Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1009 E. 2018/35 K. 24.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL ANADOLU
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/1009
KARAR NO : 2018/35

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 13/09/2017
KARAR TARİHİ : 24/01/2018

Mahkememize açılan davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dilekçesinde; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında akdedilen 07/07/2015 tarihli işbirlikteliği Sözleşmesi kapsamında, Sözleşmenin davalı şirket tarafından ihlali ile davalı şirketin, işbirlikteliği Sözleşmesinin 6.1 ve 15.4 madde hükümü gereğince sözleşmesel yükümlülüklerini gereği gibi ve asgari alım taahhüdüne uygun olarak ikmal ve ifa etmemesi nedeni ile, sözleşme ile sağlanması beklenen kar ve davalının asgari alım taahhüdü esas alınarak müvekkili şirket tarafından sözleşmeye güven kapsamıda yapılan yatırımlar nedeni ile, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL yatırım bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, Davalı şirket ile müvekkil şirket arasında akdedilen sözleşme ile taahhüt edilen edimlerin, davalı şirket tarafından gereği gibi ikmal ve ifa edilmemesi ile davalı şirketin sözleşme ile belirlenen asgari alım taahhüdüne aykırı olarak ve sözleşme ile sağlanması beklenen faydayı ortadan kaldırır şekilde sözleşmeye aykırı eylem ve tutumları nedeniyle müvekkil şirketin Yoksun Kaldığı Kar bakımından -fazlaya dair talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla- 10.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi le birlikte davalı şirketten tahsiline, Davalı şirketin, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye aykırı hareket etmesi ve sözleşmesel edimlerini gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle müvekkil şirket tarafından sözleşmesel edimlerin ifası için yapılan masraflar, işbu sözleşme nedeniyle kaçan fırsatlar, sözleşmesel edimlerin ifası için müvekkil şirket tarafından yapılan personel alımları ve çıkarılan personellere ödenen tazminatlar vb. nedenlerle müvekkil şirketin uğramış olduğu Zarar’ın tazmini için -fazlaya dair talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik-10.000-TL tutarındaki zararın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi le birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, Davacı dilekçesinde iddia ettiğinin aksine Müvekkil Şirketin herhangi bir asgari alım taahhüdü bulunmadığı, dava dilekçesinde atıf yapılan 6.1 maddesinde de belirtildiği üzere aylık dökümler bir alım taahhüdü olmayıp, gerekli önlemlerin alınması amacıyla davacı ile paylaşılan “tahmini” verilerden ibaret olduğu, bu husus sözleşmenin 6.2 maddesinde; “Taraflar, bu tahminlerin, —– uhdesinde Ürün(ler)le ilgili sözkonusu miktarları ürettirmek bakımından bir yükümlülük oluşturmayacaklarını, ancak nihai üretim talimatı verdiği ve talimatı uyarınca ayıptan ari olarak üretilen malları ise satın almakla yükümlü olduğunu açıkça onaylamaktadırlar.” şeklinde ifade edilmiş, müvekkil şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmamakta olup, tam tersine davacının müvekkil şirkete yüksek miktarda borcu bulunduğu, davacının sözleşmenin bu maddelerini bir satınalma taahhüdü olarak nasıl yorumladığı anlaşılamamakta olup, dava şartı yokluğundan ve yetki yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, sözleşmeye aykırılıktan dolayı meydana gelen zararın giderilmesi istemine ilişkindir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uyuşmazlıkla ilgili “Sözleşmeden doğan davalarda yetki “ başlıklı 10. maddesi “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir” hükmünü, “yetki sözleşmesi” başlıklı 17. maddesi ise “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.”hükmünü ihtiva etmektedir.
HMK m. 17’nin ikinci cümlesine göre, “taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır”. Bu hükme göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Diğer bir deyişle, aksi belirtilmediği sürece, HMK, yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin münhasır yetkili mahkeme olacağını kabul etmiştir. Bu şekilde yapılmış olan, yetki sözleşmesinin münhasır yetkili olacağı madde gerekçesinde de açıkça belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar. Buna göre, münhasır yetki sözleşmesinden kasıt, tarafların yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan mahkemeden başka bir mahkemede dava açılamaması üzerinde anlaşmalarıdır.
Her ne kadar davacı tarafça mahkememizde dava açılmışsada davalının süresinde yapmış olduğu yetki itirazı çerçevesinde davaya konu 07/07/2015 tarihli İşbirlikteliği Sözleşmesi incelendiğinde bu sözleşmenin 37. maddesinde yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğu hüküm altına alınmış olduğundan ve 6100 Sayılı HMK’nın 17/1. maddesine göre usulüne uygun yetki sözleşmesi düzenlenmesi durumunda davanın sadece sözleşmede öngörülen mahkemede açılabileceği hüküm altına alındığından mahkememizin yetkisizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın YETKİ YÖNÜNDEN REDDİNE,
2-HMK’nun 20. Maddesine göre dosyanın karar kesinleştiğinde iki haftalık süre içinde başvuru olduğunda görevli ve yetkili İSTANBUL ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE
3-HMK 331 maddesine göre Harç, masraf ve vekalet ücreti konusunda yetkili mahkemece karar verilmesine,
Kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere,dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda tensiben karar verildi. 24/01/2018