Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1217 E. 2020/176 K. 03.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1217 Esas
KARAR NO : 2020/176

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/10/2017
KARAR TARİHİ : 03/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia : Davacı vekili marifeti ile mahkememize ikame eylediği 31/10/2017 tarihli dava dilekçesinde, davalı ile— Değerlendirilmesi yönetmeliği kapsamında imzalanan sözleşme gereğince sunulan hizmeti vermemesinden ötürü davalıya ödediği bedelin iadesi için İstanbul Anadolu —.İcra Müdürlüğünün —- Esas numaralı takip dosyası ile icra takibine giriştiğini,davalının itirazı ile takibin durduğunu iddia ederek bu tutarın iadesini talep ve dava etmiştir.
Savunma :Davalı 28/12/2017 tarihli cevap dilekçesinde sözleşme kapsamında gereken hizmeti verme konusunda tüm yükümlülüğü yerine getirdiğini,davacının resmi kurumlarca talep edilen ve işin bitirilmemesine sebep olan çalışmaları davacının yapmadığını sözleşme kapsamındaki yükümlülüğünün bu nedenle yerine gelmediğini davalı şirketin hiçbir kusuru bulunmadığını, feshin haksız bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etniştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HKAKINDA TOPARLANAN DELİLLER :
1-)İstanbul Anadolu —-.İcra Dairesinin — Esas sayılı takip dosyası,
2-)Taraflar arasında akdedilen 24/08/2012 tarihli hizmet sözleşmesi,
3-)Toplantı İlanları ve toplantı tutnakları
4-)—– Genel Müdürlüğü Kayıtları,
5-)Proje Tanıtım Dosyası,
6-)Mail Kayıtları,
7-)—-Kayıtları,
8-)Bilirkişi Raporu
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava, taraflar arasında akdedilen 24/08/2012 tarihli sözleşmenin feshi nedeni ile sözleşme kapsamında yapılan ödemenin iadesi amacı ile girişilen İstanbul Anadolu —-.İcra Dairesinin — Esas sayılı takip dosyasında itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davanın niteliği gereği girişilen icra takibinin şekil şartlarına sıkı sıkıya bağlı bulunması nedeni ile mahkememizce öncelikle icra takip dosyası dava dosyası arasına alınmış, icra takip dosyasının tetkiki ile davacının davalı aleyhine 25/07/2017 tarihinde icra takibine giriştiği, davalıya —- tarihinde tebliğ edildiği, davalının takibe karşı 09/08/2017 tarihinde itirazlarını sunduğu, davalının borca itirazı üzerine icra takibinin 16/08/2017 tarihinde icra dairesince durmasına karar verildiği, davalının itirazı üzerine duran takipte iş bu davanın mahkememize ikame edildiği icra ve dava dosyasının incelenmesi ile genel dava şartlarının yanı sıra özel dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafından sözleşmede belirtilen süre bitiminde —– alınmadığı, işin tamamlanmadığı bu nedenle davalının kendisine ödenen avansın iadesinin gerektiği halde iadenin gerçekleşmediği iddia edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesine göre, kural olarak bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “İspat Yükü” başlıklı 190. maddesinde; “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Yasal düzenlemeler kapsamında somut olayda taraflar arasında akdedilen sözleşme de davalının danışman bulunduğu, sözleşmede belirlenen işleri yerine getirerek davacıya hizmet vermeyi üstlendiği, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri irdelendiğinde TBK 470 vd .maddeleri ile anlaşıldığı üzere eser sözleşmesi bulunduğu anlaşılmıştır.
Borçlar Kanunu’nun 117. maddesi uyarınca karşılıklı taahhütleri içeren sözleşmelerde borçluya yüklenemeyen nedenler dolayısıyla borcun ifası mümkün olmazsa borç ortadan kalkar. “Borçluya isnat olunamayan haller münasebeti nedeniyle borcun ifası mümkün olmazsa borç sakıt olur” yasa hükmüne göre imkansızlıktan söz edebilmek için imkansızlığın sözleşmeden sonra meydana gelmesi gerekir. Şayet imkansızlık sözleşmenin yapıldığı sırada veya bundan önce mevcutsa sözleşmenin butlanına neden olur.(BK.m.20 ).Doktrin ve Yargıtay uygulamasında imkansızlık, ortaya çıkış nedenine göre bazı ayrımlara tabi tutulmaktadır. Eğer ifa imkansızlığı sadece sözleşmenin tarafları bakımından değil aynı sözleşmeyi yapacak herkes için söz konusu ise buna “objektif imkansızlık”, yalnız sözleşmenin taraflarından birinin tutumundan doğmuşsa buna da “sübjektif imkansızlık” denilmektedir. İmkansızlık sözleşmeden sonra ve taraflardan birinin kusurundan kaynaklanmışsa bu durum “kusurlu imkansızlık” ve fakat tarafların kusuru olmadan meydana gelmişse “kusursuz imkansızlık” olarak adlandırılır. İmkansızlık borcu sona erdiren nedenlerden biridir. Borcun ifasının imkansız hale gelmesi, mücbir sebepten, bir başka ifade ile önlenemez nedenden kaynaklanabilir.
TBK 485 e göre: Eserin tamamlanması, iş sahibi ile ilgili beklenmedik olay dolayısı ile imkansızlaşır ise yüklenici, yaptığı işin değerini ve bu değere girmeyen giderleri talep edebilir.
İfa imkansızlığının ortaya çıkması iş sahibi kusurlu ise, yüklenicinin ayrıca da tazminat isteme talebi bulunmaktadır.
Davacı yasal düzenlemeler kapsamında davalının sözleşme ile üstlendiği işleri zamanında tamamlamadığını, davalının sözleşmeden kaynaklanan borcunu ifada temerrüde düştüğünü ve ifa imkansızlığı söz konusu ise buna davalının neden olduğunu sözleşmenin feshinin bu nedenle gerçekleştiğini, peşin olarak ödediği tutarı iadeye hak kazandığını ispat yükü altından bulunmaktadır.
Taraf iddia ve savunmaları kapsamında taraflar arasında 24/08/2012 tarihinde hizmet sözleşmesinin akdedildiği, sözleşme gereğince davalının —— sürecinin takibi işlerini davalının üstlendiği, sözleşme kapsamında davalı tarafından üstlenen hizmetler için davacı tarafından davalıya 36.000,00 TL ödeme yapılmasının kararlaştırıldığı, sözleşme kapsamında 14/09/2012 tarihinde davalıya 18.000,00 TL ödendiği, sözleşmenin davacı tarafından fesh edildiği noktalarında taraflar arasında her hangi bir çekişmenin bulunmamaktadır.
Taraflar arasında çekişme :davacının feshinin haklı bulunup bulunmadığı, davalının sözleşme kapsamında üstlendiği hizmetleri yerine getirmediği, davalının sözleşme kapsamında üstlenilen hizmetleri yerine getirip getirmemesinin hangi nedene dayandığı,ifa imkansızlığının söz konusu bulunup bulunmadığı,imkansızlık söz konusu ise imkansızlığın var olma zamanın ne olduğu,imkansızlığın meydana gelmesinde kusurlu yanın kim olduğu, imkansızlık fesih sonrası meydana gelmiş ise davacının davalıyı temerrüte düşürüp düşürmediği yönlerinde toparlanmaktadır.
Davalı tarafından somut olayda işlerin zamanın da tamamlanmamasının sözleşmenin 4.5.Maddesi gereğince davacının resmi kurumlarca talep edilen belgeleri davacının davalıya iletilmemesi nedenine dayandığı ileri sürülmüş mahkememizce davalı yüklenicinin ileri sürdüğü definin değerlendirilmesi için — konusunda uzman çevre mühendisinden teknik ve özel vakıaları değerlendirmek üzere rapor tanzimi talep edilmiş, bilirkişi tarafından ibraz edilen kök ve ek raporun değerlendirilmesi — kapsamında halkın katılımı toplantısının yapıldığı, gerekli yazışmaların yapıldığı, kapsam ve özel format belirleme toplantılarının da gerçekleştirildiği, sözleşme dışı işlerin davacı tarafından tamamlanmasının talep edildiği yine — sürecinin bu şekilde sonuçlanacağı bilgilendirmesinin yapıldığı, davacının üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediği, sürecin davacının tamamı ile kusuru nedeni ile sonlandığı, davalının sözleşme kapsamında temerrüde düşmediği bilirkişi raporunun denetimi ile anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı ile de davalı yüklenicinin sözleşme ile üstlendiği işlerin ifasında temerrüte düşmediği, davacının davalının temerrütüne dayalı sözleşmeyi feshinin haksız olduğu,davacının temerrüdü ve sözleşmeyi feshi nedeni ile ifanın imkansız hal aldığı anlaşılmış,bu nedenle de davacının sözleşme kapsamında davalıya yapmış olduğu peşin ödemenin ifasını talep edemeyeceği anlaşılmış diğer taraftan edimin ifasının imkansız hale gelmesi davacı kusurundan kaynaklandığından davacının davalıdan sözleşme kapsamındaki zararının giderilmesini talep edemeyeceği anlaşılarak davacı tarafından ikame edilen davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötüniyet tazminatı talebinin İİK 67 gereğince koşulları oluşmadığından REDDİNE,
3-Harçlar yasasına göre alınması gerekli 54.40 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 441,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 387,50 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-HMK 333. Maddesi uyarınca bakiye gider avansı ve delil avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa İADESİNE,
6-Davalı dava da vekil ile temsil edildiğinden karar tarihi itibari ile yürürlükte ——– gereğince belirlenen 3400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile vekil ile temsil olan davalıya ÖDENMESİNE,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK 345/1. maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.