Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1216 E. 2018/503 K. 22.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/1216 Esas
KARAR NO : 2018/503

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/10/2017
DAVA DEĞERİ : 172.492,89 TL
KARAR TARİHİ : 22/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Müvekkili şirketin elektrik dağıtım ve montaj sistemleri üreten — bir firma olduğunu, yaptığı iş çerçevesinde davalıya ürün sattığını, yaptığı ticari satışlardan dolayı 185.000 TL alacağından dolayı davalı tarafından müvekkiline çek verildiğini, bakiye alacağı için İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğünün— Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalı borçlunun borcun tamamına itiraz ettiğini, davalının yaptığı itirazın 18.432,58 TL’lik kısmının doğru olduğunu, ayrıca davalının icra takibinden sonra müvekkili şirkete 1.497,44 TL’lik mal iadesi yaptığını, bu bedel de düşüldükten sonra takip tarihi itibariyle vadesi gelen 172.492,89 TL’lik kısma yapılan itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin alacağının cari hesaptan kaynaklanan para alacağı olduğunu, BK 89/1 maddesi gereği para alacaklarının alacaklının ikametgahı mahkemesinde ödenmesi gerektiğini, faturaya dayalı başlatılan icra takibinde davanın aksi ilişkiyi kaubl ederek ödememe savunmasında bulunması halinde TBK 73.maddesi uyarınca yetkili mahkemenin davacının ikametgahı mahkemesi olduğunu, müvekkilinin adresinin İstanbul Anadolu Adliyesi yargı sınırları içinde kaldığını, buna göre icra takibinde yetkili icra müdürlüğünün İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü olduğunu, takibin doğru yerde açıldığını, yetki itirazının iptali gerektiğini iddia ederek; davalının İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğünün — Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 172.492,89 TL üzerinden iptaline, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle borçlunun bu bedel üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya aidiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Dava dilekçesi davalıya 09/11/2017 tarihinde tebliğ olunmuş, davalı davaya cevap vermemiştir.
DAVANIN TESPİTİ, DAVA ŞARTINA İLİŞKİN İNCELEME VE GEREKÇE:
1-Dava, satış sözleşmesinden kaynaklanan cari alacağın tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
2-Davaya konu İst. Anadolu — İcra Müdürlüğü’nün — esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine 192.422,91 TL asıl alacak için icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin davalıya 29.7.2017 tarihinde tebliğ olunduğu, borçlu vekilinin 4.8.2017 tarihli dilekçe ile yetkili icra müdürlüğünün yetkisine, asıl alacağa, borcun kaynağına, işlemiş faize, faiz oranına, vadeye, işleyecek faize ve borcun diğer tüm ferilerine itiraz etmiştir.
3-6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/1. maddesinde dava şartları sırasıyla sayılmıştır.
HMK.’nun 114/1-ç maddesi gereğince kesin yetki kuralı dava şartıdır. HMK.’nun 115. maddesi gereğince dava şartlarının mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir. İtirazın iptali davaları, icra takibine sıkı sıkıya bağlı olup, İtirazın iptali davasında yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibi, dava şartıdır.
İcra takibinde yetki kurallarının düzenlendiği 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesinin birinci fıkrasına göre “Para veya teminat borcu için takip hususunda HMK’nın yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur.”
Somut olayda, davacı şirket tarafından, satış sözleşmesinden kaynaklı alacaklarının tahsili için icra takibi başlatılmış olup takip borçlusu vekili tarafından kanuni süresi içerisinde yetkiye ve borca itiraz edilmesi sebebiyle takip durdurulmuştur.
İtirazın iptali davalarında, yetkiye itiraz olması durumunda mahkemece ilk önce bu hususun değerlendirilmesi gerekmektedir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uyuşmazlıkla ilgili “Sözleşmeden doğan davalarda yetki “ başlıklı 10. maddesi “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir” hükmünü ,“yetki sözleşmesi” başlıklı 17. maddesi ise “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler.
Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünü ihtiva etmektedir.
HMK m. 17’nin ikinci cümlesine göre, “taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır”. Bu hükme göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Diğer bir deyişle, aksi belirtilmediği sürece, HMK, yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin münhasır yetkili mahkeme olacağını kabul etmiştir. Bu şekilde yapılmış olan, yetki sözleşmesinin münhasır yetkili olacağı madde gerekçesinde de açıkça belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar. Buna göre, münhasır yetki sözleşmesinden kasıt, tarafların yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan mahkemeden başka bir mahkemede dava açılamaması üzerinde anlaşmalarıdır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı ile davalı arasında düzenlenen “Toptan Satış Sözleşmesi”nin 19. Maddesinde “ihtilaf halinde taraflar sorunun çözümü için İstanbul Merkez Mahkemelerinin mühnasır yetkisini kabul etmişlerdir.” denmek suretiyle İstanbul Mahkemelerinin yetkili olacağı belirlenmiştir.
Tacir olan taraflar arasında yapılan sözleşmedeki düzenleme dikkate alındığında, İstanbul Mahkemelerinin ve dolayısıyla İstanbul icra müdürlüğünün yetkisi münhasır yetki olup, bu nedenle icra takibinin İstanbul İcra Müdürlüğünde yapılması gerekir.
Hal böyle olunca mahkemece, yetkili icra dairesinde takip yapılmaması sebebiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yetkili yerde yapılmış icra takibi bulunmadığından HMK.nun 114 (1)ç maddesinin yollamasıyla HMK.nun 115(2). md. uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar yasasına göre alınması gerekli 35,90 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 1.983,64 TL peşin harçtan mahsubu ile fazla yatan 1.947,74 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin İlgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerine yapılan inceleme sonunda karar verildi. 22/05/2018