Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/83 E. 2018/415 K. 26.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/83 Esas
KARAR NO : 2018/415

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle), Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/01/2016

Birleşen İAA 5.ATM — Esas sayılı dosyasında;

DAVA : Menfi Tespit(Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/12/2016
KARAR TARİHİ : 26/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle), Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Mahkememizin— Esas sayılı dosyasında;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine İstanbul Anadolu— İcra Müdürlüğünün — esas sayılı dosya ile ilamsız takiplerde haciz yolu ile icra takibinin başlatılmış olduğuNU, davalı/borçluya gönderilen ödeme emrine 15.09.2015 tarihinde itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, davacı şirketin Türkiye Yurt dışında şömine, baca ve kazan yapımı konusunda uzman, ürün ve işçilik kalitesi bakımından adını duyurmuş sağlam bir firma olduğunu, davalı firmanın davacı şirket ile 30.06.2014 tarihinden itibaren ticari ilişki içerisinde olduğu ve davacıdan baca malzemeleri satın aldığı, 2015 Şubat ayında davalının Ticaert sicil gazetesindeki merkez adresi iie aynı adreste kurulu ve davalıya ait “— Sanayi Ticaret Ltd.Şti — fabrikasının” baca yapımına ilişkin olarak davacı şirketten yatay ve dikey baca bileşenleri ve montaj hizmetini talep ettiğini, bunun üîerine taralar mutabık kalarak davacı şirketin — adresinde baca montaj işlemini tamamladığı belirtildiğini, davalı şirketin tüm bü iş ilişkilerini yok sayarak davacı şirket ile hiçbir şekilde ticari ilişkilerinin olmadığı iddiasında bulunduğunu, itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, haksız ve kötü niyetli açılan itiraz sebebi ile %40 dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Davalı — Mak. Cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin adresinin Yenibosna İstanbul olduğunu, Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, müvekkil şirket ile davacı şirket arasında dava konusu faturalara ilişkin hiç bir ticari ilişki bulunmadığını, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen İAA —.ATM — Esas sayılı dosyasında;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ile arasında fabrika bacası kurulumu için sözleşme yaptığını davalının baca kurulumunu hatalı yaptığını bu ayıplı ifanın 09/09/2016 tarihli Bakırköy —. Noterliğinin — yevmiye numaralı ihtarnamesiyle davalı yana ihtar edildiğini ancak davalı yanın cevap vermediğni, bu bakımdan fabrika bacası kurulumu için yapılan sözleşmeden müvekkilinin dönme talebi ile müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığını belirtmiş ve iş bu davanın İstanbul Anadolu — Asliye Ticaret Mahkemesinin — Esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemece resen gözetilecek sair sebeplerle fazlaya ilişkin her türlü hak, alacak ve taleplerimizi saklı tutmak kaydı ile zamanaşımı itirazımızın dikkate alınmak suretiyle davacının haksız mesnetsiz ve kötü niyetli davasının tüm talepleri ile birlikte reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve dosya içeresinde toplanan delillerin bir bütün olarak irdelenmesi sonucu;
Asıl dava, faturaya dayalı alacağın takibine vaki itirazın iptali, birleşen dava ise aynı fatura alacağına konu edilen eserdeki ayıp nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Asıl davada;
Davacı vekilinin, müvekkilinin faturaya dayalı baca sistemlerini üretimi sonrasında davalı şirkete ait tesiste montajı neticesinde davalıdan alacaklı olduğunu beyanla davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği,
Davalı vekilinin, cevap dilekçeleri ile ticari ilişkiyi inkar ettiği ancak, sonradan dosyaya sunulan dilekçe ile, ticari ilişkinin kabul edildiği fakat, ayıp savunmasında bulunduğu görülmüştür.
Davalı tarafça süresinde bildirilmeyen ayıp defi yönündeki savunmalarına itibar edilmemiştir.
Taraflara ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi aracılığı ile yapılan inceleme neticesinde düzenlenen 29.08.2016 tarihli teknik raporda, her iki taraf kayıtlarında davacı lehine bakiye 53.000 TL alacak kaydının olduğu, ticari ilişkinin 30.06.2014 ile 31.05.2015 tarihleri arasına tekabül ettiği tespit edilmiştir.
Davacı kayıtları ile örtüşen ve davacıya 53.000 TL borçlu olduğu yönündeki davalı ticari defter kaydının davalının aleyhine delil niteliğinde olduğu (Y. 19. HD’ nin 2016/5984-2017/840 E-K, 2015/9320-2016/413 E-K ve Y. 15. HD’ nin 2016/4087-2017/261 E-K sayılı ilamları), bu haliyle davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 53.000 TL alacaklı olduğu kabul edilmiştir.
Her ne kadar davacı tarafça, ödeme emrinde vade farkı ve işlemiş faiz talep edilmişse de, davaya konu faturalarda, vadesinde ödenmeyen faturalara vade farkının işletileceği hükmünün şerhedildiği ancak, taraflar arasında vadenin kesin olarak belirlendiğine dair herhangi bir bilgi veya belge olmadığı anlaşılmakla vade farkı isteminin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. Takip öncesi dönem için temerrüt faizi istenebilmesinin temel koşulu, şayet borcun belli bir günde ödenmesi taahhüt edilmemişse, borçlunun temerrüde düşürülmesidir (6098 sayılı TBK’nun 117/2. Maddesi) (12. HD 2017/57-11678 E-K sayılı ilamı). Takipten önce temerrüt ihtarı veya kesin vade bulunmadığı hallerde temerrüt faizine hükmedilemez (15. HD 2016/3858-2017/2944 E-K sayılı ilamı). Bu kapsamda, davacının işlemiş faiz isteminin de yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Birleşen davada;
Asıl davadaki faturaya dayalı eserin ayıplı ifa edildiği iddiasıyla, davacının, sözleşmeden dönme ve tazminat isteminde bulunduğu, ayıba ilişkin olarak davacı tarafça düzenlenen noter ihtarnamesinin 09.09.2016 tarihli olduğu, ihtarnamenin tebliğ şerhi olmadığı, davalının, zamanaşımı itirazında bulunduğu ve davanın ayrıca esastan reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davaya konu olaya ilişkin olarak alınan 30.01.2018 tarihli heyet bilirkişi raporunda özetle; davaya konu eser sözleşmesindeki baca yapımının hatalı olduğu ancak, bu hatanın üretim veya montaj kaynaklı olmadığı, siparişin yanlış verilmesinden kaynaklandığı, bu hususta ise davacının kusurlu olduğu, bacaların montajı sırasında bu durumu bildirmesi veya yaptırmaması gerektiği tespit edilmiştir.
Bilimsel ve teknik açıdan yeterli olduğu değerlendirilen işbu rapor mahkememizce de benimsenmiştir. Benimsenen raporda da belirtildiği üzere, yüklenicinin ağır kusurundan bahsedilemeyeceği gibi tüm kusurun iş sahibinde olduğu anlaşılmıştır. Bu kapsamda davacının, yüklenicinin sorumluluğu hükümlerine dayalı olarak herhangi bir talepte bulunamayacağı değerlendirilmiştir.
Ayrıca, yüklenicinin müterafik kusurunun olduğu değerlendirilse dahi, taraflar arasındaki ticari ilişkinin sona erdiği tarih itibariyle davacının süresi içinde gözden geçirme ve bildirimde bulunma yükümlülüğünü de yerine getirmediği görülmekle TBK’ nın 477 maddesi kapsamında eseri kabul etmiş sayılması gerektiği değerlendirilmiştir.
Açıklanan tüm bu nedenlerle, davacının, eserdeki ayıp iddiasına dayalı olarak talepte bulunamayacağı kabul edilerek açılan davanın reddine karar verilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile KISMEN REDDİNE,
Davalının İAA —- İcra Müd. —- esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın asıl alacak olan 53.000 TL yönünden iptaline, takibin bu miktar yönünden kaldığı yerden aynen devamına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Alacağın faturaya dayalı likit olması sebebi ile itirazında haksız olduğu anlaşılan davalıdan hükmedilen meblağ üzerinden hesaplanacak %20 oranından icra inkar tazminatının alınıp davacıya verilmesine,
-Karar tarihinde alınması gerekli 3.620,43 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.025,68 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.594,75 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
-Davacı tarafından yapılan tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.022,80 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre belirlenen 879,60 TL sini ve davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.025,68 TL harç gideri toplamı 1.905,28 TL nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 6.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Davalı tarafından yapılan 2.847,00 TL yargılama giderinin davanın red oranına göre belirlenen 398,58 TL nin davacıdan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve ret oranına göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
2-Birleşen davanın REDDİNE,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Karar tarihinde alınması gerekli 35,90 TL harcın davacı tarafça yatırılan 170,78 TL harçtan mahsubu ile kalan 134,88 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde BAM nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/04/2018