Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/79 E. 2023/720 K. 19.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/79
KARAR NO : 2023/720

DAVA : Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 …Hariç))
DAVA TARİHİ : 20/01/2016
KARAR TARİHİ : 19/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 …Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:

İDDİA: Davacı vekili 27/03/2015 tarihli dava dilekçesi ile özetle; davacı şirketin —–bünyesinde yer aldığını, farklı iştigal konularına ve ortaklık yapılarına sahip şirketlerinden biri olduğunu, davacı şirketin—— ilçesi sınırları içerisinde madencilik sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalının davacı şirketin de içerisinde yer aldığı grup şirketler arasında, koordinasyonu sağlamak üzere en üst düzeyde fiilen ve hukuken sevk ve idare etmek üzere görevlendirilmiş ve yetkilendirmiş kişi olduğunu, davalıya tevdi edilen pozisyonun kapsamı salt iş hukuku normlarına göre belirlemek meselenin eksik değerlendirilmesine sebep olacağından bu hususta 6102 sayılı TTK nın 367 ve devam maddelerini göz önünde bulundurmak, davalının akde aykırılık, sadakat ve özen gösterme yükümlülüğünün ihlalinin boyutlarını anlayabilmek açısından isabetli olacağını, davalının TTK 367 maddesi uyarınca yetkilendirildiğini, ancak davalının sevk ve idare görevini layıkıyla yerine getirmekten imtina ettiğini, TTK 369 hükmü ile düzenlenen sadakat ve özen gösterme borcuna aykırı davranarak davacı müvekkilinin ciddi mali zararlara uğramasına ve piyasa itibarının kaybolmasına neden olduğunu, TTK 371 maddesi ile sorumluluğun kapsam ve sınırları belirlendiğini, şirketin uğradığı zararlardan dolayı yöneticinin sorumluluğu TTK 553 maddesi ile yinelenmiş olduğunu, davalının —- İş Mahkemesi’nin —— Esas sayılı dosyasında davacı şirkettteki konumunu ikrar ettiğini, davalının davacı şirketin işleri ile yeteri kadar ilgilenmediğini, davacının işyerine gerektiği ya da makul sıklıkla gelmediğini, geldiğinde ise denetleme eksikliklerin tespiti ve çözümü yönünde ne tür talimatlar verdiğinin belirsiz olduğunu, davalının katı personel politikası uyguladığını, bu kapsamda diğer üst düzey yöneticilere, şeflere dahi olumsuz tutum sergilediğini, hiçbir zaman üretimde vasıflı ve profesyonel ekip oluşturmadığını, davalının iş yerinde yükseklisans doktoralı mühendisler dururken ortaokul, lise mezunu kişileri istihdam ettiğini, üstelik de bu kişilere piyasanın iki üç kat üstünde ücretler ödediğini, davalının diğer grup şirketlerine ve davacı şirket varlıklarına karşı kayıtsız kaldığını, davalının davacı şirketin envanterlerini denetlemediğini, satın alma prosedürü, ambar stok teslim durumu, reel ihtiyaçlar arasında kendisinden beklenen kolarasyonu kurmak yerine istediği tedarikçi ile çalışmak, istemediğiyle çalışmamak gibi keyfi yöntemler uyguladığını, davalının iş yerindeki fabrika ve binaların bakım ve onarımlarını ve sigortalarını yaptırmaması nedeniyle davacı şirketi zarara uğrattığını, borçların zamanında ödenmemesi nedeniyle icra takiplerine neden olduğunu, müvekkili aleyhine 2011 yılından itibaren çok sayıda icra takibi başlatıldığını, bu durumun kötü yönetimden kaynaklandığı tartışmasız olup müvekkilinin ciddi zarara uğradığını, alacaklı firmalara fazla ödemeler yapıldığını, davalı —- borçlarını zamanında ödememesinden dolayı zarara uğratıldığını, müvekkili şirketin —– ödemekle yükümlü olduğu sigorta primleri, işsizlik sigortası primleri zamanında ödenmemiş, gecikme cezaları, faiz vs lerle karşılaşıldığını, neden olduğu idari para cezaları sebebiyle ve yapılan yanlış ve fuzuli yatırımlar nedeniyle zarara uğratıldığını, davalının kötü yönetimi nedeniyle davacı şirketi yüzlerce iş davası ile maddi zarara uğrattığını ve bu davanın belirsiz alacak davası olarak açtıklarını, sonuç olarak davalının sadakat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığından dolayı malvarlığına el konulması gerektiğini, davalının en üst düzey yetkili olarak bizzat fiili ve hukuki olarak sevk ve idare ettiği davacı işletmede özensizlik ve sadakatsisizlik nedeniyle sebep olduğunu zararın tespiti ile şimdilik 20.0000,00 TL’nin davalıdan faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmektedir.

SAVUNMA: Davalı vekili 14/05/2015 tarihli cevap dilekçesi ile özetle; yetki itirazında bulunduklarını, davalının fiili olarak —- merkezi olan—- çalıştığını, dosyanın yetkili ——Mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini, görev itirazı olarak da davacı şirket ile davalı vekili arasında işveren-çalışan ilişkisi olması nedeniyle davanın görev yönünden de İş Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, zamanaşımı itirazlarını olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasına da itiraz ettiklerini, esasa ilişkin olarak ise, davalının 01/11/2001 tarihinde davacı şirketin grup şirketlerinden olan —— Genel Müdür Yardımcısı olarak girdiğini, 2003 yılında aralarında davalı şirketinde olduğu tüm şirketlerin başında Genel Koordinatör olarak çalıştığını, bu ünvanla çalışırken 2005 yılında kurulan diğer grup şirketlerini çatısı altında toplayan —– ünvanlı şirkette 31/05/2014 tarihine kadar aynı ünvanla çalıştığını, davalının —–. Tarafından ve tek taraflı olarak Genel koordinatör olarak görevini yaparken emekli olma talebinin yönetim kurulunca uygun görülmesi üzerine 31/05/2014 tarihinde görevinden ayrıldığını, emeklilik nedeniyle iş akdi feshedildiği 31/05/2014 tarihinde 55.104,44 TL net aylık ücret, —– model aracın aylık kira ücreti olarak yaklaşık aylık 5.000,00 TL yakıt ücreti, aylık 500,00 TL telefon ücretini ve davacı grup şirketlerinin cirosunun en az binde 2,5 net prim olarak aldığını, ancak 2008 ve 2009 yılları ile takip eden fesih tarihine kadar olan bu ödemeleri de aksattığını, davacı şirketin sahibi —– bu ödemelerin Ağustos 2014 ayında ödeneceğini söylediğini, daha sonraki görüşmelerde ödemelerin ertelendiğini, daha sonrada ödeme yapılmadığını, prim alacakları dışında kıdem, ihbar ve yıllık izin alacaklarına ilişkin—– İş Mahkemesine dava açtığını, yaklaşık olarak 23.470.000,00 TL tutarında veya daha fazla prim alacağının bulunduğunu, müvekkilinin dava açmasından sonra davacı şirket ve grup şirketinin müvekkiline —— tazminat davaları da açtığını, dava dilekçesine karşı cevaplarında davalının iş akdinin 31/05/2014 tarihinde fesih edildiğini, davalının daha önce prim dahi hak ve diğer alacaklarını ödememek için fesih tarihinden yaklaşık bir sene sonra gerçekle bağdaşmayan, gayri ciddi iddialar üzerine kurulu, korku ve baskı oluşturmak için dava açıldığını, davalının yaklaşık 1200 kişinin istihdam edildiği fabrikaya yeteri sıklıkta gelmeyerek şirketle ilgilenmediği iddiasının somut, açık ve kesin olarak ortaya konulamadığını, çalışanlara karşı tehditkar tutumda olduğu iddiasına karşı olarak davacı şirketin bu iddiasını çalışanlarına baskı yoluyla tanıklık yaptıracağını, böyle çalışan birinin 13 yıl çalıştıktan sonra emekli olarak işten ayrılmasının mümkün olmadığını, davacı şirketin üretimde vasıfsız ve profesyonel olmayan ekip çalıştırdığı iddiasını da belge, isim, çalışan —- ile ortaya koyamadığını, bu nitelikte bir yöneticinin 13 yıl gibi uzun bir süre davacı şirketine çalıştırılmasının itirazda bulunduğu gerçekle çeliştiğini, davacı şirket davalının diğer şirketlerin varlıklarına karşı kayıtsız olduğu, borçlarını zamanında ödenmediği için icra takibine neden olduğunu, davacı şirketten alacaklı şirketlere fazla ödeme yaptığı iddiasına karşın davalının özellikle üretimle ilgili konularda teknik adam konumunda olduğunu, müvekkilinin finans ve satın alma konularında ilgilenmediğini, davalının işyerindeki fabrika binalarının bakım ve onarımlarını yaptırmadığı iddiasına karşın davalının konumu gereği böyle bir denetim yaptıramayacağını, herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, kaldı ki davacı şirketin belirttiği tarihten 6 ay önce davalının iş akdinin emeklilik nedeniyle fesih edildiğini, davalının —-borçlarını zamanında ödemediği iddiasına karşın davalının da maaş üzerinden—- yatmadığını, bunun da anonim şirketin sorumluluğunda olduğunu, davalının davacı şirkette çalışırken idari para cezasına neden olduğu iddiasına karşın hangi olay ve hangi kusurundan dolayı böyle bir cezaya maruz kaldığından bahsedilmediğini, nitekim bu iddianın doğru olmadığını, müvekkili tarafından yanlış fuzuli yatırımlar bulunmadığını, zaten tüm yatırımların şirket sahibinin onayı ile gerçekleştiğini, davacı şirketin müvekkillerine hak etmiş olduğu alacakları ödememek için sırf tehdit ve baskı oluşturmak için dava açıldığını, öncelikle ilk itirazları göz önünde bulundurularak öncelikle usul yönlerinden davanın reddini, ayrıca esas yönünden de davanın reddini, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin davalı şirkete yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir
—– Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/07/2015 tarih, —-esas,——karar sayılı yetkisizlik kararı verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine ilk derece mahkemesi onanarak kesinleşmesi üzerine dosya mahkememizin iş bu —–esas sırasına kaydolunmuş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Taraf delilleri toplanmış ve tanıklar dinlenmiştir.
Davacı tanığı … “Ben 2014 yılı başında davacı şirketin bağlı olduğu holdingte yönetim denetçisi olarak çalışmaya başladım, davalı asil ile yaklaşık 4 ay kadar çalıştık, 3 yada 5 defa karşılaşmışızdır, genel anlamda şirketin faaliyetlerinde ve yapısında aksaklıklar vardı ancak davalı asil ile bu durumu bire bir ilişkilendirebilmem ve sipesifik bir şahit olduğum durumdan bahsedebilmem mümkün değil, ancak davalı asil o dönemde yönetici olduğu için ondan kaynaklı olduğunu düşünüyorum, çalıştığım dönemde şirketin finansal kaynakları şirketi zarara sokacak yatırımlara harcandığını, kendisi yönetici sıfatı ile bu işlemleri yönlendirdiğini biliyorum, şirkete alınan personelde işe alım ve işten ayrılışlarına ilişkin tek yetkili davalı asildir, örneğin Ar-Ge ve Ür-Ge bölümü yöneticisi —- isimli şahısı davalı asil işe almıştır, —– lise mezunu olup yetersizdi, o dönemde personel ücret skalası dengesizdi, bu da üretimi olumsuz etkiliyordu, ben fabrika denetiminde çalıştığım için bizzat fabrikada —- Fabrikasında) bulunurdum, kendisi ile bir kaç kez karşılaştım, daha fazla görmedim, ben işe başladığım dönem ve sonrasında periyodik olarak şirket durumuna ilişkin raporları sundum, mevcut durum ile ilgili yönetim kurulu başkanlığını bilgilendirdim ” şeklinde beyanda bulunmuştur.

Davacı tanığı … “ben 2010-2015 yılları arası —– bünyesinde — Grup Başkanı olarak çalıştım, benim çalıştığım bölümün mahiyeti sebebiyle şirket yöneticileri ve çalışma sistemlerine ilişkin herhangi bir bilgim yoktur, ben yönetim kurulu başkanına bağlı olarak çalışırdım, maden alım-satım veya yatırım gibi kararların hangi mercinin onayı ile alınması hususunda bilgim yoktur dedi. Ancak ben yönetim kurulu başkanına ve ekibine bilgi sunmaktaydım” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … “Ben 2004 yılından beri tüm grup muhasebe ve finans birimleri bana bağlı olarak çalışır, ünvanımda muhasebe ve mali işler grup müdürü olarak çalışmaktayım, o dönemde de davalı asil genel koordinatör birinci dereceden yetkili olarak çalışmaktaydı, 2008-2009 döneminde —– Fabrikası yatırım işine girildi, davalı asil birinci dereceden sorumlu kişiydi, yapılan bu girimiş nedeni ile başarısız olunduğunu ve şirketin zarar ettiğini, haciz ve icralar ile karşı karşıya kaldığımızı, 2010-2011 yıllarında özelleştirilme ihalesine girildi, toplam 4 ihaleye girildiğini, alınan ihaleler gereği ödemeler yapılamadığından yine şirketin zarara uğradığını ve zora girdiğini biliyorum, muhasebede yapmış olduğumuz çalışmalar neticesinde ağırlıklı olarak —-yatırımlar ile ilgili fazla ödemeler ve eksik hakedişler ve avans ödemelerinden dolayı şirket bünyesinden harcandığını, —– borçlarının zamanında ödenmediğini, geç ödendiğinden dolayı para cezalarının ve tazminat ödendiğini biliyorum, ayrıca genel koordinatör olduğu için seyahat, konaklama, yeme-içme gibi şahsi harcamaları da şirket bünyesinden karşılanırdı, az önce bahsettiğim —-fabrikası yatırım işine şirket tek başına girmiştir, herhangi bir ortağı yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı …, “Ben 2001 yılından bu yana holding büyesinde çalışmaktayım, son 6-7 yıldır muhasebe müdürü olarak çalışmaktayım dedi. 2010-2011-2012 yılları içerisinde—– Fabrikası bünyesinde üretimde kullanılacak makineler alındı, ancak bir çoğu kullanılmadı, bu anlamda şirketin zarara uğradığını söyleyebilirim, söz konusu makineler dövizle alındığı için şirketin bu anlamda zararı oluşmuştur, söz konusu borçları halen ödemekteyiz, işçi alacakları ile ilgili ve cari hesap açıklarına ilişkin şirket aleyhine icra takipleri başlatılmıştır, —– ve vergi borçları düzenli ödenmemiştir, şu an yapılandırılarak ödenmeye çalışılmaktadır, yemek, seyahat gibi hertürlü şahsi ihtiyacı da şirket bünyesinden karşılanıyordu, ben —-beyi arada sırada görürdüm, çok sık şirkete gelmezdi, şirketin yürüttüğü yatırımlarda tek yetkilinin davalı … olup olmadığı hususunda bilgi sahibi değilim, ben holding bünyesinde çalıştığım için fabrikalar için bir bilgim yoktur, ben holdingte davalı asili ara sırada gördüğümden bahsetmiştim, benim şiret faaliyetleri hususunda teknik bilgim yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı …, “Ben 2008 yılından bu güne kadar insan kaynakları bölümünde çalışmaktayım, bende holding büynesinde çalışmaktayım, davalı asilin fabrikalara gidip gitmediği hususunda bilgi sahibi değilim, holdinge yılda bir yada iki kez gelir, şirkete personel alım ve çıkışında davalı asil yetkililerden birisiydi, personele bire bir işçi alımında isim belirtmezdi, ayrıca üst düzey yöneticilerin şirkete alımında isim belirtirdi, şirkete personel alım ve çıkışında —— sözlü yada yazılı bir talimatı bana olmamıştır, şirkete üst düzeye yönetici alımında herhangi bir kırıterimiz yoktur (eğitimli olup olmadığı) önem arzetmezdi” şeklinde beyanda bulunmuştur.Davacı tanığı … “2010 yılının haziran ayında ben—- yapılacak yatırım için —Müdür Yardımcısı olarak işe başladım,—– gelen makineların montajıyla ilgileniyordum, bu dava hakkında biz görev aldığımızda hiyerarşik düzen gereği hepimizin bağlı olduğu biri vardı, —- genel müdürümüzdü(ceo), montajı tamamlanmayan makinelar vardı, hava şartları, ekonomik zorluklar işin uzumasına neden oldu, tek başına—– beyin sorumlu olduğu söylenemez, bu da zararımıza oldu, makina alım süreciyla alakalı bir bilgim yoktur, daha sonra ilave makine alımında —-Beyle birlikte çalıştık, eksik olduğu için ve gerekli olduğu için bu makineları aldık, belki bir iki makine tartışılabilir, bu makinaların alınması, buna ilişkin hammade temini olarak —– bey sorumluydu, kendisi de yönetim kurulu üyeleriyle istişare ediyordu,—- Fabrikası için —– hem alım hem de nakliyede oluşan sorunlar için gittik, bu toplantıda—– ve ben vardık” şeklinde beyanda bulunmuştur.Davacı tanığı ..—– ile 2002 yılından ayrılış süresine kadar birlikte çalıştık, ben —-. Fabrikada üretim şefiydim, —– Bey ile birlikte çalıştım, büyük toplantıları akşam mesai sonrası —– başkanlığında yapardık, üretimde herhangi bir aksaklık olup olmadığla alakalı bir bilgim yoktur, yeni projelerin tümünü —–talimatıyla yapardık, diğer konularda yani yönetimle —– arasındaki konular hakkında bir bilgim yoktur, üretim hedef ve talimatlarını bazen yüz yüze bazen de fabrika müdürleri aracılığıyla direkt —– beyden alırdık, ben 3. Fabrikaya bakıyordum, çalıştığım dönemde —- direkt zarar verdiği bir durumla kaşılaşmadım, fakat yönetim kuruluyla bir ilişkimiz yoktu, bundan dolayı da net bilmiyorum, fabrikada—–döneminde 2000 yılında üretim 28.000m² idi, daha sonra yine kendi döneminde bu 102.000m²’ye kadar çıktı, bu süreçte 2-3 sefer ekonomik kriz oldu, işçiyi ücretsiz izne çıkardık, bir keresinde hatırlıyorum sosyal izin hakları olmasına rağmen ücretsiz izne çıkardık, 3-4 ay maaş alamadığımız dönemler oldu, bunlar taksitlendirilerek ödendi bir alacağımız kalmadı, —– dönem dönem sertlikleri olurdu fakat bunlar kişiye yönelik değildi, ben —– Üniversitesi yüksekokul mezunuyum 2014 yılında—– ayrıldıktan sonra üretim müdürü oldum, bu yaşanan sıkıntıların kimden kaynaklandığı konusunda bir bilgim yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.Davacı tanığı … “—- ile birlikte çalıştık, Ben —-Şubesi Muhasebe Müdürüydüm, —–beyin bizimle pek bir bağı yoktu, biz muhasebe işi yapardık, rapor düzenlerdik, yönetime sunardık, 2010-2011 yılından sonra borçlarda artıştan dolayı icra takipleri de arttı, bunun kimden kaynaklı olduğunu bilmiyorum, bu dönemde idari para cezalarının artıp artmadığı konusunda birşey söylemem yanlış olur, her dönemde idari para cezası vardı, finans işleri —-yapılır idari yönetim ise —-yapılırdı, —– bey Genel Koordinatör(ceo), fakat bundan dolayı—- sorumlu olup olmadığını bilmiyoruz, —- borçlarının ödenmesiyle alakalı işleri —-ve —– finansman) bildirirdik, özellikle 2010 dan sonra tedarikle ilgili sorunlarımız oldu, ödemelerle ilgili sorunlarımız oldu, icrayla ilgili sorunlarımızda oldu, bu sorunların kimden kaynaklandığını bilmiyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.Davacı tanığı …,—- bey bizim genel koordinatörümüzdü, fabrikaya haftada 2-3 kere gelirdi, ben insan kaynakları müdürüydüm o dönemde, talimatları önce fabrika müdüründen alıyordum, sonra—– onay alıyordum, üst düzey yöneticilerin alımında yönetim kurulu kararıyla genelde alım yapılıyordu, bize duyuru metni geliyordu,—— beyin aldığı kişiler üretim taraflı maliyet düşürme faliyeti, üretim kapasitesi ile ilgili kişilerdi, —–yöneticilerin işten çıkarılmasında —– beyin talimatlarını yerine getiriyorduk, bizi yönetim kurulu başkanı bizzat aramazdı, holding’te İK ya bildirim yapılırdı, oradan da bize bildirim gelirdi, yönetim kurulu başkanının finans müdürü, Satın alma grubunda —– bey, —- bir dönem genel müdürlük yapan —- bey—– yönetim kurulu başkanının akrabası oluyordu, ——beyin şirketi zarara sokacak bir eylemine şahit olmadım” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı —— beyi 1993 yılından beri beraber çalıştık oradan tanıyorum, 13 —– bey ile birlikte çalıştım, benim görevim işçi, teknisyen olarak başladım, en son teknoloji müdürü oldum sonra da yönetim kurulu başkanının özel isteği üzerine —- teknoloji Grup müdürü olarak göreve başladım, —-beyle çalıştığımız süre içerisinde —-bey yönetim kurulu başkanının yardımcısı olarak çalışırdı, yatırım konusunda ön toplantıyı —– bey ile yapıyorduk, daha sonra büyük toplantıyı yöneim kurulu başkanı, —–bey Müdürler ile birlikte yapardık, bizzat yatırım konusunda şahit olduğum —- kurulacak fabrikada —– bey fabrikanın durumunu çıkardı o bölgede o fabrikanın ana ham maddeye uzak olmasından dolayı buraya bu fabrikanın yapılmasının yanlış olacağını yönetim kurulu başkanına anlattı, bunun—– tarafına yapılmasının uygun olacağını söyledi, yönetim kurulu başkanı kendisini uyardığı için teşekkür etti fakat yine de ben fabrikayı —– kuracağım dedi, Yönetim kurulu başkanımız—– beyden çok memnundu, hatta —— bey ayrıldıktan sonra toplantının birisinde yönetim kurulu başkanımız dedi ki” biz çok zor durumdaydık ve bizi bu iyi noktalara—–bey getirmiştir, arkasından konuşulmasını istemiyorum” dedi,—–ile aramızda alacak davası vardı, lehime sonuçlandı, bir tane de işe iade davası vardı, o dava da lehime sonuçlandı” şeklinde beyanda bulunmuştur.

Davalı Tanığı … —-beyle 2001 – 2014 yılları arasında birlikte çalıştık, ben makine enerji müdürlüğü yaptım, çalıştığım dönemde 2012 – 2013 yılları arasında başka bir şirkette çalıştım, yatırım konusunda kararları fabrikalarda toplantılar yapılıyordu, yönetim kurulu kararları alıyordu, —- beyin şirkete zarara sokacak bir eylemine şahit olmadım, —– fabrikanın yer ve büyüklüğü konusunda herkesin itirazı oldu, ancak yönetim kurulu oraya kurulmasına karar verdi. Benim müdür olmam konusundaki kararı yönetim kurulu başkanı vermişti,—— bey’in atama kararı verip vermediğini bilemiyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … “—–beyle 2001 – 2014 yılları arasında birlikte çalıştım, ben yatırım ve bakım müdürüydüm, fabrika da yatırım kararlarını —- bey alırdı,—– beyin şirketi zarara uğrattığını görmedim, hatta —- bu iyi duruma getiren—– beydir,icra takipleri, ——borçlarını ödenmemesi, şirket mal varlıklarına kayıtsız kalınması ve fabrika binalarının sigortalarının yaptırılmaması vb gibi konularda şirketi zarara uğratıcı bir eylemi yoktu, mali konuları yönetim kurulu başkanını yeğeni olan … ve yönetim kurulu başkanı ile birlikte yönetirlerdi,—- fabrikanın yapılması konusunda—- bey karşı çıktı, çünkü esas ham maddenin—- ilinin —- ilçesindeydi, maliyetlerin çok yükseleceğinden dolayı fabrikanın batıda bir ile kurulmasını istedi, fakat yönetim kurulu başkanı bunu kabul etmedi, fabrika yönetim başkanı emriyle —- kuruldu,—-bulunan fabrikada yeni yatırım yapılacaktı, bir gün—– geldi, bana —- tüm makineları —-monte edeceğiz dedi, tamam dedim kendisi—-telefon etti, biz—- bütün yatırımlarımızı —–alıyoruz, dedi, daha sonra inşaat ile ilgilenen müdürü çağırdı 400.000m² kapalı alan fabrikanın yapılmasını söyledi, —– tüm yatırımlar —- taşındı —– bey buna itiraz etti, fabrikanın çok büyük olacağını nakliye problemleri olacağını söyledi, insan kaynağı bulmanın çok zor olacağını söyledi, hala da yönetilemiyor, —-yanlış bir karar aldığını görmedim, —-kararları kendi almıştır, —- beyin işe alımlar konusunda onun imzası vardı, —-beyin de etkisi vardı, fakat —– Bey’in haberi olmadan—- bey personel alımı yapamazdı—- bey son derece çalışkandı, bizi motive ederdi, bizi çalışmaya sevk ederdi, insan ilişkileri iyiydi, biz ondan hep fayda gördük, —– çok faydalanmıştır, fabrikanın iyi duruma gelmesinde — beyin iyi olmasından kaynaklanıyordu, benim —- karşı açılmış iki davam vardı ikisini de lehime sonuçlandı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … “2002 yılından beri — finans ve hazine grup başkanı olarak çalışırım—- beyle de 2002 yılından ayrılıncaya kadar beraber çalıştık, ayrıldığı zaman kadar en son Holding’in tepe yönetici ve co suydu, kendisi —- bağlı işletmelerin işletilmesinde, üretiminde, yatırımlarından sorumlu kişiydi, kendisi 2002 yılından sonra — fabrikasında başladı, —- Fabrikamız vardı, fizibilite çalışmaları davalı tarafından yapıldı, yönetim kuruluna sunuldu, yönetim kurulu tarafından yatırım kararı alındı, bunları hazırlayan —– beydi, davalının tavsiyesi nedeniyle bu karar verildi, bu fabrikayla ilgili alımlar vs. Hep davalı tarafından gerçekleştirildi, fabrika üretime geçti, ancak makinaların fazla alınması, bazı makinaların eksik alınması nedeniyle malzemeler istenen kalitede çıkmadı, mal düzgün üretilemediğinden fabrika 4-5 yıl %30 kapasite ile çalıştı, ürettiğimiz ürünleri bayiye gönderidiğimizde ürün bozuk olduğu için ceza yedik, bazen ürünleri geri aldık, bazen de bozuk döşemenin masraflarını ödemek durumunda kaldık, buradan istenilen gelir elde edilemeyince diğer grup şirketlerimizden buraya kaynak aktarmak zorunda kaldık, bu sefer diğer şirketlerdeki kaynaklarımız azaldığından oralarda da üretim sıkıntısı oldu, bu nedenle tüm grup şirketlerinde icralar başladı, bu nedenlerle finansmanımız azaldığı için girdiğimiz 3 adet enerji ihalesindeki kırkbeş milyon teminat mektubumuz yandı, paray çevirildi, bu miktarı da zarar ettik, ihalelere girilmemesi gerekirdi, bunları da davalı hazırladı, onun yüzünden zarar ettik, bunun dışında —- kurulmuş bir maden tesisimiz vardı, burada seramikte kullanılan bir malzeme üretiyorduk, bu malzemeyi de ancak kendimize yeticek kadar üretebildik, buradan da zarar ettik, bu maden işine de girmemek lazımdı, bunun sorumlusu da davalıdır, —- getirilen işçiler —– fabrikada 6 ay kadar hiç çalışmadan durdular, ancak neden hiç çalışmadıklarını bilmiyorum, bu işçiler 6 ay sonra davalı tarafından işten çıkarılıp geri gönderildiler, çalıştırılmadıkları için gönderildiler, şirketin sahibi dayımdır, işe beni yönetim kurulu başkanı dayım —-aldı, daha önce yurtdışında —- firmasında yöneticilik yaptım, sonra —geldim, 1998-2001 yılları arasında yöneticilik yaptım, sonra bu firmadaki görevime atandım,” şeklinde beyanda bulunmuştur.Davalı tanığı .—– şirketinin ticaret müdürüyüm. Ben davacı tarafın davalıyı veya davalının davacıyı zarara uğrattığı konuyla ilgili bilgiye sahip değilim, bizim davacı firmayla müşteri ve tedarikçi ilişkimiz olması sebebiyle biz alışverişlerin yapılması esnasında, maddi konuların konuşulması esnasında—– beyle muhatap olmadım, anhcak o zamanki davacı firmaya mal satarken muhatap olarak—— ve pazarlık aşamasında, alınacak sayı ve detayların belirlenmesinde davacı firmanın patronu sayın — beyle muhattap oldum, davacı firmaya Seramik hammaddesini öğüten kuru öğütme sistemi sattık, bunların yedek parçasını sattık, satışımız toplam bir milyon euronun, bir buçuk milyon euronun üzerinde satış yaptık, icra takibi yaptık, alacağımızın bir kısmından anlaşmamız nedeniyle feragat ettik, kalanını aldık, icra takibimiz yoktur, davacı firmayla halen çalışırız” şeklinde beyanda bulundu.
Davacı tanığı … “Geçen çağırıldığımda rahatsızlığım nedeniyle gelemedim, 2011-2015 yılları arasında davacı şirketin Hazine müdürü olarak Hazine grup başkanı … beye bağlı olarak çalıştım, 2015 yılında şirketten ayrıldım, şirketten istifa ederek ayrıldım, davalının davacı şirkete zarar vermesi özen ve sadakat yönetmeliğine aykırı davranmasıyla ilgili bilgim yoktur, ben talimatları … beyden alıyordum, o da —- beyden alıyordu” şeklinde beyanda bulundu.
Davacının iddiasına konu davalının zarara neden olduğu hususların tespit edilmesi için inşaat mühendisi, endüstri mühendisi, maden mühendisi ve makina mühendisi bilirkişilerle birlikte mahalinde keşif yapılmak üzere—– Asliye Hukuk Mahkemesine (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) talimat yazılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişiler —— tarafından 12/08/2020 tarihinde sunulan bilirkişi raporunda özetle, “heyetimizce analiz ve değerlendirme bölümünde yapmış olduğumuz değerlendirmelerden hareketle işletmeye ait yatırım öncesi fizibilite çalışması yapılmadan yatırımı hayata geçirme kararı alan yetkili organ ve/veya yetkili kişi ve/veya sermaye sahibinin; keşif konusu iddia olunan (işletmede yapılan hatalı-fuzuli yatırımlar ile fuzuli yere alınan ekipmanlar nedeniyle doğmuş olan ve/veya doğacak zarardan) sorumlu olacağı, heyetimizce hukuku değerlendirmede bulunamayacağımızdan hareketle bu sorumluluğun kime ait olduğu hususunun ancak hukuki değerlendirmede bulunarak sayın Mahkemenin taktir ve değerlendirmesinde olduğu” kanaatine varılmıştır.
Davacının iddiasına konu davalının zarara neden olduğu hususların tespit edilmesi için inşaat mühendisi, endüstri mühendisi, maden mühendisi ve makina mühendisi bilirkişilerle birlikte mahalinde keşif yapılmak üzere —–Asliye Hukuk Mahkemesine (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) talimat yazılmasına karar verilmiştir.Bilirkişiler —-tarafından 28/02/2020 tarihinde sunulan bilirkişi raporunda özetle, “davacının davalı hakkında iddia ettiği ve dava dilekçesinde belirttiği hususlara ilişkin keşif esnasından gösterilen yerler ve durumların (hali hazırda atıl vaziyetteki — ve — nolu fabrikaların — hazırlama, presler, kurutma ve sırlama bantları) dikkate alınmış ve dosya içerisine istenen üretim veriler de incelenmiştir, davalının bahsi geçen tarihlerde şirketi zarara uğrattığına ve yanlış ve fuzuli yatırımlar yaptığına ilişkin bir kanaate ulaşılmamıştır” kanaatine varılmıştır.
Mahkememiz 17.03.2021 tarihli duruşmasının—- nolu ara kararı ile —- istenilen nitelikte olup da ortak rapor yazılabilecek bilirkişi heyeti kurulamadığından bilirkişi heyetinin mahkememizce —— Bilirkişilik Bölge Kurulu listesinden seçilecek makine mühendisi, inşaat mühendisi, maden mühendisi ve liste dışından seramik prosesinin teknik ekipman ve proses ayrıntılarında uzman öğretim üyesi Prof. Dr. …—-oluşturulmasına, bilirkişi isimlerinin——Asliye Hukuk Mahkemesine bildirilmesine ve atamalarının yapılmasının istenmesine karar verilmiştir.
Bilirkişiler —- tarafından 03/08/2021 tarihinde sunulan bilirkişi raporunda özetle, “Dava dosyasından ve keşiften elde edilen bilgi ve belgelerle mevcut üretim hatlarının çalışması ve teknik durumu incelenip değerlendirildiğinde, Davalı …—– o tarihte şirketin yöneticisi olarak üretim hatlarının kurulmasında ve çalışmasında teknik yönden yapmış olduğu bir hatası ve yanlışlığı olmadığı kanaatine varıldığı, Tarafımızdan düzenlenen işbu bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmenin uzmanlık alanımız çerçevesinde teknik bir inceleme olduğunu belirtir, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre bu konuda hukuki değerlendirmenin ve takdirlerin 6100 sayılı HMK’nin 266/c.2 hükmü uyarınca Sayın Mahkemeye ait olduğu” kanaatine varılmıştır.
Mahkememizin 29/09/2021 tarihli duruşmasının —- nolu ara kararı ile dava dilekçesindeki “davalının iş yerindeki fabrika ve binaların bakım ve iş yerindeki fabrika ve binaların bakım ve onarımlarını ve sigortalarını yaptırmaması nedeniyle davacı şirketi zarara uğrattığı, borçların zamanında ödenmemesi nedeniyle icra takiplerine neden olduğunu, alacaklı firmalara fazla ödemeler yaptırdığını, davacının —— borçlarını zamanında ödememesinden dolayı zarara uğratıldığını, neden olduğu idari para cezaları sebebiyle zarara uğratıldığını, davalının kötü yönetimi nedeniyle davacı şirketi yüzlerce iş davası ile maddi zarara uğrattığı” iddiaları ile ilgili olarak davacının ticari defter ve kayıtları ile dava dosyasının incelenerek rapor düzenlenmesi için dosyanın mali müşavir-bağımsız denetçi — mali müşavir —- ve nitelikli hesaplamalar uzmanı —— oluşan bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiştir.Bilirkişiler —— tarafından hazırlanan 28/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle, “Şirketin 2005-2014 arasındaki 10 yılda %1’in altında çok düşük kâr elde etmiş olsa da davalıya yüklenecek bir tutar somut olarak tespit edilmemiştir. Şirketin faaliyet kâr marjı son 10 yılda ortalama 910,58 iken, aynı dönemde dönem kârı marjı 9el’in altındadır. Şirketin aynı yıllarda – katlandığı 214,9 milyon TL finansman gideri ise aynı yıldaki 192,8 milyon TL’lik faaliyet kârından daha fazladır. Şirketin kâr edememesinin en büyük sebebi bankalara ödenen finansman giderleri olduğu görülmektedir. Son 10 yılda elde edilen faaliyet giderlerinin üzerinde bir finansman (faiz) giderine katlanmış olmak şirketin yönetim fonksiyonlarında zafiyet olduğu izlenimi vermektedir. Personel giriş çıkışı, devir hızının fazla olması, derdest işçi alacağı dosyasının fazla olmasında doğrudan davalının sorumlu olduğuna dair somut bir illiyet bağı dosya kapsamında yoktur. 2005-2014 aralığı 10 yılda toplam 6103 kişi işe alınmış, 5426 kişi de işten çıkmıştır. Her bir yıldaki giriş ve çıkış sayıları bakımından 2008-2011-2013 yıllarında çıkan personeller giren personellerden daha fazla, diğer yıllarda da daha fazladır. işçi alacakları derdest 183 icra takibi dosyasında faiz, icra vekâlet ve diğer feriler hariç olmak üzere 2.806.225 TL asıl alacak üzerinden davacı şirket adına takip başlatıldığı anlaşılmaktadır. İşten ayrılan kişilerin açtığı davalardan kaynaklı ödenen tazminat ve ferilerinin kaynağının (kötü yönetim, mevsimsel, sektörel v.b) gerçekte hangi sebeple olduğu, davalı eski yöneticinin sorumluluğunun bulunup bulunmadığı somut olarak belirlenememiştir. – Detaylı irdeleme ise heyetimiz uzmanlık alanı dışındadır. Davalının sorumlu olduğuna dair somut bir illiyet bağı dosya kapsamında yoktur. Derinlemesine hesaplama uzmanlık alanımız dışındadır. Şirketin esas faaliyetinde faaliyet kârı elde rağmen finansman giderleri sebebiyle kâr elde edememesinin (% 1’in altında kâr) sebebinin kalifiye eleman yetersizliği mi? Yoksa nakit akışının kötü idaresinden, hatalı karar almalardan mı kaynaklandığı uzmanlık alanımız dışındadır. Şirketin temel faaliyet parametrelerinin şirketin fon yaratamama ile sonuçlanmasının, yüksek faiz ödenmesinin sebebinin ne olduğunun somut olarak belirlenemeyeceği, bunun pek çok sebebi olacağından bu hususta somut bir tespit yapılamamıştır. Davacı şirketin—-hesaplarında sigorta hasar giderleri son 5 yılda (2010- 2014 Aralığında) toplam 375.972,32 TL olarak kaydedilmiştir. Sunulan fatura dışında ispata yarar başkaca bilgi ve belge sunulmadığı, poliçe altına alınmayan risklerde davalının talimatının ispatlanması gerektiği, poliçe yaptırmamanın şirket politikası olduğuna dair dosya kapsamında bir delil bulunmadığı, bu şekilde oluştuğu belirtilen 375.972,32 TL masrafın davalı sorumluluğuna yüklenemeyeceği, Borçların zamanında ödenmemesi ile icra takiplerine neden olunması nedeniyle oluşan zararın 12.368.692 TL, dosyada keşide edilen ve vadesinde ödenmeyen kambiyo senetlerinden (bono, çek), satıcı borçlarından, leasing ve diğer finans kurumlarına olan borçlarından 69.316.040,61 TL asıl alacak yönünden takip başlatılmıstır. Takiplerde esas yılının 2012 den başlayıp 2015 yılına kadar devam ettiği görülmektedir. işçilik hariç olan takip listesinde Şirketin ödemekle yükümlü olduğu tutar 69.316.040,61 TL olan asıl alacağın ferilerinin hesaplama tarihinde 12.368.692 TL ilavesiyle 81.684.732,64 TL’dir. Diğer bir deyişle şirketin zamanında ödenmediğinden başlatılan takiplerde ödenmesi gereken feriler (harç, vekalet, faiz vb.) 12.638.692 TL’dir. Şirketin 2010-2014 yılı bilanço ve Gelir tablosu ile üretim rakamları analiz edildiğinde ;(bkz. Sayfa 17-18) şirketin kısa vadeli yükümlülükler yerine getirilmemesine işletme sermayesi eksikliğinin sebebiyet verdiği, basit anlatımla para olmadığından ödemelerin yapılamadığı, ancak yapılan analizlerden anlaşıldığı üzere işletme sermayesi mali tabloların bozulmasından, kısa ve uzun vadeli borçların artması, yatırımın artmasına rağmen şirketin yeterli kâr elde edememesi yanında zarar etmesi, şirketin yüklü finansman giderlerine muhatap olmasından kaynaklanmıştır. Mali tabloda düzenli olarak oluşan bu bozulmada dönemin Genel Koordinatörü olan davalının sorumlu olduğu, bu kapsamda oluşan dava/takip ferileri toplamı olan 12.368.692 TL olduğu değerlendirilmiştir. Davacı vekili dilekçesinde —-. firmasına fazla ödeme yapıldığı, başka firmalar için de fazladan ödemelerin şirketten istenmesi gerektiğini iddia etmiştir. Davalı eski Y.Kurulu yardımcısının ayrılmış olduğu 2014 yılı mizanına baktığımızda —– Hesapta 1.991.426,15 TL verilen avans alacağı bulunmaktadır.—– şirketinin ise davacı şirkete 149412 TL avans borcu bulunmaktadır. 2014 yılı toplam verilen iş avansı toplamı 35.6 milyon TL olduğu ve 336 firmaya irili ufaklı dağıldığı —– vergi borçlarının zamanında ödenmemesi sebebiyle ödenen gecikme faizleri ve idari para cezaları nedeniyle oluşan zararların 12.442.906,82 TL olduğunu, zamanında yapılması halinde ödenmeyecek olan giderlerdir. Davacı şirketin, davalı eski yöneticisinin görevde olduğu son 5 yıldaki toplam 26,7 milyon TL’lik—- içinde aşağıda listelenen vergi,—- enerji ödemelerinin zamanında yapılmaması sebebiyle şirketin katlandığı gecikme zammı 12.442.906,82 TL’dir., her ne kadar yeterli kaynak olmadığından yapılamadığı anlaşılsa da işletme sermayesi ihtiyacının davalı yöneticinin 2011-2014 yıllarındaki ekonomik tercihlerinden kaynaklandığı, mali verilerin davalının yönetiminde verdiği kararlarıyla, tercihlerle bozulduğu Kamu borçlarının ödenmemesi sebebiyle katlanılan 12.442.906,82 TL gecikme faizinden sorumlu olduğu değerlendirilmiştir. Davalının sorumlu olduğu değerlendirmesine konu toplam tutar 24.811.598,82 TL’dir. Davacı şirket borçlarının zamanında ödenmesi halinde oluşmayacak zarar kalemleri, davalı şirket yöneticisinin kusurlu davranışları sonucu şirketin ödeme güçlüğü yaşaması sebebi ortaya çıkmıştır. Bu durum dikkate alındığında gecikme sonucu tespit edilen zararlardan davalının sorumlu olduğu söylenebilecektir” kanaatine varılmıştır.
Davalı vekilinin itirazları değerlendirilmek üzere ek rapor için aynı bilirkişi heyetine dosya tevdi edilmiştir.Bilirkişiler —– tarafından hazırlanan 20/09/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle, “davacı ve davalı tarafın her bir itirazının altında gerekli değerlendirmeler yapılmış, zamanında yapılmayan Kamu borçlarının ödenmemesi sebebiyle katlanılan 12.442.906,82 TL gecikme zammından ve dava/takip ferileri toplamı olan 12.368.692 TL’lik olmak üzere toplam 24.811.598,82 TL şirket zararından davalı eski yöneticinin sorumlu olduğu yönündeki KÖK rapor kanaati Ek raporumuzda da heyetimizce aynı şekliyle muhafaza edilmiştir.” kanaatine varılmıştır.
25/01/2023 tarihli —-.celsenin —– nolu ara kararı ile 6102 sayılı TTK’nın 408/1, 553/1 ve 479/3-c maddelerindeki düzenleme göz önünde bulundurulduğunda Anonim Şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için Şirket genel kurulundan karar alınması gerektiği anlaşıldığından Genel kurulda davalı hakkında dava açılması yönünde alınmış bir karar bulunması halinde davacı vekili tarafından bu kararın ibrazına, yoksa anılan eksikliğin giderilmesi için davacı tarafa HMK 54.maddesi uyarınca 12 hafta kesin süre verilmesine, eğer ilgili Genel Kurul Kararı sunulmaması halinde dava şartı yokluğundan davanın usulden reddedileceği hususunun ihtarına karar verildiği, davacı vekili tarafından davalı hakkında sorumluluk davası açılabileceğine ilişkin genel kurul kararı sunulduğu görülmüştür.
Davacı vekili 28/05/2023 tarihli dilekçesi ile HMK 107.maddesi uyarınca talep arttırım dilekçesi sunduğu, dilekçede özetle, “20.000-TL (yirmi bin) harca esas değer üzerinden belirsiz alacak davası olarak açmış olduğumuz davamızı fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla 10.000.000-TL (on milyon) arttırarak 10.020.000-TL’ye (on milyon yirmi bin) çıkartmak suretiyle 26.05.2023 tarihinde 170.755-TL harç yatırılmış olmakla dava tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte 10.020.00-TL’nin (on milyon yirmi bin) ödenmesi” şeklinde arttırdıklarını beyan etmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Davanın konusunu, davalının 2001-2014 yılları arasında yöneticiliğini yaptığı davacı şirkette özensiz ve sadakatsizliği nedeniyle sebep olduğu zararın tespiti ile davacı şirkete ödenmesi istemine ilişkindir.Davanın hukuki dayanağı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 553. maddesine dayanan sorumluluk davasıdır.Davalının, 21.11.2001 tarihli ortaklar kurulu kararıyla davacı şirkete “Genel Müdür Yardımcısı” olarak atandığı, daha sonra 27.04.2010 tarihli genel kurul ile “Genel Koordinatör” olarak atandığı, davalının aynı zamanda davacı şirketin dahil olduğu grubun diğer şirketlerinde de genel koordinatörlük yaptığı anlaşılmıştır. TTK’nun V – Kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğu başlıklı 553 ncü maddesinin (1) nci fıkrası “Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, (…) (2) hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.” ve B) Şirketin zararı I – Genel olarak başlıklı 555 nci maddesinin (1) nci fıkrası “Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.” hükmünü düzenlemiştir. TTK’nın 408/1, 553/1 ve 479/3-c maddelerindeki düzenleme göz önünde bulundurulduğunda Anonim Şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için şirket genel kurulundan karar alınması gerektiği anlaşıldığından davacı tarafça alınan genel kurul kararı dosyaya sunulmuştur. Davacı tarafça, davalının 13 yıllık yöneticiliği esnasında hangi somut işleminden dolayı zarar doğduğuna yönelik net bir iddiada bulunulmadığı, şirketi zarara götüren —— tesisin yapılmasına da davalının muhalefetine rağmen yönetim kurulunun karar verdiği anlaşılmıştır. Davalının yönetici olduğu dönemde 2013 yılına kadar şirketin faaliyet kârının sürekli arttığı, 2014 yılında davalı görevden alındığından bu yılki faaliyet kârının azalmasından sorumlu tutulamayacağı, davalının —–. bünyesinde 10 anonim şirket ve 2 limited şirkette genel koordinatörlük yaptığı da göz önünde bulundurulduğunda kamu borçlarının ödenmesini bizzat takip etmesinin beklenemeyeceği gibi geç ödemenin şirketin sistemsel yahut muhasebesel sorunu olabileceği, davalının kötü yönetimine ilişkin somut bir olgu iddia / ispat edilemediği gibi aksi durumda davalının 13 yıl yöneticilik yapamayacağı kaldı ki 2012 – 2013 -2014 yıllarına ilişkin genel kurul toplantılarında yönetimin ibra edildiği üstelik 15.03.2016 tarihinde yapılan 2013 ve 2014 hesap dönemlerine ait olağan genel kurul toplantısında —– bağımsız denetim raporu da okunmuştur.
Şirketi zarara uğrattığından bahisle yöneticinin sorumluluğuna gidilebilmesi için yöneticinin kanun ve ana sözleşme ile kendisine yüklenilen görevlerini kusuru ile ihlal etmesi, bunun sonucu olarak bir zararın doğması gerekmekte olup, kusur ve zararı bunu iddia eden davacının ispatlaması gerektiği, davalının yönetici olduğu dönemde şirketin düzenli olarak faaliyet kârı elde ettiği ve genel toplamda şirketin kârda olduğu, yöneticinin üstlendiği görevi ve işi belirli bir özen ölçüsünde yerine getirmeyi borçlandığı ancak belirli bir sonucun sağlanmasının borçlanılmadığı, davalının kusuruyla davacı şirketin kesin olarak zarara uğratıldığı ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 269,85 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 341,55 TL harç ile 170.775,00 TL ıslah harcı toplamı olan 171.116,55‬ TL’den mahsubu ile fazla alınan 170.846,7‬0 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen toplam 31.266,05‬ TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … tarafından sarf edilen 4.818,4‬0 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı .—- verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 338.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK’nin 333. Maddesi gereğice bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilleri Av. ..——, davalı vekili Av. …’nin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde—- Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.