Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1125 E. 2018/907 K. 05.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL ANADOLU
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/2 Esas
KARAR NO : 2018/900

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 02/01/2018
KARAR TARİHİ : 05/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün —- numaralı sicil esasında kayıtlı bulunan davalı şirketin ortağı olduğu, gördüğü lüzum üzerine ve şirket ortaklığının gerek resmi gerekse de özel işlerinde sıkıntı doğurduğundan adı geçen şirketin ortaklığından ayrılmaya karar verdiğini, iş bu keyfiyetini adı geçen şirket yönetimine ortaklarına yazılı veya sözlü ulaşamadığından dolayı bildiremediğini, yasada öngörülen prosedürün gerçekleştirilmesi amacıyla şirket genel kurulunun olağanüstü toplantıya çağırılmasını şirket yönetimine ve ortaklarına ulaşamadığından bildiremediğini, ortaklıktan ayrılmasını gerektiren haklı nedenleri bulunduğunu, davalı şirket ortaklığından ayrılmasına izin verilmesini, mahkeme masrafları ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı şirkete tebligat usulünce yapılmış, davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, haklı nedenle şirketten çıkma istemine ilişkindir.
Davanın dayanağı 6102 sayılı TTK’nin 638. Maddesidir. TTK’nin 638/2. Maddesi “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” hükmünü haizdir.
Davacı, 27/06/2018 tarihli ikinci celsede”ortaklık payı istemediğini” beyan etmiştir.
Buna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-TTK’nin 638/2. Maddesi uyarınca davacının ortaklıktan çıkmak için haklı sebeplerinin olup olmadığı,
b-Davacının ortaklıktan çıkmasına izin verilmesi gerekip gerekmediği noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Taraf delilleri toplanarak konusunda uzman bilirkişi kurulundan raporlar alınarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Davalı şirket müdürlüğüne İlk 25 yıl için Şirket dışından Adem Yılmaz’ın ahzu kabz yetkisiyle münferit imzası ile temsil vc ilzama yetkili kılındığı tespit olunmuştur. Bu karar 14/06/2011 tarihinde tescil edilmiş olup, bu tarihten itibaren ilk 25 yıl için yani 14/06/2035 yılına kadar şirket müdürlüğüne davalı şirket dışından —- seçilmiştir.
Davacı …, davalı şirketin kurucu ortağı değildir. Davalı şirketin 100.000,00 TL’lik Kuruluş Sermayesinin 98.000,00 TL’lik kısmı —-‘a, 2.000,00 TL’lik kısmı ise —-‘a ait iken, — 43.000,00 TL’lik hissesini Şirket dışından —-‘e devretmiştir.
Diğer Kurucu ortak —- ise sahip olduğu 2.000,00 TL’lik hissesinin tamamını Kartal —-Noterliğinden 06/09/2011 tarih ve —- sayı ile tasdikli Hisse Devir ve Temlik sözleşmesi ile Şirket dışından Davacı …’e devir ederek ortaklıktan ayrılmıştır. Bu devir işlemi davalı Şirketin 10/09/2011 tarihli Ortaklar Genel Kurulu toplantısında kabul edilmiş,— tarihinde tescil edilerek Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin —- tarih ve 7907 sayılı nüshasında yayınlanmıştır.
Yapılan incelemeler sonucunda, davalı Şirketin temsil kararı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin — tarih ve 7840 sayılı nüshasında yayınlanmış olup, bu İlanın dışında ek işyeri açılışı, ortak değişikliği ve işyeri nakli dışında TTK m. 617/1 gereği her yıl yapılması gereken olağan genel kurul toplantılarının yapılmadığı veya tescil edilmediği tespit edilmiştir. Dolayısıyla şirketin faaliyetleri, kar-zararı hakkında veya kâr dağılımı hakkında toplantı yapılmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca İstanbul Ticaret Odasının davalı Şirketin Sicil kaydına ilişkin internet sayfasında “Kanun gereği üyeliği askıya alınmıştır. Karar Tarihi —-” kaydı bulunmaktadır. Bununla bağlantılı olarak İstanbul Ticaret Odası Bilgi Bankası’nın davalı şirkete ilişkin — tarihli “Firma Sicil BilgiIeri”nde “Firmanın Dosyasında Takyidat Bulunmaktadır.” ibaresi yer almaktadır.
Dava dosyası incelendiğinde, davacı —-‘in davalı Şirkete Gebze —- Noterliğinden 11/12/2017 tarih ve —- sayı ile “ortaklıktan ayrılma isteği”ni belirten ihtarnameyi gönderdiği, fakat bu ihtarnamenin muhatap Şirketin adresinde faal olmadığından bahisle çıkış merciine iade edildiği tespit edilmiştir.
Davacı …’in delil listesi ekinde dava dosyasına SGK dökümlerini, şirket kayıtlarını, Vergi borcunu gösteren belgeleri, şirket müdürü —- hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı şikayet başvurusunu ve İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin—– Esas ve —- Karar No’lu gerekçeli kararın bir nüshasını eklediği tespit edilmiştir. Anılan karar uyarınca lisansız bilgisayar programı kullanmaktan dolayı davacı beraat ederken, davalı şirket müdürü —- adli para cezasıyla cezalandırılmış, ancak hükmün geriye bırakılmasına hükmedilmiştir.
Duruşmanın 27/06/2018 tarihli ikinci celsesinde, davalı Şirkete ait dava konusu uyuşmazlıklara ilişkin tüm yasal defterlerin ve dayanaklarının, ayrıca diğer ilgili tüm evrak vc belgelerin inceleme gününde hazır bulundurulması ihtarı tebliğ edilmiş, ancak davalı şirket ihtara rağmen şirketin kayıt ve ticari defterlerini inceleme gününde hazır bulundurmamış, Mahkememize de herhangi bir evrak sunmamıştır.
TTK m. 638/1 uyarınca şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir. Bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir. Ancak somut olayda, davalı şirketin sözleşmesinde bu yönde bir düzenlenme öngörülmemiştir. Bununla birlikte TTK m. 638/2 uyarınca her ortak haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Yani, çıkma hakkı Mahkemeye başvurularak dava açma yoluyla kullanılabilir. Böyle bir durumda haklı sebebin var olup olmadığına mahkeme takdir eder. Çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığım Mahkeme değerlendirecektir. Nitekim yüksek Yargıtay 11. HD.’nin 03.02.2015 tarih ve 2015/15047 E. 2015/1168 K. sayılı kararında “Anılan maddede ortağa haklı sebeplerin varlığı halinde çıkma davası açabilme olanağı tanınmıştır. Bu nedenle, çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığım mahkeme değerlendirecektir” demek suretiyle bu esası vurgulamıştır. Mahkemenin çıkmaya ilişkin kararı, dava tarihinde değil, kararın kesinleştiği tarihle geçerli olur ve Şirket ile ortak arasındaki hukuki ilişkiye son verir.
Çıkmanın en önemli sonucu olan ayrılma akçesi, TTK. madde 641 ve madde 642’de düzenlenmiştir. Ayrılık akçesi TTK’nin 641. maddesinin birinci fıkrasında “Ortak şirketten ayrıldığı takdirde esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkına haizdir” diye yazmaktadır. Bu kanunla getirilen yenilik ayrılma akçesinin ayrılan ortağın esas sermaye payının “gerçek değerine uyması” gerekliliğidir.
Bu genel açıklamalar doğrultusunda somut olay incelendiğinde; davacı, davalı şirketten çıkma talebine ilişkin bir süredir şirket yönetimine ve ortaklarına ulaşamamasını ve şirket ortaklığından dolayı gerek resmi ve gerekse özel işlerinde ınaddi sıkıntı yaşadığını ileri sürmüştür.
Gerçekten, yine davacı tarafından davalı şirkete daha önce gönderilen ihtarname davalı şirket ticaret sicilinde kayıtlı adresinde bulunamadığından davalı şirkete tebliğ edilememiştir. Mahkememiz tarafından davalı şirkete gönderilen tebligatlar da aynı gerekçeyle Tebligat Kanunu m. 35 uyarınca tebliğ edilmiştir. Davalı Şirket davaya cevap vermediği gibi 27/06/2018 tarihli 2. Celsede verilen “dava konusu uyuşmazlıklara ilişkin tüm yasal defterlerin ve dayanaklarının, ayrıca diğer ilgili tüm evrak ve belgelerin inceleme gününde hazır bulundurulması” şeklindeki ara kararına uymamıştır.
Bilirkişi heyet raporunda yazılı olduğu üzere, bilirkişiler tarafından davalı şirketin muhasebecisi olduğu belirlenen —-‘in telefonda bilirkişilere “davalı şirketi, şirketin ortaklarını bilmediğini, tanımadığını” beyan ettiği, ayrıca “şirketin de muhasebecisi olmadığını” söylediği anlaşılmıştır.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, dosya kapsamından, davalı şirketin ticaret sicilinde kayıtlı olan adresinde bulunmadığı, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğünce kanun gereği askıya alındığı, davalı şirketin herhangi bir ticari faaliyetinin tespit edilemediği, davacının davalı şirkete ve ortaklarına ulaşamadığı ve bu sebeple davacı ile diğer ortaklar arasında herhangi bir irtibatın kurulamadığı, bu durumda davalı şirketin diğer ortakları ile davacı arasında ortaklık ilişkisinin fiilen ortadan kalktığı, bu durumda davacıdan bu ortaklık ilişkisinin sürdürülmesinin beklenemeyeceği kanaatine varılmış olup, davacının davalı şirketten çıkması için haklı sebeplerin var olduğu kanaatine varılmış ve davanın kabulü ile, TTK’nin 638/2. Maddesi uyarınca davacının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün—- sicil numarasında kayıtlı —- İthalat İhracat Ticaret ve Sanayi Limited Şirketinden çıkmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, TTK’nin 638/2. Maddesi uyarınca davacının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün —- sicil numarasında kayıtlı —- Taahhüt İthalat İhracat Ticaret ve Sanayi Limited Şirketinden ÇIKMASINA,
2-Harçlar yasasına göre alınması gerekli harç peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 1.600,00 TL bilirkişi gideri, 6,50 TL müzekkere gideri, 112,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 1.718,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince bakiye gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacının yüzüne karşı, davalı şirketin yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar okundu, ana hatlarıyla anlatıldı. 05/10/2018