Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1393 E. 2018/1191 K. 04.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1354 Esas
KARAR NO : 2018/1180
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 05/12/2017
KARAR TARİHİ : 30/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının ortağı ve müdürü olduğu——— 30.03.1998 tarihinde faaliyetine başladığını, ancak hiçbir bildirim yapılmadan 7.7.2014 tarihinde “sermaye değerinin asgari değerin altında kaldığı” gerekçesiyle sicilden resen silindiğini, davacıya veya şirkete herhangi bir bildirimde bulunulumadığını, yapılan terkin işleminin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle şirketin ihya edilerek ticaret siciline tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, öncelikle şirketin ihyasının sadece ek tasfiye amacıyla olabileceğini, tekrar faaliyetlerine devam edemeyeceğini, terkin işleminin TTK 32. Madde ve Ticaret Sicili Yönetmeliğinin 34. Maddesi hükmü çerçevesinde TTK’nin geçici 7. Maddesi, tebliğin 5. Maddesi, yürürlük kanunun 20/1. Maddesi, Tebliğin 7. Maddesi kapsamında yapıldığını ve hukuka aykırılık bulunmadığını, geçici 7. Madde uyarınca resen terkin kapsamına alınan şirketlerin bu durumun kendilerine tebliğinden itibaren iki ay içerisinde sebepleri ortadan kaldırrak durumu bildirmeleri gerektiğini, davacının şirketinin bunları yapmadığını savunmuştur.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, 6102 sayılı TTK’nin geçici 7.maddesi uyarınca ticaret sicilinden terkin edilerek tüzel kişiliği ortadan kalkmış bulunan şirketin ihyası istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
A)Davaya konu şirketin davalı —– Ticaret Sicil Müdürlüğünce Ticaret Sicilinden yasalara aykırı şekilde terkin edilip edilmediği,
B)Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün TTK’nin geçici 7. Maddesinin 4/a ve 4/b bentleri uyarınca davalı şirkete ve yetkilisi olan davacı Ramazan Sevinçtekin’e ilanlardan ayrıca usulüne uygun şekilde bildirim ve ihtar yapıp yapmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Hukuki açıklama: TTK’nİn geçici 7. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde ticaret sicil memurluğu tarafından şirketin sicil kaydı terkin edilir. Terkin edilmeden önce, TTK’nın geçici 7/4-a maddesi uyarınca, kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. TTK’nın geçici 7/2. maddesine göre, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz. TTK’nın geçici 7. maddesine göre açılan şirket ihyası davalarında husumet sadece ticaret sicil memurluğuna yöneltilir. Tasfiye memurları veya yöneticilerine husumet yöneltilmez, davaya dahil edilmeleri gerekmez. Eğer, şirket ihyası davasını ihyası istenen şirket ortak veya yöneticileri açmış ise, bu davanın bir nevi iptal davası gibi düşünülüp, terkin iptal edildiğine ve şirket tekrar faaliyetlerine devam edeceğine göre TTK’nın 547/2. maddesine göre ek tasfiye memuru atanmasına gerek yoktur. Ancak, şirket alacaklıları ihya davası açmış ise alacaklıların işbu davaya açmaktaki amaçları, alacak davasında husumet yöneltilecek bir hasım bulunması olup, alacak davası sonuçlandıktan sonra şirketin sicilde kaydının bulunmasında veya faaliyetine devam etmesinde, gerek alacaklı gerekse şirket için herhangi bir yarar bulunmadığından bu tip davalarda TTK’nın 547/2. maddesine göre ek tasfiye memuru atanması gerekir. Yapılan yargılama sonucunda ticaret sicil memurluğu TTK’nın geçici 7. maddesine aykırı olarak bir şirketi terkin ettirmiş ise bu durumda yasal hasım olmadığından, kendi hatalı eylemi ile şirket terkin edildiğinden oluşacak yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumludur. Fakat, şirketin TTK hükümleri uyarınca genel kurulunun tasfiye kararı alması, atanan tasfiye memurları tarafından yapılan işlemler sonucu tasfiye sonu bilançosu açıklanarak sicilden şirketin terkin edilmesine yönelik davalarda ise, husumet ticaret sicil memurluğu ile son tasfiye memurlarına yöneltilir. Bu tip davalarda ticaret sicil memurluğu yasal hasım olup, aleyhine yargılama giderine hükmedilemez. Her halükarda TTK’nın 547/2. maddesine göre şirketin ihyasına karar verilirse ek tasfiye memuru atanır.
3-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: İşbu davada, davacı vekili davayı davalı/ilgili sıfatı ile——Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne karşı açmış olup, davacı vekili ———–tümden ihyasını talep etmektedir.
TTK’nin geçici 7.maddesinin 15.fıkrasının son cümlesi uyarınca, ticaret sicilinden kaydı silinen şirketin alacaklıları veya hukuki menfaati bulunanlar, haklı sebeplere dayanarak, silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.
Davaya konu şirketin sicil kaydı 07.07.2014 tarihinde resen terkin edildiğinden, dava bu kapsamda süresi içinde açılmıştır.
İhyası istenilen şirketle ilgili yapılan işlem dosyası ticaret sicilinden celp edilmiştir. Celp edilen belgelere göre, şirketin 6103 sayılı Kanunun 20.maddesi gereği sermayesini artırmaması nedeniyle TTK’nin geçici 7.maddesine göre 2 aylık süre içinde münfesih olması sebebinin ortadan kaldırılmasının ilgili şirketi temsil ve ilzama yetkili kişi ya da kişilere ihtarı içerir tebligat yollandığı, ancak ilgili kişiler adreste tanınmadığından tebligatların iade edildiği, yani usulünce tebligat bulunmadığı, ama ihtarın Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün yasaya ve yukarıda anılan tebliğ hükümlerine uygun işlem yaptığı, ancak davacının haklı bir neden ileri sürerek şirketin ihyasını talep ettiği, bu nedenle ———— ihyasına karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda belirtildiği üzere şirket ihyası davasını ihyası istenen şirket ortağı açtığından, bu davanın bir nevi iptal davası gibi düşünülüp, terkin iptal edildiğine ve şirket tekrar faaliyetlerine devam edeceğine göre TTK’nın 547/2. maddesine göre ek tasfiye memuru atanmasına gerek bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine yargılama masrafı ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekip gerekmediği hususuyla ilgili yapılan inceleme de, Ticaret Sicil Müdürlüğünün yasaya ve yukarıda anılan tebliğ hükümlerine uygun işlem yaptığı, her ne kadar şirket temsilcilerine ihtar gönderilmemiş ise de, şirkete tebligat yapılmaya çalışıldığı, bu durumda mahkeme masrafları ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olacağı, Yargıtay uygulamasına göre de davalı ——-Ticaret Sicil Memurluğunun yasal hasım konumunda olduğu anlaşıldığından davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü harç, yargılama giderleri ve karşı yan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamış ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-TTK geçici 7.maddesinin 15.fıkrası uyarınca davanın KABULÜ ile,
a)—–Ticaret Sicil Müdürlüğünün ——sicil numarasında kayıtlı iken TTK’nin geçici 7.maddesi uyarınca sicilden terkin edilmiş olan ——– yeniden ihyasına,
b)Kararın—–Ticaret Siciline tescil ve ilanına,
2-Alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
5-Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olduğundan ve yukarıda belirtilen diğer sebepler gözönüne alınarak, davacı lehine vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde –Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.30/11/2018