Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1295 E. 2018/573 K. 06.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/1295 Esas
KARAR NO : 2018/573

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA DEĞERİ : 10.000,00 TL
DAVA TARİHİ : 20/11/2017
KARAR TARİHİ : 06/06/2018

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine Mahkememize açılan davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dilekçesinde; davacı ile davalılar … ve …’in hayvancılık yapmak üzere ortaklık kurduklarını ve davacı ile davalı …’ın Pendikte dava dışı —‘ye ait ahırı kiraladıklarını, kredi gerekli olduğundan davacının hayvanlarının davalı …’ın muvazaalı boşandığı eşi olan davalı …’e devrettiğini, sonra davalı …’in kredi çektiğini, davacının bu krediye kefil olduğunu ve davacının kayınpederi —-‘ın evini teminat olarak bankaya ipotek ettiğini, sonra çiftliğin borçlarındon dolayı davalı —-‘in evinin satıldığını, hayvanların üzerine yazıldığı …’in çiftilk işleriyle ilgilenmediğini, sonra tüm ortakların hayvanları satma kararı aldıklarını, ancak davalı …’nın 7.3.2017 tarihinde davacıdan habersiz 11 hayvanı Balıkesir’de birine satmak istediğini, bu nedenle davacı ile aralarında tartışma çıktığını, ardından davacının, davalı …’ın bilgisi dahilinde ve davalı …’in şahitliğinde 11 adet hayvanı dava dışı —‘a sattığını, bunun üzerine davalı …’in davacıyı hırsızlıkla itham ettiğini, ancak KYOK kararı verildiğini, tüm bu nedenlerle adi ortaklığın tasfiyesine, davacının ortaklığa koyduğu hayvanların iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, kendi yaptığı şeyleri müvekkillerinin üzerine attığını, dosyaya sunulan kayıtların doğru olsa bile sayı fiilen mevcut olmadığını, bundan dolayı C. Savcılığına suç duyurusunda bulunduğunu ancak savcılığın durumu hukuk davası olabilecek nitelikte gördüğünün dava açmadığını, bunun anlamının hayvanlara kendisinin zilyet olduğunu, davacının delil olarak dosyaya sunduğu kira sözleşmesinde kendisinden başka hiç kimsenin imzasının olmadığını, davacının adi ortaklık sözleşmesi olarak sunduğu protokol bir ortaklığın olması gereken hükümlerinin hiç birisini ihtiva etmediğini, bu belgeden anlaşılan tek şeyin davalı …’in eşi —-‘in evinin satılarak parasının elinden alınması ve halen taahhüt edilmesine rağmen davacı dahil satılan bu ev muadili alınmamış verilen bononun ödenmemiş olduğunu, davanın reddini ve ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DAVANIN TESPİTİ, İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi, kazanç payının davalılardan tahsili istemlerine ilişkindir.
Uyuşmazlığa konu dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 01/03/2017 tarihinde açılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için, uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6335 Sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkindir. Bu bakımdan işbu davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olup olmadığının incelenmesi gereklidir.
Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK. 620/1 md.)
Adi ortaklık ilişkisi, TBK’nun 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir.
Bu sözleşme türü Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bu nedenle, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine ilişkin davalara bakma görevi de genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerine aittir.

Yüksek Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 29.12.2014 tarih ve 2014/7550 esas, 2014/17429 karar sayılı ve yüksek Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 20/01/2015 tarih ve 2014/23113 esas, 2015/688 karar sayılı ilamları da bu yöndedir.
Yine Asliye Ticaret Mahkemesince görevsizlik kararı ile Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilen ve Asliye Hukuk Mahkemesince bakılarak sonuçlandırılan yüksek Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 19/02/2018 tarih ve 2016/13291 esas, 2018/1260 karar sayılı, aynı yüksek Dairenin 11.12.2017 tarih, 2016/9849 esas, 2017/17383 karar sayılı ilamlarından Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.
Ayrıca Yüksek Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 14/06/2016 tarih ve 2016/2192 esas, 2016/6889 karar sayılı ilamı ve yine Yüksek Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 14/10/2015 tarih ve 2015/6858 esas, 2015/9208 karar sayılı ilamlarından anlaşıldığı üzere, adi ortaklığın tasfiyesi istemli davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakabilmesi için adi ortaklığın taraflarından en az birinin şirket olması ve istemin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgisi olması gereklidir.
HMK 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır.
HMK.nun 115. maddesine göre Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır.
Tüm bu nedenlerle mahkememizin görevsizliğine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görev dava şartı noksanlığından DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nın 20. Maddesi uyarınca MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE, görevli Mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNA, HMK’nun 20. Maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK 20.maddesi uyarınca süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak karar kesinleşmişse kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflardan birinin Mahkememize başvurarak dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi aksi takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
4-HMK 323/1-a, ğ madde ve bentleri uyarınca yargılama giderinden olan karar ve ilam harcı, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra davaya devam edecek olan İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmez ise talep halinde yargılama giderleri hakkında Mahkememizce karar verilmesine,
Dair HMK’nın 345/1. maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ve davalılar vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 06/06/2018