Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/877 E. 2021/444 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/877 Esas
KARAR NO : 2021/444
DAVA :İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 15/07/2016
KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının —-aldığı siparişlerin —- tarihli sözleşme imzalandığını, bu anlaşma gereğince davalıya, ——— üzere davalıya teslim edildiğini, davalı da buna mukabil ilk ödemesini ——çekle yaptığını, ancak davalının aldığı —— gerekirken ——- ederek davacıya teslim ettiğini, alacağın tahsili için ———–üzerinden takibe geçildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu öne sürerek, itirazın iptaline ve % 20 inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı taraf her hangi bir cevap vermeyerek davayı inkar yolunu seçmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava; istisna sözleşmesinden, ——— doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine, vaki itirazın iptal istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.Bu noktada icra takip dosyası irdelendiğinde davacı tarafından ——– üzerinden davalı aleyhine takibe geçerek; —– faiz olmak üzere toplam —— alacağın, asıl alacağa işleyecek yıllık —– faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, davalıya —— tarihinde ödeme emri tebliğ edilmiş ve davalının ——- tarihli borca itirazı üzerine icra takibinin durmasına karar verilmiştir.
Borçlu —— tarihli dilekçesinde; alacaklının, fatura ile giriştiği icra takibinde fatura ve miktarların gerçeği yansıtmadığını ileri sürmüştür.
Davacı ile davalı arasında ——- düzenlenmiştir.
Bu sözleşmeye göre davalı, davacının teslim ettiği;
————-
—————yaparak davacıya teslim edecektir.
Davacı, bu sözleşme kapsamında aynı davalıya —- kesmiştir. Sevk irsaliyesi dökümünde;
Açıklama Miktar Birim fiyat
—-
—–
—– üzere bütün malzemeleri ile sevk edilmiştir. Açıklaması bulunmaktadır. Sevk irsaliyesi teslim alan sütununda, ismi açıklanmayan bir imza bulunmaktadır.
Açık hesap ilişkisi; önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen, taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde, taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK.’ndaki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel hüküm ihdas edilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
Doktrinde fatura; satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir. Nitekim “bir akdin icra safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir. Kaldı ki icabı reddetmemek kabul niteliğinde de değildir. (BK.m3-5).
Yine fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. ——–
Davacının iddiaları ve davalının savunmaları bu esaslarda incelendiğinde takibe konu açık hesabın konusu teşkil eden faturalardaki isteminin haklılığını davacının davalıdan sadır irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle veya tarafların ticari defter ve kayıtları gibi kesin deliller ile ispat yükünü yerine getirmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Ticari defterlerin ve faturaların delil olmasına ilişkin düzenleme HMK’nın 222. maddesinde yer almaktadır. Yasal düzenlemeye göre;
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için,diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmış olması gerekir. Diğer tarafın 2.fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defter sahibi lehine delil olarak kullaılamaz. (HMK 222/3)
Tarafların tacir olması nedeni ile ticari defter ve kayıtlar kesin delil teşkil ettiğinden taraf ticari defter ve kayıtlarının mali müşavir bilirkişiden hizmetin verilip verilmediği hususunun tespiti noktasında rapor tanzimi istenilmiştir.
Davacının keşide ettiği faturalardan bir kısmının eksik ve ayıplı ifa iddiasına dayandığı anlaşılmış ise de davacı tarafından davalının sunduğu hizmetin eksik ve ayıplı bulunduğu yönündeki iddianın ispat edilemediği tanzim edilen raporlar ile anlaşılmış ve davacı tarafından ayrıca dava dosyasında rapor tanziminin istenilmediği anlaşılmıştır.
Bu noktada davacının keşide eylediği faturalardan —–bedelli faturanın iskonto faturası olduğu ve incelenmesi ile bu faturanın yansıtma faturası bulunduğu davalının sözleşme gereğince davacıya ürünleri — tarihinde teslim etmeyi üstlenmiş olduğu buna rağmen ürünlerin —tarihinde davacıya teslim edildiği, davacının da bu ürünleri ——- tarihinde teslim etmesi nedeni ile ———— tarafından davacıya gecikme bedeli olarak —–ceza uyguladığı, bu cezayada davalının sözleşmede öngörülen teslim süresine uymaması nedeni ile sebebiyet verdiği anlaşılmış ve davalıya bu fatura ve sözleşme yönünden isticvap davetiyesi çıkartılarak tebliğ edilmiş ise de davalının her hangi bir mazeret ibraz etmeksizin celseye iştirak etmediği anlaşılmıştır.
Davacının—–teslimde gecikmesi davalının ifayı gecikmeli olarak gerçekleştirmesine dayandığından eş söyleyiş ile davalı zamanında üstlendiği borcu ifa etse davacı dava dışı —– iskontonun muhatabı bulunmayacağından davacının gecikmeden doğan zararını davalıya yansıtmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Zira gecikme tazminatı, alacaklının borcun geç ifa edilmesinden uğradığı zararı karşılamayı amaçlayan ve alacaklının borcun gecikmeden ifa edilmesindeki çıkarını sağlamaya yönelmektedir. Temerrüde düşen borçlu, borcun geç ifasından dolayı alacaklının uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür. Gecikme tazminatında tazmin edilecek zarar bir tür olumlu zarardır ve alacaklının malvarlığının, temerrüde düşülmeden borcun ifa edilmesi halinde içinde bulunacağı durumla, gecikmeli ifa sonucunda içinde bulunduğu durum arasındaki farkı ifade eder. Öte yandan, eser sözleşmelerinde yüklenicinin edimini süresinde yerine getirmemesi halinde arsa sahibinin gecikmeden doğan tazminatı talep hakkı Kanundan doğan bir haktır (BK. madde 106/II)Bu nedenle davacının davalıdan ifadaki geçikmeden doğan zarar istemine yönelen talebinin haklı bulunduğu anlaşılarak davacının bu husustaki alacak talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Ayrıca davacı tarafından sözleşme gereğince davalıya ——- edildiği, bu pantolnların sözleşme ile davalıya teslim edildiğinin ispat edildiği ancak pantolonların davacıya iade edildiği hususu davalı tarafından ispat edilememiş bulunmakta bu pantolonlar için de davacı tarafından davalıya sunulan faturadaki — faturasının tertip edildiği bu şekilde davacının — bedele hak kazandığı, yine — teslim edildiği bu noktada tertip edilen faturadaki mallardan — davacıya teslim edildiği bu eksik malları bedelinin de —– adetin davalıya teslim edildiği davalının bu fatura gereğince telim aldığı mallardaki faturaların ——- bulunduğu ancak davacının aleyhe delil teşkil eden ticari defterindeki kayda göre yukarıda değinilen fautaraların tanzimi öncesinde davalının— alacaklı olduğu gözetildiğinde açık hesap ilişkisinde davacı alacağının —–bulunduğu anlaşılmış ve davacı tarafından ikame edilen davanın belirlenen nispette kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-Davalı borçlunun —-dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin ——- asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
2-Kabule konu asıl alacak tutarına taraflar arasında uyuşmazlığın ticari hizmet sözleşmesinden doğması nedeni ile takip tarihinden tahsil tarihine değin avans faizi İŞLETİLMESİNE,
3-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
4-Asıl alacak mevcutiyeti ve miktarı yapılan yargılama hitamında belirlendiğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
5-Alınması gerekli 1.964,46 TL harçtan peşin alınan 861,31 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.103,15 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 861,31 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
6-Davacı tarafça yargılama gideri olarak sarf edilen toplam 2.523,70 TL’den kabul edilen kısma isabet eden 1.017,68 TL’sinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
7-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 4.313,72 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca ———–Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 24/06/2021