Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1194 E. 2018/1026 K. 25.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/1194
KARAR NO : 2018/1026

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 12/07/2013
KARAR TARİHİ : 25/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dillekçesinde; Davalı şirketin ……. nin taşeronu olduğunu müvekkilinin de davalı şirketin alt taşeronu olduğunu, ……….. nin davalının ……mevkindeki işi için 12 blok binanın kaba inşaatını 1 adet otoparkı tüm sitenin bahçe, perde duvarını tüm işçilik malzemesi kendisine ait olmak üzere tamamlayarak bitirdiğini, müvekkilinin edimini yerine getirdiğini, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, davalı borçlu hakkında İstanbul Anadolu …….İcra müd. 2012/11979 esas nolu dosyası ile takip yaptıklarını, takibe itiraz etmesi üzerine durduğunu bildirerek itirazın iptali ile takibin devamı ile icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; 04/01/2011 tarihli ibraname gereğince davacıya hiçbir borçlarının bulunmadığını, davacı ile aralarında herhangi bir ticari ilişkinin söz konusu olmadığını, davacı şirket yetkilisi tarafından imzalanan iş bitirim sözleşmesinde davacı 2.504.395,00 TL hak edişinin tamamını tahsil ettiğini ve müvekkil firmadan hiçbir alacağı kalmadığını açıkça belirttiğini. Bu tarihten sonra davacı şirketle müvekkili arasında herhangi bir bir ticari ilişki söz konusu olmadığını, aradan 2,5 sene geçtikten sonra iş bu belgeleri vaatlerle imzaladım şeklinde beyanlarla müvekkilinden alacağı olduğunu iddia etmesinin hukuki dayanağı bulunmadığını, TBK 132 maddeye göre “borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibraz sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” dilekçe ekinde sunulan iş bitirim sözleşmesine göre davacı tarafından müvekkilinin ibra ettiğini, davacının ibranamenin aksini yazılı ile ispat etmesi gerektiğini, ibranamede miktar ve tarih açıkça belirtildiğini, ibraname, davacı şirket yetkilisi tarafından el yazısı ile yazılarak kaşe üzerine imza hemde açıca imza şeklinde imzalandığını belirterek davanın reddine, davacının alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini yargılama ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz 10/02/2015 tarih …. Esas …Karar sayılı kararı gereğince yapılan yargılamada taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu ve davacının iş bedeli alacağının doğduğu kabul edilmiş, davalı tarafından ibraz edilen ibraname nazara alınmaksızın davanın kabulüne ve icra inkâr tazminatına karar verilmiş, anılan karara davalı vekili temyiz etmiş ve dosya temyiz incelemesi için Yargıtaya gönderilmiştir.
Yargıtay 13/10/2016 tarih …. Esas …. karar sayılı ilamı ile, ” Gerçekten de davalı tarafından icra takibine itirazda icra dosyasını, bilahare dava açılmasından sonra dava dosyasına sunulan 04.10.20016 tarihli “İş Bitirim Belgesi” başlıklı belgenin incelenmesinde; alacağın kalmadığı beyan edildiği gibi aynı belge üzerine “……. 04.10.2011 ………” şeklinde yazıldığı ve davacı şirketin kaşesinin ve imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi ile taraflar arasındaki ticarî ilişkinin bu belgenin düzenlendiği 04.10.2011 tarihinde sona erdiği de belirlenmiş bulunmaktadır. Bu belge niteliği itibariyle ibraname niteliğinde olup, sıhhatli olması durumunda borcu sona erdiren belge niteliğindedir. Ne var ki bu belge mahkemece yeterli ve yasaya uygun şekilde değerlendirilmemiş, tüm belgeler birlikte değerlendirildiğinde ve tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, takip tarihi itibariyle mercedes marka aracın davacıya teslim edildiği ve buna göre davacının alacaklı olduğu gerekçesi ile ibraname niteliğinde bu belgenin nazara alınmadığı anlaşılmakta olup, varılan sonuç usul ve yasaya aykırı olmuş kararın bozulması uygun bulunmuştur.
O halde mahkemece yapılaması gereken iş; davalı tarafın aşamalarda dayandığı 04.10.2010 tarihli “İş Bitirim Sözleşmesi” başlıklı belgenin gerektiğinde aslının ibrazı için 6100 sayılı HMK’nın 216. maddesi hükmü gereğince davacı tarafa uygun süre verilip belge aslının ibrazının sağlanması, belgenin doğruluğu ve sıhhati gerektiğinde taraflar HMK’nın 169 ve devamı maddeleri hükümleri gereği isticvap edilmek ve imzaya itiraz edilmesi halinde bilirkişi incelemesi yaptırmak, alınacak rapora itiraz edilmesi halinde adlî tıp kurumundan rapor alınmak suretiyle araştırılmalı ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibaret olmalıdır. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına Bozulmasina ” karar verilerek dosya mahkememize iade edilmiş, mahkememizce bozmaya uyulmasına karar verilmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İstanbul Anadolu …….İcra Müdürlüğü’nün 2011/11979 Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davacının 24.07.2012 tarihinde 248.752,56 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren %16 reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği, ödeme emrinin davalıya 22.08.2012 tarihinde tebliğ edilip süresinde 23.08.2012 tarihinde borca itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu ve 1 yıllık yasal süresi içerisinde itirazın iptâli davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi Mali Müşavir ……. ait 14/04/2014 tarihli raporda; Davacı şirket ile davalı şirketin ticari defterlerinin TTK ya uygun tutulmadığı ve taraflar lehine delil niteliği taşımadığını, davacı ve davalının defterlerine göre takip tarihinin 24/07/2012 itibarı ile; davalının ……. şasi nolu aracı davacıya teslim ettiği, edimini yerine getirdiği kabul edildiği taktirde 53.752,56 TL alacaklı olduğu, davalının ……. yukarıda şasi numaralı aracı davacıya teslim etmediği edimini yerine getirmediği taktirde ise 248.752,56 TL alacaklı olduğunu belirtilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davalı tarafın aşamalarda dayandığı 04.10.2010 tarihli “İş Bitirim Sözleşmesi” başlıklı belgenin aslının ibrazı sağlanmış, belgenin davacı şirket temsilcisi tarafından imzalandığı davacı tarafça da kabul edilmiştir.
Dava dosyasına sunulan 04.10.2016 tarihli “İş Bitirim Belgesi” başlıklı belgenin incelenmesinde; alacağın kalmadığı beyan edildiği gibi aynı belge üzerine “Hiçbir Alacağım Kalmamıştır. Okudum. İmzaladım. 04.10.2011….. şeklinde yazıldığı ve davacı şirketin kaşesinin ve imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesi ile taraflar arasındaki ticarî ilişkinin bu belgenin düzenlendiği 04.10.2011 tarihinde sona erdiği de belirlenmiş bulunmaktadır. Bu belge niteliği itibariyle ibraname niteliğinde olup, borcu sona erdiren belge niteliğindedir. Dosyaya sunulan 04.10.2016 tarihli “İş Bitirim Belgesi” başlıklı ibranamenin aksine alacağın varlığına delalet eden başkaca bir delil bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harçtan peşin yatırılan 3.004,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.968,50 TL nin davacıya İADESİNE,
3-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden toplam 20.875,15 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA ÖDENMESİNE,
5-Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin huzurunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.