığı ancak Yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yapılmadığı görülmüştür. Bununla birlikte gerek dava dosyası içeriğinde ve gerekse —- mali müşavir bilirkişi —- tarafından yapılan defter incelemesinde davalı şirketin —- ulaşılamamıştır.
Bununla birlikte mali müşavir bilirkişiler tarafından —- yılı ticari defterlerde yevmiye kapanış muhasebe kaydının yapıldığı,— yılı yevmiye kapanış muhasebe kaydının yapıldığı ve—– yevmiye kapanış muhasebe kaydının yapılmadığı hususları saptanmıştır.
İlgili şirketin ——mali müşavir bilirkişi —— tarafından yapılan incelemede ulaşılamamıştır.
Davacı — Davalı—— hisse devir sözleşmelerinin incelenmesi neticesinde;
Taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre;—- hisselerinin —– devretmeyi taahhüt ettikleri ve devir sonrasında her üç ortağında, her iki şirkette —— hisselerinin kaldığı anlaşılmaktadır.
Bu sözleşmeyle davacı———- düzenlenme tarihli senet aldığı tespit edilmiştir.
Yine aynı sözleşmeyle davacı—- hissesinin tamamını —- devrettiği ve karşılığında —– düzenlenme senet aldığını beyan ettiği anlaşılmaktadır.
Davacı —– hissesinin tamamını —- devrettiği, bu devir karşılığında— tarihli düzenlenen senet aldığını beyan ettiği tespit edilmiştir.
Yapılan bu devirler karşılığında davacı —– tarafından alınan senetler ve vadeleri aşağıdaki şekliyle gerçekleştiği tespit edilmiştir. —-
—-
5-g)Davacının alacağının muvazaalı ilişkiye dayanıp dayanmadığı hususunda inceleme ve değerlendirme: Taraflar arasında ihtilaf konusu olan çözüme kavuşturulması gereken temel uyuşmazlık, davacının, dava dışı şirketlerdeki hisselerini devrinden kaynaklı almış olduğu kambiyo senetlerinin muvazaalı olup olmadığı, bununla birlikte davacı ile davalı şirketler arasında herhangi bir—– olup olmadığına ilişkindir.
Yukarıda hukuki açıklama kısmında ticari şirketlerde —— kaldırılması hususlarında genel hukuki açıklama yapılmıştır. Bu hukuki açıklamalar ışığında somut olaya gelindiğinde; davacı —-, dosyada fotokopileri mübrez ——- paylarını davalı şirkete devrettiği anlaşılmaktadır.
—– pay senedine bağlanmamış payın devrinin alacağın temliki hükümlerine tabi olup yazılı şekilde gerçekleştirileceği gerek doktrin gerekse——– Bunun yanısıra—— farklı olarak—– tescil edilmediği gibi, bunun doğal sonucu olarak pay devirleri de tescil ve ilan edilmez.
Bu durumda bir kimsenin bir anonim şirkette devir yoluyla pay sahibi olduğunun şirkete karşı ispatında yararlanılacak başlıca kaynak, alacağın temliki sözleşmesi niteliğindeki yazılı sözleşmedir. —– sözleşmeyi inceleyerek kanuni şartları taşıması —— halinde devralanı pay sahibi olarak pay defterine kaydeder. Bu kaydın yapılmaması halinde pay sahipliğinin tespiti ve pay defterine kayıt davası açabilir. Dolayısıyla pay defterine kaydın kurucu nitelikte olmadığı, açıklayıcı nitelikte olduğu doktrinde kabul edilmektedir.
Pay devrinde, devralanın ortalık haklarından yararlanabilmesi için her ne kadar pay defterine kayıt gerekli ise de, bu kaydın yapılmamasına rağmen devralanın —– cetvellerinde yer alması da devralanın ortak sıfatını kazandığını ispatlayıcı bir etkiye sahiptir. ——-üzere hazirun cetveli şirket—- tarafından hazırlanır.— tarafından hazırlanan hazirun cetveline payı devralanın adının ve soyadının veya ticaret ünvanının, sahip olduğu pay adedi ve sermaye miktarının yazılması, ortaklık tarafından bu kişinin pay sahibi olarak tanındığını gösterir.
Somut olayda da davacı —- sahip olduğu paylardan önce — yazılı sözleşmeyle — tarihi itibariyle devrettiği, daha sonra da ayrı bir devir sözleşmesiyle —–itibariyle davalıya devrettiği görülmektedir. Her ne kadar bu devir sözleşmelerinde tarih yer almasa da, tarihin bulunmaması sözleşmenin geçerliliği açısından etkili değildir — Zaten sözleşmelerin metinleri incelendiğinde, metin içinde ilk devrin— tarihinden itibaren hüküm ifade edeceği belirtilmiştir. Davacı —— tarihi itibariyle yazılı olarak devretmiştir.
Yukarıda da ifade edildiği gibi, gerek —– sunulmadığından payları devralan davalı —- anılan şirketlerin pay defterine kaydedilip kaydedilmediği tarafımızdan tespit edilememiştir. Buna karşın, —– ilişkin —- davalı şirketin pay sahibi olarak hazirun cetvellerinde yer aldığı görülmektedir.
Gerçekten dava dosyasında yer alan — incelendiğinde, davacının —- adet payını devretmesinden sonra —- yapılan ilk — davalı şirketin pay sahibi olarak —- yer aldığı görülmektedir. Ayrıca bu hazirun cetvelinde davacının payı devirden önce sahip olduğu —— olarak görülmektedir. Davacı’nın —- payını davalıya devrettiği ikinci devirden sonra yapılan —- —– incelenmesinden de davacının ——— adet paya sahip olduğu ve davalının payının arttığı görülmüştür.
Bu tespitler doğrultusunda, taraflar arasında yapılan pay devirlerinin anonim şirketler hukukuna ilişkin olağan hukuki sonuçlarını doğurduğu, davacının devrettiği pay adedi kadar —- payının azaldığı, toplam pay devir bedeli olan ——- gelen ve bu bedelle uyumlu yukarıda vade ve bedelleri belirtilen bonoların pay bedeli olarak alındığı; dolayısıyla ortada muvazaa şüphesini uyandıran ve şartları yukarda açıklanan taraflar arasında organik bağ bulunduğu gibi bir durumun tespit edilemediği yani alacağın muvazaalı olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar, benzer —- dosyasında; davacı— tarafından davalı müflis — —– karşı açılan —-tarihli davada, alacağın muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, Mahkememizce——- uyarınca yapılan inceleme sonucunda alacağın muvazaalı olmadığı kanaatine varılmıştır.
5-ğ)Davacının müflis şirketten iddiasına konu alacağının olup olmadığı, alacak varsa miktarının ne kadar olduğu hususunda inceleme, değerlendirme ve sonuç: Bu hususta, Mahkememizce yetkilendirilen bilirkişi —— müracaatla —– arşiv odasında bulunan ilgili ticari defterler üzerinde inceleme ve araştırmalarda bulunmuş olup, dosyada mübrez ——- mucibince taraflar arasında hisse senetleri devrine ilişkin keşide edildiği görülen üç adet bono tutarlarını içerir meblağların muhasebe kayıtlarına işlendiği tespit edilmiştir.
Ancak, — Davacı — bu senet tutarlarının ödendiği kaydına yer verildiği, davacı —— devretmiş olduğu görülmüş, ancak bu senet bedellerinin davacı ——- ödenmiş olduğuna dair ispatlayıcı herhangi bir banka dekontuna veya makbuzuna dair bir dayanak belgesine ulaşılamamıştır.
Tüm bu nedenlerle, taraflar arasında yapılan pay devirlerinin —- doğurduğu, nitekim davacının dava dışı şirketlerdeki hisselerini devrettiği pay adedi kadar bu şirketlerde ki hisselerinin, devrettiği paylarla uyumlu olarak azaldığı, toplam pay devir bedeli olan ——- karşılık gelen ve bu bedelle uyumlu yukarıda vade ve bedelleri belirtilen bonoların devir bedeli olarak alındığı, hisse devri karşılığı tanzim edilen senetlerin davacı — tarafından tahsilinin gerçekleştirilememiş olduğu, bu nedenle davacı — itibariyle davalı müflis şirketten ——- alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Dava tarihinde, davalı —- kesinleşmediğinden kabul edilen alacakla ilgili faiz hesabı yapılmamıştır.
Sonuç olarak açıklanan nedenlerle, davanın kabulü ile davacının,— iflas tarihi itibariyle,—– alacağının olduğunun tespiti ile —- masasına kayıt ve kabulün karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın KABULÜ ile;
a) Davacının, ——-, ——- olduğunun tespiti ile —— masasına KAYIT VE KABULÜNE,
2- Harçlar Kanununa göre alınması gereken 59,30 TL harcın dava açılırken peşin yatırılan 27,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 31,60 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3- Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı tarafından sarf edilen 8.591,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca takdir edilen 4.080 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- HMK’nin 333. Maddesi uyarınca bakiye gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, feri müdahil vekilinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 10 günlük yasal sürede ——- — istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/06/2021