Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1203 E. 2022/529 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1203 Esas
KARAR NO: 2022/529
DAVA: Menfi Tespit (Alım Satım), İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/10/2017
KARAR TARİHİ: 28/06/2022
BİRLEŞEN — SAYILI DOSYASI
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/01/2018
KARAR TARİHİ: 28/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım), İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA İDDİA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı alacaklı tarafından, müvekkil davacı aleyhine—- Sayılı dosyasından ——— miktarında ilamsız icra takibi başlatıldığını, işbu takipte ödeme emrinin davacı yanın eski adresine tebliğ edilmek istendiğini, ancak müvekkilin o adreste ikamet etmemesi sebebiyle tebligatın muhtara bırakıldığı, davalı alacaklı tarafından, yapılan usulsüz tebligat ile kesinleşen takip dosyasında —– tarihinde usulsüz tebligatın yapıldığı adrese hacze çıkıldığının tespit edilmesi üzerine davacı yanın takibin kesinleştiğini öğrenmiş bulunduğunu, ilamsız icra takibine itiraz süresinin davacı yanca kaçırıldığı ve alacaklı davalı tarafa herhangi bir borcu bulunmaması sebebiyle işbu menfi tespit davasını açmak zaruretinin hâsıl olduğunu, takip dosyası incelendiğinde, —-karşılığı—miktarlı başlatılan takibin dayanağı olarak “Cezai Şarttan Doğan Alacak” açıklaması yapılmış olduğu ancak herhangi bir belge ya da sözleşme sunulmamış olduğu ve alacağın neye dayandığının belli olmadığını, davacı borçlunun——— hiçbir borcu olmadığı gibi ticari ilişkisinin de olmadığı bu bağlamda herhangi bir cezai şart borcunun olamayacağını, Davacı yan adına kayıtlı hali hazırda adi şirket ve tüzel kişiliğin mevcut olmadığını, davacı borçlunun davalı alacaklı İle doğrudan ya da dolaylı hiçbir borç alacak ilişkisinin bulunmadığını belirterek,——– esas sayılı icra dosyası bakımında müvekkili ——– borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVADA SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yana yapılan tebligatın hukuka aykırı olmadığı ve yapılan tebligatın geçerli ve usulüne uygun olduğu, davacı yan ile müvekkili şirket arasında —— tarihli “Satış Noktası Sözleşmesi” akededildiğini, anılan sözleşmenin takip dosya borçlusu —- tarafından ———-yetkilisi sıfatı ile akdedilmiş olduğu gibi, müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla da imzalanmak suretiyle sözleşmedeki edimlerin yerine getirilmemesi halinde müvekkil şirketin doğacak talep haklarından doğacak sorumluğun kabul edildiğini, bu sebeple davacı yanın müvekkil şirketle ticari ilişki içinde bulunduğunun açık bir şekilde görüldüğünü, sözleşme gereğince tarafların akdi imzalan ile yürürlüğe koydukları ve sözleşmenin başlangıcında belirtilen Tarihten başlayarak —– Yıl süreli ve —— olduğunu. Sözleşmenin özen borcuna İlişkin maddesi gereği davacı tarafın, davalı taraf olan —— ürünün satışlarını optimum seviyede yani haftalık en az ——– satışını gerçekleştirdiğini, ancak gelinen aşamada davacı tarafın sözleşmede belirtilen kota miktarlarına uygun satış yapmayarak özen borcuna aykırı davrandığını,——- miktarının çok altında ürün alımı ve satımını gerçekleştirdiğini, bu durumun ticari defter ve kayıtlar ile sabit olduğu, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine uyulmaması halinde davacı tarafın müşterek borçlu müteselsil kefil olarak —- ödeme günündeki ——— karşılığı cezai şartı ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, müvekkil şirketin davacı taraftan davaya konu icra takibi dolayısıyla alacaklı olduğunu, Davacının itiraz etmediği icra dosyasına dayanarak işbu dava ile borca ve ferilere İtirazının tamamen kötü niyetli ve alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik hareket ettiğinin açık olup, bu hususun müvekkil şirkete ait ticari defter ve kayıtları ile sabit olduğunu savunarak, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA İDDİA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında —- tarihinde davacı müvekkil şirketin üretmiş olduğu ve sözleşme süresince üreteceği ürünlerin satışı hususunda müşteri sıfatıyla davalı şirket——- Müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla da davaya konu takibin diğer borçlusu olan ——- sözleşme akdedildiğini, sözleşmenin akdedilmesinden sonra davalı şirketin sözleşme hükümlerine uygun satış rakamlarını yakalamayarak özen borcuna uymaması taraflarca imza altına alınan sözleşmede belirlenen kotanın yine sözleşmede belirlenen süre içinde satışının gerçekleştirilememesi üzerine sözleşmenin müvekkil şirkete tanımış olduğu haklar kullanılmak suretiyle cezai şart olarak belirlenen bedel sözleşmesinin taraflarından talep edildiğini, her ne kadar aynı sözleşmeden doğan borç için sadece sözleşmenin taraflarından biri olan davalı şirket adına borca itiraz edilmişe de; takipte sözleşmenin müşterek borçlu ve müteselsil kefili sıfatıyla takipteki diğer borçlu —-açısından borca itiraz edilmemiş takip —— yönünden kesinleştiğini, ancak bu sefer de hakkında işbu davaya konu takibin kesinleşmiş olduğu diğer borçlu——- adına da “borçlu olmadığının tespiti” için—-tarihinde ———— dosya ile “Menfi Tespit davası” ikame edildiğini, davaya konu takipteki borçlulardan birisi icra dairesine itiraz ederek borcu olmadığını, bir diğer ise menfi tespit davası açarak aynı takipten kaynaklı olarak borcu olmadığını iddia etme yoluna gittiğini, aynı sözleşmeden doğan borç sebebiyle açılan takibin borçluları farklı yasal yollardan da olsa aynı takibe aynı borca ve ferilerine başkaca yollarla itiraz ettiğini işbu sebeple aynı takibe itiraz eden ve sonuç olarak da aynı borçtan kaynaklı alacağın var olup olmamasının da tek bir sonucu olacağı da göz önüne alınarak ,HMK md. 30 uyarınca “usul ekonomisi ve yargılamanın seri ilerlemesi” hükümleri de gözetilerek, dosyanın ———- “Menfi Tespit” dosyası ile birleştirilerek aynı sözleşmeden kaynaklı olarak açılan takipte, borçluların borçlu olup olmadıkları irdelenerek hüküm kurulmasını talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; gerek müvekkili —– gerekse birleşen dosyanın davalısı müvekkili ———– davaya konu icra dosyasından usulsüz tebligat sonucu gerçekleştirilen haciz işlemi dolayısıyla haberdar olduklarını, dosya incelendiğinde, takibin her iki müvekkil adına başlatıldığı, müvekkili ——– adına usule aykırı şekilde takibin kesinleştiğinin görülmüş olup, hakkında takip kesinleşmeyen müvekkil ——- adına ise borçlu olmaması nedeniyle itirazda bulunulduğunu, müvekkilleri adına başlatılan İcra Takibinin ———– Doğan Alacak olarak başlatıldığını, ancak takibin temel dayanağı ile ilgili hiçbir belgenin dosyaya sunulmadığını, müvekkilleri aleyhine mükerrer icra takipleri başlatıldığını, bir tahrif edilen teminat senedindeki ——, diğeri cezai şart olmak üzere her iki takipte de —-alacağın —- kısmının takibe konu edildiği görülmekle, sözleşmede yer alan cezai şart miktarı ——sözleşme ile aynı tarihte verilen boş teminat senedi de —olup, teminat senedinin — icraya konulurken, bir de —– ilamsız takibin hangi maksat ile mükerrer takiplerde bulunulduğunun belli olmadığını, davalı/birleşen davanın davacısı huzurdaki davaya konu takiple mükerrer olarak müvekkilleri aleyhine ——- sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, mükerrer takibin sonradan alacaklı tarafından doldurulmak suretiyle teminat olarak verilen senede dayanılarak açılmış olup, takibin iptali amacıyla—- özel belgede sahtecilik suçu nedeniyle —– ve de müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti maksadıyla—- dava dosyalarının açıldığını, davalı tarafça ——- sayılı dosyasında verilen cevap dilekçesinde mükerrer takibe konu ettiği alacaklardan farklı olarak müvekkili şirket ———– reklam ödemesi adı altında yapılan bir yardımdan ve bu bedelin tahsili amacından söz edilmekte olduğunu, birleşen davanın davacısının haksızlığı ve yalnızca tahsilat için her yolu denediğini ve alacaklarının sebebini her dosyada farklı göstererek çelişkiye düştüğünü, müvekkilinin davalı tarafa sözleşmesel hiçbir borcu olmadığını, müvekkili —– Sözleşmesi uyarınca ifa yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, sözleşmenin süresinin —– yıl olduğunu, davacının sözleşmede yer alan cezai şartın bir kısmını takibe koyduğunu, ancak cezai şartın hangi husustan kaynaklandığı hakkında hiçbir açıklama yapmamış olduğunu, huzurdaki davanın açılması üzerine özen borcuna aykırılık iddiası olduğunun anlaşıldığını, davacı/karşı davalı şirketin özen borcunun giderilmesi adına bugüne kadar müvekkil şirkete tek bir İhtar ve ikaz göndermediğini, yaklaşık —- sonra icra takibine geçtiğini, sözleşmenin süre başlıklı —- maddesine göre sözleşmenin başlangıç tarihinden başlayarak —— özen borcu başlıklı —-göre müşterinin ———– bağdaşır bir şekilde optimum seviyede tutulmasını sağlayacağı, optimumdan kastın haftalık en az —– gerçekleştirmek olduğu, ceza şartı başlıklı——yazılı hallerle birlikte sözleşmenin diğer hükümlerine uyulmaması halinde müşterinin —–şeklinde olduğunu, öncelikle cezai şart hükmünde belirtildiği gibi ——- son cümlede yer aldığı şekliyle —- olduğunu, bunun dışında sözleşmenin davacının iddia ettiği gibi ———– değil,—– olduğunu, ayrıca haftalık ——olduğunu, ayrıca işbu sözleşmenin —– düzenlenmiş olması sebebiyle hukuka aykırı ve ve hüküm ifade etmeyeceği gibi cezai şart maddelerinin kesin ve net yazıldığını, geniş yorumlanarak istediği gibi ceza talep etmenin hukuka aykırı olacağını, sözleşmede kotayı doldurmadığı takdirde —— cezai tazminat ödeneceğine dair bir hüküm bulunmadığım, müvekkil şirketin sözleşmenin tüm edimlerini yerine getirmiş olup, ispatlanamayan bir cezai şarttan sorumlu tutulmasının mümkün olmayacağını savunarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla huzurdaki birleşen davaya konu——-sayılı dosyasına müvekkili tarafından yapılan vaki itirazların kabulü ile davanın reddine, en az %20 Kötü Niyet Tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin birleşen davanın davacısı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Asıl davanın genel haciz yolu ile başlatılan takipte borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğu, birleşen davanın ise genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ile takibin devamı istemine ilişkin olduğu, feshin birleşen dosya davacısı, asıl dosya davalısı tarafından haklı olarak gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, alacaklı davalı- davacının cezai şart alacağına hak kazanıp kazanmadığı, hak kazanmış olması halinde hak kazanılan cezai şart alacağının miktarının ne kadar olduğu hususlarının tespitinin gerektiği, asıl dosya davacısının kefaletinin geçerli olup olmadığı, asıl dosya davacısının ve birleşen dosya davalısının takip tarihi itibari ile davalıya borcunun bulunup bulunmadığının, bulunmuş olması halinde miktarının ne kadar olduğunun hususlarının tespiti gerektiği görüldü.
Davada taraf teşkili sağlanmıştır.
Birleşen dava ———- yasal hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
İcra dosyası —– sayılı dosyasının incelenmesinden, Davalı —– Davacı … aleyhine — tarihinde asıl alacak ———– ilamsız takipte ödeme emri başlattığı görülmüştür.
—–sayılı itirazın iptali davası, —- tarihinde verilen karar uyarınca ——- birleştirilmiştir.
Dosyaya kazandırılan bilirkişi raporlarında;
Bilirkişi heyeti tarafından sunulan —- tarihli raporda özetle;
Birleşen davada, taraflar arasındaki —– ——-Başlıklı Maddesi altında yer verilen —— tamamlanamamış olması sebebiyle, sözleşmenin B Süre a) hükmünün ihlal edildiği; somut olayda taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin niteliği dikkate alındığında özellikle ——bölümde yer alan “Müşteriye baştan bir defaya mahsus olmak üzere münhasır satış ve reklam yeri bedeli olarak ——— dahil —– fatura karşılığı ödenecektir” düzenlemesinde yer alan tutarın müşteriye ödendiğinin tespit edilmesi halinde ve de sözleşmede —- ceza şartı kararlaştırılmış olmasına rağmen birleşen davada davacının——– talepte bulunması sebebiyle sözleşmede yer alan cezai şart hükmünün içerik denetimi açısından dürüstlük kuralına aykırı olmadığının söylenebileceği; asık davada davacı yan söz konusu sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğundan birleşen davanın davalısı ile birlikte takip konusu tutardan müteselsilen sorumlu olduğu; menfî tespit talebinin kabule şayan olmadığı hususlarında görüş ve kanaat belirtilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından sunulan——- tarihli raporda özetle;
——-yıllarına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu,
———- yıllarına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu,
—- sahibi lehine delil niteliği bulunan ticari defterlerine göre; Davalı ——- alacaklı /borçlu olmadığı,
Davalı —– sahibi lehine delil niteliği bulunan ticari defterlerine göre; ————— borçlu/alacaklı olmadığı,
BİRLEŞEN DAVADA
Davacının davalının doldurulması gereken kotayı doldurmamasına rağmen çerçeve süre bittikten sonra dahi ürün vermeye devam ettiği, bu davranışa güven teorisi çerçevesinde bakıldığında ürün vermeye devam edilmesinin, ceza koşulu talebinde bulunmayacağı yönünde bayide haklı bir güven uyandırmış olabileceği, sağlayıcının bu davranışı MK md.2’de düzenlenmiş olan hakkın kötüye kullanılması hallerinden çelişkili davranış yasağına aykırılık teşkil ettiği, nihai takdir —— olmak üzere birleşen davada cezai şartın istenemeyeceği, Ancak —- aksi kanaatte olması halinde; birleşen davada davalı olan şirketin sözleşmede kararlaştırılan ——– sürenin bitiminde de doldurmadığı ve bu hususta taraflar arasında bir çekişme olmadığı, Bu durumda birleşen davada davacının talebinin kabulünün gerekeceği,
ASIL DAVADA
Sözleşmenin tamamı incelendiğinde, kefalet, garanti ya da müteselsil borçluluğa ilişkin net bir irade bulunmadığı, Bu nedenle taraf iradelerinin değerlendirilmesi ve sözleşmenin yorumlanması ile TBK m.19 çerçevesinde ———– sorumlu olup olmadığı ——— takdirinde olduğu, Sorumlu kabul edilecek ise sorumluluğun kefalet sözleşmesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği hususlarında görüş ve kanaat belirtilmiştir.
Bilirkişi tarafından sunulan ———- tarihli raporda özetle;
1—– taraflarının asıl davada davalı/birleşen davada davacı——- birleşen davada davalı —–olduğu; asıl davada davacı ——– borçlarına kefil olduğu;
2- Birleşen davada davalı ——– özen borcu altında düzenlenen haftalık asgari alım ——- uymadığı, bu nedenle sözleşmeye aykırılık oluştuğu ve cezai şartın talep şartlarının oluştuğu;
3- —– tarihinden ——- yılına değin sözleşmenin tarafları arasındaki ticari ilişkinin devam ettiği, tüm bu süre boyunca özen borcu altında tanımlanan———aykırı şekilde ———- yapılmasına rağmen cezai şart alacağı talep edilmeyip sözleşmesel ilişkiye devam edildiği, bu nedenle sözleşmenin mevcut işleyişinde herhangi bir aksaklık olmadığı yönünde güven uyandırıldığı, bir kere bu şekilde güven uyandırıldıktan sonra cezai şart alacağının talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılmasının alt görünümü olan çelişkili davranış yasağına aykırılık doğuracağı; bu nedenle davacı ——– —– artık cezai şart alacağını talep hakkı bulunmadığı;
4- Kefalet sözleşmesinden doğan borç fer’i nitelikte olup birleşen davada davalı —— karşı ileri sürülemeyen alacağın kefil sıfatını haiz asıl davada davacı ——— karşı da ileri sürülemeyeceği hususlarında görüş ve kanaat belirtilmiştir.
—— menfi tespit davasına konu edilen icra dosyasının,—— sayılı dosyasıdır. Bu takibin —– tarihinde açıldığı, İşbu davaya konu takip ise ——— dosyasıdır ve bu takip ——–tarihinde başlatılmıştır.
İşbu davanın konusu olan icra takibinin önceki tarihli takip olduğu nazara alınırsa, mükerrer takip iddiasının kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip bakımından ve ——— tarafından incelenmesi gerekmektedir.———– tarafından, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibin mükerrer bir takip olduğu sonucuna ulaşılmış ve menfi tespit davası kabul edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Asıl dava genel haciz yolu ile başlatılan takipte borçlu olmadığının tespitine ilişkin olup birleşen dava ise genel haciz yolu ile takiple ödeme emrine itirazın iptali ile takibin devamı istemine ilişkindir.
Birleşen davada Davacı — davalı ——ticari kayıt ve belgelerinin mali bilirkişi tarafından incelenmesi neticesinde;
Davacı Şirketin incelenen———-yıllarına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu,
Davalı Şirketin——–yıllarına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu,
—– sahibi lehine delil niteliği bulunan ticari defterlerine göre; Davalı —– alacaklı /borçlu olmadığı,
Davalı ——sahibi lehine delil niteliği bulunan ticari defterlerine göre; ——- borçlu/alacaklı olmadığı tespit edilmiştir.
——- tarihinde Asıl davada Davalı —- ile birleşen davanın Davalısı —— arasında —- akdedildiği, akdedilen sözleşmede Davacı —— Borçlu ve Müteselsil Kefil” sıfatı ile sözleşmeyi imzalamış olduğu bu konuda taraflar arasında uyuşmazlık olmadığı,
İşbu dava bakımından araştırılması gerekenin, sözleşme hükümlerine aykırı hareket edilip edilmediği; —-cezai şart talep etme hakkı bulunup bulunmadığı ve eğer bu yönde bir hakkı varsa —— ayrıca bu borçtan sorumlu olup olmadığıdır.
—- taraflarının asıl davada davalı/birleşen davada davacı —– ve birleşen davada davalı —–olduğu; asıl davada davacı .—– borçlarına kefil olduğu;
Taraflar arasındaki anlaşmaya —— satış noktası sözleşmesi uyarınca haftalık yaklaşık—— satması, böylece takribi iki yıllık bir sürenin sonunda —- bir satış rakamına ulaşması konusunda anlaşılmış, oysaki ———–satılarak bu rakamın önemli oranda gerisinde kalındığı, ürün satış kotasının tamamlanamadığı mali bilirkişi raporuyla anlaşılmıştır.
Birleşen davada; Davacının davalıya doldurulması gereken kotayı doldurmamasına rağmen çerçeve süre bittikten sonra dahi ürün vermeye devam ettiği, Satış ilişkisinin beş yıldan daha uzun bir süre devam etmiş olmasına rağmen cezai şartın talep edilmemiş olduğu, cezai şartın talep edilmesi için —- yılının beklendiği, davalıdan cezai şart talep edilmeyip ticari ilişkinin devam ettirilmesinin tercih edildiği, bu durumda cezai şartın talep edilmesi ve cezai şart alacağı istemiyle davaya konu ——–icra takip dosyasından icra takibi başlatılmış olmasının TMK m. 2’ye aykırı olduğu değerlendirilmiştir.
Asıl Davada; Kefalet borcunun fer’i bir borç olarak asli borca bağlı olduğu, Somut olayda cezai şart alacağını talep şartlarının oluştuğu, fakat aksi yönde uyandırılan güven nedeniyle bu alacağın ——— tarafından artık talep edilemeyeceği değerlendirildiğinden, kefilin borcunun da bu hukuki durumdan etkileneceği, artık asıl borçludan talep edilemeyen bir alacağın kefilden talep edilmesinin de mümkün olmadığı, bu nedenle davalı——– aleyhine de icra takibi yapılamayacağı değerlendirildiğinden, asıl davada davanın kabulüne, davacının ——— dosyasından Borçlu Olmadığının Tespitine, Birleşen Davada ise cezai şart talep edilme şartları oluşmadığı değerlendirildiğinden, Davanın ve tarafların şartları oluşmayan icra inkar ve kötü niyet tazminat taleplerinin Reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-ASIL DAVADA
Davanın kabulüne, davacının ———sayılı dosyasından BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-BİRLEŞEN DAVADA
-Davanın REDDİNE,
3-Tarafların şartları oluşmayan icra inkar ve kötü niyet tazminat talebinin reddine,
ASIL DAVA YÖNÜNDEN
1-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 4.880,61 TL harçtan, davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.220,16 TL harcın mahsubu ile arta kalan 3.660,45 TL harcın davalı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
2-Davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.220,26 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 1.958,40 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı vekili lehine 2022 yılı AAÜT göre hesaplanan 10.088,24 TL vekalet ücretinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN
1-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70 TL harçtan, davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.220,16 TL harcın mahsubu ile fazladan yatırılan 1.139,46 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı vekili lehine 2022 yılı AAÜT göre hesaplanan 10.088,24 TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
4-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 345/1.maddesi uyarıca tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ———- Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/06/2022