Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1188 E. 2021/398 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1188 Esas
KARAR NO: 2021/398
DAVA : Tespit ve alacak
DAVA TARİHİ : 24/10/2017
KARAR TARİHİ: 11/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tespit ve alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin —— tarihinde davalı şirketle ticari satım anlaşmasına varmış olduğu, halihazırda taraflarca yapılan sözleşmelerin karşılıklı olarak fesh olduğu, cari hesap mutabakatı tesis edilemediği, müvekkil şirketin mutabakat sağlamak hususunda gerek mail gerek mutabakat yazıları yolladığı lakin davacıdan yanıt alamadığı, taraflarınca —— yevmiye nolu borcun ödenmesine ilişkin ihtarname keşide edildiği, söz konusu ihtarnameler sonucu davalının bir kısım ödemeler yaptığı taraflar arasında ticari ilişki devam ettiğinden dolayı , hesap mutabakatı tesis edilemediği , bunun üzerine —- ihtarname keşide edildiği, söz konusu ihtarnameye ——— gönderilmediği yönünde gerçeği yansıtmayan beyanda bulunulduğu, aynı ihtarnamede belirtilen borcu kabul anlamına gelmemek kaydı ile hesap özetinin taraflarına gönderilmesinin istediği, bu sebeple karşı yanın şirket merkezinde toplantı düzenleyip hesap özetlerini karşılıklı alıp-vererek mutabakat yoluna gidilmiş olunsada yine söz konusu mutabakat girişimlerinden sonuç elde edilmediği, davaya konu alacağın belirlenememesinin müvekkil şirkete ciddi zarar vermekte olduğu belirtilerek,
Fazlaya ilişkin haklan saklı kalması kaydı ile müvekkil şirketin davalı şirketten olan alacağının tespiti ve tespit edilen alacağın davalı şirketten tahsiline aynı zamanda yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesini vekaleten talep etmişlerdir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davada mahkemenin yetkili olmadığı,davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilmesi mümkün olmayıp hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiği, huzurdaki davanın belirsiz alacak olarak ikame edilebileceğinin kabulü halinde dahi; 6100 sayılı HMK’nın 107. Maddesi tahtında davacıya dava değerini belirtmesi ve eksik harcın tamamlanması amacı ile kesin süre verilmesi gerektiği, dava konusu alacağın mücerret bir alacak tanımına ilişkin olmakla birlikte hak kaybına mahal vermemek adına zamanaşımı defi doğrultusunda da huzurdaki davanın reddini talep ettikleri, müvekkil şirketin davacı şirkete borcunun bulunmadığı, aksine müvekkil şirkte davacı şirketten —— tutarında alacaklı olduğu, mevzuat hükümleri doğrultusunda ispat yükü, yasada aksine bir hüküm bulunmadığı müddetçe iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak/haklar çıkaran tarafa ait olduğu, davacının dava dilekçesinde yer alan deliller kısmında hesap dökümüne ve faturalar delil olarak yer vermediği gibi davalı müvekkilden alacağı olduğuna ilişkin somut bir dayanak dosyaya sunamadığı belirtilerek , nihayetinde usule ve esasa ilişkin itirazları doğrultusunda huzurdaki haksız davanın reddine , yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini bilvekale arz ve talep etmişlerdir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPARLANAN DELİLLER ;
1-Taraflar arasında akdedilen —-
2—– yevmiye sayılı ihtarnamesi,
3- —- yevmiye sayılı ihtarnamesi,
4-Davacı ile dava dışı —- tarihli sözleşme,
5-Taraf Ticari Defter ve Kayıtları ile uzantısı —-
6-Mali Müşavir Bilirkişi Raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava,taraflar arasında dair akdedilen mal temini ve teslimi hususunda sözleşmeye dayalı kurulan açık hesap ilişkisinde muhtelif tarihli faturalar nedeni ile alacağın tespiti ve tahsili istemine ilişkindir.
Açık hesap ilişkisi; önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen, taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde, taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK.’ndaki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel hüküm ihdas edilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
Doktrinde fatura; satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir. Nitekim “bir akdin icra safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir. Kaldı ki icabı reddetmemek kabul niteliğinde de değildir.—-
Yine fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. —–
Davacının iddiaları ve davalının savunmaları bu esaslarda incelendiğinde davaya konu açık hesabın konusu teşkil eden faturalardaki isteminin haklılığını davacının davalıdan sadır irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle veya tarafların ticari defter ve kayıtları gibi kesin deliller ile ispat yükünü yerine getirmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK’nın 222. maddesinde yer almaktadır. Yasal düzenlemeye göre;
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için,diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmış olması gerekir. Diğer tarafın 2.fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defter sahibi lehine delil olarak kullaılamaz. —
Davacı ile davalı arasında—–düzenlenmiştir, sözleşmenin konusu; davacının, davalı şirkete mal temin ve teslimi, davalının da bu mal bedellerini ödemesi hususunu kapsamaktadır.
Sözleşmenin 20.maddesinde; davalı şirket tarafından davacı şirkete yapılacak ödemeler, vade dolumunu takip eden ilk Ödeme gününde davalı şirket tarafından yapılacaktır. Ticari Şartlar anlaşmasında aksine bir hüküm yoksa söz konusu ödemenin, davalı — ait———yapılacaktır.
Davacının, davalı şirkete —-sayılı ihtarnamede, —- tarihi itibariyle kayıtlarında alacağın —– vadesi geçen can hesap alacağının bulunduğu, aynı zamanda şirket kayıtlarında da muhatap şirketin vadesi geçen cari hesap borcunun —- görüldüğü, bahsi geçen borcun, tebliğden itibaren — içinde ödenmesi bildirilmiştir.
Davalı şirketin, —, davacı şirkete keşide ettiği —- yevmiye sayılı cevap ihtarnamesinde; muhatap şirket muhasebe yetkilisi —– yapılan —- rağmen talep edilen hesap özetinin şirkete gönderilmediği, ayrıca mutabakat teklifine de cevap verilmediği, şirket kayıtlarının karşılaştırılması amacıyla hesap özetinin gönderilmesinin gerektiği yönünde cevab-i ihtarnamenin keşide edildiği anlaşılmıştır.
Tarafların tacir olması nedeni ile ticari defter ve kayıtlar kesin delil teşkil ettiğinden taraf ticari defter ve kayıtlarının ve faturalarının tertibinin yerinde olup olmadığının belirlenmesi amacı ile mali müşavir bilirkişiden hizmetin verilip verilmediği hususunun tespiti noktasında rapor tanzimi istenilmiştir. Dava dosyasına rapor ibraz eden —— tarafından kaleme alınan kök raporda;
-Taraflar arasında, davacı şirket tarafından davalıya mal temini ve teslimi hususunda yazılı sözleşmeler imzalandığı,
-Davacının bu sözleşme kapsamında, davalı yirkete —- yevmiye sayılı ihtarname göndererek, cari hesap alacağının — olduğu, bu tutarın— içinde ödenmesinin istenildiği,
-Davacının —-yıllarına ilişkin ticari defterlerin incelendiği, davalı taraftan, dava tarihi itibariyle bakiye — alacaklı olduğunun tespit edildiği, 
-Davalı şirketin—– yılı ticari defterlerin incelendiği, davalının, davacı şirkete borcunun olmadığı, bilakis davacı şirketten bakiye — alacaklı olduğunun tespit edildiği,
-Taraf defter kayıtları arasında,—– farklılık görüldüğü,
-Yapılan değerlendirme sonucunda, davacının ticari defter kayıtlarında görünen —- alacağı, usulen kanıtlayamadığından, alacağın tespitine varılamadığı yönünde raporun tanzim edildiği görülmüştür.Taraf vekillerine raporun ayrı ayrı tebliğ sonrasında ;
Davacı itirazında:
a-Bilirkişi raporunda, irsaliye ve depo tutanaklarının olmaması veya imzasız oluşu yönünde görüş bildirilmiş ise de sözleşmeye göre bağlayıcı olduğunu,—- geldiğinde irsaliye veya depo tutanağının olmaması durumunun faturanın işlenmeyeceği anlamına gelmeyeceğini, kesilen fatura iade edilmediğine göre tüm faturaların kabul edilmiş sayılacağını,
b-Dava konusu edilen yıllarda, malların ——- firması aracılığıyla davalı tarafa gönderildiğinden, ilgili irsaliye ya da teslim tutanaklarının bu firmadan temin edilebileceğini,
c-Davalı şirketin borç/alacak bakiyelerini gösteren muavin defter kaydını sunmadığını, sunduğu kayıtların—- başlangıç tarihli hesap özeti olduğunu,
d-Davacı defter kayıtlarına göre —- itibariyle borç bakiyesinin —- olduğunu, bilirkişi raporunda — bakiye üzerinden hesaplama yapıldığını ve bu bakiyenin de davalının defter kayıtlarından alındığını, oysa davalının —– tarih öncesine ait sunulan cari hesap kaydının bulunmadığını, bu tarih öncesinin de incelenmesi gerektiğini, beyan etmiştir.
Davalı itirazında:
a-Bilirkişi raporunda, neye istinaden davalı şirketin defter kayıtlarının davalı aleyhine delil olarak kabul edildiği hususunun anlaşılamadığını, zira davalı şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu,
b-Davalı şirketin davacı şirkete — bulunduğu hususu bilirkişi raporunda belirtilmiş ise de, bu hususun eksik incelemeye dayalı olduğunu, zira — arasındaki kayıtlar karşılaştırıldığında, davacının defterinde — tarihli davalı ödemesi —-davalının defterindeki ödemesinin —– olduğunu, arada — fark bulunduğunu, davalı, ödemesini —olarak yaptığını ödeme belgesiyle kanıtlayamadığından davalı ödemesinin — olarak kabul edildiğini, halbuki ekte yer alan ——- ödeme dekontu incelendiğinde, yanlar arasında tanzim olunan ve davacının da kabulünde olan ücret kesintisi gereği gerekli ödemelerin davacıya eksiksiz olarak ödendiğini,
c-Yine davalının defterinde — tarihinde davacı şirketle —- yapıldığı ve fatura kesildiğinin görüldüğünü, müvekkil şirketin bu ödemeyi kanıtlayamadığı iddia olunmuş ise de ekte yer alanr —–belgesi incelendiğinde haklılığın sübut bulacağını,
d-Bilirkişi raporunda yer verilen ödeme kayıtları arasındaki farklılığın, davacı ile dava dışı——-firması arasında akdedilen sözleşme tahtında alınan hizmetten kaynaklandığını, davacı şirket tarafın ödeme tutarlarının ticari defterine hatalı İşlendiğini, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını beyan etmiştir.
Tarafların rapor içeriğine yönelen itirazlarının rapor içeriğinde açıklanmayan eksik kalan hususlara ilişkin bulunduğu anlaşılmış bu nedenle bilirkişiden ek rapor alınması cihetine gidilmiş ve bilirkişi tarafından tanzim edilen ek raporda;
Tarafların ticari defter ve kaydı arasında farkın —- olduğu zira davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan —- davalının ise davacıdan — alacaklı bulunduğu bildirilmiştir.
Taraf ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi ile Davalının — tarihi itibari ile davacıya bakiye borcunun — olduğu davalı kayıtlarının tetkiki ile bilirkişi tarafından Mahkememize bildirilmiştir.
Davacı şirketin ise aynı tarihte davalı şirketten alacağı ise davacı ticari defter ve kayıtlarına göre —- bulunmaktadır.
Bu nedenle de —- tarihi itibari ile taraf ticari defter ve kayıtları arasında —- tarihi itibari ile farkın —– bulunduğu anlaşılmıştır.
Yine dava doyası kapsamına ibraz edilen ticari defter ve kayıtlara göre taraflar arasındaki açık hesap ilişkisinin devamında taraf ticari defter ve kayıtları arasında ödeme farkının tüm yıllarda —–bulunduğu anlaşılmıştır.Davalı tarafından ise ödeme farklılığı bulunan tutar için ticari defter ve kayıtlarda yer verilen ödeme hususunu teevsik eder her hangi bir bilgi veya belge Mahkememize ibraz edilemediğinden ve davalının ticari defter ve kayıtlarındaki ödeme tutarlarını davacı ticari defter ve kayıtları ile doğrulanmadığından davalının fark ödemeye ilişkin kayıtlarına itibar edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Ödemeye ilişkin farkın —– arasında devam eden açık hesap ilişkisinden kaynaklandığı anlaşılmış ve davalı vekili tarafından ödeme farkının dosya kapsamında bulunan davacı ve dava — arasında akdedilen —–davalı ödemelerinden — alacağının kararlaştırıldığı,bu sebeple sözleşmenin tertibi tarihi sonrasında — tarihli ödemelerde doğan — kısma isabet eden farkın davacının —– düzenlediği sözleşmenin 5.Maddesideki bu komisyon ücretinden kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Davalının incelenen ticari defter ve kayıtlarında ise —– bedelinin davacı şirket tarafından davalı şirkete yansıtıldığı,davalının ise komisyon bedellerini kabul etmeyerek ödenecek toplam matrah üzerinden deftere kaydettiği anlaşılmıştır.Oysa bu noktada taraflar arasında akdedilen yazılı anlaşma veya teamül bulunmamaktadır. Yine davacı ile —- akdedilen sözleşmenin öncesinde— yıllarında davalı şirketin ödeme farkının — olduğu bu şekilde davalının —- davalı lehine değerlendirilmesi ile dahi davalının — davacıya borçlu bulunduğu anlaşılmıştır.
Yine davalının dava dosyası kapsamına alınan—- yılında davalının davacıdan —adet fatura aldığı ve bu faturaların– dahil toplam değerinin— olduğu buna karşın davacının– yılında tanzim ettiği fatura sayısının — olduğu bu şekilde —yılında davacının davalı aleyhine keşide ettiği faturalardan — farkın oluştuğu anlaşılmış bu faturalardan davalı kayıtlarına sirayet eden fatura bedelinin —- bulunduğu anlaşılmıştır.
Bu şekilde davacının davalıdan olan toplam alacağının davalı kayıtlarına göre —– açık hesap ilişkisinde teslim edilen maldan doğan alacağının bulunduğu, davalı ödemesinin ise —- bulunmasına göre davacının talebi ile bağlı kalınarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1——-tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
2A-Alınması gerekli 6.259,47 TL harçtan peşin alınan 1.647,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.612,47 TL’nin davalılardan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
2B-Davacı tarafından yatırılan 1.647,00 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
3-Davacı tarafça yargılama devamında sarf edilmiş, toplam 3.002,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 2021 yılı AAÜT uyarınca belirlenen 12.655,17 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca ——–Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 11/06/2021