Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1092 E. 2022/214 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO: 2017/1092
KARAR NO: 2022/214
DAVA: Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin)
DAVA TARİHİ: 02/10/2017
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
1-İddia: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, davacının, davalı şirketin kurucu ortağı olduğunu, bilgi alma hakkının davalı şirket tarafından engellendiğini, davacıya çok düşük ödeme yapıldığını, davacının genel kurul toplantılarına çağrılmadığını, davalı şirketin tek kişilik anonim şirket haline dönüştüğünü, tüm bu nedenlerle şirketin cirosu, —– yıllık kar-zarar hesabı, şirketi aktifi, pasifi, iç tüzüğünün bir örneği, —– —- değişmediği, —- refaket edip etmediği, olağan genel kurulun zamanında yapılıp yapılmadığı,—— yayınlanıp yayınlanmadığı, — —- gerekli tescil ve ilanların yapılıp yapılmadığı hususlarında davalıya iki haftalık kesin süre verilmesini, davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin mahkemeye sunulmasını, sunulamayacak miktarda ise bulunduğu yeri bildirmeleri için —- haftalık kesin süre verilmesini, davalı şirketin davacı dışındaki tüm ortaklarının davetiye ile duruşmaya çağrılarak davacının ortaklık payları ödenmek suretiyle ortaklaktan ayrılmalarına olur verip vermedikleri konusunda beyanlarının alınmasını, davalı şirket adına kayıtlı taşınmaz ve araç bulunup bulunmadığı hususunda beyanda bulunmak üzere davalı şirkete iki hafta süre verilmesini, davacının geriye dönük on yıllık kar paylarının ödenmesini, şirketin tasfiye veya fesih şartları tespit edilirse, davacının payları ve kar paylarının ödenmesi ile birlikte fesih ve tasfiyeye karar verilmesini, aksi halde davacının on yıllık kar payının ödenmesini ve şirketteki tüm paylarının ödenmesini, davalı şirkete kayyım atanmasını talep ve dava etmiştir.
2-Savunma: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle, şirketin hisselerinin—– değerinde olduğunu, şirketin toplam sermayesinin— olduğunu, davacının nominal —- hisse senedi sahibi olduğunu, hisse oranının—- olduğunu, azlık hakkı ve imtiyazlı pay sahibi olmadığını, şirket sermayesinin —– temsil etmeyen davacının fesih ve tasfiye davası açma hak ve sıfatı olmadığını, HMK’nin 111. Maddesi uyarınca davacının asıl talebi reddedilmeden feri talebinin karara bağlanamayacağını, davacının—– yasal dayanağının olmadığını, şirketin geçmiş yıllara dönük ——-yasaya uygun olarak yapıldığını, davacının —- katıldığını ve genel kurulda itiraz ve talebinin olmadığını, bu nedenle davacının kâr payına ilişkin bu davayı açma hakkı olmadığını, kâr payı alacaklarının —– yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, davacının bu hususu gözden kaçırdığını, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
3-Davanın ve uyuşmazlık noktalarının tespiti: Dava; ——- tasfiyesi, kâr payının ödenmesi, terditli talep ——yıllık kâr payının ödenmesi istemlerine ilişkindir.
Dava; anonim şirketin fesih ve tasfiyesi, kâr payının ödenmesi, terditli talep ——yıllık kâr payının ödenmesi istemlerine ilişkindir.
Davanın dayanağı, TTK’nin 530 ve 531. Maddeleridir.
Taraflar arasında; “Davacının, davalı şirketin ortağı olduğu” hususunda uyuşmazlık bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-Davacının TTK’nin 531. Maddesi kapsamında şirketin fesih ve tasfiyesini isteme hakkı olup olmadığı, bu bağlamda davacının hissesinin oranın ne kadar olduğu,
b-TTK’nin 530. Maddesi kapsamında davalı şirketin uzun süreden beri organlarının olup olmadığı veya genel kurulunun toplanıp toplanmadığı,
c-Davalı şirketin iyiniyet kurallarına aykırı olacak şekilde uzunca bir süre kâr payı dağıtıp dağıtmadığı, davacıya kâr payı ödeyip ödemediği ya da yetersiz kâr payı dağıtıp dağıtmadığı,
ç-Davacının dava tarihinden geriye doğru —- yıldan önceki kâr payını isteyip isteyemeyeceği,
d-Davacının kâr payının ne kadar olduğu noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
4-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Mahkememizce taraf delilleri toplandıktan sonra her biri kendi alanında uzman bilirkişiler mali müşavir—— hesaplamalar uzmanı akademisyen bilirkişi —— yukarıda belirlenen uyuşmazlık noktaları kapsamında kök ve ek rapor alınmak suretiyle uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiş, davacı vekilinin itirazları doğrultusunda “davacının gerçek olduğunu iddia ettiği hisse payının daha fazla olup olmadığı, fazlaya hisse miktarının ve buna bağlı olarak kâr payının ne kadar olduğunun saptanması” için ayrıca ——- rapor alınmış, alınan raporlarda davacının hisse oranı ve kâr payı miktarı hususunda raporlar dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
Mali müşavir bilirkişi —— tarafından yapılan incelemede davalı şirketin sunduğu ticari defterlerin —- göre gerekli açılış onayına sahip olmakla birlikte kapanış ——- tasdikleri yönünden de gerekli onaya sahip olduğu saptanmış, davalı şirketin ticari defterlerinin delil niteliğine haiz olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı şirketin dava tarihindeki kayıtlı sermayesinin—- olduğu, davacının davalı şirketin—– hamiline hisse senedi sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Davacının davalı şirket sermayesindeki hisse oranı —–
Davacı, kendisine şirket hakkında herhangi bir bilgi verilmediğini, genel kurullara çağrılmadığını, kâr dağıtımı yapılmadığını iddia etmiştir.
Davalı şirket savunmasında, davacı iddialarının usul ve yasaya tamamen aykırı olduğunu, davacının kar payı talebinin yasal dayanağının olmadığını, davacı yanın şirkette —- senedine sahip olduğunu, katıldığı genel kurulda herhangi bir itirazının olmadığını, dolayısı ile huzurdaki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Dosyada mübrez davalı şirketin — tarihinde yapılan — incelendiğinde, —- kurulu faaliyetlerinin oybirliği ile kabul edildiği, söz konusu genel kurula davacının katıldığı ve tutanakta muhalefet şerhinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
Bilirkişi heyetince yapılan incelemede, davalı şirketin son —- yıllık dönemde toplam net kârının — olduğu, aynı dönemlerdeki dönem net zararının ise toplam —— olduğu tespit edilmiştir.
Davacının ilk talebi davalı şirketin haklı nedenle fesih ve tasfiyesine, fesih ve tasfiyesi mümkün değilse şirketteki tüm paylarının——– kendisine ödenmesidir.
Kural olarak bir hakkı dava etme yetkisi o hakkın sahibine ait olup, buna aktif husumet denilir. Bir hakkın kendisinden istenebilecek durumunda olan yani hakka uymakla yükümlü kişi ise borçlu kişi olup, buna da pasif husumet denilir. Bir davada gerek aktif ve gerekse pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı mahkemece öncelikle ve resen gözetilecek hususlardandır ve şayet husumet ehliyeti yok ise, dava bu sebep ile reddedilir.
Buna göre davacının, TTK’nin 531. Maddesi uyarınca davalı şirketin fesih ve tasfiyesini, bu mümkün değilse şirketteki paylarını isteyebilmesi için aktif husumet ehliyetine sahip olması gerekir.
Bu taleple ilgili TTK’nin 531. Maddesi “Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” hükmünü haizdir.
İlgili kanun hükmünden anlaşıldığı üzere; anonim şirketin haklı nedenle feshinin mahkemeden talep edilebilmesi için, davacının sermayenin en az onda birine ve halka açık şirketlerde de yirmide birini temsil eden pay sahibi olması gerekmektedir. Bu düzenleme aktif husumet ehliyetine ilişkindir.
Somut ihtilafta davacının davalı şirket nezdindeki pay oranı ——. Görüldüğü üzere, davacının payı, aktif husumet ehliyetine sahip olabilmesi için gerekli olan pay oranından çok çok uzaktır.
Tüm bu nedenlerle davacının, davalı şirketin haklı nedenle feshi talebinin aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının diğer talebi; geriye dönük —— yıllık kar paylarının ödenmesine ilişkindir.
TTK’nin 408/1-d maddesi uyarınca “Finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil, kullanılmasına dair kararların alınması” genel kurulun vazgeçilmez ve devredilmez yetkilerindendir.
Buna göre, davalı şirketin pay sahiplerine kâr dağıtabilmesi için genel kurulun kâr dağıtımı yönünde karar almış olması gerekmektedir. Genel kurulun kâr dağıtım kararı olmadan mahkemenin genel kurul yerine geçerek kâr payının ödenmesine karar vermesi hukuken mümkün değildir.
Davalı şirketin dava tarihinden geriye doğru —-yıllık döneme ilişkin olarak davalı şirketin ticari defterleri ve genel kurul toplantı tutanakları üzerinde yapılan inceleme sonucunda;
Davalı şirketin—– geçmiş yıl zararının mahsup edilmesine, —- tutarındaki kurumlar vergisi ile yasal yedek akçeler ayrıldıktan sonra kalan karın yedek akçe olarak ayrılmasına karar verildiği görülmüştür.
Davalı şirketin — tarihinde yapıldığı, buna göre,—-faaliyet dönemine ilişkin olarak herhangi kar dağıtımı kararı alınmadığı tespit edilmiştir.
Davalı şirketin —- tarihinde yapıldığı, buna göre, — tutarındaki kurumlar vergisi ayrıldıktan sonra kalan kârın geçmiş yıllar zararlarına mahsup edilmesine karar verildiği görülmüştür.
Davalı yanın —- tarihinde yapıldığı, — incelendiğinde; —- yılı faaliyet dönemine ilişkin olarak kâr dağıtımı kararı alınmadığı tespit edilmiştir.
Davalının — tarihinde yapıldığı, —- ilişkin olarak herhangi kâr dağıtımı kararı alınmadığı tespit edilmiştir.
Davalı şirketin—- tarihinde yapıldığı,—- kârının geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmesine karar verildiği görülmüştür.
Şirketin——tarihinde yapıldığı, buna göre — geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
— yılına ait —- tarihinde yapıldığı, —- kârının geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmesine karar verildiği tespit edilmiştir.
Davalı şirketin — tarihinde yapıldığı,—incelendiğinde; — tutarın geçmiş yıllar zararlarına mahsup edilmesine, kalan kârdan ——— ayrılmasına, bakiye kârdan kurucu hisse senetleri için af payı ödenmesine karar verildiği görülmüştür.
Sonuç olarak; davalı şirketin gelir tablosu incelendiğinde, vergi sonrası kârının — olduğu, dağıtılmasına karar verilen kâr tutarının—- isabet ettiği, davacının şirketteki payının ise — oranında olduğu, buna göre davacının payına tekabül eden tutarın — olacağı tespit edilmiştir.
Yukarıda belirtildiği üzere bilirkişiler mali müşavir—- nitelikli hesaplamalar uzmanı akademisyen bilirkişi —- tarafından düzenlenen —– tarihli ek raporlar bu hesaplama ve tespitler yönünden dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli görülmekle hükme esas alınmış ve şirketin geriye dönük — yıllık kâr payından davacıya ödenmesi gereken miktarın —- olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle davacının, davalı şirketin geriye dönük—- yıllık kâr payının davacıya ödenmesi talebinin kısmen kabulü ile —- davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Bu taleple ilgili olarak mahkememizce kısmen kabul kararı verilmesinin nedeni, davacı vekilinin istemi üzerine—- tarafından yapılan hesaplama sonucu düzenlenen —- havale tarihli raporda—- yatırım olanaklarının cari değeri incelendiğinde ilgili tarihlerde — ilgili hisse senedine yatırım yapılmayarak yatırılan para alternatif yatırım araçlarında değerlendirilseydi cari değeri ortalama olarak —- şeklinde belirlediği miktarın davacı vekilinin —- tarihli dilekçesinde “bu miktarın davacının kâr payının eritilmesi suretiyle şirketin haksız kâr sağlamış olması nedeniyle davalıdan alınarak davacıya ödenmesini” talep etmesi nedeniyledir.
Davacı vekiline,—-tarihli dilekçesi nedeniyle, —— kâr payının davacıya ödenmesi”ne ilişkin talebi ile bilirkişi tarafından belirlenmiş —- üzerinden veya kendi talep ettiği kâr payı miktarı üzerinden eksik peşin nispi harcı tamamlaması için bir sonraki duruşmaya kadar kesin süre verilmesine, — payı üzerinden peşin nispi harcın tamamlanmasını talep ettiği taktirde — peşin nispi harcı yatırması gerektiği, daha fazla kâr payı istediği taktirde peşin nispi harcın istenen kâr payı —— suretiyle hesaplayarak peşin nispi harcı yatırması gerektiği, aksi halde kâr payı istemi ile ilgili davamın HMK’nin 150, Harçlar Kanunun 30. Maddeleri uyarınca işlemden kaldırılmasına, peşin nispi harcı yatırılarak yenilenmediği taktirde işlemden kaldırıldıktan — ay sonra açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına” şeklindeki ara kararla kâr payını hangi miktar üzerinden istiyorsa o miktar üzerinden peşin nispi harcı tamamlaması istenmiş, davacı taraf peşin nispi harcı —- üzerinden tamamlamış ancak —– de kendisine çıkma payı olarak ödenmesini talep etmiştir.
Tüm bu nedenlerle “Şirketin haklı nedenle feshi talebinin aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, şirketin geriye dönük —-yıllık kâr payının davacıya ödenmesi talebinin kısmen kabulü ile—–davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Şirketin haklı nedenle feshi talebinin aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Şirketin geriye dönük —— yıllık kâr payının davacıya ödenmesi talebinin kısmen kabulü ile 7,09 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 31,40 TL harç ve 0,12 TL tamamlama harcının toplamı 31,52 TL harçtan mahsubu ile bakiye 49,18 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 0,12 TL tamamlama harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 3.963,90 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Reddolunan dava yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. Maddesi uyarınca belirlenen 5.100 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Kabul olunan dava yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 7,09 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Dosyada kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde——— Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/03/2022